Duyduklarım karşısında ne tepki vereceğimi bilemedim. Kendisi buna karar vermişti ve bizim sorgulamadan kabul etmemizi bekliyordu. Ada'ya baktım bir tepki vermesi için, ama bu karar onun umrunda değil gibi duruyordu.
"İsmet bey, bu karara nasıl vardığınızı inanın bilmiyorum. Ama ben bu evliliği istemiyorum, aynı şekilde kızınızın da istediğini sanmıyorum. Eğer korumak için söylüyorsanız bunu, emin olun ben onu her şekilde korurum, sırf bu yüzden evlenmeye gerek mi var?" Bunu asla istemiyordum, bu kıza görev icabı bile zor dayanırken birde aynı yerde yaşayamazdım!
"Size ben bunun sorusunu sormadım, sana güzel bir fırsat sunuyorum ben, bencillik etme ve iyi düşün. Bu evlilik olacak dediysem olacak, ha illa evlenmem diyorsan da cenazeni çıkartırım buradan! Benim sözüme kimse karşı çıkamaz, çıkanın canı da çıkar!"
"Efe, bu gerçekten de senin için bir şans. Bak iyi düşün, bu sayede çok zengin olacaksın, ayrıca ailen de rahat eder," dediğinde Ada'ya baktım sinirle. Ailemi bu konuya katması sinir etmişti, aslında gerçek ailem değillerdi onlar. Annem ve babam ölünce yetimhaneye düşmüştüm, beni orada şimdi ki ailem alıp güzel bir hayat sunmuşlardı. Şu an ki kimliğim sahteydi, soyadımı farklı göstermiştim. Yani evli olarak görünsek bile bu gerçek bir evlilik olmayacaktı. Tabi eğer kabul edersem kurtulacaktım bunların elinden.
İstemiyordum bu kadınla birlikte olmayı, ama aynı zamanda görev için güzel etkileri olacağını fark ediyordum. Kabul etmezsem her ihtimalde kurtulurdum buradan, ama ben kurtulmak yerine bu görevi en iyi şekilde bitirmek istiyordum. Biraz düşündükten sonra konuştum.
"Dediğiniz gibi güzel bir teklif, ama izin verirseniz bunu Ada'yla özel olarak konuşmak isterim. Sonuçta onunla bir hayat kuracaksak bunun için birbirimizi tanımamız lazım," dedim. Ada bu kadar kolay kabul ediyorsa ve kabul etmemi istiyorsa büyük ihtimalle bunu o planlanmıştı. Bunun hesabını ona tabii ki soracaktım. İsmet şerefsizi başını tamam anlamında salladı.
"Haydi çıkın, konuşup anlaşın. Ona göre en kısa sürede düğünü yapacağız," dedi. Ayağa kalktık ve odadan çıktık. Ada odasına yönelince kolunu tuttum ve dışarıya sürüklemeye başladım. Kısık sesle konuştu ve beni durdurmaya çalıştı.
"Dur ya, ne yaptığını sanıyorsun sen? Böyle yaparak canımı yakıyorsun," dedi kolunu kurtarmaya çalışırken. Bu şekilde dışarı çıkınca korumalardan biri bunu fark etti ve önüme geçti.
"Bırak kızı lan hemen, kılına zarar gelse babası yaşatmaz seni," dedi. Tam Ada'nın kolunu tutacakken ittim adamı.
"Sana mı soracağım lan ben, yürü git yoluna. Benim sözlüm sayılır bu kız," diyince güldü. Ama Ada ses çıkarmayınca ciddiyeti anladı ve geri çekildi. O çekilince bahçeye doğru geçtik. Arka bahçe daha sessiz olur diye oraya geçtim.
"Ada, bunu sen mi planladın? Kızım senin aklında bir sorun mu var, ben bu evliliği istemiyorum ama sırf kurtulmak için kabul ediyorum. Beni böyle mi elde etmek istedin gerçekten, bu kadar mı düşük kaliteli bir kızsın!" Bunu dediğim an Ada nefretle bana tokat atacağı sırada kolunu tuttum. "Sakın bir daha bana el kaldırma, oyunun ortaya çıkınca kendini böyle koruyamazsın!"
"Seni tanıdığım da zeki biri sanmıştım, ama şimdi anlıyorum ki sen aptalın önde gideni birisin. Ya sen ne sanıyorsun kendini aptal herif, sen benim yanımda bir hiçsin! Değersiz birşeyi elde etmek neden isteyeyim, kendine dev aynasından bakma sakın. Benim gibi bir kızı arasan da bulamazsın sen lan!" Bu sözüne önce güldüm, daha sonra komik geldiği için kahkaha attım.
"Diğer kızlardan bir farkın mı var sanıyorsun gerçekten, hayır yok. Tabi zenginliğinden bahsedecek kadar aciz değilsindir umarım, bu senin için bir artı değil. En azından diğer kızlar namusuyla iş yürütüyor," dediğimde bu kez sert bir tokadı yemiştim. Yüzüne baktığımda gözleri kocaman açılmış bir şekilde bana bakıyordu nefretle.
"Eğer bana bir daha böyle bir dille yaklaşırsan seni kendi ellerimle öldürürüm. Konu kapandı, başka birşey konuşmak istemiyorum. Şimdi evlenmek istemiyorsan söyle, bende bunu büyük bir zevkle babama ileteyim." Tehdit ediyordu aklınca, ama ben bu teklifi zaten kabul edecektim görevim için, sonuçta gerçek bir evlilik olmayacaktı ama bunu kimse bilmeyecekti.
"Bana bu yoldan başka bir fırsat bıraktınız mı sanki, istediğiniz olacak. Ama seni asla karım olarak kabul etmeyeceğim!"
"Gören de sanar ki senin aşkından ölüyorum, emin ol ben de seni kocam olarak saymayacağım. Bizim ki bir iş evliliği, sen beni koruyacaksın ve bu işle ilgili bütün tüyoları öğreneceksin. Babama bir şey olursa tüm işlerin başına sen geçeceksin, adam seni ödüllendirirken senin yaptığın şeye bak. Ne o seni çok seviyor ne de ben, tamamen işten ibaret bu."
O lanet işlerine ölsem de bakmazdım, ama bunu ona söyleyecek değildim. Sessiz kalınca yaklaştı bana.
"Sen benimle, ben seninle iyi geçinmeye baksak iyi olur. Evleneceğiz ve eğer aramız kötü görünürse o zaman şüphelenir herkes. Az önce dediğin lafları asla unutmayıp sana illa ki kanıtlayacağım, sakın bir daha beni namusumla vurmaya çalışma! Yoksa vurmaya çalıştığın kelimeler kurşun olup gelir seni vurur."
Önce beni korkutmaya çalışıyordu, ama zerre umrumda olmadı, duymazdan geldiğini fark edince arkasını döndü ve yanımdan uzaklaştı.
"Benim buradaki işim bittiği zaman kim kime kurşunluk yapıyor, göreceksin. O kurşun gelip senin babanı vuracak!" Bunu bir gün hatırlatacaktım ona, tabi o zaman Ada da hapiste olacaktı. Bu düşünceyle gülmeye başladım. Az önce bana hava atan kadın bir gün bir hücreye kapatılacaktı, o zaman bu sahip olduğu hiçbir zenginlik onu kurtaramayacaktı. Bu düşünceyle ön bahçeye geldiğimde kahya beni fark etti ve yanıma geldi.
"Efe, İsmet bey seni çağırıyor yanına," dedi ve başka hiçbir şey demeden yanımdan uzaklaştı. Sıkıntılı bir şekilde nefesimi dışarıya verip eve girdim. Odanın kapısına vardığımda gir sesini duyunca yavaşça kapıyı açıp girdim.
"Beni çağırtmışsınız İsmet bey," dedim kibar bir sesle. Bana otur işareti yapınca karşısındaki koltuğa geçtim.
"Az önce öyle söylediğin gibi en kısa sürede bu evlilik işini yapacağız, bu yüzden 3 gün sonra nişanınızı yapmayı düşünüyorum. Eğer aileni çağırmak istersen bizim için bir sıkıntı olmaz, ona göre ayarla herşeyi!" Sanki ailemi çağırmama izin vererek bana büyük bir iyilik yapmışlar gibi konuşuyordu. Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Onların bunu bilmesine gerek yok, ne kadar az kişi bilirse o kadar iyi. Bana kayınpederinin mesleği ne derlerse ben ne diyeceğim, sizin işinizi asla kimseye yaymak istemiyorum. Bana güvendiniz ve ben bu güveni boşa çıkartamam." Açıkça diyemedim senin gibi piç kurusunu aileme kayınpederim olarak tanıtamam diye. Bunu diyince güldü, demek ki hoşuna gitmişti böyle demem.
"Karar tamamen sana ait aslanım, Ada ile birlikte nasıl bir nişan yapmak istediğinizi ayarlarsınız. Gerisini o halleder, sen de işleri sakın fazla aksatma bu evlilik işiyle uğraşırken," dedi. Sanki evliliğe ben hevesliymişim gibi konuşuyorlardı. Başımı tamam anlamında salladım ve odadan çıktım. İş ciddiye binmişti ve bunu arkadaşlarımla konuşmam gerekiyordu.