5.

1265 Words
Gözlerimi açtığımda evin içinden sesler geliyordu. Anlaşılan bu sefer bizimkiler erken kalktılar. Koridora çıktığımda mutfaktan gelen sesleri duydum. Mutfak kapısından baktığımda üç erkeğin kahvaltı hazırlama telaşını gördüm. Salih abi, Oğuz ve Ali telaşla bir şeyler yapıyorlardı. Ali arkasına dönünce benimle karşılaştı. Şu anda elinde iki yumurta ve tava vardı. Gözüme hoş gözükmüştü. -Günaydın Ayşe Abla. Salih abi ve Oğuz da döndü. Salih abi kahvaltılıklar ile uğraşırken Oğuz domates diliyordu. -Günaydın. Bu gün kahvaltı sizden mi? -Baktık evin kızı kalkmıyor, biz el atalım dedik. Aslında ilk defa hazırlamıyorlardı, ama bu gün gözüme bir farklı geldiler. Kuzey abi kolunu omuzuma atınca tamam olmuştuk. -Hep Ayşe mi hazırlayacak? Biraz siz yapın işte. -Seni de bekleriz Kuzey Bey! Salih abi imalı bir şekilde Kuzey abiye laf attı. Abim ise yanımdan ayrılıp masaya oturdu. -Geldim. Hazır mı sofra? Herkes gülerken bende masaya oturdum. Biraz sonra hepimiz küçük masamızda birlikte kahvaltı yapıyorduk. -Bu gün birşey yapacak mıyız ? Ona göre plan yapalım. Salih abi günün sorusunu sormuştu. Kuzey abi hepimize baktı. Anlaşılan kafasından geçen bir şeyler vardı. -En son iş temiz olduğu için bu gün birşey yapabiliriz. Herkes yapacakmışız gibi hazır olsun. Haberleşiriz. -Bak buna sevindim. Bir ara artık ev kuşu olacağız sandım. -Yapma Oğuz, sen ve ev kuşu olmak. Oğlum sen rahat durmasın ki. -Abi onlar iş mi ya yapma. Küçük kaçamaklar. Kuzey abi Oğuz'a gülüp bana baktı. Sıra bana geldiği belliydi. -Evet Ayşe hanım size gelelim. Bize bir şeyler anlatmak ister misin? Kuzey abinin konuşma şekline bir tek ben gülmüyordum. Bu şekilde bir farklı olmuştu. -Ne anlatmamı istersin? -Güzelim kaç gündür bir şeyler olduğu belli. Üzerine gelmeyelim dedik, ama unutmaki biz bir aileyiz. Gözlerini dikmişler benden cevap bekliyorlardı. Anlaşılan bu gün kaçış yoktu. -Aslında birşey olduğu yok. Demir o günden beri bana kafayı takmış şekilde,ama ben hallederim. Salih va Kuzey abi yumruğunu sıkmıştılar. Oğuz şaşkın, Ali ise gidişatı pek beğenmemişti. -Bu ne demek oluyor? Seni rahatsız mı ediyor? -Salih abi büyütmeyelim. Ben hallederim. -Hayır Ayşe,sen o adamdan uzak duracaksın. Bundan sonra Kuzey ile ben halledeceğiz. Şerefsize bak. Zaten o gün bakışlarını hiç sevmemiştim. Arkandan gelmeler filan. Ortam iyice gerilmişti. Durumu kurtarmak için aklıma gelen şeyi hemen söyledim. -Bunları bırakın. Yarın büyük gün, unutmadınız değil mi? Beni bir tek Ali anladığı için gülümseyerek izliyordu. Anlaşılan çoktan unutulmuştu. -Yarın ne var ki? -Aşk olsun abi ,unuttunuz mu? Salih abi Ali'ye baktı,ama tık yoktu. Kimseden ses çıkmadığı için ben atladım. -Yarın evimizin medarı iftarının nereyi kazandığı belli oluyor. O artık bir üniversiteli olacak. Oğuz hızla Ali'nin üstüne atladı. Çocuk ezilmezse okula devam edebilecekti. -Vay be ,benim koçuma bak. Heyecanlı mıyız? -Yok abi, ben ne olacağını biliyorum. -Bak sen, ne olacakmış? -Tabiki de Ege üniversitesi, tıp bölümü olacak. Herkes bir ağızdan "oooooo" nidaları çıkmıştı bile. Aslında Alin'nin tercihlerini görmüştüm, ama olur mu bilmiyorum. -O zaman yarın akşam kutlama için plan yapalım. Bu güzel haber kuru kuru gitmez. Kuzey abi konuşup ayağa kalkmıştı. -Ben kaçıyorum, akşamı unutmayın. Herkes tamam derken gitmişti bile. Salih abi de odasına gitmişti. Üçümüz masayı toplayıp bulaşığı yıkadık. -Bu gün ne yapacaksın Ayşe? -Bilmem bir plan yapmadım Oğuz. Cebimde çalan telefon ile konuşma bölündü. Eskiden olsa direk Buse derdim ,ama şimdi bir de Güney var. Son konuşmadan sonra aramaz sanırım.Elime aldığım da Buse'den olduğuna sevindim. Mutfaktan çıkıp telefonu açtım. -Efendim Buse. -Benim kızım nasıl bakalım? -Iyiyim. -Iyisin... Peki beni sormayacak mısın? Kız triplerine başlamıştı bile. -Sen nasılsın? -Iyiyim. Bu gün buluşalım. Baştan söylüyorum ,itiraz istemiyorum. -Daha yeni buluşmadık mı? Ne oldu? -Sen ne acayip kızsın. Özledim işte, görüşelim. Buse'nin dediğine gülmüştüm. O da dayanamayıp güldü. Bu kız her seferinde beni bir şekilde güldürüyor. -Hadi yorma beni. Her seferinde kırk nazla geliyorsun, bu sefer benim için önemli. -Neden önemli? Buse yorulmaya başlamıştı bile. Evet bu kızı yoruyorum ve bunun farkındayım. Pes ediyor muyum... hayır , çünkü benim huyum bu. -Gelmeyecek misin? O zaman gelene kadar seni rahat bırakmam. -Tamam gelelim bakalım. Nereye? -Hele şükür, bu sefer sen bu tarafa gel. İskelede bekliyor olacağım. -Tamam, görüşürüz. Telefonu kapatacaktım iki Buse "Dursana, ne kapatıyorsun?" dedi. -Ne oldu? -Hemen çıkıyor musun? -Tamam dedim ya, çıkarım birazdan. -Söylesen ölürsün zaten. Şimdi kapat. Bu sefer Buse önden kapatmıştı. Her şeyi tane tane anlatacağım zaten. Odama geçip üstümü değiştirdim. Hep aynı tarz giydiğim için rast gele bir pantolon ve tişört çekip giydim. Saçlarımı toplayıp işimi bitirdim. İşte hazırlanmak bu kadar kolay. Koridordan geçerken "Ben çıkıyorum " dedim. Oğuz kafasını uzatmıştı. -Nereye? Bıkmış gözlerle ona baktım. Hala hesap vermeyi sevmediğimi ögrenemediler. -Tamam...Tamam... dikkat et. Akşama geç kalma. Tamam der gibi kafama onaylanıp dışarı çıktım. Hava güzeldi ve etrafta sinir bozucu bir şey gözükmüyordu. Bu gün güzel bir gün olsun lütfen. İskelede vapura binip karşıya doğru yola çıktım. Her zaman vapur yolculukları hoşuma gitmiştir. Deniz sesi ve kuşlar, iyi geliyordu. Vapurdan inince Buse'yi gördüm. Yanına giderken biri daha vardı sanırım. Buse bana doğru gelirken benim gözüm arkasındaki kişi de kalmıştı. -Canım, hoşgeldin. Gözümü alamadığım kişiye bakarak"Hoş bulduk." Dedim. Buse anlayınca arkasındaki oğlana döndü. Bu kız neden tek gelmedi acaba? -Sözlüm Buğra ve çok sevdiğim arkadaşım Ayşe. Sinirle arkadaşıma baktım. Bu kız benim bunlara sinir olduğunu biliyor. Sözlüsü anlamasın diye zorla "merhaba " dedim. -Selam Ayşe. Buse senden çok bahsetti. Sonunda seninle tanıştığıma sevindim. Oğlumuz Buse'yi seviyor anlaşılan. Değer verdiği gözlerinden belli. Tabi bizim şımarık kızımız farkındaysa. Diyecek bir şeyim olmadığı için gülümsedim. -Burada durmayalım, bir yerlere gidelim. Konuşacak çok şeyimiz var. Buse koluma girdiği gibi beni sürüklerken Buğra arkamızda kaldı. Fırsattan istifade kulağına yaklaştım. -Bana neden sözlünün geleceğini söylemedim? -Söylesem gelmezdin de ondan. -Gelmezdim tabi. Böyle şeyleri sevmediğimi biliyorsun. -Aman!!! Birini tanıyıp hayatına alırsın. Ben nasıl girdim hayatına diye düşünüyorum? Hem bir şeyi de değiştir artık. Böyle sevgisiz hayat mı geçer? -Acaba zorla hayatıma girmiş olabilir misin? Hem bey böyle memnunum. -Ne!!! pişman mısınız Ayşe hanım? Öyleyse gidelim biz. Buse yüzünü asıp çekilirken kolunu tuttum.. -Çocuk gibi davranma istersen. -Bir kerede gitme desen ölürsün.Kızım sen nasıl insansın? -Böyle bir insanım. Buse benimle uğraşmayı bırakıp bulduğu cafeye girdi. Buğra biraz arkamızdaydı.Bulduğumuz masaya kendimizi attık. İkisi karşıma oturmuştu. Buse elini bana uzatıp gösterdiğinde, parmağında yüzük vardı. -Dün Buğra bana evlenme teklifi tekrar etti. Sağolsun aşkım güzel bir sürpriz hazırlamış. Bende kabul ettim. -Sizi tebrik ederim. Benden sadece bu çıkınca Buse'nin heyecanı kalmadı. Kendini geri atıp üflemeye başladı. -Görüyorsun değil mi aşkım? Bu kız böyle işte . İnsanın tüm heyecanımı kursağında bırakır. Ben heyecanla anlatıyorum, onun verdiği tepkiye bak. Buğra karışmak istemediği için sadece gülümsedi. Buse bana bakınca bende tepki vermedim. -Buse lise yılından beri arkadaş olduğunuzu söyledi. Ayşe nasıl biri tanımak isterim. Buğra konuyu değiştirmek isterken daha karışık bir konuya geçiş yaptı. Buse merakla bana bakıyordu. Kız ben bile bilmiyorum, bakalım ne diyecek diye bekliyordu. Ne söylesem diye düşünmeye başladım . Başka biri olsa kestirip atardım, ama kızımızın sevdiği adama biraz olsun kibar olalım, değil mi? -Yani Ayşe farklı biri değil. Buse beni anlatmadı mı? İşte bu kadar güzel kaçılır. Buse verdiğim cevabı hiç beğenmemişti. - Hayatım Ayşe kapalı kutu. Benim sana anlatabileceğim bu kadar. Bu kız beni sinir ediyor. Oğlanın yanında böyle konuşmasa olmuyor mu? Bu sefer okları Buğra'ya çevirmeye çalıştım. -Önce siz anlatın. Ben ona göre birşeyler söylerim. Hayatımda ilk defa kibar konuştuğum kesindi. Oldu mu, bence oldu. Buse bile hayretle bakıyordu. Buğra düşünmeye başlamıştı. -Buse ile aynı okuldayız. Matematik öğretmeniyim. İzmir'liyim.... Böyle olunca zor oluyormuş gerçekten. Buğra bizi güldürürken masamıza gelen kişi ile gülüşüm yarım kaldı. Kesin hayal görüyordum. -Selam Ayşe.... Buse masaya gelen kişiye ve bana bakarken gözlerini kocaman açmıştı. Bu kadar şaşırması çok normaldi. İlk defa hayatımdan birini görüyordu. Bir dakika, bu çocuk benim hayatımdan biri değil ki. Karşımda iki merakla bakan gözler ve masamızın başında beni gülümseyerek izleyen şahsiyet. Neden herşey bu kadar kontrolümün dışında gelişiyor? Biran önce dur demem lazım, yoksa sonrası çok karışacak...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD