Allahım ben ne yaptım diye kendine küfürler yağdıran Furkan bir yandan da Nilay'ı ayıltmaya çalışıyordu. Yaşar bey eve gelse nasıl bir açıklama yapacaktı? Yada yapacağı hangi açıklama mantıklı gelirdi. "Nilay güzelim hadi kendine gel. Bak baban gelirse çok yanlış anlayacak." Böyle bir durumda kim olsa sanırım yanlış anlardı. Nilay gözlerini aralayıp rüya görüp, görmediğini anlamaya çalışıyordu. Biraz önce yanlış duynamıştı değil mi? Çocukluk aşkı ilk ve tek aşkı, yıllarca platonik olduğu adam ona seni seviyorum mu demişti?
"Biraz önce ben rüya görmedim değil mi? Sen beni sevdiğini söyledin?"
"Evet söyledim, ama keşke söylemeseydim. Baksana devamını duymamak için bayıldın." diyerek sitem eden Furkan nereden bilebilirdi Nilay'ın da onu sevdiğini.
"Saçmalama ben senelerdir bu sözleri duymak için bekledim. Duyduğum da gerçek olamayacağını düşünerek bayıldım. Ben bir şeye fazla tepki verince hemen bayılıyorum da" diyen Nilay biraz mahcup olmuştu.
"Ciddi misin? Bak bunu bilmiyordum, hakkın da bir şey daha öğrendim."
"Şey.. Sen gerçekten beni seviyor musun?" diyerek tekrar, tekrar duymak istediği şeyi sordu.
"Evet ben seni çok seviyorum. Ama sen sürekli abi dediğin için bir türlü açılamadım. Madem sende beni seviyordun, neden sürekli abi deyip, duruyorsun?" diyerek yarı sinirlenmiş bir tavırla sordu.
"Beni seveceğini hiç düşünmediğim için, sonuçta çevrende bir sürü güzel kız var. Hem benden büyüksün abi demeyip ne diyecektim?
" Aşkım deseydin, canım, bitanem hatta kocacığım bile diyebilirdin. Ama bundan sonra istediğini söyle bebeğim." diyerek bir kez daha genç kızın dudaklarını öpmeye başladı. Bu kez Nilay'da acemice karşılık vermeye başlamış ve sonlarını kendi elleri ile hazırlamışlardı. Yerde başlayan küçük öpücükler ikisini de ateşe vermişti. Yabancısı olduğu evde Nilay'ın yönlendirmesi ile yatak odasına ilerlemişti. Şu an ikisinde de mantık kalmamıştı. Nilay babasının gelme ihtimalini unutmuş, Furkan ise ne yapması gerektiğini. İkisi de sadece duyguları ile hareket ediyor du. Duyguları ise onları doğru yoldan çıkarmıştı. Sadece dışarıda ki yağmurun sesi ve odadaki derin tutkunun sesi vardı. Onlar için tüm sesler susmuş ve dünyada sadece ikisi varmış gibiydi.
"Yapmak zorunda değilsin, durmamı istiyorsan dur demen yeterli"
"Hayır durmanı istemiyorum, lütfen devam et" cevabını almış ve memnun bir vaziyette Nilay'ın en derinliklerine girmişti.
Nilay'ın ilki olmuş ve ona söz vermişti.
"Sen benimsin ve asla bırakmayacağım" diyerek. Bu sözünü tutup, tutamayacağını zaman gösterecek di. Ama gerçek olan şuydu ki ikiside bu durumdan gayet memnundu.
Furkan yatakta kollarının arasında ki küçük kadına bir kez daha gururla baktı. "Artık sen benimsin" diye içinden geçirdi. Nilay'ın aklı yeni başına gelmiş gibi bir anda yataktan fırlayarak "Eyvah!!! babam gelirse eve bizi bu halde görürse hiç iyi olmaz"
"Tamam sakin ol güzelim, henüz gelmedi ve yakalanmadık değil mi? Şimdi giyinirim ve baban gelmeden çıkarım" dediğin de artık her şey için çok geçti. Yaşar bey eve gelmişti bile.
"Nilay!!! kızım geldin mi? Evde misin?"
Nilay duyduğu ses ile bir kez daha bayılmanın eşiğine gelmişti. "Hayır... hayır... şimdi olmaz diyerek hemen odanın kapısını kiletleyip, içeriden babasına seslendi.
"Odamdayım baba, biraz özel işlerim varda birazdan gelirim." dediğin de Yaşar beyde hemen kendi odasına geçmişti. Çünkü genç bir kız özel bir işim var diyorsa asla ne işin var diye sorulmazdı, bunu çok iyi biliyordu.
Nilay odanın içinde dört dönse de Furkan gayet rahat bir şekilde hala yatağın üzerinde uzanıyor du. Nilay aklından "Bu ne rahatlık böyle " diye geçirse de bir şey diyemiyordu. Nilay üzerini giyinmişti bile, Furkan ise sonun da kalkmış ve üzerini giyinmeye başlamıştı. Çarşafın üzerinde gördüğü kan lekeleri ile bir kez daha kendi ile gurur duydu. Nilay'ın ilkiydi ilk kez birlikte olduğu adam "İlki benim ve asla bu anı unutmaz" diye geçirdi aklından.
"Sen şimdi sakince odadan çık ve baban nerede kontrol et, ortalık müsait olduğunda da haber ver yakalanmadan gideyim" diyerek bir kez daha Nilay'ın dudaklarını öptü. Nilay hala kendisini sakinleştirmeye çalışırken bu yaptığı hiçde adil değil diye düşündü. Nilay odadan çıkıp babasına seslendi, "Babacım neredesin?" hemde gözleri ile kontrol ediyordu. Banyodan gelen su seslerini duyunca hemen Furkan'ı odadan çıkartıp, acele ile evden çıkarmıştı. Çok şükür yakalanmadık diye içinden derin bir oh çekip odasına geçti. Biraz önce neler yaşanmıştı bu odada hala inanmakta zorlanıyordu. Çarşafı değiştirirken yaşadığı anlar tekrar, tekrar gözünün önünde canlandı. Yıllarca hayalini kurduğu şeyi biraz önce bu odada yaşamıştı.
Nilay sabah erkenden evden çıkıp önce eczaneye gitmek istesede, sonra vazgeçti. Eczacı Nilay'ı tanıyordu ve ondan ertesi günü hapı alamazdı. Ama kesinlikle bugün o ilacı içmesi gerektiğini biliyordu. Zaten gece de Furkan mesaj atmış ve ilaç alması gerektiğini söylemişti. Furkan söylememiş olsa bile Nilay araştırmış ve içmesi gerektiğini biliyordu. Kesinlikle ilk birlikteliğin de hamile kalmak istemiyordu.
Okula geldiğim yine yoğun bir gün onu bekliyordu. Bugün tam yedi derse girmesi gerekiyordu. Normalde en fazla dört derse girerken bugün yedi ders vardı. Nilay saatler geçtikçe içten, içe korkmaya başlıyordu. Yirmi dört saat dolmadan içmesi gereken ilacı hala içememişti, ve en önemlisi alamamıştı bile.
Günün sonun da acele ile okuldan çıkıp en yakın eczaneyi aramaya başladı. Girdiği ilk eczaneden alamamıştı, sebebi ise adamdan utanmış ve isteyememişti. Başka bir eczaneye daha girdi, burasıda kalabalıktı. "Off ya ben ne yapacağım şimdi? Bu gidişle ben bunu beceremeyeceğim" diyerek kendi, kendine kızarken girdiği beşinci eczaneden almayı başarmıştı. İlacın fiyatını öğrenince ufak çaplı şok geçirse de mecburen almıştı. Hemen içtikten sonra bir rahatlama geldi.
O günden sonra sürekli Nilay ve Furkan görüşmeye başlamıştı, öyleki bazı günler Furkan gelip okuldan alıyordu Nilay'ı, senelerce kurduğu tüm hayalleri gerçek olan genç kızın Allah'tan başka hiç bir isteği yoktu.
"Nilay!!! hayırdır uzun zamandır görüşemiyoruz" diyerek yanına gelen Kerem'e "Yoksun ortalık da, asıl sana hayırdır... nerelerdesin?" diyerek topu hemen ona bırakmıştı.
İkili şakalaşarak konuşmaya devam ederken iki farklı kişi tarafından izlenildiklerini bilmiyorlardı. Furkan işten erken çıkmış ve Nilay'a sürpriz yaparak okula gelmişti. Ama onun Kerem ile samimi sohbetini görünce sinirden kudursa da sakin kalmaya çalışarak yanlarına gitti. Nilay, Furkan'ı gördüğü anda sevinçle yerinden kalkıp "Aşkım" diyerek sarıldı. Tabiki de bu hareket Furkan'ın hoşuna gitmişti. Çünkü Nilay onundu ve bunu herkes görüyordu. "Gel seni arkadaşım ile tanıştırayım" diyerek elini tutup çekiştirerek getirdi. "Aşkım bu arkadaşım Kerem, Kerem buda sevgilim Furkan" iki adam pekte memnun olmayan bir ifade ile ellerini uzatıp merhabalaştılar. Onlar tanışma faslını yaşarken diğer kişi de yanlarına gelmişti. Nilay ile Kerem'i gördüğü anda olduğu yerde durmuş ve onları izlemeye başlamıştı Hande. İkilinin arasın da bir şey olduğunu düşünerek kıskançlık ve hasetle onları izlerken yanlarına gelen diğer kişi ile Nilay'ın sarıldığını görünce daha fazla meraktan çatlamamak için hemen yanlarına gitti. "Merhaba gençler nasılsınız?" diyerek yüzsüzlük yapıp yanlarına oturdu. Nilay mecburen Furkan ve Hande'yi de tanıştırmıştı. Furkan ve Nilay gideceği sırada yine Hande rahat durmamış ve hep birlikte bir şeyler yapmayı teklif etse de bu kez kimse bu teklifi kabul etmemişti. "Benim başka işlerim var, ben gelemem" diyen ilk Kerem olmuştu. Nilay ise "Bizim de gitmemiz gerekiyor başka zaman" diyerek hemen Furkan'ı alıp uzaklaştılar. Furkan kıskandığını düşündüğü için böyle davrandığını düşündü. Çünkü Hande Allah için güzel kızdı. Ama Nilay kıskanmak gibi bir duygu yaşamamış sadece Hande'nin yaptığı ve davranışlarını sevmediği için uzaklaşmak istemişti.
Furkan ilk birliktelikten sonra sürekli tekrarı için fırsat kolluyordu resmen. Bir kez daha o muhteşem şeylerin tadına varmak istiyordu, hem bu kez daha uzun olabilirdi.
"Aşkım hafta sonu iki günlüğüne bir yerlere mi gitsek? Böyle bir kaç saat görüşmek yetmiyor bana. Senin ile daha çok zaman geçirmek istiyorum" dediğin de Nilay ne cevap vereceğin de kararsız kalmıştı. Olur dese babasından nasıl izin alacaktı, hayır dese bu kez olmayacaktı. Nilay da daha çok zaman geçirmek istiyordu.
"Tamam babam ile konuşur eğer bir yalan bulursam gideriz"
"Bulursun sen aşkım, ben sana güveniyorum. Gezi var dersin bulursun bir şeyler işte " dedikten sonra arabanın torbide gözüne koyduğu poşeti çıkartıp Nilay'a uzattı. "Bu ne?" diye merakla soran Nilay açtığın da biraz hayal kırıklığı yaşasada fark ettirmedi. "Şimdiden içmeye başla güzelim, gittiğimiz yerde rahat duracağımızı hiç sanmıyor" poşeti açtığın da doğum kontrol hapları olduğunu görmüştü. Oysa ki Nilay, Furkan'ın ona hediye aldığını düşünmüş ve bir an mutlu olmuştu. "Tamam canım içerim iyi düşünmüşsün. Zaten ertesi günü haplarının yan etkileri çok fazlaymış." diyerek sevgilisini bilgilendiriyordu.
Birlikte güzel vakit geçirmiş ve eve gelmişlerdi. Nilay şimdiden babasından izin almak için konuşmaya başladı. "Babacım hafta sonu Bursa gezisi varmış, bende gitmek istiyorum. Biliyorsun bu tür geziler derslerimiz için önemli" dediğin de kendisi bile inanmamıştı. Gezinin derse nasıl bir yardımı olabilirdi ki? "Gitmek istiyorsan gidebilirsin kızım, ama sabah, akşam aramak şartı ile"
"Ben seni saat başı ararım istersen babam" diyerek babasına sarılıp öpse de babasına yalan söylediği için vicdanı çokda rahat değildi. Nilay ilk kez babasına bu denli büyük bir yalan söylüyordu. Ama Furkan'ı o kadar çok seviyordu ki Furkan ne istese yapacak gibiydi.
Hem artık çocuk da değildi, sevgilisi olması gayet normal bir şeymiş gibi hissediyordu.
Uyumadan önce Furkan'a izin aldığının haberini verip hayaller içinde uykuya dalmıştı.