"Sınırları ben çizersem bunlar benim sınırsızlığım olur."

2602 Words
Asır, bir abi tavrıyla geri dönüp kolunu Tutku'nun omzuna attı. "Karıştığın insanlara dikkat et, çünkü diğerleri gibi susup çocukluğunu hoşgörü ile karşılamayabilirler." Tutku omuzundaki kaslı kolun kendisini yuttuğunu hissetti. Gerçekten ne kadar da korunuyor hissetmişti. İçini hafif bir güven sardı. Asır arkasındaki Kaya'yı öfkeli bir halde bırakırken Tutku ile ısınma derslerine girmek adına spor salonuna ilerledi. "Hey, korkma aslanlar gibi oda arkadaşın var ." diyerek boştaki eliyle Tutku'nun saçlarını karıştırdı. Tutku huysuzlanarak geri çekilirken kaşlarını çattı ve saçlarındaki eli ittirdi. "O saçlar benim hazinem, çek ellerini." diyerek homurdandı. "Aman aman beyefendinin laflarına da bak." diyen Asır bu çocukla eğlendiğini fark etti. Spor salonu ders saatinin başlamasına üç - beş dakika kala dolmuştu. Öğrenciler kız ve erkek olmak üzere iki gruba ayrılmışlardı. Kızlar kendi aralarında erkekler kendi aralarında ısınıyorlardı. Sadece en baştaki temel ısınma hareketi için toplu bir çember oluşturuluyordu. İki farklı beden hocası çemberin ortasına geçti. Biri sarı saçlı, kısa bir bayan diğeri ise atletik bir fiziği olan sarışın bir adamdı. "Bunlar kardeş falan mı?" dedi Tutku Asır'a doğru. "Bildiğim kadarıyla değillerdi oğlum." dedi Asır aynı kısık ses tonuyla. Ama Utku böyle sorunca kendisi de bir şüpheye düşmüştü. "Ben beden hocanız Ayşegül ve diğer kıdemli beden hocanız ise Ali. Sizinle güzel bir dönem, güzel bir yıl ve başarılı sporcular olarak bir ömür geçirmenizi diliyorum." dedi gülümsemesini ancak sesindeki otorite geri planda bırakıyordu. "Diyorum ki" diyerek Ayşegül hocaya dönen Ali hoca "bu yılın birincisi kimse gelip ilk ısınmayı o yaptırsın." "Evet, birkaç taktik alabiliriz." "Off ya!" dedi Tutku ağlarcasına. Şimdi düşünüyordu da... gerçekten hiç dikkat çekmemişti...hiç... "Ne oldu?" diyen soran Asır'a cevap veremeden gözler Tutku'ya döndü. "Utku?" dedi Ayşegül hoca. Tutku sıkıntıyla nefes aldı ve ifadesiz bir yüz ile çemberin ortasına doğru adımlamaya başladı. Asır önünden geçip giden sıska çocuğa bakarken hayrete düşmüştü. Bu senenin birincisi Utku muydu? Senenin birincisiyle mi kalıyordu odada? Yanından geçerken bir anda değişen surat ifadesine baktı. Odadaki sevecen tavırları tuzla buz olmuş, soğuk birine dönüşmüştü bir anda. Asır kendi kendine homurdandı. "Ufacık boyu var türlü türlü huyu var, demek bu olsa gerek." Tutku çemberin ortasına geldi ve hocalar ile el sıkışıp tanıştı. "Evet, bize bir sır verebilir misin? " dedi Ali hoca." Nasıl birinci olabiliriz?" dedi gülerek. Tutku bu zamana kadar nereye geldiyse bir cümlesiyle geldi. Yine de hayatı boyunca kendisine sorulan en saçma soruydu bu. "Düşündüğünüzü yapmaya çalışmak aptallık olur, yaptığınız şeyi düşünün." dediğinde hiç kimse hiçbir şey anlamamıştı . "Biraz daha açık olabilir misin? " diyen Ayşegül hoca ile Tutku kadına döndü. "Onlara çok önemli bir şey söyledim zaten. Neden rakiplerime tüyo vereyim?" dediğinde Ali hoca bu düşünceye güldü. "Ne de ileri görüşlü bir genç adam." dedi. 'Aynen' dedi Tutku içinden. 'dibine kadar adam...' "O zaman hadi ilk gün senin yönteminle ısınalım." dedi. Tutku'nun gözleri ilk önce ikizini aradı ama burada o olmadığına göre kendine başka birini seçmesi gerekti. Bu şanslı kişi ise tabii ki özel koruması Asır olmuştu. Gözlerini ona çevirdi ve kimsenin fark etmediğini düşündüğü yarım bir gülüş attı. Önce başını, boynunu esnetti. Sonrasında ellerini , ayaklarını, dirseklerini, dizlerini ve omzunu. Kalçasını ve belini de açarak hareket etti. En son ise bir ters takla attı ve ayaklarını sertçe zemine vurdu. Bunu birkaç kişi de yapmıştı. Kaya, Asır, Defne ,Berk , Anıl, Batu gibi atletik olanlar. Ayşegül hoca anlamaz tavrıyla çemberin ortasına girdi. "Çok güzel bir ısınmaydı ama sondaki taklayı anlayamadım." "Eğer takla attığım sıra belim, dizim, ayak bileğim acıdıysa veyahut ayağım yere sağlam basmadıysa ısınmamışım demektir. " ayağını yere vurdu. "En ufak bir sızı yok, sarsılmadım da. O zaman tamamen ısınmışım." Tutku'nun sözleriyle Asır hafifçe sızlayan sol ayak bileğine baktı. Ne demek istediğini anlamıştı. Zor olan takla atmaktı. Eğer zor olanı yapabilirseler , kolay olanlarda zorlanmazlardı. Bu da tamamen ısındıkları anlamına gelirdi. Hafifçe sızlayan bileğini oynatmaya ve açmaya devam etti. "Takla atanlardan bileği sızlayan var mı? Dürüstçe söylesin." dedi Ali hoca ile . Kaya ne kadar elini kaldırmak istemese de bu zamana kadar ota boka yalan söylememişti. Bir velet yüzünden de dürüstlüğünden ödün verecek değildi. Takla atanların hepsi elini kaldırdığında Ali hoca Tutku'ya döndü. "Sanırım bir tek seninkisi acımamış." dediğinde Tutku başını eğdi onaylarcasına. "Çünkü ben öncesinden ısınmıştım." dedi. Çemberi oluşturan herkes sabah onun ısınıp koşu yaptığını biliyordu. "Isınmış mıydın?" dedi Ayşegül hoca. "Evet, genellikle sabah altı rutin temel ısınma, 30 dakikalık koşu ve şınav." Herkes bunu her sabah yaptığını duyunca içlerinden imrendiler. "O gerçekten birinciliği hak ediyor." dedi Yeşim. Pınar dönerek "Bu kadar spor , antrenman ve disipline rağmen nasıl böyle sıska kalabilmiş?" Diye sordu Yeşim'e. "Çok kaslı olunca iyi mi oluyor sanki? Yürüyen takoza benziyorlar." dedi. Pınar hafifçe kıkırdadı. "Gerçekten iyi bir sporcusun. Seni takdir ediyorum." diyen Ali hoca ile herkes kendi kendine homurdandı. "Şimdi herkes oda arkadaşıyla eşleşsin, bundan sonraki mücadelenizde yol arkadaşınız olacaklar." dediğinde Tutku ilk kez samimi bir ifadeyle Asır'a gülümsedi. Asır kendisine atılan tatlı gülümseme ile bir garip hissetsede oda karşılık verdi. "Eşli mekik pozisyonu!" İki hocanın da aynı anda bağırışıyla Tutku yere uzandı ve Asır bacaklarına oturur gibi durdu. "1! 2! 3!" Ritmik bağırışlar eşliğinde herkes mekik çekerken Tutku her zaman çektiği mekiklerden değilde yaşadığı değişik duygularda dolayı nefes nefese kalmıştı. Yüzü her kalkışında Asır'ın yüzüne yaklaşıyor, genç adamın nefesi yüzünü okşuyordu. İlk kez antrenman yaparken dikkatinin dağıldığını hissetti. Kendini toparlamak istercesine başını salladığında Asır kaşlarını çattı. "Bir şey mi oldu?" Tutku yakalanmış olduğunu sanarak telaşa girdi ve ellerini Asır'ın tuttuğu bacaklarının üstündeki ellerine koydu. "Yok canım ne olacak?" dediğinde Asır kaşlarını çatarak ellerini çekti. "Ne yapıyorsun oğlum ya?" diyerek yüzünü buruşturduğunda Tutku kız olmadığını hatırlayarak kendine kızdı. "Pardon ya, bacaklarımı sıkı tutmuyorsun ondan tuttum." diye uydurdu ve Asır başını sallayıp bacaklarını daha sıkı tuttu. Azıcık canı yanıyordu ama bu acı onu dinç ve aklını başında tutuyordu. Sıra Asır'a geçtiğinde Tutku Asır'ın kaslı bacaklarını kavrayamadı minik elleriyle. Asır mekik çekerken bacakları kalktığı için zorlandı. "İyi tutamıyorsun Utku." dedi uyarırcasına. "Daha ne yapayım oğlum ya?" diye hayıflandı Tutku. "Otur sen en iyisi, otur." dedi Asır ve Tutku arafta kaldı. Oturması uygun olur muydu ki? "Hadi, geri kalıyoruz." diyen Asır omuzlarından tutup onu bacaklarına oturttu. Asır seri bir şekilde mekik çekerken yarım ağız güldü. "Güzel popon varmış he, acıtmıyor." dediğinde Tutku mosmor oldu. "Ne diyorsun oğlum ya!?" diye çıkmıştı Tutku. Giderek utancı şaha kalkarken yerin dibine girmek ve asla çıkmak istemiyordu. "Ya sanki kötü bir şey dedik, biz bizeyiz sonuçta. Ne olacak?" dedi ve bakışlarını kızlara çevirdi. "Bak bizden uzaktalar zaten duymamışlardır." dediğinde Tutku gözlerini kapattı. Aslında bir nefes kadar yakınsın ama... diye geçirdi içinden. "Ne oldu ya kıpkırmızı oldun." dedi Asır , Tutku'nun kaçırdığı gözlerine kıpkırmızı yanaklarına bakarak. "Hiç , hiçbir şey olmadı." dedi utançla. Asır bu kıpkırmızı hali, kaçırdığı bakışlarıyla Utku'nun ne kadar tatlı bir yüze sahip olduğunu düşündü. Sanki 20 yaşında değilde yanakları sıkılacak bir çocuktu. Hem de kız güzeli bir çocuk. Ondan sonrasında ikisi de sıkı bir antrenman yaptı. Gün sonuna yakın Asır Tutku'ya baktı. "Gidip güzel bir duş alalım, akşam efsane bir maç var. " dedi ve Tutku'nun omzuna bir yumruk attı. Tutku canı acısa bile gülerek acısını bloke etti. "Ne maçı?" diye sordu Tutku merakla. "Beşiktaş - Trabzonspor" dediğinde Tutku dudaklarını içten ısırdı. Bu zamana kadar bir iki kez abisiyle maç izlemişti. Abisi deliler gibi bağırıyor, bazen hakaret ederken elindeki yastığı sağa sola fırlatıyordu. Kendisi maç izlediği günlerde uzaklaşmak adına odasına çekilir hafif bir müzik eşliğinde dizi izlerdi. Yabancı dizilerin çoğunu bilir ve onlardan hayaller biriktirirdi. "Ow, fenna olacak bu gece desene!" diyerek Asır'ı taklit etmek gibi olmasın diyerek omzunu omzuna vurdu hafifçe. Asır gülerek başka tarafa döndü. "Gençler abur cubur almayı unutmayın." diyerek el salladı. "Hiç unutur muyuz oğlum?" dedi sarışın olan ve Tutku'ya bir selam verdi. Tutku aynı şekilde selamını alırken Tutku bakışlarını Asır'a çevirdi. Yüzündeki hafif gülüş ile yanaklarında iki tane etten yol oluyor, çenesi daha da belirgin bir hâl alıyordu. Asır gerçekten yakışıklıydı. Kızlar neden kendisine bakıyordu hâlâ anlamıyordu. Asır gibi birinin yanında şahsen aşırı sönük bir tipti. "Hadi oğlum odayı ayarlayalım." Asır ile Tutku odalarına çıkarken Defne kırgınlık içerisinde arkasından bakıyordu. "Ne yapmamız gerek?" diyen Tutku Asır'ın koltukları TV önünde birleştirdiğini gördü. "Birkaç büyük kap getir. Altı tane su bardağı, peçete ve sürahi." dedikten sonra kenardaki küçük komidini ittirip altına kaçan kalemi almak istedi. Ancak komidin yandaki ışığın anahtarına çarptı ve kırdı. Asır bunu fark edemedi , aldığı kalemi çalışma masasına koyup Utku'nun yanında gitmeye karar verdi. Tutku boyu yetmediği için tezgahın üzerine çıkmış, büyük kapların arasından iyilerini seçiyordu. Zaten öğrenci yurdunda pek bir şey yoktu. "Ne yapıyorsun oğlum ya?" diyen Asır gülmeden edemedi. Ardından hiç kendini yormadan Tutku'nun tezgaha çıkarak almaya çalıştığı kapları tek seferde aldı. Tutku sinirle tezgahtan atladı. "O kadar çıktım , alırdım zaten." diyerek atarlandı. Asır güldü. "Seni kucağıma alıp sevesim var oğlum , ne minnoş bir insansın sen?" dedi ve Tutku'nun saçlarını karıştırdı. Tutku sinirle ellerini iterken Asır ile yüz yüze gelmeye çalıştı ancak boyu yetmedi. Asır bunu fark edince gülmekten kendini alıkoyamadı. Tutku bunun üzerine sinirlenerek ayak parmakları üzerine kalktı ve yüzünü Asır'ın yüzüne son derece yaklaştı . Asır ilk gece duyduğu o zarif kokuyu hatırladı, Utku'nun üzerindeki çok başkaydı. Çok güzel bir kokusu vardı, zarif ve narindi. Hiç, bir erkeğe uygun değildi. Ayrıca yemyeşil gözlerindeki farklı bir ışıltı insanların ilgisini çekiyordu. Onun gözleri farklı parlıyordu. "Bak oğlum ilk gece üzerime çıktın, sonra popoma laf ettin, şimdi de kucağına alıp sevmek istiyorum falan mı diyorsun?" Elini sinsilik ile Asır'ın yanağına koydu. Asır şaşkınlıkla yüzünde gezinen sıcacık ufak elle kalakaldı. "Ya eğer ki gaysen benden iyi birini bulamazsın, bunu anlayabiliyorum ama benim tercihlerim karşı cinse. Söyle bende ona göre odada iffetimi koruyayım!" diyerek bir anda orta parmağını baş parmağına dayadı ve Asır'ın alnının ortasına sertçe vurdu. Asır bu vuruş ile kendine gelirken omzuna yumruk attı. "Hadi len, bücüre bak!" diyen Asır Tutku'yu karnından tuttuğu gibi omzuna aldı ve salona götürdü. Geniş yerde kendi ekseninde hızla dönmeye başladı. "Kimmiş büyük olan? Ha? Kimmiş Utku Bey!?" diye bağırırken hâlâ dönmeye devam ediyordu. Tutku bu duruma kahkahalar atmak istese de midesi ağzına gelmişti. "Kusacağım bırak! Öğk" diye öğürme sesi çıkardığında Asır telaşla durup yatağa koşmaya başladı ancak keşke bir an dursaydı ve dönen başını bir durdursaydı. Yatağa varana kadar sağa sola yalpalayan Asır düşmemek için yüksek bir çaba sergiliyordu. "Düşeceğiz!" diye korkuyla çığlık attı Tutku. "Ben kim düşmek, kim oğlum?" diyen Asır ise sözüne karşı ayakları yan yan basıyor, yürürken biraz sağ mı çekiyordu? Asır dönen başını durdurmak isterken en son bacakları birbirine dolanmış, odadaki ikili koltuğun üzerine düşmüştü. Tutku sertçe tosladıkları koltuk ile alnını genç adamın ensesine çarpmıştı. Acıyla yüzünü buruştururken, ne sert ensesesi varmış, diye geçirdi içinden. "Bak yine bana yapacağını yaptın!" dedi