5. Bölüm: Dayak

1873 Words
#Güneş Babam olacak adam, Cüneyt Bey’le birleşmiş ellerimize öfkeyle bakarken hızlıca elimi çektim. Cüneyt Bey "Güneş Hanım kusura bakmayın ama elime kramp girince acısını bastırmak için elinizi tuttum." diye açıklama getirip babama yöneldi. "Siz kimsiniz?" diye sorduğunda babam olacak adam öfkeyle "Güneş'in babasıyım!" dedi. Cüneyt Bey hatırlar gibi gülerek "A, Cabbar!" demesiyle babam olacak adam öfkelerini Cüneyt Bey'e dikse de sadece dikmekle kaldı çünkü Cüneyt Bey'e bir şey yapamayacak kadar korkak olduğunu biliyorum. Cüneyt Bey gülüşünü bastırıp bana döndü. "Güneş Hanım, ben sizden taksi istedim. Siz niye zahmet edip geldiniz?" diye sormasıyla bu adamın kafasına yediği bastonların işe yaradığını anlamış oldum. "Babam biz bakalım deyince geldim yoksa taksi gönderecektim!" diye açıklama getirince başını salladı. "Para var mı?" diye sorduğunda şaşkınlıkla ona bakarken o ise elini uzatmış bekliyordu. "Allah'ın cezası!" diye birden çığıran sese dönmemle üzerime dökülen suyla ben ve Cüneyt Bey aynı anda bağırıp farklı şeyler söyledik. "Anne!" diye çığıran Cüneyt Bey'e "Ne oluyor be!?" diye eşlik eden ben! Üzerime dökülen soğuk suyun etkisi biraz olsun azalınca balkondan bize nefretle bakan Sedef'e baktım. "Ne yaptığınızı zannediyorsunuz?" diye bağırdığımda babam olacak adam kolumu tuttu. Kolumu kıskacından kurtarıp öfkeyle Sedef'e baktım. Cüneyt Bey "Lan beni evden kovduğun yetmezmiş gibi bir de üzerime su dökmeye devam mı ediyorsun?" diye öfkeyle bağırınca onu ilk kez öfkeli görmenin şaşkınlığıyla ona baktım. Sedef "Cüneyt!" diye kısık sesle konuşunca onunda ilk kez Cüneyt Bey'in gerçek öfkeli hâliyle karşı karşıya geldiğini anlamış oldum. Cüneyt Bey bana dönüp "Güneş Hanım mağduriyetim ortada. Bana biraz borç para verin yarın şirkette hallederiz!" deyince başımı sallayıp arabadaki çantama yöneldim. İçinden bir miktar para çıkartıp uzattığımda "Cüneyt!" diye daha yakından gelen sesle Sedef'e döndüm. Beni biraz geriye itip Cüneyt Bey'in dudaklarına sarılınca başımı döndürdüm fakat Cüneyt Bey'in "Çekil Sedef!" diyerek öfkesini dinmediğini belli eden ses tonuyla konuşmasıyla ona döndüm. Sedef dolu gözlerle ona bakıp "Abarttım, özür dilerim." dese de Cüneyt Bey elimdeki parayı alıp "Uzun bir süre görüşmeyelim!" dedi. Bana bakıp “Teşekkür ederim!” dedikten sonra babama kısa bir bakış atıp yanımızdan ayrıldı. Cüneyt Bey'in ardına şaşkınlıkla bakarken gözden kaybolunca Sedef "Senin yüzünden!" diye bağırıp ağlamaya başladı. Gözlerimi devirmek istesem de "Gidelim!" diyerek babam olacak adamın araca binmesini bekledim. "Sen onunla öpüşmeseydin aramız bozulmayacaktı!" demesiyle yerimde dondum. Babam olacak adam "Öpüşmek!" diye öfkeyle sorduğunda Sedef "Evet, sevgilimle öpüştü!" diye kızarak bağırıp gözlerime bakarak "Aşüfte!" demesiyle öfkeyle kolunu kavradım. "Sözlerine dikkat et!" diye tane tane konuştuğumda "Senin yüzünden ilişkimiz bitti!" dedi. Babam olacak adam kolumu kavrayıp "Eve gidiyoruz!" diye öfkeyle konuşunca kolumu çekmek istesem de izin vermiyordu. Sedef ise bana nefretle bakıp içeriye doğru yöneldi. Babam olacak adama dönmemle yüzüme inen tokat çocukluğumun kırık kalbini tekrar kanıttı. "Namusuz!" diye öfkeyle bağıran pek kıymetli sahte namus bekçisine öfkeyle döndüm. "Namusumu sorgulayacak en son insan bile değilsin!" dememle saçıma asıldı... ★★★★★ 20 yıl önce... Yer sofrasında sessiz bir şekilde yemeğimizi yerken babamın ses çıkarmasını istiyordum. Çünkü sesi kesildiği zaman, bizim sesimiz avaz avaz çıkıyordu. Annem, benim ve kardeşlerimin önüne et koyduğunda gözlerimi babama çevirdim. Düşman gibi bakan gözleriyle "Yesene yemeğini!" diye bağırdım. Kafamı hızlıca yemeğe döndürdüm. Benden bir yaş küçük kardeşim Ayşe "Anne su verir misin?" dedi. Annem başını sallayıp suyunu verdi. Etten bir lokma aldığımda "Bana ancak masrafsınız!" diye bağıran babamla eti tabağa geri bıraktım. Kalbim korkuyla çarparken "Ananda yedir bu veletleri sonra zıbarıp yatsınlar!" diye bağırmasıyla annem başını salladı. Annem ete tekrar uzandığında babam bileğini kavrayıp "Sen niye bana cevap vermiyorsun?" diye sorup cevabını beklemeden annemin yüzüne indirdiği tokatla kalbimde hissettiğim derin korku gözlerimin dolmasına neden oldu. Göz ucuyla kardeşlerime baktığımda sofradan uzaklaşmaya çalışırken babam, abim Murat'ın kolunu tutup "Sen bugün neden mahallede dayak yedin?" diye bağırıp yüzüne tükürmesiyle Murat korkuyla babama baktı. Gözlerim annemi bulduğunda susarak babama bakmasıyla sıranın bana ve sonrada kardeşime gelmesini bekledim... Aynaya bakarken hatırladığım geçmişle dün gecenin izlerinin üzerinde elimi yavaşça gezdirdim. Yüzümde oluşan yeşilliklerle kalbim acırken tek dileğimin babam olacak pisliğin bana, kardeşlerime ve anneme kalkan elinin çoraklaşmasıydı. "Güneş!" diye kısık sesle ismimi seslenen annemle gözyaşlarımı silip banyodan çıktım. Odaya girdiğimde babam olacak pislik camdan dışarıya bakarken geçirdiği beyin ameliyat için yatakta yatan anneme yaklaştım. "Bana su versene kızım." demesiyle gözlerim dolarken mutfağa yöneldim. Bardağa su doldurup içeriye girdiğimde annem "Cabbar, Güneş sana yemek hazırlasın mı?" demesiyle yanına yaklaşıp suyunu verdim. "Ben sana bakmaya geldim kocana değil!" diye bağırdığımda babam olacak pislik "Dün gece yediğin dayak sana yetmemiş!" demesiyle öfkeyle ona baktım. "Sadece bir şikâyetime bakar senin gibi bir pisliği hapse tıkmam!" diye öfkeyle bağırdım. Yüzüme inen tokatla annem "Cabbar!" derken babam olacak pislik "Sus Ananda!" diye bağırıp kolumu kavradı. "Gidip şikâyet etsene!" diye kolumu sıkarak bağırdığında kolunu kolumdan ayırmaya çalıştım. "Yapamazsın!" diye nefretle konuşup "Babasından hâlen dayak yiyen bir zavallı olarak gözükmek istemezsin değil mi?" dediğinde "Sen benim babam değilsin!" diye nefretle bağırdım. Beni yere iterek serbest bıraktığında "Ölsen de ben senin babanım!" diye bağırıp odadan çıktı. Elim yanağıma giderken sıcaklığını koruyan yere dokundum. "O senin baban!" diyen annemle içim daha çok acırken ölüp giden üç kardeşim gibi ölüp gitmek istedim. ★★★★★ #Cüneyt "Ah, anam ölüyorum!" diye avaz avaz bağırdığımda kimsenin sesimi duyup bir bardak süt vermeyeceğini biliyordum ama yine de bağırmaya devam ettim. "Demek neymiş efendim taş fırın erkeği olmak gerekiyormuş! Sedef bundan sonra başımın etini yemez, beni rahat bırakır!" dedikten sonra öksürmemle duraksadım. Öksürüğüm dinince bağırmaya kaldığım yerden devam ettim. "Zaten ona gerekli açıklamayı yapmama rağmen boşu boşuna abartması saçmaydı." Odamdaki yataktan kalkmaya çalışsam da dün yediğim iki kova su elden ayaktan kırılmama neden olmuştu. Zar zor doğruluğumda telefonum olmadığı içinde oyun oynayıp kafamı dağıtamıyordum ki! Yataktan kalkmayı başardığımda "Ulan artık içtiğim sütler beni koruyamıyor mu?" diye isyan edip yataktan kalktığım gibi başım dönmüştü. Biraz duraksayıp kendime gelmeye çalıştım. Baş ağrım dinince kapıyı açtığım gibi karşımda kapıyı açmaya çalışan bir adet Güneş görünce şaşkınlıkla ona baktım. O ise yüz yüze durmamızın verdiği şaşkınlıkla bana baksa da bir iki adım gerileyip kendini toparladı. Sonra elini uzatıp "Paramı verin!" demesiyle daha büyük bir şaşkınlıkla ona bakmaya başladım. "Para!" dediğimde "Dün gece size verdiğim 200₺!" demesiyle karşımdaki cimri kadına baktım. Başımın tekrar dönmesiyle elimi duvara yaslayıp duraksadım. "Ölme numarası mı yapacaksınız?" diye sormasıyla başımı sağa sola çevirip yüzüne baktım. "Bayılma numarası yapacağım!" dememle bana öyle bir bakış attı ki resmen küfretti. "Paramı istiyorum ve üzerinizi giydikten sonra günlük programınızın üzerinden geçeceğim!" diye tok ve robotik bir sesle konuşmasıyla başımı sağa sola salladım. "Hayırdır, eve gidince Cennet Mahallesi'nden Pembe'yi izleyip onun gibi paracı bir kadın mı olmaya karar verdiniz!" dediğimde bana dik dik bakıp "Siz yarın şirkete geldiğimde bu para işini halledeceğiz dediniz!" demesiyle başımı salladım. "Ulan beraber anamdan o kadar dayak yedik insan bir günaydın der ama siz gelir gelmez para dediniz!" diye isyan ettim. "Sizinle ilişkim patron ve özel yönetici asistan ilişkisidir!" diye hatırlatma yapınca "Biliyorum." dedim. "O zaman gereksiz sözler sarf edip beni yormayın!" deyince alayla güldüm. "Robot olduğunuzu düşündüğümden yorulduğunuzu düşünmüyorum!" dedim. "Öküz olduğunuzu düşündüğümden düşünceli olduğunuzu düşünmüyorum!" Sinirle karşımdaki kadına bakmaya çalışsam da hastalığım yüzünden onunla uğraşmaya mecalim yoktu. "Bugünkü tüm randevuları iptal edin!" dedikten sonra "Önümden çekilir misiniz?" dediğimde Güneş sağa kaydı. "Revirdeki hemşireyi bana çağırın. Sonra da bankayı arayıp yeni kredi kartı çıkartma talimatı veriniz!" dedikten sonra yorgunlukla koltuğa oturdum. "Kendi hesabınıza da 200₺ transfer ediniz!" desem de "Ben size nakit verdim!" diye beyaz bayrak çekmeyince başımı masaya yaslayıp "Hastayım ulan hasta!" diye bağırıp gözlerimi kapattım. "Ne yapabilirim!" diye umursamaz bir sesle konuşsa da "Pasta!" dedim. "Ne!?" diye şaşkın bir tepki verince aklıma gelen tekerlemeyle gözlerimi açıp Güneş'e baktım. "Hastayım hasta canım ister pasta, Pastamı yediler bana cüce dediler, Cücelikten çıktım ablama gittim Ablam bana pasta pişirdi, Pastanın içine fare düştü, Vallahi yemem billahi yemem artık bu eve adımımı atmam!" dediğimde Güneş bana şaşkınlıkla bakıyordu. Sanırım sustu. O zaman Sedef taş fırın erkeği, Güneş tekerleme servisinden hoşlanmıyor. Artık kime, nasıl davranacağımı biliyorum. "Cücü!" diyen Güneş’le ona merakla baktım. "Cücü?" diye anlamsız bir şekilde ona bakıp sorduğumda aklıma söylediğim tekerleme geldi. "Cücü değil cüce dedim!" desem de sadece bana baktı. Neyse ya, sustuğuna ve parasını istemediğine göre uyuyabilirim. ★★★★★ #Güneş Şirkete geliş amacım dün babam olacak pislikten yediğim dayak ve hakaretin suç kaynağı olan Cüneyt Bey'e hesap sormakken onu bitkin bir şekilde görünce içim biraz acıyıp paramı sormuştum. Tabii ona acıdığıma pişman olmam geç olmadı çünkü laf sokmasına kaldığı yerden hasta hâliyle de devam etmeye çalıştı! "Fakat yıllar önce o evde edindiğim ama bir daha göremediğim tek arkadaşım Cücü'nün tekerlemesini hatırlatmıştı." Ömer yanımıza gelmeden önce Cücü’yle o kadar çok sohbet etmiştik ki Ömer yanımıza gelince ona kızmıştım çünkü Cücü gitmişti. Sonra ise bir daha onu görememiştim. "Bu patron bozuntusu da süt içmeyi sevdiğine göre acaba bağlantıları var mı?" diye kendi kendime sorsam da aklıma patron bozuntusunun şaşkın ifadesi ve Cücü değil cüce