Vişne Suyu
"Günaydın Zeynep Hanım." "Günaydın canım." Selamlaşırken bir yandan resepsiyona geçmiş. Bugünle ilgili planlara giriş ve çıkış yapacak müşterileri kontrol ediyordu. "Bugün toptancılar gelecek. Ben ilgilenecektim ama bugün kafeye uğramam lazım. Ben yokken gelirlerse ilgilenirsin. Listeyi buraya bırakıyorum. Geldiklerinde bana haber ver. Ödemenin kalanını yapacağım. Ve kargo gelecek söylediklerim otel için aksesuarlar ofise yada depoya koyarsınız önce kontrol edeceğim." "Tabi Zeynep Hanım." Gelen müşterilere hafifçe gülümsedi ve Yeliz'in ilgilenmesine izin vererek odasına gitti.
Sessizce odaya girdi. Hala uyduğunu görünce yanına uzandı. Sakince kıvır kıvır saçlarını sevdi. Bir sürü öpücük kondurdu yanaklarına. Bu öpücüklere rağmen kim uyumaya devam edebilirdi ki. Uyandığı halde gözlerini açmadı ama gülümsemesine engel olamıyordu. Zeynep uyandığının farkındaydı. "Hadi artık uykucu prens kalkma zamanı bugün bir sürü şey yapacağız seninle ama sen koca günü uyuyarak bitireceksin." Hala açmadığı gözleriyle numarasına devam etti, diğer tarafa döndü. "Demek sen uyanmak istemiyorsun? Tüh kahvaltı iççin en sevdiğin şeyleri yapmıştım. Neyse onları artık başkaları yer." Yalandan ve yüksek sesli bir esnemeyle gözlerini açtı. "Günaydın annem." "Günaydın yakışıklım. " Yataktan kalktı Zeynep. "Hadi kalk bakalım saat kaç oldu bak. Bugün yapılacak listemiz uzun. O yüzden güzel bir kahvaltı yapacağız." Konuşurken bir yandansa oğlunun yatağını düzeltmesine yardım ediyordu. "Hadi bunları ben koyarım sen ne giyeceğine karar ver." Yatağın üzerine dizdiği oyuncaklardan sonra oturdu ve dolabına bakan oğluna zaman tanıdı. "Neden okula gideceğiz ben karnemi aldım." "Evet okul bitti ama bazı oyuncaklarını unutmuşuz. Onları alacağız." Hala dolabına bakarken kafasını salladı. Birkaç dakika daha baktıktan sonra seçtiklerini eline alıp dolabının kapağını kapattı. "Giyinmene yardım etmemi ister misin?" Olumsuz anlamda kafasını sallarken. "Hayır anne ben artık büyüdüm kendim giyinirim." "Peki. O zaman ben odama geçiyorum hazırlanayım kahvaltıdan sonra çıkarız." Zeynep kendi odasına geçerken iki odayı birbirine bağlayan kapıyı açık bırakarak bir yandan da onu kontrol etti. Büyümüş olsa da bazı giysilerinin modellerinden dolayı zorlanabiliyordu.
banyosuna geçip makyajını düzeltti, ve biraz daha belirginleştirdi. Yazın makyaj yapmayı sevmese bile bugün özel bir gündü. O yüzden biraz daha bi özenmişti. Çantasını seçip eşyalarını ona geçirdi.
"Ben hazırım Bora." "Tamam anne çantamı hazırlıyorum. Gelir misin?" Bora'nın odasına geçti. Çantasına Ironman, yedek kıyafet, deniz şortu, şapkasını koydular. Taşıma görevini Zeynep üstlendi. "Başka bir şey alacak mıyız?" Bora odasında gözlerini gezdirdi. "IPad'imi alabilir miyim? Aylin'e izlediğimiz çizgi filmi göstermeliyim. Ona gidelim mi bugün?" Gülümsedi hafif bir baş sallama ile onayladı. "Alabiliriz. Tabi gidebiliriz ama gösteremeye bilirsin." Yüzü düştü hafifçe "Neden? Aylin benimle çizgi film izlemeyi seviyor." Hafifçe gülümsedi. Konuşurken odalarından çıkarak asansörü çağırmıştı. "Çünkü Mehmet geliyor. Hemde ailesiyle." Kocaman ve sinirli bir oflama yankılandı bindikleri asansörde. Bu Zeynep'i gülümsetti. Kahvaltı yapmak için dışarı çıktılar. Sezon daha yeni açıldığı ve okullar yeni tatile girdiği için sakin geçiyordu günleri. Ama 1-2 hafta içinde ne otelde ne sokaklarda bu sakinliği bulamayacaktı.
Güzel bir kahvaltının ardından yola çıktılar. "Anne" "Efendim aşkım." Dikkatini oğluna verdi. "Dondurma yiyelim mi? Lütfen." "Daha yeni kahvaltı yaptık bi tanem. Şimdi yiyemeyiz ama okuldan sonra kafeye gideceğiz. Orada yiyebilirsin." "Of peki. O zaman hızlı ol anne hemen gidelim. Çok istiyorum." Gülerek onayladı onu radyonun sesini biraz daha açarak dikkatini dağıtmasını sağladı.
Okula uğradıktan sonra hızlıca kafeye geçti. Sezon açılmadan bazı küçük değişiklikler yaptırmıştı. Bugün kontrol etmeli sorun yoksa yarın temizliğe başlanması gerekiyordu. Caddenin başında arabayı park etti verdiği dondurma sözü için. Hevesle zıpladı arabadan dışarı hemen dondurma yemek istiyordu. "Merhaba Zerrinciğim." "Ah kimleri görüyorum. Hoş geldiniz." "Bende geldim Zerrin teyze." Zıplayarak arkamdan çıktı. Bir an irkilse bile daha abarttı tepkisini."Aaahhhh çok korktum." Bora'nın kahkahaları yankılandı kafede. Öğlen saatleri olmasına rağmen yinede cadde cıvıl cıvıldı. "Nasılsın yakışıklım?" "Çok iyiyim Zerrin teyze dondurma yemeye geldik."
Önce dondurmaların yemiş gülüp sohbet etmiş sonra kendi kafelerine geçerek her şeyi kontrol ettiler. İki gün sonra açılış yapacaklardı. Her şeyin elinden geldiğince mükemmel olmasını istiyordu. Buradaki işi bitince bir pastahaneye uğrayarak birkaç çeşit tatlı alarak yakın arkadaşının evine doğru yola çıktılar. "Anne. Mehmet'in evi başka yerde ya." "Evet anneciğim bize uzak bir yerde yaşıyor." "Peki. Aylin'i götürecek mi evine?" Derin bir nefes aldı Zeynep. "Bilmiyorum bebeğim. Ama nerede yaşadığı önemli değil çünkü biz ne zaman özlersek onu görmeye gideriz. Yada o gelir yanımıza." "Evi uzakta olsa bile mi?" "Tabi ki." Bu cevabı rahatlatmıştı onu. Gülümseyerek camdan bakmaya devam etti. Zeynep radyonun sesini açarak yola devam etti.
Arabayı evin önüne bir yere park edip önce Bora'nın inmesine yardım ettikten sonra çantalarını ve tatlı poşetlerini aldıktan sonra bahçeye girdiler. Arka bahçeden gelen seslerle o tarafa koşan Bora'nın peşinden ilerledi yavaşça. "CEMMREEEE" Bora'nın bağırmasıyla herkes onlara döndü. Herkes gelmişti bile. "BORAAA" İki çocuk koşup kocaman sarıldı birbirine. Gülümsedi bu hallerine herkes. Zeynep bahçeye hazırlanmış büyük masada oturanların yanına ilerledi. "Hoş geldin kızım." "Hoş bulduk Menekşem." Sıkıca sarıldı kadına. Ondan sonra masadakilere döndü. Zaten herkesle tanışıyordu. Ama masanın öbür ucunda 3 kişi takıldı gözüne tanımadığı. "Sizlerde hoş geldiniz. Kusura bakmayın lütfen bu ara yoğunum biraz geç kaldım." Bir yandan konuşurken diğer yandan onlar için ayrılan sandalyelere ilerleyerek elindekileri bıraktı.Mehmet'in annesinin ayağa kalkmasıyla onun yanına gitti. Elini öpüp sarıldılar aynı şekilde diğerleriyle de. Yeni tanıdığı yüzlere sıra geldiğinde kendini tanıttı. "Merhaba ben Zeynep YILDIRIM." Yaşlı bir kadın kendinden küçük bir genç kız ona gülümsediler ve tokalaştılar. Masanın başında oturan adam ise öylece bakıyordu kadına. Elini uzattı adama. "Size de merhaba." "Selamın aleyküm." Diyip tokalaştılar. Bu fasıl bittikten sonra yerine oturmuş oğlunu da yerine oturtmuştu. Yemekten sonra istediği kadar oynayacağına dair verdiği sözden sonra. Her zamanki gibi oğlu sandalyesinin üstünde ayağa kalkmış masadaki yemeklere bakmış ve annesinin yardımı ile tabağını hazırlamışlardı. Ne yazık ki boyu oturunca yetmiyordu. Sonradan gelen fazladan bir yastıkla bu sorunda çözmüşlerdi. Oğlu yemeğine başladıktan sonra sıra kendine gelmişti. Aynı zamanda masadakilerle sohbet ederken bir yandan yemeğine başlamıştı. Yeni tanıştığı yaşlı kadın sonradan gelen bu kızı merak etmişti. Zeynep'e seslenip dikkatini kendine çekti. "Efendim." "Kızım maşallah ne tatlı bi uşak. Senin mi?" Gülümsedi Zeynep evet yine başlıyordu .Oğluna çevirdi bakışlarını Mehmet'le yine Aylin için atışıyorlardı. Gülümseyip yanındaki yaşlı kadına döndü. "Evet Fatma Hanım ben oğlum." "Kocan nerede kızım. O niye gelmedi." "Benim eşim yok Fatma Hanım." "Aa boşandın mı kızım." Derin bir nefes aldı. Rahatsız oluyordu bu konudan yerinde biraz kıpırdandı. "Hayır Fatma Hanım yanlış anladınız ben bekarım." Yaşlı kadın iyice şok oldu. Tam bir şey daha diyecekken adamın sesini duydu. "Anneannem hadi bak yemeğin soğuyor." Bu cümlenin uyarı anlamında olduğunu anlamıştı. Adama baktı. Göz göze gelince gülümsemesiyle teşekkür etti. Adam ise hafif bir kafa hareketiyle kabul etti bu teşekkürü. Kadın pek umursamadı torununu. "Ne iş yapıyorsun peki kızım?" " Bir otel ve kafem var onlarla ilgileniyorum." Yanlarındaki Menekşe Hanıma laf attı bu seferde. "Menekşe bu kız hani bahsettiğin kız mı?" "Evet Fatma teyze. Siz evde kalmayız deyince sağolsun Zeynep'im devreye girdi. Sizi onun otelinde misafir edeceğiz." Yaşlı kadın Zeynep'e döndü. "Senin mi otel?" "Evet dediğim gibi bir otel ve kafem var onlarla ilgileniyorum." Bu noktada herkese doğru seslendi. "Pardon bir kaç saniyenizi alabilir miyim?" Herkes ona odaklanınca konuşmaya başladı tekrar. "İki gün sonra kafenin hem dekorasyondan sonra hemde yazın başlangıcı bahanesiyle bir kutlama parti tarzı bir şey düzenliyorum. Mutlaka hepinizi bekliyorum." Herkeslen olumlu anlamda cevaplar aldı.
Akşam güzel ve eğlenceli geçmişti. Geçen yaz nişanlanan arkadaşı Aylin ve Mehmet'in bu yaz olacak düğünleri hakkında konuşulmuş. Tarih belirlenmiş. Arkadaşının bu mutlu ve güzel günleri yaşadığını görmek, heyecanına eşlik etmek onu çok mutlu ediyordu. Kendi yaşayamadıklarıyla içindeki kadının üzülmesine neden oluyordu. Aslında bu aile yemine katılmak istememiş bunun uygun olmadığını söylemişti ama inatçı bir arkadaşı vardı. Geç saatte bitirdikleri bu yemekle herkes ayaklanmış toparlanırken yarının planını konuşuyorlardı. Bahçenin bir köşesinde salıncakta uyuya kalmıştı iki ufaklık. Zeynep önce eşyalarını toplamış arabaya bırakmış sonra herkesle vedalaşmış ve oğlunu arabaya götürmek için yanına doğru gitmişti. Yavaşça kucağına aldı hafif kıpırdanmaya başlayan oğlunun sırtını sıvazladı ve yavaşça yürüdü. Bu arada herkes araçlarına ilerlemişti. Aarabasının yanında sigara için Mehmet ve kuzeni olduğunu öğrendiği adama doğru ilerledi. "Kapıyı açar mısın Mehmet?" Mehmet hemen kapıyı açtı, oğlunu koltuğuna koyduktan sonra kapıyı sessizce kapatıp onlara döndü. "Tamamsanız gidelim Zeynep hanım." Kafasıyla onayladı adamı. "Siz beni takip edersiniz." Hafifçe onayladı adam ve yola koyuldular.
Otele gelince onları lobiye aldı. "Lütfen birkaç dakika bekleyin arkadaşlar işlemlerinizi yapana kadar ben Bora'yı yukarı çıkarıp geliyorum." Tam ilerleyecekken bakıcılarını gördüğünde Bora'yı ona vererek misafirlerinin yanına ilerledi. Hepsinin odalarına yerleştiğinden emin olduktan sonra kendini direkt bir duşa attı. Duştan sonra oğlunu kontrol edip odasına istediği şarap, vişne suyu ve bardağını alıp balkona geçti. Şarabını doldurdu. Şişeyi Koltuğun yanına sakladı. Vişneli meyve suyu şişesini ise sehpanın üzerine bıraktı. Gecenin sessizliğinde düşündü. O kadar dalmıştı ki yan balkondan ona bakan adamı fark etmemişti bile.
"Vişne suyu bu saatte çarpmasın?"