Tutku alayla. Asır yüz üstü düştüğü yatakta sırt üstü döndü ve Tutku can havliyle ezilmemek için yukarı çıkarken genç adamın karnına oturmuş oldu. "Ne yapmışım len?" dedi Asır gözlerini kısarak. "Beni kucağına aldın!" dedi Tutku alayla. "Yoksa gerçekten ?" diyerek kaşlarını kaldırdığında Asır ensesine şaplak attı. Tutku şaşkınlıkla elini ensesine koydu. Niye vurmuştu ki şimdi? Acımıştı da. "Saçmalama len, bücür!" diyerek Tutku'yu üstünden ittirdi. Kapı iki kere tıklatıldığında Tutku dönen hafif başıyla kalkıp kapıyı açtı. Sarışın çocuk gülerek içeri dalarken arkadasından gelen üç kişi Tutku'yu selamlayıp içeri girdiler. Ellerindeki koca koca paketleri direkt masanın üzerine atmışlardı. "Of, en sevdiğim." diyerek ciplerden birini eline alan Asır boş bir kaba döktü. Televizyon açıldı yiyecek ve içecekler kaplarına konuldu, maçın başlaması beklendi. "Utku." dedi sarışın ve oldukça samimi olan. Tutku bakışlarını yandaki tatlı adama baktı. "Efendim." Berk ellerini önde birleştirdi. "Dürüst olmak gerekirse , birinci olmayı hak etmediğini düşünmüştüm. " dedi bir anda. Odadaki diğer erkekler de bu cümleye şaşırsalarda konuşmanın nereye gideceğini merak etmişlerdi. "Çünkü bir kıyaslama yapılacak olsa, mesela Asır ile. Asır çok daha atletik ve dinamik duruyor. Sen dışarıdan fazla zayıf ve kırılgan gözüken bir fiziğe sahipsin ama seni Defne'yi kurtarırken gördüm. O takla inanılmaz güzel bir taklaydı ama önemli olan o taklayı topa vurmak için atmandı. Hem kusursuz ve öylesine zor bir takla atman hem de topa hatasız vurman aşırı iyiydi. Bugünkü ısınmada da fark ettim , sıkı çalışıyorsun. Gerçekten birinciliği hak ettiğini düşünüyorum. Baştaki ön yargım için kusura bakma." dedikten sonra gülümseyerek yaklaştı. "Acaba sabah koşuyu beraber yapalım mı?" diye sordu . Asır bir anda kaşlarını çattı. "Oda arkadaşımı mı çalmaya çalışıyorsun?" Berk ellerini kaldırarak masumum işareti yaptı. "Sadece arkadaşlığımız pekişsin istiyorum. " dedi. "Bu arada ben Berk." diyerek Tutku'ya elini uzattı. Tutku eli boş çevirmemek adına gülümseyerek elini tuttu. Berk, sımsıcak olan ele biraz şaşkınlık ile baktı. Son derece zarif ve narin bir eldi. Hafifçe bakışlarını karşısındaki genç adama çevirdi. Yüzündeki gülümse de çok zarif ve narindi. İstemsizce uzun bir süre bakma isteği duyunca kendini zorla başka yere baktırmaya çalıştı. "Ben Anıl." diyen kumral çocuk bembeyaz dişleriyle ona gülümsüyordu. "Ben de Can." dedi o da kumral olsa bile teni Anıl'ınkinden çok daha beyaz ve dudakları biraz daha dolgundu. "Ben ise Rüzgar. " dedi kara karşlı kara saçlı olan. Bu hafifçe esmerdi ama çok hafifti. Gözleri koyu kahve, omuzları fazla geniş yakışıklı bir çocuktu. Tutku hepsiyle tanıştığı sıra Asır ortamın sıkıcılığına göz devirdi. "Maç başlıyor gençler!" diyerek herkesin dikkatini çektiğinde birden bütün erkekler dikkatini televizyona vermişti. Ve olanlar gece boyu komikti. Her atak sonrası kaleyi ıskalayan top ile sevinen ki kişi üzülen üç kişi vardı. Masa tenisi maçı izler gibi bir ona bir buna bakan Tutku ise bu işten değişik bir haz aldığını fark etti. "Ah o top nasıl kaçar!" diyen Asır ağlamaklı bir ifadeyle koltuğa uzadı ve başını Tutku'nun bacağına koydu. Tutku iki eli havada kalırken şaşkınlık kucağında yatan adama baktı. Asır ise sinirlenmişti ve ağlamaklı bir ifade ile ekrana bakıyordu. Asır ise Tutku'nun bir kız olduğunu bilmediğinden son derece rahat ve cana yakın davranıyor, hiçbir şekilde kendini dizginlemiyordu. Zaten samimiyetsiz insanları da hiç sevmezdi. Utku'nun samimi olduğunu düşünüyordu. Tutku ne yapacağını bilemediği ellerini koltuğun yanlarına koydu. "Ne oldu?" diyerek Asır'a baktı. "İddiaya girmiştim." dedi Asır iç çekerek ve gözlerini Tutku'nun yüzüne çevirdi. "Sanırım kaybediyorum." dediğinde Tutku kaşlarını kaldırarak baktı . "Neydi ki iddianın şartları?" dediğinde Asır anlını kaşıdı . "Kaybeden matematik ödevini yapacaktı." dediğinde Tutku güldü. "Ben de zor bir şey sandım." dediğinde Asır kaşlarını çattı. "Matematik zordur, matematiğin kendisi bir problemdir." dedi inatla. "Ben yardım ederim." deyince Asır hemen doğruldu ve Tutku'nun başını yakaladığı gibi dizlerine yatırdı. "Yapar mısın cidden?" derken cipslerden bir iki tane aldı ve Tutku'nun ağzına verdi. Şimdi işler biraz değişmişti, sonuçta matematikte iyi değildi ve bu ödevi kendisinin yapması bir haftayı alırdı. Bu yüzden Utku'yu elin üstünde tumalıydı. "En çok hangi cipsi seversin?" diye sordu yapmacık bir tatlılık ile. Tutku anlamasa da " yoğurt çeşnili olanları." dedi. Asır birkaç tane daha ağzına götürdü . "Sen ödevi yap ben sana krallar gibi bakarım." dedi Asır gülümseyerek. Tutku şimdi neden böyle olduğunu anlamış ve anlar anlamaz kıkırdamıştı. Asır duyduğu ses ile bir an donup kaldı. Bu sesi Utku mu çıkarmıştı? Nedensizce birden bire Utku'nun başını koyduğu bacaklarının sızladığını hissetti. Bu çocukta Asır'ı ürküten şeyler vardı. Gergince ağzına cips atmaya devam etti. Berk uzaktan uzaktan Asır'ın dizlerine yatmış Utku'ya baktı. Nedensizce içini kaplayan huzursuz bir yan vardı. Asla oyun bozan olmamıştı. Asla önyargı da beslememişti hatta yaptığı kendi içindeki önyargı için bile özür dilemişti. Utku'da gezdirdi bakışlarını. Son derece yumuşak olduğu belli olan hafif uzun saçları, parlak yeşil gözleri ve zarif bir gülümsemesi vardı. Bir erkeğin zarif bir gülümsemesi olması oldukça garipti. Bakışlarını çekmeye çalışada gözlerini bir türkü Utku'nun yüzünden çekemiyordu. Tutku en son Asır'ın elini tuttu. "Tamam tamam , yardım edeceğim." dediğinde Asır zafer kazanmışcasına güldü. "Goollll!" diye bağırışan Anıl ve Can koltukların üzerine çıkmış zıplıyorlardı. En son onların bu hâline gülen Asır ve Tutku gençleri odalarına yolladılar. Bitkin bir halde odalarını topladıktan sonra Asır emekleyerek yatağına gitti ve hemen uykuya daldı. MTutku da ağzına bir iki çilek attı ve yatağına geçti. "Bugünü de atlattık şükürler olsun ki!" Tutku her ne kadar böyle düşünse de kendisini oldukça merak eden biri edinmişti ve o kişi de başını yastığa koymuş büyük bir merak ile Utku'yu düşünüyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD