Zeynep gözlerini açtı yavaşça. Gözünü ovuşturup yavaşça kolundaki saate bakınca şaşırmadı. Alışık olduğu gibi erken kalkmıştı. Yavaşça Bora'yı uyandırmamaya dikkat ederek kalktı yataktan. Turan yoktu gittiğini düşündü. Sabaha kadar burada sandalye tepesinde onların yanında durmasını bekleyemezdi. Hakkı yoktu zaten böyle bir beklentiye girmeye. Lavaboya doğru yürüdü kapıyı çalmadan açıp içeri girdi. Elini yüzünü yıkamaya başladı. Kafasını kaldırdığında aynada gördüğü şeyle çığlık attı. "AAAAHHĞĞĞĞĞĞĞĞ" Turan telaşla ağzını kapadı. Sertçe itti elini. "Çek be pis elini ağzımdan." "Ne işin var benimle birlikte burada?" "Elim pis değil bir kere hemen girdiğin için yapamadım bi şey." "Hıı soruma cevap ver. Sapık mısın? Sinsi sinsi arkamda ne yapıyorsun?" "Yaa sapığım. Bütün gece gözümün önünde uyuduğun halde dedim tuvalete gelirse sıkıştırırım köşeye burası da çok rahat burada bekliyim." Sinirle güldü. "Uyku sersemi saçmalıyorsun. Ben girdim arkamdan sen geldin. Asıl senin niyetin ne?" Zeynep uzaklaştı ondan yer olmayan tuvalette. "Aaa sapık mıyım ben?" "Ben sapık mıyım?" "Bilmem koca yıl beni aramışsın geldin dibimden ayrılmıyorsun? Belki evinde fotoğraflarımla dolu bir oda bile vardır." Turan kendini tutamadı ve kocaman bir kahkaha attı. "Hayal dünyan ne kadar genişmiş ya? Anlat anlat başka ne yapabilirim. Hayır kendimi bilmiyorum ben çünkü. Ya da benimle ilgili aklında ne gibi fantezilerin var." Omzuna vurdu hızlıca. "Gülme be terbiyesiz. Ne fantezim olacak benim seninle ilgili." Turan sadece gülüyordu. Uyku sersemi halini sevmişti. "Tamam inandım. Renkli hayal dünyana sonra ineceğiz vakti gelince." Zeynep sinirle çıktı banyodan. Turan işini görüp çıktı. Zeynep geceden beri dağılmış saçlarını tekrar toplamak için salmış havalandırıyordu. Turan onun saçıyla oynamasını izledi. Çalan kapıyla kendine geldi kapıya döndü gelene bakmak için. "Günaydın abi." Arkasındaki Zeynep'i görünce ona da "Günaydın yenge." siyince Zeynep sinirle ona baktı. "Zeynep hanım yani." Gözüyle onayladı düzeltmeyi. Bu sefer Turan kaşlarını çatmıştı. "Abi kahvaltı getirmiş çocuklar getireyim mi?" "Getir." Kapıda bekleyen adamın elinden paketleri aldı masanın üzerine bırakıp çıkıyordu ki Zeynep'in seslenmesiyle durdu "Mustafa bey." "Buyur yen- Zeynep hanım." "Sen kahvaltı ettin mi?" "Yok daha etmedim." "İyi gel hadi beraber yiyelim." Direkt abisine döndü. "Geç aslanım yengen çağırmış ama önce hepimize çay getir öyle kahvaltı yapalım." "Tamam abi." Zeynep bu sefer Turan'a döndü. "Pardon ben nereden yengesi oluyorum. Adam ne güzel demeyi bırakmıştı." "Bence sen çok iyi biliyorsun nereden yengesi olduğunu?" Turan koltuğa oturdu rahatça ve sözlerine devam etti.
"Ben artık yoruldum." Zeynep bu cümleyi duyunca duraksadı. Bunu duymayı bekliyordu ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordu. "İyi. -" "Sözümü bitirmedim lütfen dinler misin?" Kafasını salladı o da oturdu koltuğa ona bakmaya başladı. "Ben artık yoruldum konuşmakta. Konuşarak bir yere varamıyoruz. Ben sana kendimi niyetimi duygularımı anlatıyorum ama sen inanmıyorsun bu yüzden bende konuşmaktan vazgeçtim. Sana seni sevdiğimi söylemeyeceğim. Seni sevdiğimi, her zaman bir adım arkanda olduğumu sen her an hissedeceksin." Zeynep işte şimdi şaşırdı. Bunu beklemiyordu diyecek bir şey de bulamıyordu. Ağzını açmıştı ki açılan kapıyla vazgeçti. Zaten ne diyeceğini o da bilmiyordu iyi ki dedi içinden iyi ki tam zamanında geldi. Mustafa elinde tepsiyle gelmişti.
Kahvaltılarını yapmış, yaparken Turan hiç konuşmamış Mustafa ve Zeynep'in sohbet edişini izlemiş onları dinlemişti. Zeynep sonunda vazgeçmiş "Tamam Mustafa bey bana istediğini diyebilirsin pes ediyorum. Ama herkesin içinde söylemeyi lütfen insanların yanlış anlamasını istemem." Mustafa kafasını salladı. "Emredersin yenge. Sende bana Mustafa de." "Emir değil. Rica ediyorum." Kahvaltıları bitince çöpleri toparlayıp çıktı Mustafa. "Keşke Bora'yı uyandırsaydık kaç saattir aç en son akşam yemeği yedi." Çayını içerken konuştu Turan "Merak etme gece kalktı önce doktora göründük sonra izin verdiği yiyeceklerden seçip yedirdim. Bir kase tavuk suyu çorbası, biraz patates püresi ve portakal suyu içti." Zeynep'in şaşkınlıkla bakakaldı. İlk defa Bora ile böyle ilgilenen bir adam görüyordu. Ve tuhaf yanı ise bunu gözüne sokmaya çalışmıyordu. "Söylemedin hiç." "Aklıma gelmedi. Hemen kızma lütfen tuvalete diye kalktı. Yardım ettim sonra acıktığını söyleyince seni uyandırmak istemedim. Yorgun görünüyordun zaten." "Yok kızmadım. Sadece şaşırdım." Turan'ın tek kaşı havalandı neye şaşırdığını anlamadı. "Neye şaşırdın?" "Bora'yla böyle ilgilenmene. Genelde Bora'yla ilgilenen adamlar gözüme sokmaya çalışır bu yaptıklarını. Ama sesli konuşmasam söylemeyecektin bile." Turan dişlerini sıktı. "Birincisi beni bir daha diğerleriyle kıyaslama lütfen. İkincisi adam dediğin yaptığı şeyleri birisi görsün diye değil, kendi istediği için yapar. Üçüncüsü seni seviyor olmamla, Bora'yla aramdaki ilişkinin hiçbir bağı yok. Onu seviyorum, sen olmasan da sever ve aynı şekilde yaklaşırdım." Zeynep kocaman gülümsedi tekrar. Çantasından telefonunu aldı. "Bir şey istersen söyle çocuklar aşağıda ne lazımsa getirirler." Tekrar ona baktı "Teşekkür ederim ama gerek yok. Asistanımı aramam gerekiyor bugünün planını değiştirmesi için. Konuşup gelsem olur mu? Kısa sürer bekler misin?" Kafasını sallayarak onayladı. "Mustafa'ya gelmesini söyler misin?" "Tamam."
Koridora çıktığında Mustafa'yı ararken onu gören Mustafa çoktan yanına gelmişti. "Bir şey mi istiyorsun yenge?" "Turan seni çağırdı." Kafasıyla onaylayıp odaya girdi. Zeynep ise asistanını aradı.
Odaya giren Mustafa camın dışarıya bakan abisinin yanına gitti yatağa baktığında ufaklığın hala uyuduğunu görünce gülümsedi. "Dinliyorum abi." "Bana bir demet mor gül buluyorsun akşama kadar. Boş bir kartla birlikte getiriyorsun. Asla şatafatlı olmasın sade ve zarif bir buket istiyorum." "Af buyur abi ne renk dedin?" "Mor Mustafa mor neyi anlamadın." "Yok abi ilk defa duydum da mor renk gül mü varmış. Rabbim her renk yaratmış demek ki." "Şaşkınlığın bitti mi?" "Affedersin abi." "Bu ihale işini soruşturdunuz mu?" "Evet abi çocuklar bakıyor detaylı dosya akşama elinde." "Tamam-" odanın kapısının açılmasıyla konuşmayı kesti. Zeynep odaya girdiğinde konuşmayı kestiklerini fark edince duraksadı. "Böldüm sanırım pardon özel konuştuğunuzu düşünemedim." "Yok yok gel bitmişti zaten." "Peki. Doktorla konuştum birazdan gelecekmiş eğer bir sorun yoksa çıkacakmışız." "Tamam o zaman Bora'yı uyandıralım." Zeynep yatağa oturdu çok uykucu bir oğlu vardı ne yazık ki.
Doktorun kontrol etmesinden sonra hiçbir sorun olmadığını söyleyip gidebileceklerini söylemişti. Direkt otele geçmişlerdi. Bora saatlerce uyumasına rağmen hala yorgun olduğunu söyleyip araba da uyuyakalmıştı. Odaya çıkmalarına Turan yardımcı olmuş Bora'yı o taşımış ve yatağına yatırmıştı. Kapısını yavaşça kapatıp odanın önünden uzaklaştılar. "Teşekkür ederim." "Neden?" "Her şey için. Bizim için çok şey ifade ediyor bu yaptıkların." "Her zaman buradayım. Hadi sende dinlen çok yoruldun." Turan koridora çıktı. Kapıya yaslanmış kendine bakan kadına döndü tekrar. Gülümsedi ilk adımını atmıştı ki duyduğu cümle ile şaşkınlıkla tekrar ona döndü. "Git dediğim halde beni dinlemeyip gitmediğin için teşekkür ederim." Turan en içten, sevgi dolu gülümsemesiyle baktı kafasıyla teşekkürü kabul edip odasına gitti.