diye düzeltmesi gelince tanıma ihtimali ortadan kalkmış oluyor. "Gerçeği beni unutan bir arkadaş için boşu boşuna bu kadar düşünüyorum!" Aklen buna kanaat getirip Cücü'yü kafamdan sildim. Gözlerimi içeriden çıkmak bilmeyen hemşirenin girdiği kapıya diktim ama kapıyı gözlerimle açacak sihirli güçlerim olmadığı için yerimden kalktım. Patron bozuntusu şaşkınlığımdan yaralanıp başını masaya yaslamıştı. Kendime geldiğimde onun uyuduğunu düşünsem de alnında biriken boncuk boncuk terler hastalıktan bitkin düştüğünü işaret ediyordu. Tabii bir kova su yiyip ortalıkta üstü çıplak gezmenin cezası! Umarım benim alamadığım intikamı bu hastalık bedenini elden ayaktan düşürüp sesini kısarak birkaç haftalığına alır! Ben de rahat ederim. Odaya girip patron bozuntusunun özel odasına yöneldim. Odaya kapıyı tık tıklamadan direkt girdiğimde hemşirenin başında beklediğini görünce "Selma Hanım hastanelik bir durum var mı?" diye sordum. Selma yerinden kalkıp patron bozuntusuna yöneldi. Üstündeki tişörtün içine elini sokunca merakla ona baktım. Elini koltuk altına doğru götürünce midemin bulanmaması için yüzümü çevirdim. "Ateşi 38 derece!" deyince yüzümü döndüm. Elindeki termometreyle duran kadına "Sonuç!" dedim. "Hastaneye götürmekte yarar var çünkü Cüneyt Bey'in vücudu gittikçe soğumaya başlıyor!" deyince patron bozuntusuna kısa bir bakış atıp "Ambulansa haber veriyorum!" diyerek odadan çıktım. ★★★★★ #Sedef Doktorun çıkıp Cüneyt hakkında iyi haberi vermesini beklerken gözüm Güneş'e takıldı. Dün apartmana girdikten sonra duyduğum bağırış sesiyle merakla geri dönsem de ortalıkta ne Güneş ne de yanındaki adam vardı. Sadece kapının önünde duran araç vardı. "Dünkü adam kimdi?" diye sorduğumda cevap vermedi. Daldığını düşünüp "Güneş!" diye seslendim. "Sizi ilgilendiren tarafı?" diye tek kaşını kaldırarak sorduğunda "Bağırış sesi geldi!" dedim. "Köpekler havlayınca kuzular meleyerek canını kurtarmaya çalıştı!" demesiyle ona anlamsız bakışlar atsam da beni umursamayıp duvara bakmaya devam etti. "Cüneyt’le aranızda bir şey olmadığına inandım!" desem de cevap verme tenezzülünde bulunmayınca Cüneyt'in buna neden bu kadar sinirlendiğini az buçuk anlamış oldum. "Güneş!" diye seslenen sese Güneş yerine ben dönerken bize doğru gelen Fatih'i görmemle gözlerimi devirmek istedim. Güneş istifini bozmadan durmaya devam edince merakla olacakları izlemeye karar verdim. Fatih, Güneş'e doğru yürüyüp "Sana sesleniyorum, beni duymuyor musun?" diye sorup bana döndüğünde omuzlarımı silkmekle yetindim. Güneş "Cüneyt Bey'in sevgilisi burada. Ne sormak istiyorsanız ona sorabilirsiniz!" diye tek düz tonda konuşmasıyla Fatih yanına oturdu. Güneş ona ters bir bakış atıp bir sandalye uzaklaştıktan sonra "Bir daha izinsiz yanıma oturma cüreti göstermeyin!" dedikten sonra ayağa kalktı. "Doktor gelince bana haber verin!" diyerek bana baktı. "Emrin olur!" diye alayla konuşsam da "Cüneyt Bey'in özel yönetici asistanıyım! Sağlığı hakkında gerekli bilgiyi aldıktan sonra eve döneceğim!" diye tek düz konuşup yanımızdan uzaklaşınca ardına baktım. Sonra bakışlarım Fatih'i bulduğunda Güneş'in ardına baktığını görünce gülümsedim. "Sonunda beni unutup gözün başkasını gördü!" dediğimde bakışları anında beni buldu. Bana uzun uzun bakarken "Seni ilgilendirmez!" demekle yetindi. Beni zaten ilgilendirmez hatta umurumda bile değil ama Fatih'in duyguları Cüneyt'le aramda hep bir engelken duygularının başkasına kayması içimi rahatlatırdı...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD