Babama iyi geceler demeye gidelim mi?

1349 Words
Zeynep bu sözlerin üzerine bir şey söylememiş sadece kahvesini yudumlamıştı. Kalbine minicik bir umut tohumu atıldığının farkında değildi. Ama bu tohumun tutunması için gereken hiçbir şey bu kalpte yok. Buzlarla çevrilmiş bir yere düşmüştü bu tohum. Yaşaması çok zordu. Onu yaşatmak Turan'ın elindeydi. İşinin ne kadar zor olduğunu ise zamanla öğreneceklerdi. İkisi de konuşmuyordu. Turan inatla gözlerini ondan çekmezken, Zeynep de inat etmiş ona bakmıyordu. Çalan kapıyla ikisi birden kapıya döndü. Elinde poşetlerle içeri giren Mustafa'yla Zeynep tekrar önüne döndü. Merak bile etmedi. "Yiyecek bir şeyler getirdim abi." Turan masayı işaret etti. "Sağ ol aslanım." "Başka bir isteğiniz var mı?" Turan hala inatla ona bakmayan kadına döndü. "Zeynep?" Ona bakmadan Mustafa'ya döndü. "Teşekkürler. Bir şey istemiyorum." "Tamam yenge." Zeynep sinirle nefes aldı, tekrar önüne döndü. Sessizce söylendi. Turan gülerek döndü "Tamam aslanım çık sen?" "Kapıdayım abi." Geldiği gibi çıktı. "Pardon ama benim bir adım var. Zeynep. Lütfen adamına adımı kullanmasını söyler misin?" Turan rahatça yaslandı arkasına koltuk biraz küçük gelmişti ama şuan o bile keyfini bozamazdı. Gülümserken kafasını olumsuzca salladı. "Üzgünüm ama olmaz. Sonuçta kaç yaşında adam kimi nasıl hitap edeceğine karışamam. Çok ayıp rencide olur." Zeynep de güldü bu sefer söyledikleri komik gelmişti. "Çok güzel güldüğünü söylemiş miydim?" Kaşlarını kaldırdı olumsuzca. "Yok senden ilk defa duyuyorum." Turan bu cümleyle öne doğru eğildi. "Kim söyledi başka?" Zeynep onu sinir ettiğini görünce daha çok gülümsedi. "Bana yürüyen ilk kişi ya da tek kişi olduğunu mu düşünüyorsun gerçekten?" Turan sinirlendi ama belli etmek istemiyordu. "Kimmiş bu diğer canına susamış mahlukatlar?" Zeynep de aynı onun gibi öne doğru eğildi. Aralarında yatak vardı bu yüzden biraz yüksek sesli fısıldadı. "SANA NE" Geri yaslandı. "Nasıl tatmin edici bir cevap oldu mu?" Turan başını salladı. "Olmaz mı oldu tabi." "Bir de kim onlar diyorsun? Söylesem ne yapacaksın sanki bulabileceksin?" "Beni çok hafife alıyorsun prenses." "Ne bu karanlığım halleri? " Turan da onun gibi öne eğildi. "Belki de düşündüğünden daha karanlığımdır." Zeynep gözlerine baktı doğruluk payını tartmaya çalışıyordu. "Neyse acıkmışsındır. Yemek yemek ister misin?" "Hayır acıkmadım. Hem bu saatte bir şeyler yiyemem." "Peki acıktığında ısıtırız." Turan camın önüne doğru gitti. Bahçeye baktı. Aşağıda 2 araba adamı görünce tek kaşı kalktı. "Ben sigara içip geleceğim. Bir şey ister misin?" "Hayır sağ ol." "Hemen gelirim." Diyip çıktı odadan. Bir demesine fırsat vermeden. Gülümsedi arkasından olasılıkları bile kıskanması komik gelmişti. "Deli galiba." Koridorda bekleyen Mustafa'yı görünce kolundan tutup kaldırdı. "Yürü." Hızla indi merdivenleri. "Dışarıdaki arabalar ne?" Mustafa neyi kast ettiğini anladı. "Bizim çocuklar abi. Yengeminkiler, diğer arabadakiler senin için." Arabalara doğru ilerlediler. "Niye bu kadar göz önünde bekliyorlar?" "Ayrıca benim için niye çağırdın lan dedim mi ben sana?" "Kusura bakma abi ben önlemimi alayım da boş ver boşuna olsun." Çakmağı yanmayınca çakmak istedi. Derin bir nefes çekti. Mustafa'nın korumayla konuşmasını izledi. Bir sorun olmadığı belliydi ama önemli bir şey olduğu da belliydi. "Mustafa" Kendisine seslenince konuşmayı kesip hemen yanına koştu. "Buyur abi" "Bir şey mi oldu?" Mustafa korumayı çağırdı. "Abi Adem yengenin korumalarından." "Sorun ne?" "Sorun yok abi. Yenge kafede telefonla konuşurken duymuş, otele yakın bir yerde büyük bir kültür merkezi projesi varmış. Yenge onu soruşturmuş bir de ihaleye girecek şirketleri." Tek kaşı kalktı Turan'nın "Sizde bir araştırın bakalım ne projesi bu? Acele edin." Adem başını sallayarak geri yerine dönüyordu ki "Adem" Turan'nın seslenişiyle geri döndü. "Efendim patron." "Sen ne zamandır yengenin korumasısın?" "İlk günden beri abi." Kafasını salladı. "Güzel. Bundan sonra konuştuğu, çevresinde dolaşan, uzaktan bakan, hatta aklından geçiren herkesi bileceğim anladın mı?" Adem kafa salladı. "Emrin olur abi. Ben her akşam rapor veririm sana." Turan kafasını salladı. "Kabak gibi burada beklemeyin. Birde üstünüzü değiştirin böyle gezmeyin ortalıkta." Kafasını sallayıp diğerlerinin yanına gitti. Mustafa'ya döndüğünde sırıttığını görünce "Ne sırıtıyorsun lan?" Toparladı hemen kendini "Yok abi ne gülmesi. Benden istediği bir şey var mı?" "Çay. Ama gerçek çay buradaki bulamaçlardan getireyim deme sakın." Mustafa kafa salladı ama nereden bulacağını bilemedi. Sigarasını bitiren Turan odaya döndü. Kapıyı yavaşça açtı. Uyanmazdı ama Bora'yı rahatsız etmek istemedi. Ama gördüğü manzarayla olduğu yerde kaldı. Yatakta ikisini uyurken görmeyi beklemiyordu. Sessizce kapıyı kapattı. Zeynep oğlunun yanına yatmış ona sarılmış uyumuştu. Uyuya kaldığı belliydi. Rahat görünmüyordu yavaş hareketlerle yatağa yatırdı, kıpırdandığında bekliyor sonra tekrar devam ediyordu, ayakkabısını çıkarttı. Oda hafif serin olduğu için gece üşüyebileceğini düşünüp kenardaki örtüyü üzerine örttü. Bora'nın üzerindeki örtüyü de düzeltip ikisini de izleyebileceği şekilde koltuğuna oturdu. Şuan o kadar huzurlu hissediyordu ki paha biçemezdi bu an için. Melek gibilerdi. Kendini şanslı hissediyordu onlarla olabildiği için. Yüzünde hafif ama gerçek bir gülümsemeyle izliyordu. Bir yandan ise düşünüyordu. Bi adam nasıl seviyorum dediği kadını karnında bebeğiyle bırakıp gidebilirdi. "Daha önce sizi bulamadığım için özür dilerim. Ama bundan sonra hiç yalnız kalmayacaksınız." Öyle ne kadar oturdu. Ne kadar onları izledi bilmiyordu ama bir ara Bora'nın kıpırdanmasıyla yerinden kalktı. O an anladı tutulan boynundan bayağı bir süre oturduğunu. Gözlerini açtı yavaşça yanında annesini görünce ona sarıldı. Turan uyandığını görünce dikkatini kendine çekti. "Paşam." Turan'ı görünce şaşırdı ama gülümsedi. "Turann" Sesi biraz yüksek çıkmıştı ki hemen uyardı. "Şşş sessiz olalım paşam annen uyuyor." Annesinin yüzüne baktı sonra kafasını salladı. "Neden uyandın? Canın mı acıdı?" "Hayır çişim geldi. Annemi uyandırır mısın?" Turan uyandırmak istemedi o yüzden "Eğer istersen ben götüreyim seni annen uyutsun olur mu?" Düşündü sonra kafasını salladı. Serumuna dikkat ederek kucağına aldı serumun asılı olduğu şeyi diğer eliyle havaya kaldırdı sürüklerken ses çıkmasın diye. "Ayaklarımın üzerine bas üşüme." Bora yorgundu klozete oturmasına yardım etti. Bora o bakarken rahat edemeyince "Bakma bana Turan gelmiyor." Turan güldü. "Tamam patron döndüm arkamı." "Bittii." Turan şu hallerine inanamıyordu. Üstünü düzeltti. Lavabonun kenarına oturttu ellerini yıkadılar birlikte kuruladılar. "Yatağa gitmeden başka bir şey istiyor musun? Ya da acıktın mı?" Bora düşündü. "Acıkmadım ama aç olsaydım ne yemek vardı?" Turan güldü. Aç olduğu halde yemek pazarlığı yapıyordu. "Sana yalan söylemeyeceğim. Doktorun ne yemene izin verirse onu yiyebilirsin." Yüzü düştü bu cevapla. "Acıkmamıştım zaten." "Şöyle yapalım. Doktoruna beraber sormaya gidelim. Yiyebileceğini öğrenelim. Acıktığın zaman onlardan seçer yersin." Kafasını salladı. "Ana annem uyuyor. O uyanmadan gidemeyiz ki." "O uyusa biz ikimiz gitsek olmaz mı?" "Olmazz beni merak eder uyanınca yanında olmazsan üzülür." "Arkadaşım kapının önünde bekliyor. Ona söyleriz annen eğer biz tokken uyanırsa o haber verir." "Tamam anlaştık." Kucağına aldı. Serumu diğer eline alıp sessizce odadan çıktılar. "Arkadaşın kim?" Turan koltukta uyukluya Mustafa'yı görünce yanına gitti. "Mustafa" seslenişini duymadı bu sefer biraz daha sesli adını söyledi yine uyanmayınca ayağına vurdu. Korkuyla uyanan Mustafa'nın eli direkt beline gitti. Turan hemen Bora'nın başını boynuna çekti görmesini engelledi. "Mustafa" Abisini görünce sakinleşti. "Pardon abi uyuyakalmışım." Elini işaret eden abisiyle fark etti hemen belinde çekip ceketini düzeltti. "Pardon abi." Kucağındaki çocuğu görünce şaşırdı. "Kim bu uşak. Oy maşallah." Kafasını kaldırım Mustafa'ya döndü. "Bora benim adım uşak değil." Güldü iksi de. "Yok aslanım uşak küçük çocuklara denir." "Sevmedim bana Bora desin." "Tamam bundan sonra hep adını söyler. Duydun mu lan." "Duydum abi." Bora eliyle ağzını kapatıp abartılı bir şekilde ses çıkarttı. Turan anlamadı ne olduğunu "Ne oldu?" "Kötü kelime söyledin Turan çok ayıp." Düşündü fark etmeden küfür ettiğini sandı. Kulağına yaklaşıp söyledi. "Lan dedin." Turan güldü. Onu koltuğa oturttu. "Kötü kelime olduğunu bilmiyordum. Bu aramızda kalsın tamam mı?" Kafasını salladı Bora. "Doktoru nerede?" "Acil doktoruymuş abi oradadır." "Sen ne yemek almıştın." "Bol mu ne koca kasenin içinde pilav salata tavuk falan bir şeyler koydu." "Neyse tamam sen burada bekle. Zeynep oda da uyuyor biz önce doktorla konuşacağız sonra yemek yiyeceğiz. Biz yokken uyanır bizi ararsa söyle telefonum yanımda. Benim için kimi çağırmıştın." "Tamam abi. Sadık var." Bora ikisini izliyordu. Kafasını salladı. Bora'yı tekrar kucağına aldı. "Gidiyoruz. Küçük bey." diğer eliyle serumun takılı olduğu çubuğu sürükledi. Acile indiklerinde doktoru buldular. Doktor tekrar kontrol etmiş. Yemek konusunu sorduklarında ise 3 - 4 gün bol sıvı almasını, yumuşuk gıdalar, hafif proteinler ve meyve püreleri yemesinin daha iyi olacağını söylemişti.Bu yüzden acilden hastane kantinine geçmiş, yiyebilecekleri neler olduğuna bakmışlardı. "Ne yemek istersin patron." "Çorba istiyorum ama tavuklu." "Tamam başka bir şey ister misin?" "Patates kızartması" "O olmaz patron ama patates püresi varmış ona ne dersin?" "Offff tamam" Turan çorba ve patates püresi aldı. Taze meyve sıktıklarını görünce portakal suyu sıktırdı bir de. Masaya geçtiklerinde yavaş yavaş yedirdi. Karını doyduğunda enerjisi biraz daha yerine gelmişti. "Turan" "Söyle aslanım" "Ben bu akşam babama iyi geceler diyemedim üzülmüştür. Ona iyi geceler demeye gidebilir miyiz?"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD