LEKE!

809 Words
Belki de hata yapmıştı, belki de acısının can yakarak geçeceğini düşünmüştü. Pişmanlık duydu Ali bu evlilik işini kabul ettiği için, ama artık geri dönüşü yoktu. Kabul etmişti, çünkü o an ki aptallığıyla Ayşe'nin canını yakmak istemişti. Elinde bir viski bardağıyla barda oturuyordu, iyice bulmuştu kafayı. Yanına Demet geldi, Ali görmedi onu. Gözü herkese kördü sanki, Demet onu fark etsin diye koluna dokundu. Ali yavaşça ona baktı, kaşları çatıldı. "Ne arıyorsun sen burada," dedi zar zor konuşurken. "Baban söyledi, yanında olmamı istemiş demek ki. Birlikte içelim, birkaç gün sonra nişan olacak, onun şerefine seninle bir kadeh şarap içeriz diye düşündüm. Tabi sen daha ağırını seçmiş gibisin," dedi elindeki viskiye bakarak. "Ben zorunlu olduğum için nişanlanıyorum seninle, sevmiyorum seni. Bunu bildiğin halde kabul mu ediyorsun beni?" Demet'e bunu zaten dün akşam da söylemişti, ama o bunu düğünden sonra düzelteceğini düşünüyordu. "Biliyorum, defalarca söyledin. Ali en azından arkadaş olarak kalırız, aynı evde yaşayacağız. Bana karşı mesafeli olma!" Ali dinlemedi bile. Gözleri kızarmıştı, içindeki acı hâlâ dinmek bilmiyordu. Ayşe'yi engelleyerek acısı geçer sanmıştı, bunu düşünecek kadar aptaldı. "Ben sevmemem gereken birini seviyorum, unutamıyorum!" Kafası yerinde değildi, acısını herkese anlatıp durmak istiyordu. "Geçecek zamanla, bana alışacaksın. Güzel bir evliliğimiz olacak, tabi herşeyden önce bunları senin de istemen gerek!" Demet'in aklında bugünden istifade etmek vardı. Ali'ye aşık değildi, ama hoşlantı duyuyordu. Belki de babasının gazına geldiğinden hissediyordu böyle, Ali'yi parmağında oynatıp tüm parasını kendileri için kullanacaktı. Bu düşünceyle gülümseyip elini sırtına koydu. Ali ona döndüğünde uyukladığını gördü hafiften, Demet yaklaşıp yanağından öptü. "Hadi, gidip uyuyalım. Sözlüm olarak bu gece bu kadar yeterli diyorum!" Ali başını olumsuz anlamda salladı. "Yetmez, ölene kadar içeceğim! Ayşe'yi birkaç saniye de olsa unutmam lazım, bunun için daha fazla içeceğim!" "Kalkıyoruz dedim, kalk yoksa babanı arayacağım!" Ali bardağında kalan içeceği içti, daha sonra yerinden kalktı. "Peki, gidelim eve! Uyumak istiyorum, çok konuşup yorma beni." Ayakta bile zor duruyordu, Demet koluna girdi Ali'ye yürümesinde destek olmak için, dışarı çıktıklarında Demet onu arabasına bindirdi. Kendi de binince arabayı çalıştırdı. "Ben kendi arabamda gitmek istiyordum, neden buna bindirdin beni?". Bunu sorarken gözleri yarı açıktı. "Sarhoş şekilde araba kullanamazsın, sus artık Ali. Varana kadar uyu, otele gidiyoruz. Baban senin bu halde eve gittiğini görürse demediği kalmaz, o yüzden bugün otelde kalman daha doğru." Asıl planı bu geceden istifade etmekti, Ali'ye ne kadar yakın olursa o kadar iyi olurdu bu evlilik için. Ali'nin aniden caymasına müsaade edemezdi, bu evlilik öyle ya da böyle olacaktı. Otele vardıklarında odaya taşıdı Ali'yi Demet oradaki çalışandan yardım alarak. Ali kendini yatağa attı ve uyuklamaya başladı. Demet o uyurken soyunmaya başladı, üzerinde hiçbir şey kalmayınca Ali'ye yaklaştı. Onun uyuduğunu görünce öpmeye başladı, Ali bunu hissedince gözlerini açtı, Demet'i karşısında çıplak halde görünce doğruldu. "Kafayı mı yedin kızım sen, bu halin ne?" Bunu sorarken ayılmak için zorluyordu kendini, ama zorlanıyordu bundan. "Biz karı koca olacağız, ayıp değil bu. Ben seninle olmak istiyorum," derken dudaklarını dudaklarına kapatıp öpmeye başladı. Ali onu omuzlarından itti. "Ben istemiyorum, defol git. Ben hiçbir kadına dokunmayacağım, bunu aklına sok, sana ben herşeyi boşuna itiraf etmedim. Sen herşeyi bildiğin halde kabul ettin ve şu an cayıyorsun. Çık şimdi, ben uyuyacağım," dedi. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu, bu yüzden yatağa uzandı uyumak için. Demet'in durmaya niyeti yoktu, Ali karşı koyamayacak kadar sarhoştu. Demet onun biraz daha dalmasını bekledi, istediği olunca hissettirmemeye çalışarak tişörtünü indirdi. Daha sonra pantolon ve boxerını indirdi ve attı. Ali de çıplak kalmıştı. Demet ona sarıldı, aralarında hiçbir mesafe yoktu. Artık o da uyuyabilirdi, yarın zaten uyandığında istediği gibi rol kesebilirdi Ali'ye. Ayşe o saatlerde uyumamıştı, tüm gece ona ulaşmayı denedi. Hiçbir yol bulamadı, Serra'ya anlatamadı, o fotoğrafları çektirmek saçma gelebilirdi. Bir an önce bir çözüm bulmalıydı. Ali eğer Ayşe'ye sebebini sormadıysa babasına körü körüne inandığı anlamına geliyordu. Onun tanıdığı Ali sorgulamadan inanmazdı kimseye. Bu yüzden bu fotoğrafları açıklasa bile inanmazdı Ali ona. Bu düşünceyle sabahı etmişti. Ali gözlerini aralamaya çalıştı, başının ağrısından onu bile yapamıyordu. Gözleri kapalı dün geceyi düşündü, son hatırladığı şey bara gidip viski içmeye başlamasıydı. Gözlerini açtığında karşısında Demet'i gördü, tamamen çıplak bir şekilde Ali'nin kollarında uyuyordu. Nabzı hızlanırken kendi üzerine de baktı, o da aynı şekilde çıplak olduğunu görünce küfür etti. "Hassiktir, Demet, burda ne arıyorsun kızım sen?!" Böyle dediğinde Demet gözlerini araladı. Ali'nin uyandığını görünce gülümsedi, onu öpmeye çalışınca Ali iterek uzak tuttu kendinden. "Demet, ne oluyor burada? Biz niye bu haldeyiz, lan adam gibi açıklama yapsana!" "Ali ne bu tepki, dün gece beni arayıp yanına çağırdın birşeyler içelim diye. Seni dinleyip yanına geldim, otele gelmeyi sen istedin. Gelince de ilişkiye girmek istedin, bende sözlüyüz diye karşı gelmedim. Ne var bunda bu kadar, tepkine bak!" Ali dün geceyi düşündü, ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Bunun doğru olması imkansızdı, dün o kadar konuştuktan sonra bunu yapmış olamazlardı. "Yalan söyleme, doğruları anlat!" Bu halde başka ne yapmış olabilirlerdi ki zaten, son çare soruyordu bunu. "Ali, bunu isteyen sendin, şu tavırların gerçekten kırıcı!" Asıl kırıcı olan bu değildi, asıl kırıcı olan Ali'nin sevgisine ihanet etmesiydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD