bc

Hangimiz Düşman

book_age18+
361
FOLLOW
4.3K
READ
police
mafia
lucky dog
highschool
illness
like
intro-logo
Blurb

Hayatında ilk defa ona iyilik yapan kişi için her şeyi göze almış Tuana ile görev arkadaşı için adalet isteyen Engin. Hedefe kitlenerek giderken birbirlerine takılırlar. Ne bir olabilirler ne de birbirlerini unutabilirler. Peki hangisi gerçekten düşmandı?

"""

Dudaklarında oluşan sırıtıştan sonra ne yapacağını bekledim. Aradaki mesafeyi kapattı ve dudaklarımı öptü. Beklemediğim için bir anlık kaldım. Gözünde ona meraklı bir tip olduğum için karşılık vereceğim anda geri çekildi. Göz göze geldiğimizde "Benimle baş edebilir misin?" dedi. Ne yapmaya çalıştığını anlamasam da geri adım atamazdım. Bu kız benim içeriye açılan anahtardı. Bu sefer çok ileri gideceğimi bilsem de "Denemeden anlayamazsın." dedim. Sonuçta bir kere gördüğü adama ne yapabilir derken diğer eliyle kolumdan tuttuğu gibi göğsüne çekti. Yaptığı her şeye karşı gelebilecekken izin veriyordum. Yine de baya güçlüydü. Eli boğazımı bulduğunda diğer eli karnımın üstünden yukarı çıkmaya başladı. Kulağıma yaklaştığında "O zaman deneyelim." dedi.

chap-preview
Free preview
Tanıyalım
Günler sonra fırsat bulduğum gibi yine kendimi hastaneye attım. Bildiğim koridorlardan hızla geçip yukarı çıktım. Artık ayaklarım bile benden bağımsız gidiyordu. Yoğun bakımın önüne geldiğimde hemşireye yaklaştım. O kadar çok gelmiştim ki beni gördüğü gibi gülümsedi. -Hoş geldiniz Engin Bey. -İyi nöbetler. Kardeşim nasıl? Günlerdir o gözlerin açılmasını bekliyoruz. Herkes umudunu yitirmeye başlasa da ben ona inanıyordum. Mesut beni yalnız bırakıp gitmezdi. Mutlaka uyanacaktı. -Durumu aynı. Hemşirenin üzgün bakışlarını görüyordum. Yine de umutla gülümsemeye çabaladım. “Görebilir miyim?” Gözleri ile onayladığını görünce kapıya yöneldim. Bu kapıdan o kadar çok girmiştim ki artık ne yapılır iyi biliyordum. Mesafeleri aşıp özel alana giriş yaptım. Herkes Mesut’u o gece öldüğünü sanıyordu. Peşinde tam olarak kim olduğunu bilmiyorduk. Amirimiz yaşadığı bilinmezse daha iyi olur demişti. Bana göre ise kim olduğu belliydi. En son önümüze gelen dosyada ki adamlardı. O gece ne olduğunu bulacaktım. Sadece kardeşim için adalet sağlamış olmayacaktım. O çeteyi de ortadan kaldıracaktım. Buna çok az kalmıştı. Son kapı da açıldığında Ekrem amca ile göz göze geldik. Yorgun vücudu ile ayağa kalktı. “Engin oğlum hoş geldin.” Yaklaşıp elini tuttum. Öpüp tekrar oturmasını sağladım. Oğlundan başka kimsesi yoktu. O yüzden de günlerini bu hastane odasında geçiriyordu. Mesut ne olursa olsun onun içinde uyanmalıydı. -Ekrem amca nasılsın? Oğluna bakıp “Nasıl olayım. Hep aynı. Her gün bir umut bekliyorum.” dedi. Yüreğim sızlasa da amcamın elini sıktım. Bana bakmasını sağladım. -Uyanacak. Ben kardeşime güveniyorum, ama sen kendine iyi bakmalısın. Eli omuzumu buldu. “Sağ ol oğlum. Onu hiç yalnız bırakmadın.” -O nasıl söz amca? Mesut benim kardeşim. Görev arkadaşım. Polis okulundan mezun olduktan sonra tanışmıştık. İkimizde aynı derece ile özel eğitime alınmıştık. Görevimizi en iyi şekilde yapmak istiyorduk. Bizi ekip yapıp ilk sınava tabi tutular. Birlikte başarınca da artık ayrılmaz ikili olmuştuk. Benim ailemden gizli polis olduğumu ilk o öğrenmişti. Onun babasından başka kimsesi olmadığını da ben biliyordum. Yıllarca süren arkadaşlığımız Tekirdağ'a gelmemiz ile de devam etti. Burada ki görev benim için zordu. Ailem burada yaşıyordu ve baya tanınıyordu. Kendimize ait bir çelik fabrikamız vardı. Şu sıralar abim yönetiyordu. Babam benim de bir gün dönüp ona yardım edeceğim günü bekliyordu. Yıllardır polis olan oğlunun yurt dışında eğitim aldığını sanıyordu. Aynı yerde olup köşe kapmaca oynamak zorunda kaldık. Kılık değiştirmek zaten işim gereği gerekli olduğu için işime yaramıştı. Ta ki Mesut’un vurulduğu geceye kadar. -Sen biraz yanında kal. Ben hava alıp geleyim. Ekrem amcanın sesiyle kendime geldim. Sessizce onayladım. Onun çıkmasını bekledikten sonra kardeşimin yanında ki sandalyeye oturdum. O geceden beri hep aynı sesleri duyuyorduk. Ekranda bilmediğimiz bir sürü numara ve çizgiler vardı. Ağzına bağlanan borular ve gözlerinin kapalı olması. Sesimi duyduğunu bildiğim için son olanları anlatmak istedim. -Sen böyle uyumaya devam edersen tek başıma operasyonu bitiririm. Sonra bana kızma. Gülsem de yumruğumu sıktım. Sesimi neşeli tutmaya çalıştım. “Ailemin yanına döndüm. Bir görsen serseri tip gibi davranıyorum. Hep kısa diye takıldığın saçlarımı uzattım. Tabi öyle çok değil. Kıyafetlerimi görseydin bu sefer hangi tip oldun dersin.” Konuşmak için çabalasam da boğazımda bir düğüm oluşuyordu. Ne yutabiliyorum ne de nefes alabiliyorum. Bir yanda kardeşim bir yandan da ailem. Lütfen bu işin sonunda gerçekten suçlu onlar olmasın. Kendi elimle ailemi içeri mi atacağım? Kardeşime atılan kurşunun yanında onların olduğunu düşünmek bile beni deli ediyor. Dış kapının sesini duyunca dönüp baktım. Ekrem amcanın olmadığını bildiğim için hızla ayağa kalktım. Bu odaya sınırlı kişi girebiliyordu. Bu saatte hemşire gelmezdi. Sessizce kapıya yaklaştım. Gizli görevde olduğum için silahta taşıyamıyordum. Gelecek kişiyi karşılamak için iyice sindim. Kapıdan amirimin girdiğini görünce toparlandı. Beni görünce “Yine tetiktesin.” dedi. -Hoş geldiniz amirim. Mesut’a baktıktan sonra “Dışarı gel konuşalım.” dedi. Önemli bir konu olduğu belliydi. Bir kere daha kardeşime baktım ve amirimi takip ettim. Yoğun bakımdan çıkınca karşıma geçti. -Nasıl gidiyor? -Abimin arkadaşı ve ortağı olan Erhan şüpheli gibi. Onunla takılmaya çalışıyorum. Amir yüzüme bakmaya devam edince “Abim hakkında da araştırma yapıyorum, ama elime bir şey geçmedi.” dedi. Sinirlendiğini görünce “Ama bulacağım.” diye ekledim. -Oğlun ben bunu mu soruyorum? Engin beni deli etme. Bak Mesut vurulduğundan beri iyi değilsin. Üstüne gelmeyeyim dedim, ama böyle devam edersen görevden alırım. -Asla olmaz amirim. Ailenin içine sızabilecek kişi benim. Şirketin içine de rahat girebiliyorum. O adama mutlaka ulaşacağım. Kardeşimi vuran o pisliği de bulacağım. -Bulunca ne olacak? Bunu neden sorduğunu biliyorum. Kendimi tutamayıp ona zarar vereceğimi düşünüyordu. “Merak etmeyin amirim görevi batırmayacağım.” -Engin bu iş kolay değil. Görev arkadaşın vuruldu ve yoğun bakımda. İşin ucu ailene dayandı. Sonunda gördüklerinin altından kalkabilecek misin? -Daha önce de sordunuz da evet dedim. O çeteyi çökerteceğiz. Size söz veriyorum. Karşıma kim çıkarsa çıksın durmayacağım. Amir sonunda kabul etmişti ki “Bu ortaktan bir şey çıkar mı?” diye sordu. Hemen rapor vermek için toparlandım. “Adamın kumar bağımlılığı var. Beni de götür dedim. Önce abimden dolayı pek yanaşmadı, ama aramızda kalacağına ikna ettim.” Dediklerimi düşünüyor gibiydi. Birkaç saniye sessizlikten sonra “Yanına birini verelim.” dedi. -Dikkat çeker. Ben şu anda yurt dışında dönmüş ele avuca sığmayan biriyim. -Arkadaş olmaz. Adam yanında gelmesini kabul etmez. Hem fazla dikkat çeker. Kendi kendine bir karara varmaya çalıştığı belliydi. Araya girip “Tek başıma yapabilirim.”dedim. -İçeri giremese de her an nereye gidersen git yanında olacak biri gerekiyor. Şoför kullanıyorsun. Bak bu olur. Ailede herkesin bir şoförü vardı. Sorun olmasa da “Yani döndüğümden beri kullanmıyorum. Bir de arkadaşı nasıl işe alacağım? Abim genelde bir şirketten istiyor.”dedim. -Sen bize şirketin adını ver yeter. İstediğini abine söylüyorsun ve şirket ile iletişime geçince gelen kişi bizden olmasını sağlıyoruz. Ben sana adını vereceğim. -Tamam. Peki amirim Mesut’u vuran kişiyle ilgili bir gelişme var mı? Olsa söyleyeceğini bilsem de sabredemiyorum. O şerefsiz elime bir an önce geçmeliydi ki tutukladığım gün yapacaklarımdan korkmalıydı. Amir keyifsiz şekilde “Hala araştırma devam ediyor. Onu bulduğumuz yerde vurulmadığı belli. Biraz zaman alacak.” dedi. -Belki ben önce bulurum. Yine uyarı dolu bakışlarını görsem de o çetenin içine girene kadar durmayacağım. Yarın bir şekilde istediğimi alacağımı da düşünüyordu. Bakalım kimle karşılaşacaktım. “””” Sonunda odama kendimi atabildim. Belimde ki silahı masanın üstüne koydum. Kendimi de yatağa attığım. Ellerimi kafamın altına koydum ve her gece olduğu gibi tavanı izlemeye başladım. Gözlerimi kapatmasam da çektiğim tetik gözlerimin önündeydi. Yap diyen bakışlar ve benim kendimden nefret ettiğim o an. Gözlerimi kapattığımda bağırmamak için dişlerimi sıktım. Onu kendi ellerimle öldürmüştüm. Bana ilk defa farklı davranan o adamı vurmuştum. Hem her hiç acımadan. Hızla yataktan doğruldum. Kafamın içinde dönen sen zaten katilsin sözlerini susturmak için kafamı avucumun içine alıp durdurmaya çalıştım. -Kurşun!! Duyduğum sesle toparlanıp ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda Mehmet gelmişti. “Abi seni çağırıyor.” Bu saatte pek normal olmasa da tamam dedim. Peşine takıldım. Haluk abi için çalışanlar evden bağımsız bir yerde kalıyordu. Tek kız olduğum için odam özeldi. Diğerleri ikişerli kalıyordu. Geceleri nöbet tutmayan bir tek bendim. Benim işim hedef verildiğinde ya ortalıktan kaldırmaktı ya da gidip abinin istediğini almaktı. Haraç kesmek, borcunu tahsil etmek artık normal işlerdi. En iyi nişancılarından biri olduğum için genelde görüşmelerinde hazır beklerdim. Gizlice bir yere yerleşir ters giden bir durum olursa müdahale ederdim. Tabi malum geceden sonra her şey değişti. Bir polisle buluştuğum için cezalıydım. Görüşmelere götürmüyordu ve yapacağım iş dışında bir bilgi vermiyordu. Normalde umurumda olmaz, ama tekrar güvenini kazanmam gerekiyordu. Kendi ellerimle vurmak zorunda kaldığım kişinin intikamını alacağım. O gece bende ölmeliydim, ama beni vur diyen gözlere inanmıştım. Ensesinden milim şaşarak vursam da ölmüştü. Bu eller birçok kişiyi öldürse de kalbime saplanan kurşun o günden beri kanatıyordu. Belki de o gece bende ölmüştüm. Sadece ayakta gezen bir cesettim. Ben merhamet ya da vicdan neydi bilmezdim. İçten gülümseyen o kişiyi tanıyana kadar. Bu güne kadar kimse bana öyle bakmamıştı. İlk defa biri bedenimi ya da gücümü istememişti. Arada kaçıp yanına gittiğimde abi kardeş gibi gezerdik. Ne iş yaptığımı hiç sormamıştı. Bende sormamıştım. Ne kadar az bilirsek o kadar mutlu oluruz demiştik. Bana ilk defa dondurma alan oydu. Yaşım yirmi yedi olsa da o dondurmayı gördüğümde gülmüştüm. Sana gülmek yakışıyor Tuana demişti. Adımı tek bilen ya da söyleyen oydu. Belki de tek masum olduğum onun yanıydı. İşte ben bu adamı öldürmek zorunda kalmıştım. Oysa adım Kurşun’du. Attığını vuran kişiydim. Sorgulamazdım ve hiç hissetmezdim. Sonuçta yaşamak için vuruyordum. Haluk abi için çalışıyordum ve beni o yetiştirmişti. -Salona geç. Mehmet’in sesiyle derin nefes aldım. Eğer hedefe varmak istiyorsam vicdansız olmak zorundaydım. İçeri adım attığımda koltukta oturan abinin karşısına geçtim. Gözleri beni bulduğunda bir süre izledi. Eskiye göre mesafeli olduğu için bende sabırla bekliyordum. Kurşu’nun değişmediğini kanıtlamam gerekiyordu. -İş tamam mı? Oturmama izin vermediğine göre hala aynıydık. Yoksa çoktan koltuğu gösterirdi. Hiç istifimi bozmadan “Tamam abi.” dedim. Toparlandığında gözlerime bakıyordu. Yaşı elliye dayansa da dinç biriydi. Bu eve getirildiğimden beri birçok pis işini görmüştüm. O zamanlar daha on sekiz yaşımda olduğum için sorgulamazdım. Yatacak yer bulmam ve karnımın doyması benim için yeterliydi. Neredeyse on senedir onun yanındaydım. -Otur. Aldığım emiri hemen yerine getirdim. Kararan gözler hala kızgın olduğunu gösteriyordu. “Akıllandın mı?” Sorusuna karşılık suçluymuş gibi başımı eğdim. Bu abi sen ne desen haklısın demekti. -Kaldır kafanı ve bana bak. Doğrulup baktım. Konuş bakışlarına “Akıllandım.” dedim. -Bence de akıllanmalısın. Yoksa ölümün kendi elinden olur. Seni öldürmediysem kıymetini bil. Hayatta bir anlamım olmadığı için evet bu kıymetli olmalıydı. Yoksa ölsem kimsenin umurunda olmazdı. Kimsesi olmayan bir ölünün peşine kimse düşmezdi. O yüzden öleceksem bir anlamı olmalıydı. -Bir daha hata olmayacak. -Zaten öyle bir şansın yok. Telefonu çalınca bardağını bırakıp açtı. Kulağımı iyice açtı. Son zamanlarda neler döndüğünü bilmediğim için en küçük ip ucu bana lazımdı. Çık diyecek sanırken “Yarın haber bekliyorum.” demiş ve kapatmıştı. Bu bir görüşmenin olduğunu gösteriyordu. Bu fırsatı kaçıramazdım. Telefonu sehpaya koyduktan sonra “Görüşmede ben olacak mıyım?” diye sordum. Evde ki buluşmalar da gerekmedikçe bulunmazdım. Benim işim uzaktan menzil almaktı. Tekrar güvenini kazanmaya çalıştığımı bildiği için sorumu yanlış anlamazdı. Hem emrindeyim demek içinde bir fırsattı. Düşündüğünü görünce bekledim. Israr etmek sakıncalıydı. Şimdi farklı davransam dikkat çekerdi. Eğer giremezsem de kim ile buluşacağını öğrenmekte işime yarayacaktı. Mutlaka neler dönüyor öğrenecektim. -Yarın hazır ol. Sonunda onay alınca sevinsem de belli etmedim. Zaten anında uyarı dolu bakışlar beni buldu. “Sakın hata yapma.” -Sen ne dersen o abi. -Odana çekil. Ayağa kalktım gibi odama gittim. Bundan sonra durmak yoktu. Yarın kimle buluşacaksa bana istediğimi verecekti. Bu taraftan yürümek tehlikeliydi. Haluk abinin adamı olsam da bilgim dışında birçok konu dönüyordu. Onları elimi kolumu sallayarak öğrenemezdim. İntikam almak istiyorsam elim sağlam olmalıydı. Kendimle beraber tüm çeteyi patlatacaktım. Bomba yanlış yere düşemezdi.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Limon Ağacı

read
42.2K
bc

Toprağın Simyası

read
44.0K
bc

ŞEYTANA TUTUKLU

read
3.5K
bc

Puma

read
126.9K
bc

MİLYONER BEBEK

read
28.5K
bc

ARAF ~ KAYBOLUŞ

read
1.7K
bc

Gökten Düşen Aşk

read
3.2K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook