Bölüm 2: Çirkin kız...

1147 Words
Sonunda karar verdiğimde ilerde pişman olmamayı dileyerek önce kızı evden çıkabilecek kıvama getirmek için kolları sıvamaya sonra da evden def etmeye karar verdim. Evimde kalması ölüm fermanım gibi bir şeydi! Dertsiz başıma dert açmak istemiyordum ve başıma gelene isyan etmenin bir faydası olmayacağının farkındaydım. Nefesimi tutup kızı kucakladım. Bunu yaparken olabildiğince az temas etmeye çalıştım. Kollarımı ileri doğru uzatıp göğsüme uzak tutmaya çalışarak adım atarken bir yandan da nefes almamak için çabalıyordum. Nefesimi ne kadar uzun tutacağımı bilemediğim için adımlarımı hızlandırıp banyoma doğru ilerledim. Kız hala kendinde değildi. Suyu yediği zaman kendine gelirdi büyük ihtimalle. Yaralıdan çok sızmış gibi bir hali vardı. Zorlanmadan banyoya vardım. Kız çok hafifti. Kollarımda minik bir serçe vardı sanki. Hafifti, öyle hafifti ki az önce kutudan onu kendim çıkartmasam şüpheye düşecektim neredeyse. Banyoya vardığımda kızı kendimden uzak tutmaya çalışıp aynı zamanda kapıyı açmak zor olmuştu. Kapıyı güç bela açtıktan sonra doğruca duşun altına gittim. Çıplak ayaklarıma temas eden soğuk fayansa aldırmadan hızla hareket etmeye başladım; çünkü bir nefes almıştım ve öğürmek üzereydim. Kusmak en nefret ettiğim şeydi. Kusan birini görmeye dahil tahammülüm yokken, bir de kendim kusamazdım. Kızın ayaklarını yere değecek şekilde bıraktım. Suyu açarken dik durabilsin diye duvara yaslayıp bir elimle destekleyerek musluğu açtım. İlk başta akan soğuk suyun teması ile hafifçe inlese de su ısındığında mırıltılar çıkarıp başını omzuma yasladı. Kızı dengede tutmaya çalışarak şampuanı elime alıp kafasına boca ettim. İğrenç kokuyordu. Kan ve pislik kokusu birleşmiş değişik bir koku oluşturmuştu. Biraz daha şampuan sıktıktan sonra özensizce ve hızla saçlarını karıştırıp köpürttüm. Yere akan kırmızı ve siyah arasındaki suyu gördüğümde bir küfür mırıldandım. İğrençti ya. Ben bunu hak edecek ne yaptım ki? Suyun altında o iğrenç koku artık gelmeyene kadar bekledim. Hatta biraz daha bekleyip geçtiğinden emin oldum. Midem birkaç gün bir şeyler yemeyi kabul edecek mi onu bile bilmiyorum. Ara ara kızın mırıldanmaları devam ederken aldırış etmeden saçlarını köpürtmeye devam ettim. Saçlarının kapattığı yüzü ne halde görmek bile istemiyordum. Büyük ihtimalle çirkin iğrenç bir şeydir. Benim gibi bir yakışıklılık abidesinin yanına hiç oldu mu bu şimdi. Umarım kimsenin kulağına gitmez bu olanlar. Polise gitmemek için çektiğim şu eziyete bak ya... Bekir Efendi sen beni ne hallere koydun. Polisten korkmuyordum işin açıkçası. Suçsuzdum ama karakola gidip ifade vermemi isteyeceklerini biliyordum. Karakoldan çıkarken kesin gece vukuatı bekleyen bir gazeteciye yakalanırdım. Yakalanınca da dedem geçen sefer savurduğu tehditlerini itina ile gerçekleştirirdi. Neymiş arabamı ve evimi alırmış elimden, neymiş efendim kartlarımı iptal edermiş. Beni bunlarla korkutacağını sanıyor. Korkmuyor değilim aslında, korkuyorum ama alay konusu olmaktan. Parasız kalacağımdan falan değil. Artık üşümeye başladığımda duşun altından kızı kucaklayıp ona bakmamaya çalışarak çıktım; göreceğim şeyden korkuyordum. Yemeklerden sonra beni yaşama sebebim hatunlardan da soğutabilirdi sonuçta. Islak zeminde kaymamaya dikkat ederek yürüyebildiğim kadar hızlı adımlarla misafir odasına gittim. Kızı yatağa bırakıp üzerine bir örtü örttüm. Uzun karma karışık saçları hala yüzünü gizliyordu. İyi de oluyordu ama mecbur bakacaktım. Dolaba gidip ıslak saçları için bir havlu aldım. Özellikle en sevmediğim ve en eski havluyu seçmiştim. Bir daha kullanmasam da olurdu yani. Kıza destek vererek hafifçe oturur pozisyona getirdim. Vücudunun her yerinde minik minik geçmeye yüz tutmuş yara bere izleri vardı. Sevgilisi ya da her neyi ise psikopat bir şeydi herhalde. Umursamadan saçını elimle toparlayıp havlunun içine tıkıştırdım. Yatağa yavaşça geri bıraktığımda acıyla karışık inledi ardından mırıltılar çıkararak sırt üstü döndü. Bembeyaz pürüzsüz bir teni kıvrımlı dolgun güzel dudakları, kavisli kaşları, uzun kirpikleri ve küçücük burnu vardı. İnatçı olduğunu ortaya koyan minik çenesi uyurken bile yanağının ortasında oyulmuş duran gamzesi ile çok çok güzeldi. Aşırı güzeldi. Kirpiklerinin uzunluğundan yüzüne düşen gölge bile duru güzelliğinden bir şey eksiltmemişti. Şaşkınlıkla ağzım aralanırken mırıldanıp yan döndüğünde açılan örtüden ortaya çıkan bacaklarının berelerine rağmen aşırı düzgün ve zarif oluşu ile yutkundum. Hafifçe titreyerek örtünün içinde dertop olduğu zaman kızarmış yanakları dikkatimi çekti. Elimi bu kez tiksinmeden kızın alnına yerleştirdim. Bir hilkat garibesine dokunmadığımı bilmek içimi rahatlatmıştı doğrusu. Elimi alnına değirmem ile yanması ve çekmem bir oldu. Kız cidden yanıyordu. Elli derece falan olmalıydı vücut ısısı. Sağlıklı bir insandan çok daha sıcaktı. Yatakta tekrar inleyip hafifçe döndüğünde şaşkınlığımdan kurtulup bir adım geri çekildim. Ölmezdi değil mi? Ben onu kavuran bu ateşi düşürmez, böyle bakmaya devam edersem ölebilirdi. Saate bakıp derse geç kaldığımı anlayınca kollarımı sıvayıp işe koyuldum. Önce bir kendine gelsin sonra işin aslını öğrenir ve bu beladan kurtulurdum nasıl olsa. Bugün bir ilk daha yaşayacaktım bu pasaklı kızın sayesinde. İlk defa hasta bakacaktım. Halamı arayıp soramayacağıma, arkadaşlarımdan yardım alamayacağıma göre geriye yapılacak tek şey kalıyordu. Kıza son kez baktıktan sonra odama geçip diz üstü bilgisayarımı açtım. Google amcaya danışma zamanıydı. Birkaç işe yaramaz Google reklamından sonra açtığım site gerekli bilgileri içeriyordu. Beyaz önlük giymiş amcanın dediklerini kafama kazıdıktan sonra pasaklının yanına döndüm. Saçlarına sardığım havluyu çekip aldım. Banyoda ıslatıp katlayarak alnına koydum. Isındıkça banyoya gidip soğuk suyla ıslatıp sıkarak tekrar alnına koydum. Bir ara mırıltıları kesilip düzenli nefesler alıp vermeye başlayınca elimle yanağına dokunup sıcaklığına baktım. Biraz daha normaldi sanki. Sıcaklık ölçmek için bir derecem yoktu. Ben kolay kolay hasta olmazdım. Sakar da değildim yaralanmazdım. Evde ne ilaç ne pansuman malzemesi, hiçbir şey yoktu. Kıza şu an yapabileceğim tek müdahale ıslak havlu ile soğutmaya çalışmaktan başka bir şey değildi. Elimin tersini kendi alnıma koyup sıcaklığı kıyasladığımda aralarında çok az fark olduğunu fark edip biraz rahatlayarak banyoya gittim. Sıcak suyu açıp güzel bir banyo yaptıktan sonra havluya sarılıp kızın olduğu odaya gittim. Kapıyı açtığımda hala mışıl mışıl uyuyordu. Kendi evinde gibi rahat bir şekilde uyumasına biraz kızsam da kapıyı kapatıp kendi odama geçtim. Aynada bir süre kaslarıma bakınca bozulan keyfim az da olsa yerine geldi. Kızların bayıldığı Cihan Sönmez olmak kolay değildi. Her daim bakımlı olmak gerekiyordu. Çoğu ile ilgilenmesem de onların bana olan ilgisi iyi hissettiriyordu. Kaslarımla vedalaşıp dolabıma yöneldim. Üzerime rahat ama şık bir pantolon ve tişört giydikten sonra açlıktan guruldayan mideme sövdüm. Şimdi sırası mı be ufaklık? Biraz daha sabretsen şu kızdan bir kurtulsam öyle keyfimize baksak? Yok mu? Hiç mi olmaz? Tekrar guruldayan mideme sanki duyacakmış gibi bir iki fırça çektikten sonra odamdan çıktım. Mutfağa yönelip boş dolabı açtım. Sabah gelen kızın getirdiği kurabiye, halamın son gelişinden kalma biraz bayat kek, soda ve zeytinden başka bir şey yoktu. Evde ekmek yoktu ve o kızın yaptığı ne içinde ne olduğu belli olmayan kurabiyeleri de yemeyeceğime göre tek seçenek kalıyordu. Ben yemek yapmaktan hiç anlamazdım. Pizza falan da yemeyi sevmezdim. İçerisindeki yağ oranı yüksek hiçbir şeyi ağzıma sürmezdim ki... Bu kasları korumak kolay değildi. Şahane kaslarıma baktıktan sonra suratımı asıp telefonu elime aldım. Bir orta boy pizza söyledikten sonra üzgünce kapatıp salona geçtim. Kızı çıkarttığım kutuyu ve koltuğun üzerindeki örtüyü alıp kapıya yürüdüm. Hiçbir yere değmemeye çalışarak kapıyı açtım. Kutuyu dışarı çıkartana kadar midem ağzıma gelmişti. Cidden iğrenç kokuyordu. Islak hayvan, kan ile çamur, benzin ve anlamadığım, ayıramadığım bir sürü kokunun karışımı gibi kokuyordu. Tiksinerek hızla sokağın karşısındaki çöpe ilerledim. Elimdekileri çöpe atıp hızla eve yürümeye başladım. Bahçe kapısı açmıştım ki; bu ellerini kullanmamaya çalışırken oldukça güç olmuştu. İçeri adım atarken arkamda duyduğum korna sesi ile irkilip arkama baktım. Bir bu eksikti...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD