-Senin ne işin var burada?
-İşine ortak olmaya geldim.
Çoktan kaçmam gerekirken, oturmuş burada Demir ile kavga ediyorum.
-Demir in arabadan. Bende işimi yapayım.
Demir tam konuşacağı sırada gelen polis arabası sesi her şeyi değiştirdi. Oğuz işareti vermişti, ama polis arabası da sokağa girmişti.
-Bence kaçalım, yoksa yakalayacağız.
Mecburen dediğini yapmak zorunda kaldım. Arabayı hızla sürüp devam ettim. Tabi polis de arkamızdaydı. Anlaşılan bizim işi bir yerden duymuşlardı.
Olanca hızla gitsem de, peşimde ki polisin bırakmaya niyeti yok.
-Ayşe sağa gir, orda ara sokaklarda kaybolabilirsin.
-Sen işime karışma, ben hallederim.
Demir sinirle bana baksa da umurunda değil. Ben ilk defa kaçmıyorum.
-........plaka sağa çek!!!! Tekrar uyarıyorum sağ çek.
Polis arkamdan bağırmaya başladı tam olduk. Bildiğim mahallere daldım. Tek umudum burası kalmıştı. Burda da atlatamazsam planın ikinci kısmına geçmek zorundayım.
En hızlı şekilde giderken polis biraz olsun geride kaldı. Bir sokağa daha daldım. Kurtulduk diye düşünemeden, önünü kesen polis ile karşı karşıya kaldım. Sokağın diğer başından hızla bize geliyordu.
Başımda hazır bekleyen maskeyi yüzüme indirdim. Yüzüm görünürse herşey biter.
-Demir her hangi bir durumda herkes kendini kurtarmaya baksın. Kahramanlık yapmaya kalkma.
Demir yüzüme bakıp "Plan ne?" diye sordu.
-Eğer kurtulmazsak, herkes kendi tarafından kaçsın.
-Ayşe iyi misin sen? Ya yakalanırsan? Bende seninle geleceğim.
Zaman olmadığı için ara sokağın birine girdim. Artık kaçış yoktu. Arabadan indiğim gibi kaçmaya başladım. Demir arkamdan bağırsa bile durmadım. O da başının çaresine baksın.
Bildiğim ara sokaklarda hızla koşturdum. Nefes nefese kalmıştım, ama durursam kesin yakalanırdım.
-Dur polis!!!
Arkamdan bağıran polise inat daha hızlı koştum. Girdiğim her sokakta tekrar tekrar dösemde bir türlü atlatamamıştım.
-Dur!!! Yoksa ateş ederim?!!!
Yine daldığım sokakta olanca gücümle hızlı koşup bir bahçeye atladım. Binanın girişi açıktı, ama ben depo tarafına hızla geçip içeri girdim. Zifiri karanlıkta göz gözü görmüyordu. Biraz daha ilerleyip iyice sindim.
Sokakta ayak sesi vardı. Sessizce polisin pes etmesini bekledim. Bir ayak sesi daha gelince yolun sonuna geldiğimi düşündüm.
-Tuna nereye kayboldu?
-Bilmiyorum ,ama fazla uzaklaşmış olamaz. Sen bu tarafa bak, bende diğer tarafa bakayım.
-Tamam.
Konuşmalar çok net duyuluyordu. Yüzümde ki maske yüzünden iyice terlemiştim. Sessizce olduğum yerde bekledim. Uzaklaşmalarını beklemek dışında birşey yapamazdım.
Uzunca bir süre bekledikten sonra olduğum yerden çıktım.
Olabildiğince sessiz ve hızlı uzaklaşmam lazım. Etrafa bakıp hızla yola çıktım. Köşeye doğru giderken birden karşımda polis belirdi. Anlaşılan tuzağa düşmüştüm.
-Kaldır ellerini!!!
Bir seksene varan boy ve karanlıkta parlayan gözleri ile öfke ile bana bakıyordu. Silahı bana doğrultduğu için, şu anda yapacak bir şey yoktu. Mecburen ellerimi kaldırdım.
-Tuna!!!
Diğer polisin seslenmesi ile polisin dikkati dağıldı. Fırsattan istifade silahı tekme ile indirip, yere düşmesini sağladım. Bir anlık boşluk bana fırsat oldu. Yere düşen silah ile daha da rahatladım. Bir tekme de karnına indirdikten sonra, yüzünü de biraz dağıtmak zorunda kaldım. Yere düşen polisi arkamda bıraktığım gibi hızla uzaklaşmaya çalıştım..
Diğeri onunla ilgileneceğini için, kaçışım daha kolay olacaktı.
Bildiğim sokaklarda hızla ilerleyip bulduğum bir bahçeye girdim. Maskeyi çıkardım. Saçlarımı dağıtım, eldivenleri de hallettim. Geriye bir tek ceket kaldı. Onu da çıkarıp hepsinden kurtuldum. Üstümü düzeltip hızla oradan uzaklaştım. Artık tamamen rahatlamıştım.
Ellerimi cebime atıp sokakta gezine gezine evin yolunu tuttum. Belki arabayı bu gece alamamıştım, ama sıkıntı değildi. Şu an kurtulmanın rahatlığı sinirimi biraz olsun almıştı.
Sonunda mahalleye girdiğimde artık yorulmuştum. Binecek araba olmadığı için yarım saattir yürüyordum. Karanlıkta bir kıpırtı görünce daha dikkatli baktım. Demir karşıma çıktığında onunda kurtulduğunu olduğunu gördüm.
-Ayşe!!
Bana doğru hızla geldi. Onunda baya koştuğu belliydi. Ter içindeydi ve yorgun görünüyordu.
-Kaçabilmişsin.
-Beni takip etmediler ki senin peşine düştüler. Sen nasıl kurtuldun?
-Yaptım bir şeyler.
Yürümeye devam edince Demir'de peşime takıldı. Yorgun olduğum için ses çıkarmadım.
Kapıyı çaldığım gibi, hızlı açılmıştı.
-Ayşe..
Kuzey abi açmıştı kapıyı. Korku ve merakla bana baktı.
-Başına bir şey geldi sandım. Oğuz deliye döndü.
-Geldim abi.
-Geç hadi.
Hepimiz içeri girdiğimizde Oğuz hızla yanıma geldi.
-Sonunda geldim, deli olacaktım. Niye o kadar oyalandın? Nerdeyse yakalanıyordun. Nasıl kaçtın?
Demir'e bakıp "Beklenmedik biri çıkınca dikkatim dağıldı." dedim.
Demir umursamaz bir şekilde bana baktı. Herkes ise ona bakıyordu.
-Demir bu gece yapmak istediğin neydi?
-Benim sizinle derdim yok. Benim işim, Ayşe ile.
Salih abi sinirle ayağa kalkıp Demir'in üstüne yürüdü. Kuzey abi hızla araya girmese kesin dalmıştı.
-Ne saçmalıyorsun? Sen bu kızı sahipsiz mi sandın?
Kuzey abi zorla tutsa da sinirle bağırıyordu.
Ali olanları seyrediyordu. Oğuz abisinin sinirini bildiği için karışmıyordu. Ben mi....izliyorum tabi. Bakalım mesele nereye gidecek?
-Salih sakin ol. Şu an bende sinirliyim, ama konuşarak halledelim.
-Kuzey ne konuşması? Adamı duymuyor musun? Bu kızı sahipsiz mi sanıyor?
-Tamam dedim!!!
Salih abi sonunda Kuzey abinin sert itirazı ile geri çekildi. Küçücük evin neresinde kavga edecekler acaba? Bu gece yaşadıklarımdan sonra benim daha fazla yorulmaya hiç niyetim yok. Yoksa bu mesele benim meselem kimseye bırakmazdım.
Salih abi sonunda oturdu. Herkes beni yeni fark etmiş gibi bakmaya başladı.
-Ayşe, sen bir şey söylemeyecek misin?
-Kuzey abi benim söyleyecek tek şeyim var. Benim bu adamla alakam yok. Kendince bir işe inanmış gidiyor.
-Ayşe!!
-Ne Ayşe ya yeter. Herkes adımı mı ezberliyor? Ben seni ya da bir başkasını hayatımda istemiyorum. Daha ne kadar net konuşabilirim.
Demir'in suratı düşmüştü. Bu kadar sert birinin etkilenmesi de ayrı konu. Oysa dışarıdan sert yapısı ve dik duruşu ile dikkat çekiyor. Ayağa kalkıp önüme geldi.
-Bu konuşmaya yanlız devam edelim.
Salih abi hızla yanımıza geldi. Tabi Kuzey abi de gelmiş oldu.
-Yok öyle kızı alıp gitmek.
Bende ayağa kalkıp meseleye el koymaya karar verdim. Baya geç olmuştu, hatta neredeyse sabah olacaktı. Yorgundum ve bu mesele artık bitmeliydi.
-Tamam konuşalım. Kimse itiraz etmesin. Yorgunum ve uğraşacak halim yok.
Sert çıkışım ile ortam birden buz oldu. Oğuz ile Ali zaten sessizdi. Kuzey abi ve Salih abi mecburen bakışlarıyla onayladılar.
Demir ile birlikte dışarı çıktık. Ayakta konuşmak istemediğim için mahallenin parkına doğru yürüdüm. O sessiz olduğu için bende konuşmadım. Sonunda parka varıp oturduk.
-Bu gece ikimizi de tehlikeye attın. İşime karıştın ve nerdeyse yakalanıyordum.
Demir 'in suratından böyle bir konuşma beklemediği anladım.
-Ben böyle olsun istemedim. Bu konuları pek bilmiyorum. Sadece seni görmek istedim ve o anda takip edip içimden geleni yaptım.
Bu günlerde de takip eden edene. Demir mizacına uygun olmayan şeyler yaptığı belli.
-Bak Demir. Ben sevgiden, sevmekten anlamam. Yani boşa kürek çekiyorsun. Arkadaş olalım diyeceğim onu bile beceremem. Ayşe bu işte. Hayatı kurtarabildiği kadar yaşayan biri.
Arkasına yaslanıp başka bir yere baktı. Bende sessizce bekledim.
Telefonu çalınca hemen harekete geçti. Ekrana baktığında ilk tanıdığım sert, duygusuz adama dönüştü. Ayağa kalkıp biraz uzaklaştı.
-Buyur abi.
-........
-Ben dışarıdayım, bir işim vardı.
-......
Anlaşılan arayan Volkan'dı ve azarı yediği kesindi.
-Tamam abi. Hallediyorum.
Telefonu kapatıp bana döndüğünde morali daha da gitmişti.
-Bir şey mi oldu?
Böyle bir soru beklemediği için biraz şaşırdı. Tamam biraz kıt biri olabilirim, ama sonuçta bende bir kızım.
-Yok, önemli değil.
-Anlatmak istemezsen sorun değil.
Ben kollarımı bağlayıp geri yaslandım. Demir de beni izliyordu.
-Beni şaşırtıyorsun. İlk tanıştığımızdan beri ters kız nereye gitti? Bende bu konuları anlamam, ama sana bir adım atmayı becerdim.
-Aman ne beceri. Yol kesmeler. Peşime adam takmalar. Kolumu tutup, alış demeler. Baya güzel adım atmışsın.
Ben saydıkça Demir'in yüzü renkten renge girdi. Sonunda güldüğünde ise onu ilk defa böyle gördüm. Gözüme değişik gelmişti.
-Anlaşılan baya kaba davranmışım.
-Evet öyle. Neyse benim gitmem lazım. Çok yorgunum, zor bir gece oldu.
-Ayşe, en azından arada bir seni görmeye gelsem.
Gitmek için hazırken durdum. Merakla cevabımı bekliyordu.
-Benden sevgili olmaz, bunu bir kere aklından çıkarma. Arkadaş olalım diyorsan orası da malum. Benim sağım solum belli değil. Karşılaştığımız da artık kavga etmeyiz o kadar. Sonra işin rengi değişir diye plan yapma.
-Anladım....
-Ben gidiyorum, sen de artık dön. Haa birde buraya gelip durma artık.
-En azından telefonunu versen.
Bu konuşmanın bitmeyeceği belliydi. Elinde ki telefonu alıp numaramı yazdım ve kaydettim. Tekrar Demir'e uzattığımda yüzü yine gülüyordu. Yanlız bu adam git gide gülen birine döndü.
-Dediklerimi iyi düşün. Bu numarayı vermem bir şeyi değiştirmiyor. İstediğin zaman arayabilirsin diye kibarlık da yapamayacağım.
-Zaten bütün kapıları kapattın, bakalım ne yapacağız?
Bütün konuşmam boşa gittiğini biliyorum. Yorgun olduğum için bu meseleyi burada bitirmekten başka şansım yok.
Bakalım önümüzde ki günlerde daha nelerle uğraşacağım?