Benim adımda Turansa o inadını kırarım.

1070 Words
Turan dondu resmen. Diğer olayı duymadığına mı sevinse yoksa bunu böyle öğrenmesine mi üzülse bilemedi. Birkaç dakika ikisinden de ses çıkmadı. "Pekii. Tam olarak ne duydun bilmiyorum." "Beni çok önceden gördüğünü, uzun zaman sonra tekrar beni gördüğünü beni sevip sevmediğine karar veremediğini duydum." Turan gülümsedi. "Bu duymaktan çok dinlemek olmuş sanki." Ağzının içinde söylediği için ona odaklandığı halde anlamadı Zeynep. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "Peki konuşmak istediğin şey belli oldu. Duydukların hakkında söylemek istediğin bir şey var mı yoksa ben mi anlatayım." "Seni dinliyorum." Turan oturduğu yerde biraz kıpırdandı. "İlk defa nişanda gördüm seni. Gördüm ve hemen ortadan kayboldun. Seni aradım her yerde. Nişan videosuna baktım çekilen fotoğraflar, paylaşımlar. Ama hiçbirinde hiçbir yerde yoktun." Nefes almak için duraksadı bu sırada Zeynep konuştu. "Bora rahatsızlanmıştı. O koşuşturmada ikramlık çikolatalara dalmış." Turan gülümsedi. "İşte seni bulamadım. O zamandan beri seni arıyordum. Bakmadığım yer yoktu. Buraya bile geldim. Otelleri aradım belki turistsindir diye. Yine hayal gördüğümü gerçek olmadığını düşünmeye başlamıştım. Pes edecektim ki karşıma çıktın." Zeynep bu sefer kıpırdandı oturduğu yerde. Şarabından büyük bir yudum aldı. "Deli misin sen? Öylece bir an gördüğün bir kadını niye ararsın böyle saplantı haline getirirsin anlayamıyorum? Bu sağlıklı bir insanın yapacağı bir şey değil." "İlk defa değil. Nişandan aylar öncesinden girmeye başladın rüyalarıma. Başta takılmadım ama hep aynı yüzü, aynı rüyayı görüyordum. Sonra orada seni görünce işte rüyamdaki kızı bulduğumu düşündüm." "Peki devam et lütfen." Turan başını sallayıp devam etti. "İşte yemekte görünce şok oldum. Birde yanında Bora'yla gelince dağıldım. Aylardır evli bir kadının peşinde olduğumu düşündüm. Ne kadar ağır bir şey olduğunu tahmin bile edemezsin. O birkaç dakikada öldüm. Sonra evli olmadığını söyleyince içim bir nebze rahatladı. Hatta mutlu oldum ne yalan söyleyeyim. Senin kim olduğunu araştırdım. Meğer burnumun dibindeymişsin. Ve ben görmemişim seni. Sonrasını biliyorsun işte." Boğazı kurumuştu. Zeynep'in bardağını dikti kafasına. Zeynep sessiz kaldı bir süre. "Bak anlamaya çalışıyorum ama. Bu yaptığın normal değil. Haklısın bana karşı duygularında emin olmayarak. Çünkü beni rüyanda görmüşsün ve merak etmişsin bu kadar. Olmaz tamam mı yani sen ben böyle bir şey olamaz. Benim bir çocuğum var." "Biliyorum Bora. Seviyorum onuda çok tatlı." "Teşekkürler. Ama benim için bu tarz ilişkiler lise zamanlarında kaldı. Ben hayatımda birisini istemiyorum." "Neden?" Derin bir nefes aldı. "Vaktim yok. Hayatımdan memnunum. Tekrar hayatıma birisini almak istemiyorum." Turan o an kıyaslandığı kişiyi anladı ve sinirlendi. "Sen beni o omurgasızla bir mi tutuyorsun?" "Ya ben öyle mi dedim? Neden çarptırıyorsun sözlerimi?" "Ula ne dedin tekrar dedin. Demek ki beni o fışkı yiyenle bir tutuyorsun." "Dediklerimi saptırıyorsun şuan." "İstemiyor değilsin sen korkuyorsun." "Ne alaka yok öyle bir şey." Zeynep ilk başta sesini yükseltmiş sonra Bora aklına gelince düşürmüştü. "İstemiyorum dedim ya. Hayır dedim. Bu yeterli anladın mı?" "Korkuyorsun bu yüzden kaçıyorsun, hayır diyorsun" Ayağa katlı Turan eline telefonunu ve kartını aldı gidiyordu ki geri döndü. Zeynep'in kulağına eğildi. "Beni tanımıyorsun o yüzden söyleyeyim. Ben duygularımdan eminim. Seni tanımak istiyorum. Ben korkmam ve pes etmem. Sende beni istemediğin için değil korkuların yüzünden bana şans vermiyorsun ya. O şansı gelip almasını bilirim ve alıcam." Kapıdan çıkarken "İyi geceler Ürkek Prenses" Sinirle nefes verdi. Yumruklarını sıkıp dişlerini sıkarark bağırdı."Iııığğğğğğğhhhh" "Ürkek prensesmiş korkuyormuşum. Hah ben miyim ürkek." Sinirle ayağa kalktı. "Korkmazmış pes etmezmiş, kendinden eminmiş. Ukala. Küstah. Gelip alırmış o şansı bok alırsın. Bakkaldan şeker alıyor sanki." Turan odasına gelince balkona geçti direkt. Ne yaptığına bakmak için söylediklerini duyduğunda kahkahasını zor tuttu. Bayağı sinirlenmişti. Geri odasına girdi. Daha fazla sinirlendirmek istemiyordu onu. Kendini yatağına attı. Bir süre öylece tavanı izledi. "Ohh be dünya varmış. Söyledim kurtuldum. İnadını sevdiğim nasılda sinirlendi. Kırıcam kızım inadını. Benim adımda Turansa o inadını kırarım." Turan gerçekleri söylemenin rahatlığı ve mutluluğuyla uykuya daldı. Yan oda da ise durumlar biraz daha farklı ilerliyordu. Zeynep, Turan gittikten sonra bir süre daha balkonda kalmış. Turan'ın arkasından saydırmış söylenmiş sinirini bir nebze olsun atmıştı. Sonra ise oturma odasına geçmiş kapalı televizyona bakarken bir yandan da Turan'ın söylediklerini düşünüyordu. Ne kadar düşündü, ya da düşünmeyi ne zaman bıraktı bilmiyordu ama gözlerini uyuyakaldığı koltukta açtı. Boynu tutulmuştu, direkt duşa attı kendini Ilık su kaslarını bir nebze de olsa açılmıştı, kahvesini aldı. Balkona çıktı. Havlusuna dikkat ederek oturdu. Ayaklarını sehpaya uzattı. Sakince kahvesinden bir yudum almıştı ki dün akşam burada yaşananlar aklına geldi. Resmen aşk itirafı almıştı. "Gerçi itiraf sayılmaz. Doğruyu söylemekten başka şansı yoktu." Diye mırıldandı. Düşünmemeye çalıştı. Göz ucuyla yan balkona doğru baktı. Ortada görünmüyordu. "Uyuyor herhalde" demiş tekrar önüne dönmüştü ki an balkondan ses geldi. "Yok uyandım." Zeynep'in gözleri büyüdü. Hızlıca ona doğru döndü. Dediğini anlasa da anlamamazlıktan geldi. "Pardon bir şey mi dediniz? Anlamadım." Turan gülümsedi. "Günaydın diyorum. Bu sabahta diğer sabahlar gibi mükemmelsiniz. Diyorum." Sahte ve yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Size de. Ama ben sizin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Turan şaşırmış gibi yaptı. "Aaa tabi haklısın bu sabah bende kendime inanamadım. Ayrı bir yakışıklıyım. Bende fark ettim. Dürüstlüğün ve iltifatın için teşekkürler." Zeynep sinirlendi. "Hah yakışıklıymış. Daha önce yakışıklı görmesem tamam diyeceğim. Ayrıca evet dürüstlüğe önem veririm. Gizli saklı işlerden ve en başından doğruyu söylemek yerine sapık gibi gizlice birilerinin peşine düşen, onları araştıran insanlardan da nefret ederim." Ayağa kalkmıştı konuşurken içeri girmeden önce tekrar konuştu. "İyi günler." Turan kalakaldı. Resmen laf sokup gitmişti. Sadece güldü. Bu atışmaları hoşuna gitmişti. Zeynep odasına gitti. Giyinirken aklından acaba ne zaman pes edecek diye düşünüyordu. Çünkü kendinden çok emin konuşuyordu ve bu durum Zeynep'in sinirlerini bozmaya yetiyordu. Turan rahat rahat gülerek hazırlanıyordu. Aynada kendini görünce "Ne bu halim lan ergen gibi kendine gel." deyip odaya döndü. Cüzdanını telefonunu alıp kahvaltıya indi. Mehmet herkesin memlekete geri döndüğünü söylemişti. O yüzden direkt başladı kahvaltısına. "Tuuraaannnnn" adının çığlık çığlığa bağırılmasıyla sesin geldiği tarafa döndü. Boraydı. Adını bağırarak ona doğru koşuyordu. Turan yerinden kalkıp ona gelmesini bekledi. Yanına geldiğinde tutup havaya attı. Bora çığlık çığlığa gülüyordu. Turan da onunla birlikte güldü. Kocaman sarıldı küçücük kollarıyla. Turan da karşılık verdi. Sandalyesine oturdu Borayı da dizine oturttu. "Gelmişsin Turaan." "Geldim küçük bey." Onlar konuşmaya devam ederken uzaktan onları izleyen Zeynep karışık duygular içindeydi. Aslında duyguları karışık değildi tam aksine çok netti. Karışık olan aklından geçenlerdi. Bora'nın böyle mutlu görmek paha biçilmezdi Zeynep için ama Turan'a böyle bağlanması hoşuna gitmiyordu. Çünkü Bora'yla böyle ilgilenmesini kendine bağlıyordu. Onu reddettiği için bir süre sonra sıkılacak ve gidecekti. Olan Bora'nın duygularına olacaktı. Bunu Turan'la açıkça konuşması gerekiyordu. Yanına gelen Sevgi hanımla düşüncelerine ara verdi. Bora'nın yanından ayrılmamasını biraz işleri olduğunu söyleyerek uzaklaştı. Otelde kalmak istemiyordu. Belki de Turan'ı görmekten kaçınıyordu. Bunun ayrımını yapmak istemiyordu şuan. Düşünmedi işlerine yoğunlaştı. Akşam tekrar bir konuşma onları bekliyordu. Umuyordu ki bu son olurdu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD