Zeynep kucağında oğluyla asansör bekliyordu. Ne yorucu bir gündü, ayakta durmakta zorlanıyordu. Gelen asansörle hemen içeri attı kendini duvara yaslanıp katına çıkmayı bekledi. Bora'nın üstünü değiştirip yatağına yatırdı. Hemen banyoya attı kendini son kalan enerjisiyle makyajını çıkartıp duşa girdi. Duştan sonra cilt bakımını yapıp yatağa attı kendini. Uyandığında baş ağrısı vardı. Komodindeki saate baktığında gözlerine inanamadı. Saat 11.30'tu. Bu saate kadar en son ne zaman uyumuştu hatırlamıyordu. Yavaşça kalkıp bir bardak su doldurdu kendine. Bora'ya bakmaya gitti, hala uyuduğunu görünce kendine gelmek için zaman tanıyıp onu kaldırmadı. Odaya kahvaltı söyleyip banyoya gitti. Yüzü yorgundu dünden o yüzden maske yaptı. Saçları için bakım maskesi hazırlayıp uyguladı. Bu sırada gelen kahvaltıyı balkona bırakmasını isteyip Bora'yı uyandırmak için yanına gitti. Biraz zorlansa da onu kaldırıp kahvaltı yapmaya başladılar.
Bora uykusu açıldıkça annesiyle dünle ilgili konuşmaya başlamıştı. Bazen 6 yaşında bir çocuk değil de kocaman bir adam gibiydi. Zeynep onun yorumlarıyla kahkahalarını utanıyordu. "Melda çok komikti ama anne. Hayvanat bahçesindeki kuş gibi giyinmişti." Zeynep gülmemek için kendini tuttu. Tavus kuşu desenli bir elbise giymişti. Keyifli bir kahvaltıdan sonra Bora'ya bir film açıp tekrar duşa girdi. Duştan sonra kendine bir kahve Bora için çikolatalı süt yapıp onunla film izlemeye başladı.
Turan için ise gün zor başlamıştı. Mustafa isim verse bile emin olmak için tekrar araştırmasını istemişti. O araştırırken Turan hastaneye gitmiş adamlarını kontrol etmiş onlarla konuşmuştu. Hastaneden çıktığında direkt Mustafa'yı aradı.
"Efendim abi."
"Baktın mı?"
"Evet abi. Sait'miş. Ne yapalım?" Turan durdu düşündü.
"Takip ettir. Onu ve ailesini ama sakın hamle yapmasınlar. Takip edildiklerini anlasınlar ama yakalanmasınlar ara ara kendilerini gösterip kaybolsunlar iki üç gün. Özellikle Sait'e. Ben şirkete geçiyorum sende gel."
"Tamam abi hemen."
Turan konuşurken bindiği arabasını çalıştırdı. Duygularının aksine sakin bir yüz ifadesiyle duruyordu. Sigarasını yaktı, camını açtı. Memleketini özlemişti birkaç günde. Şirkete geçtiğinde asistanı onu kapıda karşıladı.
"Hoş geldiniz Turan bey."
"Hoş mu zaman gösterecek Asude." Asude anlamadı ama üzerinde durmadı. Merdivenleri çıkan patronunun peşinden hızlı hızlı giderken aynı zamanda o yokken olanlardan ve bakması gereken işlerden bahsediyordu. Odasına girdiğinde de peşinden girmiş konuşmaya devam ediyordu. O konuştukça Turan yorulmuştu. "Asude!" Kendisine seslenilmesiyle dikkatini tabletten Turan'a verdi."Efendim Turan bey." "Nefes al. Sakin buradayım kaçmıyorum." Asude mahcupça kafasını salladı. "Çıkayım mı?" Turan ona baktı. "Çıkma bize kahve söyle. Bodrumdaki ihale ile ilgili her şeyi istiyorum. Finans müdürünün bir çalışma yapmış olması lazım. Onlar dahil hemen kim ne yaptıysa toparlayıp getirsin." Asude kafasıyla onayladı. "Tabi bana yarım saat verin hepsiyle karşınızda olacağım. İstediğiniz başka bir şey var mı?" "Yok. Bekliyorum." Asude odadan çıkıp hemen istediklerini yapmaya başladı. Bu sırada şirkete gelen Mustafa hemen Turan'ın yanına gitmişti. Kapıyı çalıp içeri girdi. Turan onu görünce konuşmadı, karşısındaki koltuğu gösterdi. Mustafa oturduğu gibi konuşmaya başladı. "Abi dediğini yaptım. Peşlerinde ikişer adam var. Malları Bayburt tarafında bir depoya götürmüşler. Alıcı arıyorlarmış." Turan tek kaşını kaldırmış dinliyordu. "Bu adam delirdi mi Mustafa? Hem benim adamlarımı hastanelik ediyor. Hem malımı çalıyor. Birde benden çaldığı malı satmaya çalışıyor?" Mustafa ne dese bilemiyordu. O da şaşkındı. Bunun altında başka bir iş olduğunu düşünüyordu ama acele etmedi. Nasıl olsa kokusu çıkardı. Sakince oturdu, konuşmuyor öylece dışarıyı izleyip düşünüyordu. Turan'ın bu sessizliği Mustafa'yı korkutsa da bir şey demiyor öylece onu izliyordu. Birkaç dakika böyle sessizce oturduktan sonra yüzünde korkutucu bir gülümseme belirdi. Turan'ın gülümsemesini görünce korkmuştu. Elini masaya vurdu ve ayağa kalktı hızlıca keyifi yerinde olduğunda yaptığı gibi ceketini astı, Mustafa'nın karşısına oturdu. Kenardaki kutudan bir pro aldı. Mustafa bu duygu geçişlerine zamanla alışsa bile hala ara sıra korkuyordu. "Mustafa. Şöyle yapıyoruz koçum..."
Zeynep ise anne-oğul günü ilan ettikleri bugünde yeterince odada pinekledikten sonra denize açılmaya karar verdiler. İmkanı olsa karaya ayak basmazdı. Kendi gibi oğlu da denize aşıktı. Çantaları hazırlamış, bilgisayarını ve evrakları almayı unutmamıştı. Yolda alışveriş yapıp yata geçtiler. Çok uzaklaşmadan açılmışlardı. Zaten güneş batmak üzeydi. "Yaa anne hile yapıyorsun." Zeynep şaşkınca oğluna baktı. "Aaa asıl sen mızıkçılık yapıyorsun." Bora elindeki kartları bırakıp yan tarafına doğru döndü. Yemek yemiş sonra uno oynamaya başlamışlardı. Her zaman olduğu gibi kaybettiğini anladığı anda Bora mızıkçılık yapmış ve oyunu bırakmıştı. Zeynep gülerek kollarına aldı oğlunu, Bora yalandan kaçmaya çalışmıştı ama annesinin kocaman öpücüklerine dayanamamış ve barışmışlardı. Geceyi sohbet edip, yıldızları izlerken uyuyakalarak bitirmişlerdi. Zeynep uzun zaman sonra bir adamı düşünürken uyuyakaldı.
Turan bütün gün çalışmış. Geç saatte eve gitmek için arabasına bindi. Yola çıktığında direkt adamını aradı. "Samet. Napıyorsunuz koçum?" "İyiyiz abi sağol. Zeynep hanım tüm gün odasından çıkmadı. Saat dört gibi otelden çıktı oğluyla birlikte marinaya geldiler sonra açıldılar. Çok uzaklaşmadılar. Bizde izlemedeyiz." Turan gülümsedi. Kendi gibi o da her fırsatta denize açıldığını duymak hoşuna gitmişti. "Tamam koçum dikkat edin. Bir şey olursa haber verin." "Emrin olur abi iyi akşamlar." Turan telefonu kapatınca koltuğa yaslandı yolu izlemeye başladı. "Deniz kızım" diye mırıldandı gülümseyerek. Arabayı kullanan Mustafa dayanamadı. "Abi neden Samet'i yolladın. Onlara kadar bulaşmazdı sanki." Turan ona döndü. "Onlara bulaşır diye değil, ben buradayken herhangi bir şey olursa diye." Mustafa kafasını salladı. "Abi sevkiyatları iki gün sonra cuma yapıcaz." Turan sadece kafasını salladı. Evin bahçesine girdiğinde son kalan enerjisiyle kendini odasına attı. Uyumadan önce düşündüğü son şey aylardır olduğu gibi Zeynep'ti. Ama bir farklı artık varlığından emin bir şekilde güvende olduğunu biliyordu. "İyi uykular deniz kızım." Uykuya dalmadan önce Ağzından çıkanın farkında bile değildi.