4. Bölüm: Astım Krizi

1917 Words
#Zeli Pençeleri boynumu çepeçevre sararken nefes almam giderek zorlaşıyordu. Bacaklarımla ona direnmeye çalışsam da, boynumu saran o kavramaya karşı hiçbir şansım yok gibiydi. Güçlü pençeleri boynumda acı dolu bir halka oluştururken nefes almak artık adeta bir hayal gibiydi. Yüzüne baktığımda sinirle bakmaya devam ederken ikimizden biri de geri adım atmayacak gibiydi. Boynumdaki eller sıklaştıkça ben de bacaklarımla boynunu sıkıyordum. Aniden bedenini hızla döndürdü. Bacaklarımın üstünde keskin bir ısırık hissettiğim gibi içimden bir çığlık yükseldi. Keskin dişleri etimi delerken boynundaki bacaklarım acının etkisiyle gevşemişti. Ellerini boynumdan çekip ısırmaya devam ettiği bacağımı serbest bıraktı. Hamle yapmak için hareket etmeme zaman kalmadan bacaklarımın arasında sıyrıldı. Elim ısırdığı bacağıma giderken elimi kavradığı gibi arkama verip arkama geçti. Elimi sıkan pençeyle acımı yok saydım. Kulağıma doğru eğilip “Yolun-” Sözünü bitirmesine fırsat vermeden serbest olan elimle kafasını kavrayıp kafasını yüzüme indirdiğim gibi kulağını ısırdım. Adamın ağzından dökülen sinirli hırıltılarla dişlerimin baskısını arttırdım. Sırtıma inen dizlikle etini koparırcasına kulağından ayrılırken “Seni öldürürüm kadın!” diye bağırıp üzerime atladı. Bu sefer boğmak için boynumu saran pençelerden kurtulmak için bacaklarımı hareket ettirdiğim gibi bir elini boynumda bırakıp diğer eliyle bacağımı tutmaya çalıştı. Dikkatini benden ayırdığı bu kısacık anda boğazımı elinden kurtarmak yerine masa örtüsünü çektiğim gibi üzerine devrilen meyve tabağıyla adam, boynumdaki elinin gücünü arttırdı. Gittikçe nefesim daralırken elime gelen meyveyle geriye kalan tüm gücümle meyveyi bana öfkeyle bakan adamın gözüne indirdim. Bu sefer acı dolu çığlığına engel olamadığı gibi boynumu bırakıp gözünü kavrayınca rahat nefes almanın rahatlığıyla öksürmeye başladım. Fakat zamanım olmadığının farkındaydım. Yerimden kalkmaya çalıştığımda ayak bileğimi kavrayan adamla “Bırak!” diye bağırdım. “Seni öldüreceğim!” Tehlikeli sesiyle gülümseyip “Ne oldu tek gözlü dev? Elma yemek hoşuna gitmedi mi?” diye alayla sordum. Adam elini gözünden çekmeden diğer gözüyle bana göz dağı vermek istercesine kötü kötü bakıp başını salladı. Hamle yapmak için hareket edecekken adamın ayak bileğimi savururcasına serbest bırakmasıyla savurulan bacağımdan çok bırakmasına şaşırdım. Birdenbire bacaklarımın üzerine inen sandalyeyle şaşırıp zayıflık göstermem gerektiğini anladım. Bacaklarımı kıskıvrak yakalamasıyla ellerimle ona yetişmek istesem de bacaklarımı hareket ettiremediğim için kapana kısılmıştım. Adam elini gözünden çekmiş ama gözü kapalı bir şekilde diğer sandalyeyi de karnımın üzerine bırakacakken sandalyenin başını tutup adamla boğuşmaya başladım. Boğuşmanın verdiği dikkatsizlikle elini bacaklarımın üzerine kapanan sandalyeden çekmesiyle sandalyeyi serbest bıraktığım gibi adam geri doğru gidp yemek masasına çarptı. Bacaklarımı esir eden sandalyeden hızla kurtulup ayağa kalktığımda öfkeyle birbirimize baktık. Üzerime doğru hamle yapmasıyla eğilip yuvarlanarak hamlesinden sıyrıldım. Adamla değişen yerlerimizle yerdeki masa örtüsünü fark etmemle masa örtüsüne uzandığım gibi örtüyü kavrayıp ayağa kalktım. Bir elimdeki örtüye bir de bana baktı. Ellerini dövüş pozisyonuna getirip gard alınca iki elimle örtüyü yanlara doğru çekip adama odaklandım. Kapalı olan gözüne rağmen savaşmaya devam etmesi takdire şayan! Birbirimizin etrafında dönerken yapacağımın hamlenin sistematiğini hesaplamaya çalıştım. Görmeyen gözüne rağmen attığı düzenli ve sağlam adımlarla profesyonel bir dövüşçü olduğunu belli ediyordu. Acaba Karga salağı Aras’ın boksör arkadaşlarından birini mi kaçırdı!? Olur da olur ha! Bir dakika ya, Aras uzun süredir Damla’dan başkasıyla görüşmüyordu. Belki bulaşacakları tuttu! Faturası da bana patladı! Hissettiğim sinirle elimi alnıma vurup sinirden ağlamamak için kendimi tutsam da bu evde kırk bir gün boyunca Aras yerine onun arkadaşıyla birlikte olmak sinirlerimi fena bozmuştu. Öfkeyle adamın üzerine yürüyüp dövüş pozisyonunda olan ellerini örtüye doladım. Örtüyü iki yandan sımsıkı tutarken “Senin-” Karnıma inen tekmeyle iki büklüm oldum. Geriye doğru birkaç adım giderken derin derin nefesler almaya çalışıyordum. Örtüyle üzerime gelen adamla elimi karnımdan çekip havaya fırladığım gibi sol ayağımı adamın yüzüne indirdim. Yüzüne yediği yumrukla gerilerken elimi karnıma götürüp her ihtimale karşı neden çelik yelek düşünmediğime üzüldüm. “Neyse ki karın kaslarım sağlam!” Başımı sağa sola sallayıp nefeslenmeye çalıştım. “Aaah!” diye bağırıp üzerime gelen adamla hızla ona dönüp elindeki örtüyü tuttum. İkimizde birbirimize kızgın boğa gibi bakarken aynı anda karnımıza doğru kalkan bacaklarımızla bacaklarımız birbirine değdi. Sinirle adamın yüzüne baktığım gibi yüzüme inen kafayla arkaya doğru sendeledim. Yüzüme yediğim kafanın sarsıntısıyla burnunu tutarken başımı serserice sağa sola salladım. Kollarımı sırtımda birleşik hissedince “Lânet!” diye bağırdım. Adam çenemi kavrayıp başımı yukarıya kaldırdı. Birbirimize bakmamızı sağlarken göğsünün sert sert inip kalkmasından iyice öfkelendiği belli oluyordu. “Kimsin!?” Ben de senin kim olduğunu merak ediyorum ama şimdi önemli olan seni yenmek ama sırtımda birleşen ellerimle hareketim kısıtlıydı. “Kimsin!!!” Tekrar bağırıp beni kendisine hırsla çekince elimin geldiği aralıkla adamın penisini kavradım. Gözleri şaşkınlıkla açılırken “Ecelin demiştim!” dediğim gibi penisini çekecekken adam, beni kendine daha da yaslamasıyla taktiğim boşa çaldı. Bırak dercesine baksa da çenemi serbest bırakıp elini arkasından dolandırıp alttan elimi tuttu. Elimi penisinden çekmeye çalışırken hızla kafamı arkaya doğru salladım. Adamın burnuna gelen başımla adam öfkeyle elimi penisinden çekip beni kendine döndürdü. Gözleri kızgınlıktan kıpkırmızı olurken sırtım tekrar yemek masasıyla birleşti. Üzerime abanmasına izin vermeden ayağımı kaldırdığım gibi karnına indirdim. Adam geriye doğru giderken masadan fırlayıp ocağın yanına geçtim. “Ne yapıyorsun kadın!?” Tükürürcesine bağırıp üzerime doğru gelince “Bırak!” diye bağırdım. Öfkeli gözleri daha da harlanınca “Canımı kurtarmak için seni öldürmem gerekiyorsa öldürürüm!” dediğim gibi ocaktaki bıçak bloğundan aldığım aslında plastik ama normal görünümlü bıçağı adamın yüzüne karşı tuttum. Elimdeki bıçağa rağmen geri adım atmamakta kararlı olunca el mahkumu savunma moduna geçtim. Bana doğru attığı adımla ben de ona doğru adım attım. Temkinlimce üzerime gelmeye devam edince “Aras’ın arkadaşı mısın?” diye merak sordum. “Ne diyorsun sen!?” diye bağırıp üzerime atlayınca hiç çekinmeden bıçağı boynuna geçirdim. Plastik bıçak omza zarar vermez ama boyun gibi hassas noktaya gereken cevabı verir! “Ahhh!!!” diye bağıran adamla gözlerinin içine soğuk bir ifadeyle bakarak bıçağı boynundan çektim. “Seni uyarmıştım!” Acıyla boynunu tutan adama zaferle gülümsedim. Elini boynundan çekip üzerime gelince bıçağı tekrar havaya kaldırsam da adam bileğimi kavradığı gibi karnıma geçirdiği tekmeyle bıçak elimden kayıp yere düştü. Karnıma indirdiği tekmeyle de yetinmeyip hızla bedenimi duvara yasladı. Boğazımı tekrar saran ellere tırnaklarımı geçirsem de durmadı. Gittikçe nefes almam zorlaşırken kalan son gücümle gömleğini tuttum. Adamı kendime doğru çekerken aklıma gelenle elimi gömleğinden kaydırıp gözlerimi yumdum. Şerefsiz boynumu sıkmaya devam ederken tepki vermeyen bedenimle adam beni sarstı. “Lan ben seni gebertmez miyim oruspu!” Duyduğum hakaretle taktiğimden vazgeçip gözlerimi araladığım gibi dizimi adamın penisine indirdim. Sona doğru gevşeyen elleri bu hareketimle tamamıyla benden uzaklaşınca yerden kalkmasına izin vermeden üzerine atladım. Acısını boş verip omuzlarımdan beni kavrayınca yüz yüze baktık ve hiç umursamadan yüzüme yakın olan yüzüne iyice eğilip burnunu ısırdım. Tüm gücümle dişlediğim burnuyla adamın omzumdaki elleri gevşeyip yüzümü bulurken aniden üzerinden kalkıp etini koparırcasına burnunu serbest bıraktım. Can acısıyla bir güzel küfürlerini sıraya dizerken elimi karnıma götürüp karnımı yokladım. Karnıma yediğim tekmelerin şiddetini var olan karın kaslarım bile azaltamıyordu. “Şerefsizin gücüne bak lan! Resmen pestilim çıktı!” Aniden boynuma dolanan kollarla dirseğimi boynuna geçirdim. Boynumdaki ellere bay bay derken kolunu kavrayıp ters çevirdiğim gibi dirseğimi sırtına indirdim. Yüzüne doğru eğilirken kolunun kırılmasını umursamadan diğer koluyla boynumu tuttuğu gibi beni öne doğru çekip ileriye savurdu. Son anda serbest bıraktığım kolunu kontrol edince gözlerimi yumup bu adamı nasıl alt edebileceğimi düşündüm. Yaptığım gafın farkına varmanın endişesiyle gözlerimi araladığımda adamın arkasının bana dönük olduğunu fark ettim. Demek o da beni nasıl yeneceğini düşünüyor. Dikkatlice adama baktığımda göğsünü tuttuğunu fark etmemle yorulduğunu anladım. Sonunda! Bir an domuzla savaşım hiç bitmeyecek zannettim! Sessizce yerdeki masa örtüsüne uzanıp örtüyü elime aldım. Yerimden kalkıp mutlulukla adama doğru adım attığımda adamın ellerinin birbirine çapraz bir şekilde durduğunu fark ettim. Bir eliyle gömleğinin düğmelerini açmaya çalışıp diğer elini de ceketinin iç cebine titreyerek götürse de başarılı olamadı. Arkaya doğru sendelemesiyle iyice elden ayaktan düştüğünü anladım. “Zayıflığı fırsata geçirme vakti!” İki yana açtığım masa örtüsüyle üzerine atladığım gibi örtüye düğüm attım. Birkaç düğüm daha atsam da adamdan gelen tepki öne doğru düşüş olunca korkuyla elimdeki örtüyü bırakıp adama yaklaştım. Yerdeki yüzünü kaldırdığımda baygın bakışlarla yüzüme bakıyordu. “İyi misin? Zar zor nefes almaya çalışarak bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Ne dediğini anlamayınca kulağımı dudağına doğru indirdim. Kesik kesik “Astım!” dediğinde gözlerim fal taşı misali açıldı. Gözümün önüne adamın elini cebine götürmeye çalıştığı an gelince adamı serbest bıraktığım gibi yere düştü. Soğukkanlılığımı diri tutmaya çalışarak eğilip adamın iç cebinde aradığı ilacını almaya çalışsam da bağladığım düğüm yüzünden iç cebine ulaşamıyordum. Hızla yerimden kalkıp adamı ters çevirdim. Düğümü çözüp örtüyü etrafa fırlattım. Adamı kendime çevirdiğimde gözlerinin açık olmasıyla daha hızlı hareket edip iç cebindeki ilacı aradım. Elime gelen kutuyla mutlulukla kutuyu cebinden çıkarıp yüzüne baktım. “Buldum!” dediğimde elini kutuya doğru uzattı. Kutuyu uzattığımda eline almada başarılı olamayınca yerimde hareketlenip başını dizimin üzerine yatırdım. Kutunun ağzını açıp adamın ağzına verdiğimde kesik kesik olsa da kutunun içindekini içine çekmeye başardı. İçimde oluşan rahatlamayla yüzünün çizgilerini izledim. Yüzündeki çizgiler gevşedikçe mutlu oluyordum. Başını sağa yatırınca kutuyu ağzından çekip “Nasılsın?” diye sordum. Cevap vermemesi üzerine elimi karotis arterine götürüp nabzını yokladım. Nabzı yavaş bir şekilde atınca gözlerimi yumdum. Kendime gereken telkinleri yapıp gözlerimi araladım. Başını dizimden indirip mutfaktan çıktım. Kapının önünde durup biyometrik sistemin bedenimi algılamasını bekledim. Bedenimi algılayan sistemle kapıyı ardına kadar açıp mutfağa koştum. Adamı kollarından tutup sürükleyerek mutfaktan çıkardım. Geçit holüne geldiğimizde sistemin tekrar beni algılamasıyla kapıdan çıkmak için hareket ettim. Adamı sürükleyerek kapıdan çıkarmaya çalışırken aniden koridorun zemini bir enerji kalkanıyla kaplandı. Kalkan yüzünden ilerleyemezken ne yapacağımı şaşırdım. İleriye gelip sistemin tekrar beni algılamasını sağlasam da birkaç adım geriye gittiğimde ise yüksek teknolojili holografik projeksiyonlar devreye giriyordu. Engeli aşmaya çalışsam da devreye giren ‘Zaman Döngüsü Tuzağı’ ile sistem beni geri püskürtüyordu. Sinirden ağlamamak için kendimi tutarken zaman döngüsü tuzağı yüzünden hareket dahi edemiyordum çünkü zamanı yavaşlatıp beni ağır çekimin içine hapsediyordu. Dışarıya çıkmak için attığım her adımda geriye dönüş yapıyorum. Aklıma gelen ayrıntıyla yere eğilip adamı kontrol ettim. Gözleri kapalı olup yavaş yavaş nefes alsa da nefes alamaya devam etmesiyle az da olsa rahatladım. Kurduğum sistemin yapısını hatırlamak için gözlerimi yumdum. Zihnimden ‘Adamın evden çıkmasına izin veriyorum!’ diye geçirdim. Gözlerimi aralayıp sistemin beyin dalgalarımı algılayıp cevap vermesini bekledim. Etrafımızı saran enerji kalkanın erimesiyle gülümsedim. Ayağa kalkıp adamı kollarından tuttum. Adamı holden dışarıya doğru sürüklerken zaman döngüsü tuzağı da devreye girmemesiyle sevincim katlandı. Sonunda adamla dışarıya çıktığımızda onu bahçedeki salıncağa bıraktım. Üzerindeki ceketi çıkarıp gömleğinin düğmelerini açtım. Elimi karotis arterine koyup gözümü kolumdaki saate diktim. Dakikada atan nabzı orta düzeyde olması astım krizi geçiren biri için normal olduğunda sorun etmedim. İçeriye geçip mutfaktan yere bıraktığım ilacını aldım. İlacı ve kutusunu kontrol ettiğimde fark ettiğim ayrıntıyla gülümseyerek ecza dolabına baktım. “Aras’la aynı ilacı kullanmanız çok iyi!” İlacı elimde sımsıkı kavrayıp buzdolabından buz alarak dışarıya çıktım. Yanına varıp oturduğumda gözlerinin hafif aralık olduğunu fark edince “İyi misin?” diye sordum. Cevap vermeyince yerimden kalkıp tekrar nabzını yokladım. Nabzı gittikçe düzene girdiğini fark edince cevap vermemesini umursamadım. Buzu elime alıp adamın gözüne vurduğum elmanın üzerine bıraktım. Buzu bırakmamla irkilerek tepki verince “Merak etme seni mahvetmiyorum sadece ayıldığında fark edeceğin gözünün kaderini azaltıyorum!” dedim. Bir şeyler mırıldanıp dursa da takılmadım. Geri yerime oturacakken ceketini elime alıp yerime oturdum. Her ihtimale karşı ceketin içinde başka ilaç olup olmadığını kontrol etmeye başladım. Elime gelen cüzdanla cüzdanı çıkarıp kucağıma bıraktım. Ceplerini didik didik etsem de cüzdandan başka bir şey bulamadım. Gözlerimi adama çevirip “Kim olduğumu sorup durdun ama öğrenemedin! Bak bana, sana gerek kalmadan senin kim olduğunu öğreniyorum!” dedim. Cüzdanı açıp içini kontrol ederken elime gelen VİP kartıyla zengin biri olduğunu anlamış oldum. Cüzdanın en alt bölümünde duran kimlik kartı görünümlü kartla merakla elimi karta uzattım. Kartı elime alıp kimlik kartı olduğuna emin olunca adama dönüp “Bakalım kimin nesisin tek gözlü dev!” dedim. Kartın üzerindeki isim soy isimle gözlerimi fal taşı misali açıp adama döndüm. Bir karta bir de adama bakıp “Yok artık!” dedim...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD