#Zeli
Dünkü çatışmadan sonra adamla bir daha iletişim kurmadığım gibi akşama doğru tuvalet ihtiyacı için iplerini çözüp serbest bıraktım. Bana sataşmayıp evden çıkmak için yollar aramaya çalıştı. Deneyeceği her yol başarısızlıkla sonuçlanınca kulaklarım gür sesiyle şenlenip durdu. Sonunda pes edip içeriye girdiğinde bana deliymiş gibi bakıp durdu. Bakışına cevap vermeyip uyumuştum. Sabah uyandığımda ise benimle konuşmak istediğini söyleyip bahçede beni beklediğini söyledi. Konuşmak istemesem de sakinleşen ve durumu anlamaya çalışmasını arka plana itemedim. Fakat bahçeye çıktığımda deneme amaçlı kapıya gidip boş dönünce saydırmaya kaldığı yerden devam etti.
“Beni buraya çağırma sebebine gelmeyeceksen içeriye geçip kahvaltı yapacağım!”
Bağırmam üzerine duran adamla bakışları beni buldu.
“Ne kadar aptalca bir hareket yaptığının farkında mısın!?”
Tükürürcesine sözler ağzından çıkarken “Aptalca bir sistem olsaydı şimdiye kadar engelleri aşıp-”
Aniden koluma yapışıp kolumdan çekerek beni kendisine yaklaştırdı. Siyah gözlerindeki kıvılcımlarla beraber sert göğsü öfkeden inip kalkıyordu.
“Sistem kırk bir gün sonra ben varsam açılacak!”
“Aptal mısın? Kırk bir gün ne demek farkında mısın?”
“Evet farkındayım ve sen de sistemi Aras için meydana getirdiğimin farkında ol!”
Boynunda damarlar esmer tenine inat belirginleşirken sinirini önemseyip elimi omzuna koyduğumda elimi kavradı.
“Sana her şeyi anlattım ama sen Aras’ın yerine nasıl buraya geldiğini anlatmadın.”
İttirerek beni serbest bırakıp “Kırk bir gün sonra bu aptal sistem ortadan kalkacak mı?” diye bağırdı.
Tuttuğu bileğimi ovup “Evet ama birkaç şart var!” dememle sinirli bakışları yine beni buldu.
“Bana öfkeyle bakmak yerine anlamaya çalışan tarafını dinle!”
“Ne yapacağımı söyleme!” diye işaret parmağını bana sallayarak konuştu.
“Geber o zaman!”
Başka bir şey demeden arkamı döndüğümde “Deli!” diye öfkeyle konuşmasına konunun uzamaması için cevap vermedim.
İçeriye geçip mutfağa girdim. Buzdolabını açtığımda “Kadına bak, hiçbir şey olmamış gibi kalkmış kahvaltı hazırlıyor!” diye ileri geri hararetle konuşan adamla gülümsedim.
Başımı buzdolabından kaldırıp yüzüne baktığımda üzerindeki ceketi çıkarmış ellerini beline yaslamıştı. Gözleriyle beni döverken gülümsedim.
“Aç mı kalayım?”
Cevap vermemesiyle işime geri döndüğümde “Hazırla bakalım kahvaltı!” diye emir verince başımı kaldırmadan “Karşında her lafına evet diyecek uşağın yok!” diye uyardım.
“Allah, Allah ne hikmetse bu işte bir numara olduğunu düşünüyorum!” diye laf sokmaya devam edince başımı buzdolabından kaldırıp yüzüne baktım.
“Aşk uşağı olduğun için sana koymaz!”
Aşağılayıcı üslubuyla buzdolabının kapağını sıktım.
“Haddini bil ve insan ol! Karşında normal biri olmadığını unutma!”
Elini şaklatıp “Bak ben de bunu söylüyordum deli!” diye üstüne basa basa konuşup mutfağın içine girdi. Masadaki sandalyeyi çekip oturdu. Kaçan iştahımla masadan sandalye çekip karşısına oturdum.
“Adamlarım Aras yerine seni paketlediyseler bu benim suçum değil!”
Tek kaşını kaldırıp devam et dercesine bakarken işaret parmağımla masaya vurdum.
“Aras’a duyduğum aşk beni ilgilendirir!”
Masada yüzüme yaklaşıp “Burada olmama neden olan Aras pezevengine duyduğun takıntı!” dedi.
“Burada olma nedenin adamlarıma karşı direnememen!”
“Bak deli kadın beni delirtme aklı yerinde olmamana bakmam seni öldürürüm!” diye bağırıp elini masaya indirince “Aşkım takıntı değil ama düşüncelerin umurumda değil! Onun için Aras’a duyduğum aşk konusunda yorum yapma!”
Az önceki öfkesine tezat olarak serserice gülümsedi.
“Onun için mi yüce aşkını açıklıyorsun!”
Karşımdaki şahsiyetsiz şahsiyete laf anlatamayacağımı anlayınca yerimden kalkıp mutfaktan çıktım. Yerdeki yatağa geçip uzandım. Pikeyi üzerime geçip gözlerimi yumdum.
★★★★★
#Yağız
Aras pezevenginin evine erkenden gitmeseydim bunların hiçbiri yaşanmayacaktı! Ne yaptıysam da bu evden çıkmayı başaramadım! Dış kapıya yaklaştığımda istem dışı duruyordum. Sanki zaman durmuş gibi her şey ağır çekimde hareket ediyordu. Elimle yüzümü ovalayıp derin nefes aldım. Sakin kalıp durumu anlamlandırmaya çalışsam da kadın ‘Kırk bir gün!’ dedikçe sinirlerim geriliyordu. Masadan kalkıp buzdolabına yöneldim. Buzdolabını açıp bir şişe su çıkardım. Suyu kafama dikip yudumlarken aklıma gelenle suyu ağzımdan çektim.
“Kırk bir gün boyunca buradaysak bize yetecek seviyede su var mı?”
Kafamı buzdolabına çevirdiğimde normal bir buzdolabı gibi durduğunu görünce şişenin ağzını kapatıp hızlı adımlarla mutfaktan çıktım. Salona geldiğimde manyak kadının yatakta olduğunu görünce başımı olumsuzca salladım. Yanına varıp koluna dokundum.
“Immm!”
Aldığım dönütle içimde sövüp “Kalk sana önemli bir şey soracağım.” dedim.
“Biraz daha uyuyacağım!”
Kalkmayacağını anlayınca sorumu sormaya karar verdim.
“Evde yeterince su var mı?”
“Beni iç Aras!”
Ya sabır! Kadının adı Zeli değil Deli olmalıydı! Nüfus müdürlüğü harf hatası yapmış! Aras diye mırıldanmaya devam edince dayanamadım.
“Kalk lan!” dediğim gibi yakamdan çekilince dudaklarım dudaklarına değdi. Anında açılan gözleriyle şaşkınlıkla birbirimize bakarken kendime gelip geri çekildim. Şok olmuş gibi önüne bakmaya devam ederken birden gözleri kapandı. Şaşkınlığım iyice artarken konuştum.
“Az önce beni iç Aras diyen kadın bayıldı mı?”
Sözlerime ben bile inanmazken görüntü ortadaydı. Yine numara yapıp yapmadığını anlamak için kolunu tutup havaya kaldırdım. Kolunu serbest bıraktığımda bir ölü gibi yatağa düşen koluyla bu sefer bayıldığına emin oldum...