Hangimiz daha tehlikeli

2344 Words
Kurşun Sonunda akşam görüşmesinde yerimi almıştım. Abi ben çağırana kadar görünme demişti. Bir ticaret döndüğünü duyunca aradığım fırsat ayağıma geldiğini anladım. Bana bir tane iş yapması yeterdi. -Kurşun! Sonunda adımı duyunca ortaya çıktım. Odanın içindekilere şimdilik bakamazdım. Gözlerimi dikip emrini bekledim. Abi karşısındakilere bakıp "Ya mutluluk.." dedikten sonra beni gösterdi. Tehdit gayet iyi anlaşıldı diye düşünürken "Diğer seçenek ne?" diye soran kişiye baktım. Gözlerimiz buluştuğunda baya saf bakıyordu. İşte o anda kimin peşine düşeceğimi de buldum. Bu adam tam benim aradığım tipti. Bu odada ne döndüğünü bilmediği çok belli. Söylenecekler bittince abi kalktı . Biz de onu takip ettik. Bundan sonra ki adımını bildiğim için arabaya binmeden önce yanına yürüdüm. -Abi ben bunların peşine takılayım mı? Bir an durup bana döndü. Bakışları tedirgin etse de kendimi affetirmeye çalışıyormuş gibi "İşi almamak gibi bir seçenekleri olmadığını göstermiş olurum." dedim. -Ecel gibi peşlerinde gez, ama tam görünme. -Tamam abi. Devam edip arabaya binince herkes yerleşti. Geriye bir tek Rıfat kalmıştı. Böyle durumlarda yanımdan ayrılmazdı. İrtibat kurmak istediklerinde onu ararlardı. Ondan da kurtulmam gerekiyordu. Mekanın önüne geçerken beni takip etti. -Ne yapıyoruz? Konuşan iki adamı gösterdim. "Sen şu ayakta duramayanı al. Ben salak olanı alıyorum. Onu takip etmek daha kolay." -Ayrılacak mıyız? Sana nasıl ulaşacağım? Baktığında geri adım attı. "Eve döndüğümüzde buluşuruz. Ağzını kapalı tut ve işini yap." Anında kabul etti. Sarhoş olan ayrılınca da Rıfat peşine takıldı. Bende diğer tipi izlemeye başladım. Zengin çocuğu olduğu çok belliydi. Yanına gelen kim derken kapısını açınca şoförü olduğunu anladım. Araba hareket etmeden motoruma atladım. Peşlerine takıldığımda takip edildiklerini anlamaları için bir ara fazla yaklaştım. Şerit değiştirince bende değiştirdim. Abi görünme dese de tam aksini yapacaktım. Bana o adam lazımdı. Takip bir fabrikada son buldu. Tabelayı okuduğumda 'Baykam Çelik' yazıyordu. Demek malın kaynağı burasıydı. Bombanın biri de buraya düşecekti. Aklıma yeri kazıyıp bir ağacın arkasına geçtim. Eğer takip ettiğimi anladıysa eninde sonunda yanıma gelecekti. Bir süre sonra kulağıma ayak sesleri gelse de beklemeye devam ettim. Beni yakaladığını sanması daha iyiydi. -Birine mi baktınız? Sesini duyunca döndüğüm gibi tek adımda önüme geçtim. Ağaçla kendi arama sıkıştırdım. Bunu beklemediği belliydi. Şaşkın gözlerle izlerken kolumu boğazına dayadım. -Sana bakmıştım. Gülümsemediğimde onunla ilgilendiğimi ima ettim. Aklını almak için yapmam gereken belliydi. Böyle tipler ciddi ilişki istemezdi, ama tek geceye de hayır demezlerdi. Ondan alacağımı aldıktan sonra benim için sıkıntı yoktu. -Bu kadar dikkatini çektiğimi bilmiyordum. Sırıttığımda ona hayran olduğumu sanmasına şaşırmadım. Erkek milletinin aklı kasığında gezerdi. Bunu da ispat etmek için aradaki mesafeyi kapattım ve dudaklarını öptüm. Anlık kalırken karşılık vermesine izin vermeden geri çekildim. Gözlerine baktığımda "Benimle baş edebilir misin?" diye sordum. -Denemeden anlayamazsın. Aldığım cevapla diğer elimle kolunu tuttum ve göğsüme çektim. Elim boğazını bulduğunda ne sıktım ne de serbest bıraktım. Kanını biraz hareketlendirmek iyi olurdu. Diğer elimi karnının üstüne koyup yavaşça yukarıya çıkardım. Kollarımın arasında kasıldığını saklayamıyordu. Kulağıma yaklaşıp "O zaman deneyelim." dedim. En son küçük bir öpücük kondurup geri çekildim. Öylece kalmıştı. Motorun yanına geçip kaskımı taktığımda hala aynı yerdeydi. Bana döndüğünde sadece izliyordu. Koltuğun altında ki ikinci kaskı çıkarıp kucağına attım. Zorla tuttuğunda komik görünüyordu. Refklesleri sıfırdı. Şaşkın gözlerle yüzüme bakıyordu. -Benimle geliyorsun. Yaklaşınca "Nereye gideceğiz?"diye sordu. Az önce ne yapmaya çalıştığımı hiç anlamamıştı. Bu kadar saf olması işime yarasa da biraz fazlaydı. Zaten bu gece o odada bu kadar sakin olmasının nedeni de buydu. Bir kurşunla diğer tarafa giderdi, ama hiç farkında değildi. Gerçi bu olay sonunda da ölebilirdi. Bu beni ilgilendirmiyordu. Abi ile iş yapan herkes hatta bende bende ölebilirim. Yeterki intilamımı almadan olmasın. -Eğlenmeye. Yüzünde ki saçma sırıtışa boş gözlerle baktım. Hemen kaskını taktı ve motora oturdu. Önüne geçtiğimde sıkı tut demeden belime yapıştı. Yana baktığımda çoktan dibime girmişti. -Bu kadar yapışkan olma. -Ama ben daha önce hiç binmedim. Hiç şaşırmadığım için ses etmedim. Motoru çalıştırıp yola çıktım. Hızlandıkça iyice bana yapıştı. Gecenin karanlığında biraz dolaştırdıktan sonra Fikaya vardım. Arka kapısına yaklaşıp önünde durdum. İndiğimde kaskını çıkarmaya çalışıyordu. Bir türlü yapamayınca bana baktı. -Yardım etmeyecek misin? -Becerebildiğin bir şey var mı? Beni baştan aşağı süzüp 'var' demesine tepkisiz izledim. Kendi kaskımı motorun üstüne koyup kapıyı açtım. Sonunda çıkarabildiğinde açtığım kapıdan içeri girdi. Etrafa bakarak devam ederken "Burası neresi?" dedi. Cevap vermeyi düşünmediğim için kendi odamın kapısını açıp girmesini bekledim. Burası Haluk abinin barıydı. İstediğim zaman giriş yapabiliyordum. Kimi getirdiğim sorulmaz ve karışılmazdı. Sonuçta kimse karşısına bir tetikçiyi almak istemiyordu. Odamın kapısını kapattığım anda kilitledim. Döndüğünde bana baktı. -Burada ne yapacağız? Önüne doğru yürürken "Az önce baya cesaretliydin." dedim. Biraz tedirgin olmuş gibiydi. Geri adım atsa da arkasında yatak olduğu için gidecek yeri yoktu. -İlk defa tek gecelik ilişkiye gireceğini söyleme. Evet onu elde etmek için yatacaktım. İstediğini verirsem o da bana verirdi. Benim için kiminle yattığım önemli değildi. Ondan alacaklarım önemliydi. Dediğim gibi ben zaten ölüyüm. Şaşırdığını görsem de üstümdeki ceketi çıkardım. Bakışları bedenimi bulurken "Sen mi soyunursun yoksa ben mi seni soyayım?"diye sordum. Hızla yana kaydı. -Dur bir dakika. Ben senin adını bile bilmiyorum. Anlaşılan direk mevzuya dalamıyordu. Odamda her zaman hazır bulunan içkiyi almak için yürüdüm. Elime alıp dönüğümde beni izliyordu. -İçer misin? Belki rahatlarsın. -Adını sordum. Şişeyi ağzıma dikmeden önce "Kurşun olduğunu biliyorsun. Az önce de söyledin. Unuttun mu?" dedim. Önüme yürüdü. Sanki iletişim kurmaya çalışıyormuş gibiydi. -Bu gerçek adın olamaz. Bir adın var değil mi? Duyduklarıma sadece güldüm. Adımı on yıldır kullanmıyorum. Birine söylemiştim ve onu da kendim öldürmüştüm. Başkasına da söylemeyi düşünmüyorum. -Benimle yatmayacaksak gidiyorum. Adım attığım anda omuzlarımı tuttu. Böyle bir fırsatı kaçırmayacağını biliyordum. Bir kerelik çıkar ilişkisi kuracaktık. -Tamam, ama bir soru daha. Artık sıkılmaya başlamıştım. "Sen ana kuzusu musun? Daha ne sorusu?" -Sadece bir soru. Sırtında gördüğüm izler ne? Benim için üzülen gözleri görünce daha çok güldüm. Elinden kurtulup önce içkiyi bitirdim. "Sen baya baya safsın. Benim işimin ne olduğunu anladığından da emin değilim." Yaklaşık iki saat önce abi benimle onları tehdit etmişti. Pürüzsüz bir vücudumun olmasını beklemesi saçmalıktı. En son polisle yakalandığımda bile iki gün işkence gördüm. Bugün hala yaşıyorsam intikam hırsım sayesindeydi. Yine konuşacağını anlayınca "Yeter. Bitti. Saçmalamaya devam edeceksen ben gidiyorum." dedim. Kapıya yöneldiğim anda hızla gelip önüme geçti. Bakışlarını görünce elimde tuttuğum içki şişesini yere bıraktım. Çıkan sesle birlikte dudaklarını öptüm. Benim için et parçasından başka bir şey değildi. Yatağa doğru sürüklerken tişörtünü aradan çıkardım. Karşımda parlayan vücudu görünce geri çekildim. -Bu kadar kusursuz biri, pis işlerin içinde ne arıyordu? Yatağa yatarken beni de üstüne çekti. "Cevap verirsem, soru sorabilecek miyim?" Saftı, ama fazla da meraklı biriydi. Eğildiğimde "Adımı sormak yok." dedim. Yatakta konuşmak hiç huyum olmasa da onunla biraz olsun iletişim kurmak zorundaydım. -Peki ne zamandan beri birilerini öldürüyorsun? Güldürürken biraz daha yaklaştım. "İş teklifine hayır dersen, seni de öldürecek kişiye mi soruyorsun?" Anlamayan bakışların arasında önce dudaklarını yavaşça öpmeye başladım. Tam sertçeleşeceğim anda çekildi. İkimizde haz almasak da keyfini çıkarıyorduk. Neden anı bozduğunu anlamak için bekledim. -Beni öldürecek misin? Ama şu anda benimle yatıyorsun. -Ben öldürmeden önce de yatarım. Sonuçta bu kadar güzel beden boşuna gitmesin. Söylediğim hoşuna gitmediği bakışlarından belliydi. Doğrulup üstümü çıkardığımda sadece hala gözlerime bakıyordu. Her yerim yara dolu olduğu için bedenime bakmadığı belliydi. -Peki abin ile iş yaparsam. O zaman ne olur? Tekrar üstüne eğildiğimde kulağına yaklaştım. "O zaman bu geceyi unut." Yanağından dudağına kaydım. Dediklerimden sonra iş yapmayı düşünecekti. Peşini elbet bırakmayacaktım, ama şu anlık onun bilmesine gerek yoktu. """ Engin Görev bile olsa bu kadar ileri gitmemek için sorular ile durdurmaya çalıştırdım, ama Kurşun'da pek işe yaramıyordu. Geri çekildiğim anda gidecekti. Benimle yatmasının nedeni neydi? Dikkatini gerçekten çektiysem benim için iyiydi, ama tam da öyle gözükmüyordu. Son bir şans omuzlarından tuttuğumda dudaklarımdan ayrılmasını sağladım. Gözlerinde gram arzu ya da istek yoktu. Bunu ilk defa yapmadığı da belliydi. Beni buraya attığı gibi bir sürü kişiyi atmış olmalıydı. Kendimden iğrenmeyi düşünecek zamanda değildim. Şu anda görevdeydim. Yara ile dolu bedenine bakmadan "İş yapacağım, ama seninle de görüşeceğiz." dedim. Bir cevap beklerken çekildiği gibi az önce çıkardığı kıyafetleri giymeye başladı. Hızla doğruldum. -Ne oldu? En son ceketini giydiğinde "Tek gece birlikte olduğum kişiyle görüşmem." dedi. Yataktan kalkıp önünde durdum. -Haluk abin ile iş yapınca karşılaşmayacak mıyız? İstekli davranmam onu güldürmüştü. Tabi bu gülüşlerin hiçbiri gerçek değildi. Zaten böyle bir kızın içten ve sıcak gülmesi saçma olurdu. Öldürdüğü kişileri rahatça söylüyordu. Bir an aklıma düşen şey tüm bedenimi buza çevirdi. Mesut'u vuran o olabilir miydi? Adını hiçbir yerde duymamıştım ve onu daha önce görmemiştim. Tetikçiydi ve abisi için her şey yapıyordu. Boğazını sıkmamak için büyük çaba veriyordum. Kız olması hiçbir şeyi değiştirmezdi. Eğer kardeşimi vuran oysa ona da acımayacaktım. -Yani iş yapacaksın. Tek kaşı kalktığında benden net cevap bekliyordu. Zaten yapacak olsam da "Eğer benimle görüşmeye devam edersen, yapacağım." dedim. -Benimle pazarlık yapman saçma değil mi? Sonuçta yapmazsan da elimde öleceksin. Bu kadar rahat söylemesi şaşırtmasa da duygularını tamamen kaybetmiş bir kız olmasına biraz üzülebilirdim. Tabi azılı bir suçlu olmasaydı. Söylediklerimin onu etkilemediğini görünce biraz daha yaklaştım. -Peki abin şu anda benimle olduğunu biliyor mu? Saniyelik değişen bakışları yakalamıştım. Demek bilmiyordu. "Beni ikna etmek için ne kadar uğraştığını duyması iyi olurdu." Anında boğazıma yapıştığında bu sefer baya sert tutmuştu. Onu durmam saniyemi alırdı, ama hiç müdahale etmeyecektim. İyice sıkarken "Beni tehdit etme. O güzel yüzüne yazık olur." dedi. -Sadece seninle görüşmek istiyorum. Bıraktığında zorla nefes alıyormuş gibi yaptım. Bir de kızar gibi "Sadece evet desen olmuyor mu?" dedim. Onu ikna etmeme az kalmıştı. Sinirlense de "Tamam, ama sakın abinin yanında benimle konuşmaya çalışma." dedi. Hemen seviniyor gibi bakınca da "Bir de o saf bakışlarını üstümden çek."diye ekledi. Anında dediğini yapıp itaat eden biri oldum. -Telefon numaranı verecek misin? -Yok. -Ama, her şeyde de itiraz ediyorsun... Ensemden tuttuğu gibi çekip öpünce kelimeler ağzımın içinde kaldı. Görev adına kızın elinde gidiyordum. Kendimi kirlenmiş hissetmem normal mi? Sonunda dudaklarımı bıraktığında "Telefonum yok." dedi. İşte buna şaşırırdım. -Nasıl yok? -Neresini anlamadın? Kullanmıyorum. -Bu çağda telefonsuz olur mu? Sana nasıl ulaşıyorlar? -Bana kim ulaşacak? Haluk'un tetikçisi olduğuna göre bir ailesi yoktu. Adını öğrenebilseydim geçmişini ve nasıl eline düştüğünü de öğrenirdim. Bir de bugüne kadar işlediği suçları bulurdum. Hepsini tutukladığım gün, ömür boyu o parmaklıklar arkasından çıkmamalıydılar. Mecburen onun beni bulmasını bekleyecektim. -Giyin, seni bırakayım. En azından onunla yatmaktan kurtulmuştum. İtiraz etmeden dediğini yaptım. Kapıyı açtığında girdiğimiz gibi çıktık. Kaskımı takarken bu sefer yardım bekliyormuş gibi yapmadım, çünkü işe yaramıyordu. Bu kızı etkilemek için farklı bir yol izlemeliydim. Motora bindiğimizde yine beline sarıldım. Yandan baksa da geri çekilmedim. O da bırakmayacağımı anlayınca "Nereye bırakayım?" diye sordu. Artık fabrikaya dönemezdim. Evimin olduğu semti söyleyip bir yerde bırakmasını istedim. Tek kelime etmeden yola çıktı. Yine hızını artırdı. Aslında motor binmeye gayet de alışkındım. Oynadığım role devam edip iyice yapıştım. Yakınlıktan etkileme taktiğini denemekten zarar çıkmazdı. Zor bir karakterdi, ama vaz geçemezdim. Kafamı yana çevirdiğim de bir araba yanımıza yaklaştı. Kurşun diğer şeride geçer diye düşünürken diğer tarafımızda da bir araba belirdi. Baya baya bizi sıkıştırıyorlardı. Kurşun iyice hızlansa da arabalar da peşimizi bırakmıyordu. Anlaşılan bu sefer onun davetsiz misafirleri vardı. Telaşlanmış gibi kulağına yaklaştım. "Ne oluyor?" diye bağırdım. -Sıkı tutun. Eğer durmak zorunda kalırsam da sakın kaskını çıkarma. Neden diyemeden arabalardan biri önümüze kırdı. Kurşun frene basmasa çarpacaktık. Durduğumuz gibi de arabalardan yaklaşık on adam indi. Kurşun kaskını çıkarıp hızla indi. Bana baktığında "Sakın konuşma." dedi. Burada ne dönüyordu? Hepsi etrafımızı sarmıştı ve gözleri benim üstümdeydi. Aynı olan tiplerden biri "Görüşmeyeli nasılsın Kurşun?" diye sordu. Pek iyi niyetli olmadıkları çok belliydi. Anlaşılan Haluk'un rakibiydiler ve adamını bulunca sıkıştırmışlardı. Yüzleri ezberlemeye çalışsam da isim duymam gerekiyordu. -Levent, çekil yolumdam. İstediğim Kurşun'dan geldi. Levent dediği adam yürüyüp önünde durdu. Beni gösterdikten sonra "Misafir kim?" dedi. -Ona yaklaşmayı sakın aklından bile geçirme. Kurşun'un beni koruması değişik gelmişti. Tabi bu söylediği yüzünden, Levent benim değerli biri olduğumu sanıp diğerine işaret verdi. Daha biri bana adım atamadan Kurşun tek tekme ile yere serdi. Burnundan soluyarak döndüğünde "Seni uyardım. Ona dokunamazsın." diye bağırdı. Beni önemsiyor muydu, yoksa onun karşısında yenilmemek için gövde gösterisi mi yapıyordu? Duyguları olmayan birini ne kadar çözebilirdim? Yine de ikincisi daha ağır basıyordu. Bir katilin beni önemsemesi saçma olurdu. Etkilenme adına da bir ışık görmediğime göre sebebi belliydi. -Neden. Senin mi? -Levent sana cevabımı verdim. Abine söyle bir daha beni rahatsız etmesin. Yine bana baktı. "Emin misin?" dediğinde Kurşun önüne geçti. Boğazını tuttuğu anda yerde yatan hariç tüm adamlar yaklaşmak için adım attı. Levent durun işareti yapınca da oldukları yerde kaldılar. -Beni öldüremezsin Kurşun. Neden rahat olduğu ortaya çıkmıştı. Boğazını sıkan ellere rağmen gülümsüyordu. -Eğer beni zorlarsan, neler yapabilirim biliyorsun. Boğazını bıraktığında Levent nefesini düzenleyip geri çekildi. Adamlarına baktıktan sonra tek kelime etmeden arabaya bindi. Diğerleri de bindiğinde hızla gittiler. Hemen kaskımı çıkardım. Telaşa Kurşun'a baktım . İlgisiz görünmek olmazdı. -Bunlar kim? Bana yaklaşıp "Yüzünü görmedikleri için şanslısın." dedi. İlk defa kaskı elimden alıp kendi taktı. Önünü kapatmadan önce göz göze geldik. -Bir daha bana yaklaşırken iyi düşün. Önüme bindiğinde sadece sarıldım. Ne derse desin onunla görüşecektim. Ona yakın oldukça daha çok şey öğreneceğim netti. İstediğim yere gelince durdu. İndiğimde kaskı çıkarıp uzattım. Yüzünü açmadığı için göremiyordum. O yüzden tuttuğunda bırakmadım. Gitmeden önce konuşmak istiyordum. Sonunda pes edip kaskını çıkardı. -Abin ile iş yapacağımı nasıl ileteceğim? -Yarın bizimkilerden biri seni bulur. Kaskını takacağı anda "Sen gelemez misin? Ya da cevabımı biliyorsun. Şimdi dönünce sen söyle." dedim. Bakışları yine sertleşirken "Seninle görüştümü kimse bilmeyecek. Neresini anlamadın?" dedi. Akıllanmaz biri olmam onu baya sinir etmişti. Madem diğer türlü etkileyemiyordum, bu şekilde deneyecektim. -Tama yarın sen gel. İlk defa karşılaşıyor gibi yaparım. Kaskını taktığı gibi cevap vermeden gitti. Yarın gelecekti. Bundan adım gibi emindim. Ne kadar ilgisiz görünse de aklına kazınmıştım. Eve doğru yürürken telefonumu çıkarıp Mustafa'yı aradım. Hemen açtı ve "Engin Bey neredesin?" dedi. O an Kurşun'un benim adımı hiç sormadığı aklıma geldi. Bunu nasıl atlamıştım? Görüşmeye daha sonra girmişti. Adımı duymuş muydu? -Orada mısınız? -Ben eve geçiyorum. Sen sabah gel. -Tamam. Çok yorulmuştum ve eve geçip tüm akşamın raporunu yazmam gerekiyordu. Gecenin karanlığında evin önüne vardım. Tabi kapıda ki güvenlik beni görünce şok içinde kapıyı açtı. Koşturarak yanıma geldi. -Küçük bey arabanız nerede? -Biraz yürümek istedim. -Ben hemen arabayı getireyim. Eve kadar yürümeyin. Hiç hayır diyemeyecektim. Hızla ayrılıp bahçede gezmek için kullandığımız arabalardan birini getirdi. Bindiğimde tüm gece olanlar gözlerimin önüneydi. Tabi özellikle Kurşun. Gerçek adını öğrenemesem de eninde sonunda kim olduğunu bulacaktım. -Efendim babanız size bir mesaj iletmemi istedi. Yorgun gözlerle güvenlik görevlisine baktım. "Sabah kahvaltıda sizi bekliyorlarmış. Geç kalmamanızı istediler." Telefonum arabada kalınca ulaşamamışlardı. Sessizce onaylayıp gecenin karanlığını izledim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD