.3.

1518 Words
Alıveriş poşetleriyle birlikte yata geçtiler. Kızlar ilk önce üstlerini değiştirmiş sonra aldıklarını mutfağa yerleştirmeye başlamışlardı. Mehmet ve Turan yukarıda kalmıştı. Aylin yalnız kalmalarından istifade ederek konuşmaya başladı. "Teo da geliyormuş." O kadar hızlı söyledi ki ne dediğini kendi bile anlamamıştı. "Ne anlamadım?" İçki şişeleriyle dolaba döndü ve sonra konuşmaya devam etti yüzüne bakamayacaktı. "Teo, Berke'den duymuş geliyormuş." Zeynep şaşırdı. Ağzı birkaç kez açılmış vazgeçip sustu. Aperitifleri tabaklara yerleştirdi. "İyi gelsin." Eline 2 tabağı alıp yukarı çıktı. Turan ise oturduklarından beri ona tuhaf şekilde bakan kuzeniyle sinirle soludu. "Düzelt şu bakışlarını yoksa ben düzeltmek zorunda kalıcam. Yorma beni söyle." "Zeynep dimi." "Kim Zeynep mi?" Mehmet göz devirip derin bir nefes aldı. Niyeydi bu çaba anlamıyordu. "Nişanda gördüğün kız. Sonrasında saatlerce nişan videosunda ve fotoğraflarda tek tek aradığımız kız." Turan sessiz kalıp denize çevirdi kafasını. Gelen ayak sesleriyle konuşmadılar. Yukarı çıkan Zeynep'in elindekileri görünce yerinden kalktı ve onun elinden alıp o masaya bıraktı. Arkasından gelen Aylin'le sohbet etmeye başladılar. Konu takibi düğündü. "Ay düşündükçe bile içim kıpır kıpır oluyor. Resmen evleniyorum." Mehmet kollarındaki nişanlısının kulağına eğildi ve fısıldadı. "Küçük hanım unutma ki benim gelinimsin." Mehmet'in elini alıp kalbinin üstüne koydu. "Bak kalbimi hızlandıran bu." Mehmet sertçe ve kocaman öptü. Aylin nişanlısının kollarından çıkmadan biraz toparlandı. "Gelinliğim ve mekan hariç bir şey hazır değil." "Rahat ol biraz hallederiz." "Sana güveniyorum biriciğim." Uzaktan bir öpücük attı Zeynep'. O da aynı şekilde karşılık verdi. "Turan biliyor musun Zeynep bu konuda muhteşem. Nişan organizasyonunu o yaptı." Aylin mutsuzca konuştu. "Evet ve sadece yarım saat kalabildi." Zeynep hızlıca cevap verdi. "Çünkü Bora zehirlendi. Yapabileceğim bir şey yoktu." Mehmet çok küçük bir gülümsemeyle Turan'a döndü. 'Bak ben demiştim.' Der gibi bakmıştı. Turan farkındaydı ama sessiz kaldı. Biraz daha oturduktan diğerlerini aradılar ama gelemeyeceklerini söylediklerinde Zeynep derin bir nefes aldı. Onları görmek istemiyordu. "Biz açılalım daha iyi oldu." Açılmak için hazırlanırken Zeynep'in telefonu çaldı. Arayanı görünce durdurdu onları. "Durun bi dakika." Telefonu açtı. " Efendim Sevgi hanım." Zeynep hemen panik olmuştu. Turan dikkatle onu dinlemeye başladı. Eline telefonunu aldı. Bir sorun olduğunu anlamıştı. Tamam ben geliyorum deyip telefonu kapattı. "Ne oldu?" "Arkadaşıyla kavga etmişler. Bilmiyorum.h Ben gidiyorum onu alayım geliriz." "Bende geliyorum." Zeynep itiraz edemeden Turan indi tekneden. Onunla inatlaşarak vakit kaybetmek istemedi. Hızlıca arabayı çalıştırdı. Sakin kalmaya çalışıyordu. "Sakin ol. Bir şeyi yokmuş. Çocuk onlar kavga etmeleri normal. Eminim çoktan barışmış oyun oynamaya başlamışlardır." "Öyledir umarım. Gelmene gerek yoktu ama teşekkürler." Turan sessiz kaldı. Evin sokağına girdiklerinde boş bir yere park etti arabayı. Arabadan indiğinde kaldırımda oturan ve gülüşen Bora ve Sevgi hanımı görünce duraksadı. Turan arkasında duruyordu. Zeynep hemen yanlarına ilerledi. "Anneeeeee" Yanlarına gelen annesini gördüğünde nazlı ses tonuyla bağırmıştı. Kendini annesinin kollarına attı. Kocaman sarıldı ona. Turan, Sevgi hanımın elinden çantaları aldı. "Aşkımm. Ne oldu bi tanem." Omuz silkti konuşmayacağını anlayınca Sevgi hanıma döndü soran gözlerle. "Bende tam olarak bilmiyorum Zeynep hanım. Bahçede oynuyorlardı. Ben mutfaktaydım onlara yardımcılarıyla birlikte bir şeyler hazırlıyorduk. Bir anda sesleri yükseldi. Hemen koştum. Biraz ağladı ve gitmek istedi. Ben sizi aradıktan sonra bizde burada oturduk. Sorduğum zamanda anlatmadı." Zeynep başını salladı. "Tamam. Siz gidebilirsiniz çarşamba gününe kadar izinlisiniz.Biz anne oğul baş başa takılalım biraz." Hala kucağında olan oğluna baktı. "Ne dersin yakışıklım?" Kafasını salladı sadece konuşmuyordu. Turan yoldan bir taksi çevirdi Sevgi hanım için taksiciye bir miktar para verip istediği yere bırakmasını söyledi. Yanlarından ayrılan Sevgi hanımla onlarda arabaya geçti. Bora hala durgundu. Bu Zeynep'inde moralini bozuyordu. Alışkın değildi oğlunun böyle üzgün olmasına. Turan, Bora'ya döndü. "Biz tanışamadık. Turan ben." Elini uzattı. Bora önce eline baktı sonra yüzüne sonra elini sıktı. "Bora" Gülümsedi. "Tanıştığımıza memnun oldum küçük bey." Bora gülümsedi. Konuşmaya başladılar. Güldüğünü gören Zeynep sevindi. Arabayı çalıştırdı. Tekrar marinaya sürdü. "Sen yüzmeyi sever misin?" Turan'nın sorusuyla hevesle konuşmaya başladı Bora. "Çok severim. En çok annemle yarışmayı. Hep kazanıyorum biliyor musun? Çok hızlıyım ben. Mehmet'i bile yendim." Turan gülümsedi. "Mehmet yüzmeyi beceremiyor zaten ama ben çok iyi yüzerim. Bakalım beni geçebilecek misin?" "Tabi geçerim. Dimi anne Turan'ı geçerim." Zeynep güldü çok hırslı bir çocuktu. "Tabi sen kazanırsın anneciğim. Ama Turan senden büyük o yüzden ona abi demelisin." "Hiç önemli değil. Bana istediğin gibi seslenebilirsin." Bora düşündü. "Turan diyeceğim." Turan gülümsedi. Arabayı park ettiklerinde bagajı açtı Zeynep. Bora için gerekebilecek eşyaları toparlıyordu. Turan, Bora'nın arabadan inmesine yardım edip Zeynep'in yanına gitti. Ve şaşırdı. "Bütün bu eşyaları hep yanında mu taşıyorsun." "Tabiki 6 yaşında bir oğlun varsa her an her şey olabilir." Eşyaları sırt çantasını. içine toplayıp fermuarını kapattı. Çantayı sırtına takacakken Turan ondan önce davranıp çantayı aldı. Zeynep teşekkür edip kendi eşyalarını aldı arabadan. Tekneye doğru ilerlediler. Aylin'i gören Bora koşmaya başladı. "Ayylliiiinnnnn" Onun sesini duyan ikili kendini toparladı. Onlarda geldiğinde hızlıca açıldılar. Bu akşam burada kalacaklar gibi duruyordu. Turan yine dümene geççti. Zeynep'in yardımıyla sakin bir koyda demir attılar. Bu sırada Aylin ve Mehmet masayı hazırlamışlardı. Zeynep yüzmek için sabırsızlanan Bora'nın üstünü değiştirip güneş kremini sürdü. Önce birkaç lokma bile olsa yemesi için ona sevdiği şeylerden tabak hazırladı. Ona göre bir içecek almayı unuttuğu için sadece su koydu bardağını. Turan ise mutfağa inip aldığı meyve suyundan bir bardak alıp Bora'ya verdi. "Teşekkür ederim." "Rica ederim küçük bey." Zeynep gülümsedi Turan'a. Hepsi bir şeyler yedikten sonra tekneden atladılar. Bora kırmızı şortlarıyla uyumlu olan kırmızı kolluklarını takmış. kimseyi beklemeden atmıştı kendini suya sonraysa soğuk diye bağırarak ellerini suya çarpmaya başladı. Kahkahalarla güldüler bu haline Turan ve Mehmet'te atmıştı kendini suya. Aylin güneşlenmek için uzanmıştı. Zeynep atladı suya birkaç saniye suyun altında kalıp çıktı. Sudan çıktığı gibi dibindeki bedenle korktu. Hemen geri çekti kendini. Bora'ya doğru yüzüp onunla oynamaya başladı. Denizde geçen birkaç saat bol kahkahalı yarışmalı yorucu geçtikten sonra hepsi tekneye çıkmıştı. Sırayla duşlarını alıp üstlerini değiştirip akşam yemeği hazırlık yapmaya başladılar. Turan ve Mehmet üstlerine tişört giymemişti. Onlara özenen Bora annesinin inatla giydirdiği tişörtü çıkarıp attı. Turan'nın vücuduna biraz baktı inceledi sonra kendi vücuduna baktı. Turan güldü kendini kıyaslamasına. Zeynep eline aldığı balıklar ve sebzelerle yukarı çıktı. Tahmin ettiği gibi orada oturmuş keyifle sohbet eden ikilinin önüne bıraktı iki tabağı da. Turan önce tabaklara sonra Zeynep'e baktı. Kaşını kaldırıp soru sorar gibi bir işaret yaptı. Aynı şekilde karşılık verdi Zeynep. "Bunlar çiğ anne böyle yiyemeyiz pişirmen lazım." "Evet kızım ya neden çiğ getirdin bunları." "Ay inanmıyorum benim centilmen oğlumu kendinize benzeteceksin. Bi zahmet siz pişirin Mehmet bey. Biz buraya size hizmet etmeye gelmedik." Turan gülümseyerek kalktı. "Zeynep haklı kalkı beraber hazırlayalım." "Bakın örnek alın." Zeynep aynı zamanda yanana oturan oğlu ve Mehmet'e. "Hadi be oradan evde suyunu almaya gitmez burada şov yapar." Zeynep giderken söylediği için o duymamıştı. Turan sadece baktı Bora'nın yanında kötü konuşmak istemiyordu. Mehmet mesajı almış mangalı almak için uzaklaştı. Bora ise gülüyordu. "Neden gülüyorsun küçük bey?" "Çok komiksiniz çok gibi." Turan güldü. Kızlar mutfakta salata ve diğer mezeleri hazırlarken diğerleri yukarıda balıkları pişiriyordu. Bora Turan'a hayran olmuş gibi bakıyordu. Balıkları pişirmek için Turan'a yardım ediyordu. Turan ona bunun çok ciddi bir iş olduğunu ve dikkat etmesi gereken şeyleri anlatıyordu. "Bende çevirmek istiyorum." "Tamam tut bakalım maşayı beraber pişen biberleri tabağa koyalım." Turan onu kucağına alıp maşayı eline verdi. Onun elinin üstünden maşayı tuttu. Tabağa yavaşça koymaya başladılar. Bora gülücükler saçıyordu. "Turan" "Efendim" "Şimdi biberleri ben pişirmiş oluyorum dimi. "Evet" "Ama ben biber yemem ki." "Neden" "Sevmiyorum. İçinde bir sürü ufak şey var acı onlar sevmiyorum." "Orası kolay küçük bey ayıklarız onları hem kendi pişirdiğin şeyleri yemeyecek misin?" "Tamam tadına bakacağım ama o küçük şeyleri ayıklayacağız." "Anlaştık." Her şey hazır olduktan sonra masaya geçtiler. Turan söz verdiği gibi çekirdeklerini ayıklamış bir tane bile kalmamasına özen gösterdi. Zeynep'in kılcıklarını ayıklayıp yemesi için önüne koyduğu tabağa küçücük doğradığı biberleri koydu. Bora önce onun yüzüne baktı. Anlaşmalarını hatırlıyordu. Çatalın ucuyla alıp tadına baktı. Yavaşça yutup durdu. Oğlunun biber yediğini gören Zeynep şaşkınca ona baktı. "Anneciğim gözlerime inanamıyorum biber yedin." Turan cevap verdi ona "Çünkü onları Bora kendisi pişirdi." Zeynep oğluna baktı. "O zaman bende yiyeyim. Madem oğlum pişirmiş." Bora gülümsedi. Annesinin yemesini bekledi. Nasıl olduğunu söylemesini bekliyordu. "Çok güzelmiş bu biberler." Hevesle daha büyük bir parça attı ağzına. Yemek keyifli geçmişti. Zeynep ve Aylin düğünle ilgili konuşmuş. Turan ve Mehmet ise yarın akşam olacak maçla ilgili konuşuyorlardı. Bora ise günün verdiği yorgunlukla annesinin kollarında uyuyakalmıştı bile. Onu bir odaya yatırdı. Hava biraz serinlemişti. Üzerine bir şey bakarken koltuktaki kahverengi kapüşonlu hırkayı görünce onu aldı. Yukarı çıktığında masa revize edilmişti çoktan. Bora'nın yanında içmemişlerdi. Aylin ve Mehmet dünyadan soyutlanmıştı çoktan ellerinde içkileri sarmaş dolaş uzanmış sohbet ediyorlardı. Turan oralıkta yoktu. O da iki kutu bira alıp ön tarafa doğru gitti. Ayak sesleriyle Turan o tarafa döndü. Zeynep onu görünce gülümsedi. Bugün için teşekkür etmeliydi. Yanına oturdu yavaşça, elindekilerden birini ona uzattı. Sessizce denize döndü sonra, Turan ona bakmaya devam etti. Saçını öylesine bir tokayla topuz yapmış, hafif esen rüzgarla bazı küçük tutamlar uçuşuyordu. Kirpikleri o kadar güzel gözüküyordu ki. Yüzünü izledi dakikalarca Ona döndü Zeynep ona baktığının farkında değildi dalmıştı. "Bugün için teşekkür ederim Turan." Adı ağzından duyunca derin bir nefes aldı. "Bir şey yapmadım ki?" "Aslında bizim yani Bora için çok şeydi bu yaptıkların." "Tatlı çocuk çok neşeli kıpır kıpır insan kendini onu severken bulmaktan alamıyor. Böyle bir çocuğun olduğu için çok şanslısın." Kocaman bir gülümsemeyle dinliyordu onu. "Çocukları seviyorsun galiba." "Kim sevmez bir meleği?" Zeynep'in yüzü düştü öyle deyince babası sevmedi, istemedi diyemedi. Sadece buruk bir gülümsemeyle baktı ona.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD