Geç saate kadar puzzle yaptıktan sonra Turan odasına gitmiş, Zeynep'te uyumuştu. Sabah hızlı başlamıştı Zeynep için Bora kendini bir günde bayağı toparlamıştı. O yüzden kına için organizasyon şirketiyle görüşmeye gidecekti Aylin'le. Kahvaltıdan sonra odasına geri dönmüş Aylin'e hazırlanmasını kafede buluşacaklarını söyleyip hazırlanmaya başladı. Boyundan bağlamalı uzun uçuş uçuş eteği olan beyaz üzerine büyük turuncu çiçekli elbisesini giymiş saçını dağınık bir topuz yaptı, hasır babetlerini giyip hasır çantasını hazırladı. Hafif bir makyaja hazırdı. Oğluyla vedalaşıp hızla çıktı otelden.
Otelden çıktığı an da mesaj giden Turan ise daha yeni uyanmıştı. Uykusu açılmayınca duşa attı. Kahvaltıya indiğinde Mehmet ve Mustafa'yı kahvaltı yaarken buldu. Kendine bir şeyler alıp yanlarına geçti. "Günaydın abi. "Günaydın kuzen." Turan otururken konuştu. "Günaydın." Mehmet bu saate alan kuzenine şaşırdı. "Hayret sen bu saate kalır mıydın ya?" "Bugün böyle oldu? Zeynep nereye gitti?" Mustafadan önce cevapladı Mehmet "Kına için organizasyon şirketiyle görüşecekler. Akşama da beraber yemeğe gideceklermiş." Turan başını sallayarak onayladı. "Bizde yarım kalan yemeğimizi yiyelim ." "Olur gideriz ama başka bir yere gidelim beğenmedim ben orayı çok kalabalık, sakin bir yere gidelim." "Olur Aylin götürmüştü bir keresinde oraya gideriz." Kahvaltıdan sonra Mehmet düğünle ilgili işlerle uğraşmak için gitmişti. Masada hala oturan Turan ve Mustafa sessizdi. "Abi çiçekleri bulduk dediğin gibi hoş bir buket yaptık." Masaya avucu kadar bir kart zarf ve kalem bıraktı. "Not için abi." Turan kartı eline aldı yazmaya başladı. Mustafa merak etse de bakma cesaretini gösteremedi. Turan yazmayı bitirince zarfın içine koydu. "Bunu buketin içine koy odasına bıraksınlar. Sakın isim verme." Mustafa baıyla onayladı zarfı ceketinin iç cebine koydu. "Bugün ne yapıyoruz abi çocuklar ona göre hazırlık yapsın." "Şimdilik yok. Ben odaya gidiyorum akşama kadar dinlenicem halsizlik var üzerimde. Sizde takılın kafanıza göre." "Tamam abi. Doktor bulalım mı?" "Saçmalama lan uyuyacağım sadece." diyip odasına çıktı. Mustafa dördü hariç diğerlerine izin verdi bugün gezmeleri için akşama burada olmalarını söyledi. Kendisi bir yere ayrılmadı.
Zeynep ve Aylin ise saatlerdir kafedeki uzun masanın bir başına geçmiş önlerindeki onlarca detayla ilgili katalogların arasında bir karmaşanın içine düşmüşlerdi. Aylin tam olarak kendini veremiyordu. Aklında başka şeylerin olduğunu fark eden Zeynep daha fazla dayanamadı. “Aydıncım tatlım bugünlük burada bıraksak biz katalogları inceleyelim. Biraz düşünelim sonra tekrar buluşsak olur mu?” Aydın bunu bekliyormuş gibi eşyalarını toplamaya başladı. “Tabi şekerim sorun değil. Haberleşiriz.” Deyip hızla uzaklaştı. Yalnız kaldıklarında Aylin’e döndü. “Bir şey mi oldu canım? Çok dalgınsın.” Aylin yüzü daha da düştü. Konuşmaya ihtiyacı vardı. “Ben ben bilmiyorum kafam çok karışık.” “Neden canım? Bana her şeyi anlatabilirsin. Sorun neyse beraber çözeriz.” Aylin tereddütlüydü ama anlatmak istiyordu. Gözleri dolmuştu bile “Ben geçen gün doktora gittim.” Deyip susunca Zeynep araya girmedi zorlandığının farkındaydı. Bu yüzden onu keserse konuşmaktan vazgeçeceğini biliyordu sandalyesini ona yaklaştırdı ve elini tuttu sıkıca destek olmak ister gibi. Kafenin kalabalıklaşmaya başladığı saatler olduğu için yoğun bir gürültü vardı. Güneşin batışını fırsat bilen herkes gezmeye alışverişe çıkıyordu. İyice kalabalıklaşasıyla Aylin daha da sessizleşti. “Burası çok kalabalıklaştı istersen başka yere gidelim.” Aylin başını sallayarak onayladı ve eşyalarını toplamaya başladılar. Katalogları kucaklayıp Zeynep’in buradaki otoparkta duran yüksek arabasına atladılar. Kullandığı arabası gidecekleri yerin yolları için pek uygun değildi. Zeynep yolda konuşmaya çalışsa da Aylin hep konuyu değiştirmişti. Zeynep durumun ciddiyetini anlayınca Sevgi’yi arayıp bu akşam geç geleceğini haber verdi. Arabayı her zaman gittikleri bir nebze de olsa diğer yerlere göre daha sakin olan balık restoranına sürdü.
Açık alanda deniz kenarındaki bir masaya oturdular. Birkaç çeşit meze, balık ve rakı sipariş verdiler. Aylin öylece denizi izliyordu. Masaya ilk önce rakı ve mezeler geldi. Zeynep bardaklarını doldurdu. Zeynep o konuşmaya başlayana kadar konuşmamakta kararlıydı. Aylin dalgınca oturmuş denizi izliyordu. Zeynep sessizliğine eşlik etti garson balıklarını getirene kadar ikisi de sustu. Konuşmayacağını anlayınca bardağından küçük bir yudum aldı ve o başladı. “Aylin seninle susarım da ama her ne varsa bunu paylaşman sana da iyi gelecek hem beraber çözemeyeceğimiz bir şey yok.” Aylin gülümseyerek baktı ona masanın üzerindeki elini tuttu. Bu sessiz bir teşekkür ve güven göstergesiydi onlar için, Zeynep her zaman yanındayım diyor Aylin ise biliyorum diyordu.
Aylin de bir yudum alıp konuşmaya başladı. “Bu akşam elimizden kayıp giden hayallerimize ve bizden çalınanlar için içelim mi?” Zeynep hafifçe başıyla onayladı ve bardağını kaldırdı. “İçelim.” Bardaklarını tokuşturup küçük birer yudum aldılar. Aylin konuşmaya başladı. “Geçen gün doktora gittim hasta olamadım bu ay. Biliyorsun zaten düzensiz bir dönüm var ama işte hamileyim sandım. Doktor testler falan yaptı ultrasonla baktı.” Zeynep hamilelik lafını duyduğu an da şoka girmiş gibi baktı ona Aylin yüz ifadesini görünce acı şekilde gülümsedi. “Hamile değilmişim.” “Hatta hiçbir zaman olamayabilirmişim.” Aylin’in sesi o kadar soğuk ve ruhsuz çıkmıştı ki Zeynep’i dondurdu sözleri ağzı açılıp kapandı birkaç defa bir şey demek istiyordu arkadaşına iyi gelecek bir söz ama çıkmıyordu ağzından, dili tutulmuştu. Beraber kurdukları hayalleri aklına geldi, Aylin’in çocuk sevgisi. Gözleri dolunca kendini toparlamaya çalıştı. “Doğru düzgün anlat şunu.” Aylin acı acı baktı. “Duydun işte rahmimde kist varmış ve tehlikeli bir yerdeymiş. Alınırsa çocuğum olma ihtimali varmış. Ama ameliyat tehlikeliymiş.” Zeynep kızmıştı “Beni nasıl korkuttun. Hemen ilk doktorun dedikleriyle nasıl kendini böyle salıveriyorsun. Başka doktorlarla da görüşürüz. Hem Mehmet ne dedi?” Aylin omuzlarını silkti bilmem der gibi. “Bilmem.” “Ne demek bilmem?” “Söylemedim.” Zeynep’in kaşları çatıldı hafifçe “Neden söylemedin?” “Kafeye geçerken yolda aradılar. Test sonuçları çıkmış çağırdılar, önce hastaneye gittim orada öğrendim.” Zeynep derim bir nefes aldı. Arkadaşının nasıl bir acı, hayal kırıklığı yaşadığını tahmin edemiyordu. Kalkıp onun yanındaki sandalyeye geçti sıkıca ellerini tuttu göz göze gelmelerini sağladı. “Derin bir nefes al önce sakinleş.” Onunla birlikte birkaç kere nefes alıp verdi bu sırada gözünden akan yaşları sildi. “Biraz daha iyi misin?” Öyle olmasa bile başını salladı olumlu anlamda. “Yalancı eskiden de her ağladığında iyiyim derdin ama daha çok ağlamaya devam ederdin.” Gülümseyerek bahsetti eskilerden. “Şimdi eski güçlü arkadaşımı karşımda görmek istiyorum. Hemen ilk doktorun dedikleriyle üzülemeyiz ki o da kötü bir şey söylememiş sadece risklerden bahsetmiş. Hemen yarın iyi bir jinekologlardan randevu alıyoruz. Bu doktorundan test sonuçlarını alıp onlarla görüşüyoruz.” Zeynep sıkıca sarıldı gözyaşlarını döken dostuna, Aylin daha güçlü ağladı. Çünkü biliyordu ki Zeynep onun en güvendiği insanlardan birisiydi ve yanında her ne olursa olsun duracağını ve bir yolunu bulacağını biliyordu. Daha sıkı sarıldı ve gözyaşlarını döktü. Zeynep onun gözyaşlarına dayanamamış, kendi gözyaşlarına da hâkim olamamıştı. Zeynep kendine geldi ve geri çekildi “Tamam sakinleş şimdiden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Ağlayacaksak emin olduktan sonra ağlarız şimdi sil gözyaşlarını. Bak makyajımız akmış. Yürü yüzümüzü temizleyelim. Ve gecenin hakkını verelim.” Aylin kafasını salladı beraber lavaboya geçtiler. Göz makyajları biraz dağılmıştı. Makyajlarını ellerindeki imkânlarla toparlayıp masalarına geri döndüler. Aylin’in gözleri hala dolu doluydu ve gözyaşları hala akmak için hazırda bekliyordu bütün gece de böyle olacağı belliydi. Zeynep dikkatini başka yere çekmek için ve bu kasvetli havanın dağılması için başka bir konu açmaya karar verdi. “Turan’ın beni sevdiğini ve bir yıldır aradığını biliyor muydun?” Aylin dalgın dalgın balığıyla oynarken duyduğu cümleyle elindeki çatal masaya düştü. Şokla Zeynep’e baktı. “Pardon aşkım ne dedin anlamadım kafam yerinde değil yanlış bir şey anladım. Tekrar söyler misin?” “Turan’ın nişanından beri aradığı kadının ben olduğumu ve beni sevdiğini biliyor muydun?” Aylin doğru duyduğunu anlayınca gözleri ve ağzı aynı anda açıldı. “Aradığı kadın sen misin?” Zeynep kafasını salladı hafifçe. Aylin’in dikkatini dağıtmıştı ama kendi başına bir bela sardığının da farkındaydı ama mutluydu. Teşhisin doğruluğundan emin olana kadar kendini paralayacağına ona sarmasını yeğlerdi. Ki öylede oluyordu.
“Bana en başından her şeyi anlat hemen.” Zeynep balığından küçük bir lokma aldı. Bir yandan yemek yiyor diğer yandan anlatmaya başlamıştı. Nasıl öğrendiğini, hastanedeki akşamı ve din geceyi anlattı bazı ufak detayları atlayarak mesela havlu gibi…
Aylin duyduğu her ayrıntı ile daha fazla şaşırıyordu. Turan’ı tanıyordu ve bu kadar yumuşak bir tarafı olduğunu hiç düşünmezdi. “Aynı Turandan bahsediyoruz dimi. Hani Mehmet’in kuzeni.” Zeynep gözlerini devirdi sadece konuşmadı bardağın dibinde kalanı tekte bitirdi. Yenisini doldurdu. Aylin kadar hızlı gitmiyordu. Birisinin ayık kalıp güvenli şekilde geri götürmesi gerekiyordu. Aylin de biten bardağını önüne koydu. “Yavaş git.” Aylin omuz silkip doldurduğu bardaktan bir yudum aldı. “Ee peki sen ne düşünüyorsun?” Zeynep derin bir nefes aldı. “İşin kötü tarafı bu ya ne düşündüğümü ne istediğimi bilmiyorum.” “Peki, sorularımı basitleştirerek gidiyorum.” “Turan’ın bu tavrı seni rahatsız ediyor mu?” Zeynep hafifçe başını salladı olumsuz anlamda “Hayır. Aslında arkadaşım gibi yaklaşıyor bana ama her fırsatta bana olan duygularını söylüyor.” Bunu gülümseyerek söylemişti ve bu Aylin’in gözünden kaçmadı ama sessiz kaldı bunu ilk önce kendinin fark etmesini istiyordu. “Gerçekten sana karşı olan duygularına inanıyor musun?” Zeynep durdu, düşündü birkaç saniye “Bilmiyorum. Bazen düşünürken hırs yaptığını ve istediğini aldığında sıkılıp kenara atacağı oyuncağı gibi hissediyorum. Bazense öyle bir bakıyor ki gerçekten beni sevdiğini düşündürüyor.” Aylin anladım manasında kafasını salladı.
_ 1 saat sonra_
“Hatırlıyor musun Mehmet’e neler yapmıştın?” deyip yüksek sesli bir kahkaha atmıştı Aylin “Kıyamam aşkım ne çok uğraşmıştı beni sevdiğine ikna etmek için bizi.” Zeynep de güldü. Zeynep hala ikinci bardağını içerken Aylin çoktan çakır keyif olmuştu hatta biraz daha ötesi. “Hatırlamaz mıyım? Hele bahçede yattığı akşamı hatırlıyor musun? Huysuz Muzo’nun köpeği ısırmıştı gece sonrada sizin yüzünüzden deyip iyileşene kadar biz bakmak zorunda kalmıştık.” O zaman aklına gelince bu sefer ikisi birden güldü. “Aşkım ya hala duruyor o günün izleri.” Zeynep daha çok güldü.
Kahkahalarını bölen şey yanlarına gelen garson oldu. “Biz bir şey söylemedik karışıklık oldu sanırım.” Garson elindeki büyük meyve tabağını masaya bırakıp yan masayı işaret etti. “Yan masa gönderdi efendim.” Deyip gidecekken Zeynep garsonun kolunu tuttu. “İstemiyoruz geri götür ve bir daha asla böyle bir şey yapma.” Garson başını sallayıp tabağı alıp yan masaya gitti, garson o masadan da uzaklaşırken bir ses duydu. “Ama neden böyle yapıyorsunuz bayan. Eğlenceniz tatlansın diye göndermiştik.” Gevşekçe gülerek söylediği sözlere yanındaki arkadaşı da gülmüştü. Zeynep ters baksa da bir şey demedi. Bu muhabbetin daha fazla uzayacağını bildiği için hesabı istedi. “Aaa ama çok kabasınız bayan insan iki kelime laf eder. Bu kadar güzel iki bayanın böyle yapması çok ayıp dimi Âdem.” Karşısında oturan adamdan onay istemişti. Zeynep hızlıca hesabı ödeyip çantalarını aldı kalkmamak için inat eden Aylin'i kaldırmaya uğraşıyordu. “Kalk dedim delirtme beni.” “Hayır, ben içeceğim çok derdim var.” Zeynep sinirle kolundan tutup sertçe kaldırdı. “Sıçıcam şimdi derdine kalk diyorum sana.” Onu kaldırıp elinden geldiği kadar hızlıca mekândan çıktılar. Mekândan çıkartması kadar arabaya bindirmesi de zor olmuştu. Kemerini bağlayıp kapısını kapatınca restorandan çıkan adamları görünce kendi tarafına geçti. “Beklesenize güzelim öyle konuşmamak ne aşk olsun. Sizin gibi iki güzel hatuna yakışıyor mu? İkramımızı kabul etmediniz erken kaçıyorsunuz madem gece uzun gelin başka yerde bir size bir şeyler ikram edelim” Yanındaki arkadaşı gibi gevşekçe gülerek konuşuyordu. Arabaya binecekken sinirle arkasına döndü. Yavaşça onlara doğru yürüdüklerini görünce dayanamadı ve konuştu.
“Bana bakın beyefendi rahatsız ediyorsunuz. Biz gidiyoruz lütfen sizde siktirin gidin yolunuza.” Diyip arabasına bindi. Arkasına bakmadan gaza bastı. Birkaç dakika olmamıştı ki arkalarındaki arabayı fark etti.
"Siktirr takip ediyorlar bizi."