#Aras
“Benim ne suçum var?”
Elini kaldırarak beni susturdu.
“Görevin bitmeden görevini unuttun!”
“Damla’yla evliliğimi engellemek için bir şeyler çevirdiğine eminim! Eninde sonunda saklandığı yerden çıkacak!”
Elindeki kırbacı ileri geri sallayıp yere vurdu.
“Çıktığı an her şey için geç olursa bu bizim sonumuz olacağını nasıl düşünmezsin!”
Buz gibi sesiyle öfkem şiddetlenirken “Zeli bana deli gibi bağlı! Fazla zaman geçmeden beni görmek için geri gelecek!” dedim.
“Damla’yla evliliğini iptal ettirdiğini duyur!”
Duyduğumla kan beynime sıçrarken konuşmaya devam etti.
“Zeli’yi kendine bu kadar bağlamasaydın şu an Zeli şirkette olurdu!”
Yok artık ya, Zeli’yi kendime bağlamam için onca baskı yap şimdide elinizden kaçırdığınız içinde beni suçlayın!
“Bana verilen görevi yerine sorunsuz getirdim! Bundan sonrası ne beni ne de Damla’yı ilgilendirir!”
Yerinden kalkıp birkaç adımda dibimde durdu. Buzul gözlerini gözlerime dikti.
“Ait olduğun yere geri dönmek mi istiyorsun!?”
Gözlerimi yumup “Ait olduğum yer burası!” dedim.
“Zeli her şeyi hatırlarsa ona olan ihanetini asla affetmez!”
Gözlerimi aralayıp gözlerine baktım.
“Gözlerindeki kıvılcımlar bana bir şey yapamaz!”
Benden uzaklaştığında yumruğumu sıktım.
“Zeli’nin hatırlaması imkansız! En yakın adamımın istisnasız ona her gün bal yedirdiğini biliyorum!”
Başını olumsuzca sallayıp “Her şeye bu kadar yaklaşmışken Damla’nın varisliğini tehlikeye atamayız! Zeli’yi hemen bulup gözünün önünde tutmalısın yoksa hepimiz mahvoluruz!” dediğinde başımı salladım.
Kapıyı açıp odadan çıktığında Damla içeriye girdi. Hızlı adımlarla yanıma gelip boynuma sarıldı.
“Abim seni üzmedi değil mi?” diye endişeyle sordu.
Damla’yı kendimden çekip “Abin haklı!” dediğimde kafasıyla onay verip elini yüzüme yerleştirdi.
“Benim için olsa bile Zeli’ye yaklaşmana dayanamıyorum!”
Kızgın çıkan sesiyle çarpıkça gülümsedim.
“Asıl varis olduğunda bunların hepsi bitecek ve Zeli hak ettiği ölümü tadacak!”
Birden endişeyle kasılan yüzüne anlam veremedim.
“Ne oldu?”
Elini başına doğru götürüp “Zeli’yi öldürdüğümüz zaman meydana geleceklerden korkuyorum!” dedi.
Başımı olumsuzca sallayıp elini sımsıkı kavradım.
“Korkma çünkü Zeli şu an yarı ölü zaten. Bedeni onu tam ölü yapacak ve kimse nedenini bilmeyecek!”
Sıkkınca nefesini verip boynuma sarıldı. Elimi belinde birleştirip “Zehrin etkisi geçmeden Zeli’yi bulalım!” dediğinde “Bulacağım!” dedim.
Geri çekilip ciddi bir ifadeyle arkamdaki masaya odaklandı. Kalçamı yasladığım kenardan ayırıp ben de masaya baktım.
“Karga denilen adamı bulup sıkıştıralım!”
“Bugün Erkam’ın yanına gidip Zeli’yi soracağım. Orada Karga’yı görürsem gerekeni yaparım.”
Kafasını sallayınca yanına varıp beline sarıldım. Başımı boynuma gömüp “Enerjine ihtiyacım var!” dedim.
Boynundan ısırık aldığımda elleri belime dolandı.
“Benimde ama Zeli!” diye sona doğru endişeyle konuşunca kulağına ulaştım.
“Rahat ol, onu bulacağım!”
Belimdeki elleri sıklaşınca boynundan kocaman bir ısırık daha aldım. Başını geriye atıp bana yer açtığında duyduğum zil sesiyle sinirle gözlerimi yumdum.
“Abim!” diye çekinerek konuşan Damla’yla geri çekilmek zorunda kaldım.
“Gidelim bakalım yine ne isteyecek!”
Elini omzuma koyup “İyiliğimiz için!” dediğinde içimden var olduğum güne lânet ettim.
“Kendine kızma!” diye uyarınca “Hadi gidelim.” diyerek konuyu uzatmadan yürümeye başladım.
Odadan çıkıp salona geçtiğimizde elindeki kırbacı ileri geri sallayarak bizi bekleyen Buz’un önüne geçtim. Damla’da yanıma oturunca konuşmaya başladı.
“Ne istediğimi biliyorsunuz!”
Başımızı salladığımda “O zaman işinize odaklanın! Sonra ne yapacaksınız yapın!” dediğinde Damla yerinden kalkıp abisinin önünde eğildi.
“Özür dilerim abi.”
Gözlerini Damla’nın üzerinde gezdirip “Amacına odaklan!” diye emrini verip yerinden kalktı. Salondan ayrıldığında Damla yerinden kalkıp bana döndü. Zihninden neler geçtiğini anlamanın hayal kırıklığıyla yerimden kalktım.
“Erkam’ın yanına gidiyorum.”
Cevap vermeyeceğini bildiğimden hızlı adımlarla salonu terk ettim.
★★★★★
Erkam’ın evine geldiğimde hiç kimse tarafından hoş karşılanmamıştım. Gözüm Karga’yı arasa da bulamamıştı.
“Ne için geldin?” diye konuşan Erkam’la bakışlarımı salondakilerden çekip Erkam’a odaklandım.
“Zeli’yi görmeye geldim. Aradım ama ulaşamadım.”
“Hangi yüzle kızımın ismini ağzına alırsın!?” diye bağırarak konuşan Sevim’le bakışlarımı Erkam’dan ayırıp kısa bir an yüzüne bakıp ardından bakışlarımı yere eğdim.
“Yaptığım hatanın farkına vardım. Damla’yı sevmiyorum, Zeli’yi seviyorum!”
Başımı kaldırıp Sevim’e baktım.
“Zeli buradaysa lütfen çağırın. Sadece beş dakika konuşmak istiyorum.”
Birden koluma yapışan kolla yerimden kalktım. Erkam bana öfkeyle bakarken “Kızımın ismini ağzına bile alma!” diye bağırdı.
“Tatiana, çocukları odalarına götür!”
Sevim’in emriyle Tatian ve diğerleri, çocukları alıp salondan çıkınca salonda Erkam ve Sevim’le kaldım.
“Sevim teyze lütfen böyle yapma. Çok pişmanım. Sadece bir kere Zeli’yi görmeme izin ver!” diye yalvarmaya başladım.
“Zeli, evliliğin bitene kadar İtalya’ya gitti!”
Zeli İtalya’da değil geri zekâlılar!
“Ne, İtalya mı?”
“Evet!”
Kolumu Erkam’dan çekip Sevim’in yanına gittim. Elini sımsıkı tutup “Lütfen ona nasıl ulaşacağımı söyleyin. Ne isterseniz-”
Sevim elini elimden çektiği gibi tokadı yüzüme indirdi.
“Senin yüzünden kızımın adı deliye çıktı! Kızım evliliğini kabul etmişken hayatından defol git!”
Başımı hayır anlamında sallayıp elini tekrar kavramaya çalıştığımda kolumdan tutuldum. Gözümün önüne gelen korumayla Karga’nın Zeli’nin yanında olduğunu düşünmeye başladım. Erkam önüme geçip “Bundan sonra kızımın seninle selamı dahi olmayacak!” dedi.
Kolumu korumadan çekmek istesem de izin vermedi.
“Zeli’nin nerede olduğunu söylemeseniz bile bulacağım!”
Sevim ve Erkam bana öfkeyle bakarken arkamı dönüp evden çıkmak için kapıya doğru hareket ettim. Sevim’in sinirli sesi evde yankılanıp dururken korumayla beraber evden çıktım. Etrafımda var olan koruma çokluğunda Karga’yı göremeyince Zeli’nin yanında olduğuna yüzde yüz emin oldum. Benimle beraber evden çıkan korumaya dönüp “Karga nerede?” dedim.
Koruma arkadaki adamlarına göz işareti verip bana baktı.
“Aras Bey zorluk çıkartmaya devam edersiniz sizi zorla evden çıkartmak durumunda kalacağım!”
Sözünü bitirdiğinde yanımda biten iki korumayla dilimi ısırıp sinirle evden çıktım.
“Kahretsin!” diye bağırıp kapının önündeki arabama bindim.
★★★★★
#Cafer
Adamın çenesinden kavradığım gibi yumruğu yüzüne indirdim.
“Cevap ver lan! Patron nerede!?”
“Iııhmmm!”
Acı dolu mırıldanmasıyla sinirle dişlerimi sıktım.
“Suyu dök!”
Ferdi yerdeki kovayı alıp adamın yüzüne boca etti. Adam ayılır gibi olsa da kafası geri düşünce sinirle sandalyeye vurup yere düşmesini sağladım.
“Abi sakin ol!” diye konuşan Ferdi’yle öfkeli bakışlarım yüzünü buldu.
“Nasıl sakin olayım lan? İki gündür patrondan haber alamıyoruz!”
“Adam ölürse hiç haber alamayız!” dediğinde işaret parmağımla adamı işaret ettim.
“Derhal depoya götür ve tedavi ettir!”
Ferdi diğer adamlara işaret verince adamlar Karga denilen adamı yerden alıp sürükleyerek garajdan çıkardılar.
“Abi yeni bir kamera kaydına ulaştık.”
Duyduğumla Ferdi’ye döndüğümde bana telefonu uzattı. Ekranda patronun bindirildiği araba ormanlık bir alanda yol alıyordu.
“Devamı var mı?”
“Hayır abi ama o çevreyi araştırdım ve Çatal’ın o çevrede bir deposu olduğunu öğrendim!” dediğinde elimdeki telefonu sımsıkı kavradım.
“Çatal’ın yanına gidiyoruz!” dediğimde gözleri kocaman açıldı.
“Yürü!” diye bağırmamla hareketlenip hızlı adımlarla çıkışa doğru koşmaya başladı.
“Patronun kılına zarar gelsin senin her yerini çatallamazsam bana da Cemal demesinler!”
Depodan çıkıp Ferdi’nin çalıştırdığı arabaya bindim. Ferdi, Çatal’ın mekanına doğru sürerken cebimden yedek yüzüğü çıkarıp parmağıma taktım.
“Abi emin misin?”
Çekinerek çıkan sesiyle “İn!” dediğimde aracın hızını arttırdı...