"Bazılarının yalnızlığı kalabalıktır, bazılarının kalabalığı yalnızlıktır."

2788 Words
Sinirle odasının kapısını sertçe kapattı ve ceketini yatağa fırlattı. Onlar kimdi? O gece neden onlara sataşmışlardı? Ya da ödül neydi? Sanırım sinirden deliye dönecekti. Bu gerçek ile nasıl rahat rahat bu okulda durabilirdi peki? Odanın ortasında bir ileri bir geri volta atan Tutku kendisini izleyen adamdan bir haberdi. Genç adam odasına giren çocuğu göz ucuyla inceledi. Hafif uzun sarı saçları, yeşil gözleri , kolunda ve ensesinde dövmesi olan biriydi. Üzerinde ise sert bir parfüm kokusu vardı. Odasını böyle biriyle paylaşacağını düşününce hafifçe sinirlendi ve arkasını döndü. Tutku duyduğu ses ile arkasını döndüğünde olduğu yerde donakaldı. Siyah bir şort ile yatan kişinin üzerinde hiçbir şey yoktu. Esmere yakın teni ve yapılı omuz kaslarıyla sırtını dönmüş uyuyordu. Tutku hemen arkasını döndü ve gözlerini aceleyle odada gezdirdi. Buna alışması gerektiğini biliyordu. Ama nasıl alışabilirdi, sonuçta Utku'dan başka erkek gördüğü yoktu. Dövdükleri dışında... Gözüne takılan valizi ve banyo kapısıyla koşarak bir eşofman altı , atlet ve tişört aldı. Bir durum olur da beli falan açılır diye mutlaka atlet giyiyordu. Banyoda işi biter bitmez, peruğuna krem sürü ve odasına geri girdi. Buzdolabından üç beş tane çileği ağzına attı ve aynada saçlarını düzeltti. Şaka maka gerçekten yakışıklı bir şey olup çıkmıştı. Yan yataktaki adama göz ucuyla baktı ve kendini yatağa attı. Işıkları da yandaki düğmesine basıp kapattı. Sonunda güzel bir uyku çekebilecekti. Tutku uyurken gece su içmek için kalkan Asır hiçbir şey göremediğini fark etti. Çünkü kendisi gece körüydü. Hiç ışık yoktu ve kalkıp nasıl yürüyeceğini bilmiyordu. Sanırım oda arkadaşı gece yatarken tüm ışıkları kapatmıştı. Bu gerçekle ensesini sertçe kaşıdı ve ellerini yatağa koydu. Şimdi burdan kalkması ve iyi bir su içmesi gerekiyordu. Yoksa dili damağına ciddi manada yapılacaktı. Altıncı hisleri kuvvetliydi, en fazla ne olabilirdi ki? Ayağa kalkıp bir iki adım atmıştı ki, ayağını yatakların son kısmındaki, iki basamaktan birine vurdu. Acıyla geriye çekildi ve tek ayağını havaya kaldırıp bacağını tuttu. "Hay seni oraya koyan mimarın!" diyerek acısının geçmesini beklerken tek ayağı üzerinde zıplıyordu. Harika, artık yatağının ne tarafta olduğunu da unutmuştu. Ne vardı kendi etrafında dönmeseydi? Sinirle iç çekip iç güdüleriyle hareket etmeye başladı, başlayacaktı şimdi suyuna muyuna. Yatıp uyuyacaktı , boşvermişti. Susuzluktan da ölebilirdi. Tam öz güven ile bir adım atmıştı ki dizlerine vuran bazayla inleyerek düştü. Sıcak ve sıska bir bedenin üzerine düşmüştü. Başı boynuna girmiş, hatta burnu boynuna komple sürtmüştü. Bu koku parfümün kokusunu bile es geçirtiyordu ve asla sert bir koku değildi. Asır şaşkınlıkla ile dona kaldığı sıra Tutku üzerindeki ağırlık ile nefes alamadığını hissetti. Eziliyordu! "Ne yapıyorsun!" diye bağırdı. Sesi kız gibi çıkmıştı. Asır kız sesi duyunca gerçekten bir kızın üzerine düştüğünü hissetti ve telaşla kalmaya çalıştı. Ellerini yatağa dayayıp bedenini havaya kaldırdı ancak bu sefer de başını yatak başlığına vurunca tekrar genç kızın üzerine düştü. Tutku üzerine düşen adamla tekrar nefessiz kaldığını hissetsede üstündeki adamın sızlandığını duymuştu. Endişeyle elini ensesine koydu ve ikizine her kafasına tekme attığında yaptığı gibi saçlarını ile başını okşadı. Asır kafasındaki inanılmaz acıyla gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Telaşla kalktığı için başını çok sert vurmuştu ancak saçlarında gezinen birkaç parmak ile gözlerini açtı. Ne yapıyordu? "İyi misin?" diye fısıldadı Tutku çünkü sesi yavaşça düzeliyordu. Asır, acısının uyuştuğunun kulağına vuran sıcak nefes ile farkına varmıştı. Geriye çekilmek istedi ama sıcak bir şeyin alnından kaşlarına doğru süzüldüğünü hissetti. Sıcak sıvı usulca süzüldü, süzüldü ve en son bir damla düştü. Tutku yanağına düşen sıcak damla ile elini üstündeki adamın ensesine attı ve telaşla doğrulmaya çalıştı ama çok ağırdı. "Ağlıyor musun?" diye sordu endişelenerek. Asır ne saçmaladığını anlayamaz halde kaşlarını. "Ne ağlayacağım oğlum ya?" diyerek sinirle tısladı. "O zaman bu damla ne ?" dedi isaret parmağını yanağındaki ıslaklığa koydu. "Kan." Bu söz ile telaşlanan Tutku elini aradan çekip yatağının yanındaki komodin lambasının ışığını yaktı. Tutku başını çevirip de kendisine bakan simsiyah gözler ile nefes almayı unutmuş şekilde kalakaldı. Simsiyah gözleri sonsuz bir boşluk gibi duruyor ve lambanın ışığının yansıyışı ile yıldızlarını parlatıyordu sanki. Kalbinin ağzına geldiğini hissetti bir an. Abisiyle hep böyle uyurdu ama ışığı açıp da başka bir yüzle karşı karşıya gelince tüm sakinliğini kaybetti. Gözlerini kaçırmak istedi... Asır da çok farklı bir durumda değildi. Yemyeşil gözleri görünce bir an duraksadmıştı Ne güzel gözleri varmış bu adamın, diye geçirdi içinden. Tutku gözlerini çevirince Asır biraz kendine geldi ve kalkmaya çalıştı, Tutku da aceleyle onun kalmasına yardımcı oldu. Tutku endişeli bakışlarını yandaki çekmecesine çevirdi, içerisinden ilk yardım setini çıkarırken kalktı ve buzdolabına yürüdü. Ağzına bir iki çilek attı ve geri gelip yatağa oturdu. Asır gecenin bu vakti çilek yemesini anlayamadığı için kaşlarını çatarak baktı ve elini acıyan alnına koydu. "Bu saatte çilek mi yenir?" diye sordu Tutku düşünmeden aklına gelen ilk yalanı söyledi. "Sesim çıkmıyorsa bilki çilek yemem gerek. Böyle saçma bir rahatsızlık." dedi. Son cümlesi yalan değildi. Çileğin yaptığı şey gerçekten saçma bir rahatsızlıktı. Asır yatağa düzgünce oturdu ve elini hafifçe alnına değdirdi. Tutku ıslak bir bez yardımıyla genç adamın kandan yol olmuş alnını hafif hafif silmeye başladı. "Ne yapıyordun, bu saate?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. Asır dilinin damağına yapıştığını hatırladı, su içmek için kalkmıştı. "Su içmek için kalkmıştım." dedi homurdanarak. "Peki, üzerimde ne yapıyordun?" dedi Tutku alayla. Bu alay üzerine Asır sinirlendi. "Ne olacak , her yerin ışığını kapatmışsın. Ayağımı önce merdiven basamağına sonra bazaya vurdum. Kalkmaya çalışırken de başım yatak başlığına çarptı." diyerek sinirle söylenmeye başladı. "Yürüyen belayım, diyorsun yani?" dediğinde Asır sinirle elini tutup çekti. "Hayır, gece körüyüm. Işıkları kapatırsan sen benim belam olmuş olursun." diye sinirle konuştuğunda Tutku istemsizce yutkundu. Elini sımsıkı tutan bilek ve simsiyah gözler nedensizce gerilmesine sebep oldu. "Bilmiyordum, bir daha kapatmam." dedi bileğini hafifçe çekiştirerek. Asır elinde tuttuğu cılız bileğe baktı. Ne sıska adamdı bu böyle, zaten az önce sesi de civciv gibi çıkmıştı. Gözlerini kısarak yemyeşil gözlere baktı. Lambanın ışığı ile ışıl ışıl parlayan gözler gerçekten de can alıcı bir güzellikti. Asır sinirle başını salladı. "Sanırım kafamı çok sert çarptım." diyerek elini başına dayadı. Tutku bu söz ile yarayı iyice temizledi ve biraz tentürdiyot sürdü. Ardından yara bandı ile güzelce kapattı. "Bitti." dedi malzemeleri toplarken. Asır başını sallayıp kalkacağı sıra yüzündeki kanı gördü. "Yüzünde kalmış." diyerek işaret ve orta parmağını yanağına sürttü. "Kusura bakma seni de kana buladım." deyip güldü. Tutku da bu lafa gülerken başını öne eğdi. "Uykumu mahvettin. " dediğinde Asır yalandan kaşlarını çattı. "Işığı kapatmasaydın ikimizde şu an mışıl mışıl uyuyorduk oğlum." dedikten hemen sonra ayağa kalktı."Bu arada bu aramızda sır, az önceki sahne." diyerek güldüğünde Tutku yarım yamalak güldü. "Adımı 'gay'e çıkarmak mı? Asla. Tavlamam gereken kızları kaybedemem." dediğinde Asır da güldü ve bir bardak su almaya gitti. Asır suyunu içtikten sonra yatağına uzandı ve yeni oda arkadaşının saçma sapan tiplerden olmamasına sevindi. "İyi geceler." dedi Tutku gözlerini kapatırken. Asır uykusu yerine gelirken mırıldandı. "İyi geceler..." Sabah Tutku sanki bir alarm makinasıymış gibi saat altı olur olmaz gözlerini açmıştı. Banyoya gitti bol, uzun kollu bir penye ve bol bir eşofman giydi. Sol koluna ise bir sargı bezi sardı. Kafasına ters bir şapka taktı ve koşu için özel alınmış siyah ayakkabılarını giydi. Telefonunu kol bandına koydu ve kulaklığını takıp güzel bir şarkı açtı. Odadan çıkmadan önce gözleri oda arkadaşına döndü. Onu uyandırmadığı için mutluydu, umarım başı çok ağrımazdı. Okul koridorlarını sessizce aştı ve koşu yapmak için büyük futbol sahasına gitti. Ritmik adımlar ve nefesler ile koşu yaparken dinlediği müzik kanına karışıyor , sanki ona enerji veriyordu. Abisiyle birlikte kavga ettiği adamların aynı okuldan olmaları aşırı canını sıkmıştı. İşler düşündüğünden de zor gidecek gibiydi. Koluna bandajı ise abisi o gece yaralandığı için sarmıştı. Umarım bu işini görürdü. Tekrar o serseriler ile karşılaşmak istemiyordu. Bir saat kadar yaptığı sabah sporuyla terlemiş bir halde okul merdivenlerini çıkmaya başladı. Daha yeni yeni yataklarından kalkanlar onun bu hâline şaşkınlıkla bakıyordu. "Ne zaman kalkmış?" dedi Yeşim Defne'yi dürterek. "Bilmiyorum ama bu kadar terleyip yorulduğunu göre bayağı erken kalkmış olmalı." dedi. "O gerçekten de bir sporcu." diyerek hayranlıkla bakan Pınar Defne'nin kıskanç bakışlarını görmüyordu. Tutku odasına girdi ve yeni uyanmış olan Asır'a baktı. "Günaydın." dedi gülümseyerek. Asır gözlerini ovuşturup tek kaşıntı kaldırır hâlde baktı. "Ne zaman kalktın?" dedi uyku mahmuru. "Altı gibi. " dedi Tutku ve elindeki havluyla alnını sildi. "Güneşte mi koştun?" diyen Asır ile Tutku kaşlarını çattı . "Neden?Kızarmış mıyım?" dedi. Asır başını olumsuz anlamda sallarken yatağından kalktı ve birkaç açılma hareketi yaptı. Hâlâ üzerine bir şey giymemiş geniş omuzlarını sergiliyordu. Tutku bakışlarını aceleyle kaçırdı. "Hayır alnın soyulmaya başlamış." diyen Asır ile Tutku bağırdı. "Ne?" Koşarak çantasını aldı ve banyoya uçtu. Asır anlamaz bakışlar ile ardından bakarken omuzlarını silkti. "Yakışıklı olmak kolay değil demek ki..." Tutku telaşla hafifçe soyulan peruğuna baktı. Hemen Emre'nin verdiği kremi sürdü ve yapış yapış dakikalar geçirdi. Tekrardan eski halini alan peruk ile saçlarını nazikçe taradı ve kaşlarını hafifçe boyadı. İçeri girdiğinde Asır'ın üstüne beyaz bir tişört altına yan tarafında beyaz çizgisi olan bir eşofman giydiğini gördü. Aynanın karşısına geçmiş siyah saçlarını geriye doğru özenle tarıyordu. Siyah saçları hafif dalgalar halinde şekil alırken başını çevirip kendisine baktı. "Senin ismin neydi bu arada?" Tutku bir anlık boşluğuyla "Tutku" deyiverdi. Asır elindeki tarağı indirirken kaşlarını kaldırarak baktı. "Tutku mu?" diye sordu. Tutku pot kırdığını fark ederek kaşlarını çattı. "Ne Tutku'su oğlum Utku, Utku." diyerek atar gider yapınca Asır yanlış duyduğunu sanıp başını salladı . "Memnun oldum Utku ben de Asır. Geçinilmesi güzel bir insanımdır , damarıma basmadığın sürece." diyerek uyarı dolu bakışlar attı. "Ben de sessiz sakinimdir, damarıma basmadığın sürece." diyerek onu taklit etti. İkisi de gülüşürken beraber kahvaltı için yemekhaneye inmeye başlamışlardı. Koridor üzerinde yürüdükleri her adımda gözler üzerlerine toplanıyordu. Tutku bundan aşırı rahatsız olsa da omuzlarını gererek yürüyor, çenesini hep dik tutuyordu. Erkeksi bir hava katmaya çalışıyordu bakışlarına. "Sanırım gelir gelmez bayağı bir ilgi çekmişsin." dedi Asır yan gözle Tutku'ya bakarken. Tutku omuzlarını silkti ve yan bir gülüş attı. "Şimdi böyle bir yakışıklılığa bakmazlarsa ayıp ederler." diyerek elini çenesinde gezdirdi. Oldukça ikna edici olduğunu düşünüyordu. Asır yan bir gülüş attı ve kolunu Tutku'nun omzuna sardı. Bir eliyle elini tuttup kaldırdı. Tutku gerilerek nefesini tuttu. Fazla yakınlaşmışlardı. Buradan parfümünden kendi kokusuna kadar her şeyi duyabiliyordu. "Bu sıska kollar ile bana rakip olabileceğini mi sanıyorsun?" Tutku sinirlenmiş gibi bir bakış attı. Aslında bir kıza göre oldukça kaslıydı. "Dikkat et de o' sıska kollu' dediğin seni bir güzel pataklamasın." dedi. Asır güldü. "Benim alanım futbol, sevmem dalaşmayı. O senin işin." dediği sıra karşılarından gelen kızı gören Tutku kaçmak için yer aradı. "Kahretsin!" dediğinde Asır anlamayarak yüzüne baktı. "Ne oldu?" "Utku!" Defne koşarak önünde bittiğinde Tutku derince bir iç çekti. "Dün için çok teşekkür ederim,sen olmasaydın o top çok kötü şekilde çarpacaktı yüzüme. Ama lütfen bir daha öyle hareketler yaparak beni endişelendirme." dediğinde Tutku sıkıntıyla elini ensesine attı ardından derince iç çekti ve dudaklarını yaladı. "Defne." dediğinde Defne heyecanla gözlerini kırpıştırdı. Asır ise kenardan olan biteni izlerken meraklanmıştı çünkü uzun zamandır bu siyah saçlı güzel kızı izliyordu. Beline kadar uzanan siyah saçları, kahverengi gözleriyle oldukça tatlı bir kızdı. Güzel bir gülüşü , duru bir bakışı vardı. "Efendim ,Utku ?" dedi heyecanla Defne. Tutku başını yana yatırdı ve bad boy pozisyonunu aldı. Şimdi en iyi rolünü yapmalıydı. "Senin yerinde kim olsa bunu yapardım, o çocuk bana hırslanmıştı ve kim onun hırsından zarar görseydi sebebi ben olacaktım. " dedi ve dudaklarını yaladı. "Sen ise her yerden çıkıyor beni zora sokuyorsun. Ayrıca..." baş parmağını arkasındaki kızlara doğrulttu."...şurdaki kızlara artık bana bir yamyam gibi bakmamalarını söyle. İnan bana hiç hoş bir durumda değilim ve buna böyle uzun süre tahammül edemem." diyerek içindeki tüm siniri döktü. Defne birden bire işittiği laflar ile bir adım geri gitti. "Ben ,ben sadece arkadaş olmak istemiştim." diye mırıldandı. Hafifçe gözleri dolar olmuş, boğazına yumrular oturmuştu. Tutku kızın ağlamak üzere olduğunu fark ederek üzülse de eğer umut verirse daha kötü olacağını düşündü. "Defne istersen bir ay sonra gelebilirsin. Buraya alışmam için zaman ver. İlk kez yalnızlığımdan uzaklaşıyorum. İnan bana sonrasında beni daha sevecen bulacaksın." Çünkü ben değil abim olacak diye içinden geçirdi ve Asır'a döndü. Elini Asır'ın omzuna koydu ve beraber alt kattaki yemekhanenin yolunu tuttu. "Ne yaptın az önce? Kızın ne kadar kırıldığını fark etmedin mi?" dedi Asır sinirle. Uzun zamandır izlediği kızın üzülmesi canını sıkmıştı. Tutku gözlerini sinirli bir şekilde Asır'a çevirdi. "Bak bana!" dedi öfkeyle. "Bende o kızdan hoşlanacak bir tip var mı? Böyle yapmasam gelip daha çok ısrar edecek, boş umutlar besleyecekti. İnan bana o gözleri hoşlanmaktan çok aşkla bakmaya başlasaydı kırılmak bir kenara paramparça olurdu!" dediğinde Asır bir adım geri gitti. "Bu nasıl bir edebiyattı?" dedi homurdanarak. "Nasıl bir düşünme şeklin var birader?" diyerek başını çevirse de haklı olduğunun farkındaydı ama sinirlenmişti işte. Beraber yemekhanede kahvaltı yaparlarken Tutku etrafı çaktırmadan izliyordu. Tiki kızlar, uyarısından sonra kendisini gözetlemeyi elbette bırakmamışlardı ancak eskisi gibi açık şekilde bakmıyorlardı. Gizli gizli bakmaya çalışıyorlardı. Sinirle göz deviren Tutku ile Asır gözlerini baktığı yere çevirdi. Sonrasında geri dönecekken bakışları Kaya'ya takıldı. Acaba yine ne hinlikler düşünüyordu. "Sanırım okulda çok hayranın var." diye mırıldandı Asır etrafa bakarken. "Kız erkek , herkesin bakışları üzerinde." dedi. Tutku sinirle iç çekti, gözden uzak olacakken iyice göze batmıştı. Bu işin sonu hiç hayra alamet değildi. "Hiç memnun değilim bu durumdan." diyerek ağzına bir peynir attı. "Kaya neden sana bakıyor, bir fikrin var mı?" diye sordu Asır. Tutku anlamayarak kaşlarını kaldırdı. "Kaya?" Asır bakışlarını yan taraftaki gruba çevirdi. "Şurada oturan mavi gözlü çocuk." dedi. Tutku, başını çevirip de dün patakladıklarıyla karşı karşıya gelince yamukça güldü. Gülmek istediğinden değil de sinir etmek istediğindendi. "Öncesinden bir tanışmışlığımız var kendisiyle...bayağı yakından." dedi Tutku ve sinirle ağzındaki peyniri ısırdı. "İsmini bilmiyorsun ama." dedi Asır kaşlarını kaldırarak. "Birini tanımak için sıfata ihtiyaç duymazsın." gözlerini Kaya'ya çevirdi."Ellerinin kenarları hep yara, bu ya duvara ya da birine vuruyor demek. Cepleri fazla şiş, sigara içiyor demek. Gözlerinin altı hafif şiş ve yorgun bakışları var, iyi uyumuyor. Sürekli parmaklarını kıtlatıyor, huzursuz birisi. Bacağını çok sallıyor, fazla düşünceli ve ayakkabı bağcıklarını bağlamıyor. Üşengeç, sorumsuz ve vurdum duymaz. Düşen kendisi olsa bile umrunda olmaz. " dedikten hemen sonra Asır'a döndü. "Yani dışı rengarenk boyanmış ancak içi bomboş bir teneke ve boş tenekeler çok ses çıkarır. " dedi ve çayından bir yudum aldı. "Sen tüm bu sonucu, şu bakışlarınla mı yaptın yani?" dediğinde Tutku başını salladı. Asır merakla baktı. "Şu Defne'ye bir bakış atsana kanka." dediğinde Tutku göz devirerek kendisine baktı. "İyi be, yapma!" diyen Asır gözlerini Defne'ye çevirdiği sıra Tutku konuşmaya başladı. "Saçını hep sıkı at kuyruğu yapıyor, düzeni seven titiz biri. Tırnaklarındaki oje hiç taşmamış veya soyulmamış, kendine çok önem gösteriyor. Dik oturuyor ve çenesini hiç indirmiyor, kendine güveni tam bir insan. Fiziğini kullanabileceği şeyler giyiyor bu da kendisine olan güvenini arttırıyor. Ayrıca..." diyerek Asır'ın Defne'ye bakan gözlerine baktı."... benden hoşlanmıyor." Asır gülerek geri çekildi. "Lan bir an gerçekten iyi analiz yaptığını sanmıştım , ne salladın be kaşla göz arası." deyince Tutku ciddiyetle yüzüne baktı. "Ben ciddiyim ama." dedi. "Az önce kız önünde ağladı ağlayacaktı, besbelli senden hoşlandığı." deyince Tutku alayla güldü. "Bak oğlum bir insandan hoşlanmak bu kadar kolay değil. " dedi çatalını bıraktı. "Önce o insanı tanıyacaksın, bileceksin. Kaşına, gözüne baktığın kişiye sadece merak ve ilgi beslersin. Hoşlanmak önce sözlerden başlar. Tanışırken kurulan naif cümlelere bakar." dedikten sonra gözlerini Defne'ye çevirdi. "O kız yanındaki kızların laflarına sığınıp da bana geldi. Kendi kendine düşünüp taşınıp çıktığı bir yol değil bu." diyerek önündeki yemeğine devam etti. Asır bakışlarını yandaki kıza çevirdi. Gerçekten de böyle olabilir miydi? "Sen ne garip bir insansın." dedi Asır başını çevirerek. Tutku yanında getirdiği küçük kaptaki çilekleri ağzına attı ve boğazının hafif hafif karıncalandığını hissetti. Birazcık bu durumdan rahatsız olsa da belli etmedi. Tutku'nun iki şeye alerjisi vardı. Bir bu saçma şekilde çileğe bir de arıya. Arının hangi türü olursa olsun Tutku'nun tüm vücudu kıpkırmızı oluyor , nefes alamaz hâle geliyordu. "Bugünkü dersler ne? " dedi ağzına bir çilek daha atarken. Asır çileklere yan bir bakış attı. "Bugün pazartesi, program sistemde şöyle açıklandı. Pazartesi ısınma günü; koşacaksın, esneyeceksin, atlayacaksın...vs." diyerek bakışlarını Tutku'ya çevirdi. "Salı-perşembe günleri topla ilgili olanlar;futbol , voleybol, basketbol. Çarşamba-cuma ise yardımcı ekipmanlarla oynanlar. Uzun atlama, tenis, badmenton gibi..." çatalını havaya kaldırdı ve geniş bir daire çizdi. "Bu bahsettiklerim saat 13:00'dan sonra olan program. Ondan öncesinde teorik dersler var tabii ki." Tutku kaşlarını çattı. "Peki alan dersleri?" dedi merakla. Asır kaşlarını çattı. "Ah doğru, genellikle pazartesi, çarşamba ve cuma günlerinin sonuna doğru herkes kendi alan dersine girer. " Çatalını masaya vurdu. "Yani alan dersinden kaçabileceğin sadece iki günün var." Tutku güldü. "Kim kaçmak istediğimi söyledi?" Asır ile Tutku ayaklanıp ısınma dersine gitmek üzereyken Kaya peşlerinden kalktı. "Utku!" dedi arkasından. Tutku duyduğu ses ile kafasının içinde dönen tilkiye bir tekme attı. Yaramazlık yapmamalıydı,bu ikizinin hayaliydi. "Efendim." diyerek arkasını dönüp Kaya'ya baktı. "Kolun..." diyerek bileğine baktı "...elemelerinde problem çıkartmadı değil mi?" Sordu. Tutku gerilse de yamukça güldü. "Birilerini dövmek için kollarıma ihtiyacım bile yok, bunu en iyi sen bilirsin." dedi Tutku ve ona tepeden bir bakış attı. Kaya sinirle üzerine yürümek isteyince Asır bir anda Tutku'nun önüne geçti. Gözlerindeki kapkara bakış Kaya'nın birkaç adım gerilemesine sebep olmuştu. "Bir problemin mi var?" dedi kaşlarını kaldırarak. Kaya iyice sinirlenmeye başlamıştı. İki sevmediği insan bir de yan yana mıydı? "Evet, bir problemim var ama bu seni hiç alakadar etmez." Öfkeyle gözlerini Tutku'ya çevirdi. "Seninle işimiz var."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD