"Karar veremiyorum...onunla kavga etmek bile güzelken karar veremiyorum. Sanırım deli gibi sevmenin ne demek olduğunu anlıyorum.

2577 Words
Tutku, yatağında döndüğü sıra açılan kapıyla uyku sersemliğiyle gözlerini kırpıştırdı. "Abi?" Utku, telaşla Tutku'nun yanına giderken Tutku hâlâ uyanamamıştı. "Abi senin okulda olman gerekmiyor muydu?" Utku, derince nefes aldı. "Kaya denen çocuk ile aranız da ne oldu? Onunla görüşmüşsün?" dedi telaşla. Tutku, bir anda açılan gözleriyle yatakta doğruldu. "Sen nasıl öğrendin abi?" Utku, saçlarını geriye doğru sinirle atarken dudaklarını ısırdı. Tutku'ya bağırmak çağırmak istediği her an kendi içinde yaygaralar çıkarıyor ve ardından ağzını kapatıyordu. Ne hakla kızacaktı ki Tutku'ya? Ondan sakladığı için mi? Ona yardım etmek için hastalandığı için mi? "Emre gelecek birazdan, benim bileğim acıyor gidemem. Çabuk hazırlan. Ayrıca dün sana alerjin için hap yazdılar. Gece yatmadan önce iç." dedikten sonra odaya girdiği gibi hızla geri gitti. . . . Tutku, peruğunu düzeltirken merdivenleri çıkıyordu ki bir anda karşısında beliren Defne ile bir adım geriye kaçtı. "Merhaba, Utku!" diyerek gülen kız ona ilk defa fazla samimi bir ifadeyle geliyordu. Tutku, şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırırken içinden abisine çok güzel iltifatlar ediyor, adına olağanüstü şiirler yazıyordu. "Merhaba." der demez Defne'nin bir an yüzündeki gülümseme solmuştu. Utku, traş mı olmuştu? Kilo mu vermişti yoksa bir gecede? Peki boyu? Aşırı sıcak suda yıkanmaktan olabilir miydi? Defne kendi aptallığına acınacak bir ifadeyle güldü. Çamaşır mı bu çeksin,Defne? "İyi misin?" dediğinde gözleri bileğine gitti. Bileğindeki sargının olmayışını genç kızı şaşırtmıştı. "İyiyim." dediğinde Defne'nin bileğine baktığını görünce istemsizce yerinde kıpırdandı. "Bileğin..." diyen Defne kaşlarını havaya kaldırmıştı. "...bu kadar çabuk iyileşeceğini düşünmemiştim." dediğinde Tutku yalandan gülmeye çalıştı. "Çok güçlü bir bünyem vardır." diyerek yalan söylemeye çalışırken birden omzuna sarılan kolla şaşkın yeşil gözleri kocaman açıldı. "Utku! Nasılsın dostum?!" diyerek kendine çeviren Kaya Tutku'ya sımsıkı sarılıyordu. Anın şokuyla koridordakiler bile durmuş Kaya'nın hiç haz etmediği Utku'ya sarışılını izliyordu. Bu şaşkınlara Tutku da dahildi. Kaya, yüzünde sinsi ancak oldukça memnun bir gülümseme, içinde ise anlamlandıramadığı bir heyecan vardı. Belki de bu sarıldığının Utku değil de Tutku olduğunun farkında olmasındandı... "İyi-iyiyim..." diyen Tutku telaşla Kaya'nın kolları arasından çıkmak için kendini geri ittirmişti ki Kaya omzunu daha sıkı kavrayıp Tutku'nun yanağı göğsüne vuracak şekilde kendisine çekti. Tutku, bir anda yanağının yapıştığı göğüs ile kalakaldı. Şaşkınlıktan sonuna kadar açılmış yeşil gözleri, kırpıştırdığı kirpikleri, kırışmış alnı, kalkmış kaşları ve şaşkınlıktan kapatamadığı ağzı ile oldukça komik görünüyordu. "Bu akşam benim odama gelmeye ne dersin? Güzel bir film izleriz, olmadı maç ya da..." dedi kocaman gülerek. Eğlendiği her hâlinden belliydi. Tutku'nun kulağına doğru eğildi ve gülerken gerilen dudaklarını genç kızı sırf sinir etmek için kulağına dokundurdu. "...bir şeyler içeriz." dediğinde Tutku gözlerini kocaman açtı. Nasıl kaçacaktı? Nasıl, nasıl? Fabrika bir kere kırmızı alarm vermiş, olağanüstü hâl ilan edilmişti. Beyin hücreleri bir çözüm aramaya son sürat devam ediyordu. İstemsizce etrafa bakındı ve en sonunda Kaya'dan korkan Kaya gibi olsun diyerek yalandan o da güldü. Başını Kaya'nın kolları arasından kurtarıp parmak uçlarında yükseldi ve imalı bakışlarıyla birlikte rekabetçi dürtülerini bile gözleriyle ifade etmeye çalıştı. Kaya bir anda diklenen kız ile gergince yutkundu. Tamam Utku gibi olduğu için biraz daha rahat davranıyordu ama o sonuçta hoşlandığı kızdı ve şu an tüm kırmızı çizgilerini özenle geçmiş, hiç yalpalamadan üzerinde dolanışını izliyordu. "Yoksa sen de gay misin?" Demesiyle Kaya koskocaman gözleriyle hemen Tutku'nun başını tekrar göğsüne yasladı. Tutku, şu an dönüp Kaya'yı pataklayabilirdi ama ne işler çevirdiğini de merak ediyordu. O sırada kulağının kalbine dayandığını fark etti. Gerçekten de kendisi kadar güçlü bir kalbi vardı ama fazla mı hızlı atıyordu ne? Kaşlarını dikkatle çatıldı, kulağını iyice kalbine dayadı ellerini Kaya'nın göğsüne koydu. Kaya, bir anda Tutku'nun kendisine dokunmasıyla gözlerini sonuna kadar açmıştı ki o malum cümleyi duydu. "Neden bu kadar hızlı atıyor?" Tutku bunu söylediği an Kaya onu öyle bir fırlatmıştı ki, genç kız kendini birkaç metre yerde sürüklenirken bulmuştu. Koridordaki herkes heykelden farksız bir halde bu manzaraya bakıyorlardı. Kaya az önce hoşlandığı kızı mı fırlatmıştı? Hem de metrelerce sürüklenmişti... Mavi gözleri kocam açılmıştı, tabii dudakları da öyle. Önce sağına baktı ve kendisine bakanları görüp gözleri korkakça diğer tarafa döndü. Gerçekten, hoşlandığı kızı rezil mi etmişti az önce? "Ne yapıyorsun?" diyen Tutku şaşkınca düştüğü yerden Kaya'ya bakıyordu. Onun da en az kendisi kadar şaşkın olduğu belliydi. Kaya, ne diyeceğini bilemeyerek terleyen ellerini yumruk yaptı ve açıp işaret parmağıyla koridorun sonunu gösterdi. "Bufaloooo!" Kaya'nın bu bağırışı üzerine koridordaki herkes arkasını dönmüştü ki Kaya topukları yağladığı gibi tozu dumana katmış, kendisi de havaya karışmıştı. "Bufalo mu?" diyerek kaşlarını çatan Tutku arkasını döndüğünde Kaya'yı göremeyince kaşları bir anda havalandı. "Ben yokken cinler mi musallat oldu buraya?" diyen Tutku ile Defne yanına eğilmişti. "İyi misin? Onun nesi var inan hiç bilmiyorum." diyerek Uyku'ya kalkması için yardım etti. Tutku ayağa kalktıktan sonra kıyafetlerini silkeledi ve Kaya'nın kaçtığı yöne doğru baktı. "Neyse, deli olduğu belliydi zaten."diyen Tutku gerçekten de şaşkındı. Daha geçen gün Kaya ile vakit geçirmişti ve asla buradaki gibi değildi. "Yorgunum, odama geçiyorum." dedikten sonra Defne'nin yüzüne bir daha bakmadan merdivenlere yöneldi. Defne şaşkınca bakıyordu genç adama. Daha düne kadar kendisiyle vakit geçiren, gözlerine kocaman gülümsemeyle bakan adam değil miydi bu? Bu neyin değişikliğiydi? Kişilik bozukluğu mu vardı? Her ne olursa olsun Defne ilk defa Utku'ya sinir olmuştu... Tutku , odasının kapısını açtığında koltukta uyuklayan Asır'ı görünce gülümsedi. Sanırım onu özlemişti. Oda arkadaşı olduğu için gerçekten memnundu. Dağınık değildi, pis değildi, kaba hiç değildi sadece o da arada bir tuhaf davranıyordu o kadar. "Ben geldim." diyerek salona doğru yürüdüğü sıra Asır'dan bir cevap bekledi ama bu cevabı bulamayarak kaşlarını çattı. Genç adam gerçekten de yorgun olmalıydı. Gözleri merakla Asır'a döndüğü sıra yüzüne vuran soğuk rüzgar ile kaşlarını çattı. Havalanan perdenin altından odaya sızan soğuk etrafı neredeyse buz tutturacaktı. Hızla pencereye gitti ve özenle kapatıp arkasını döndüğü gibi Asır ile yüz yüze gelince çığlık attı. "AA!" Asır kaşlarını çatarak Utku'ya baktıktan sonra yüzünü buruşturdu. "Neden bağırıyorsun? Milleti başımıza toplayacaksın!" dediğinde Tutku kaşlarını çattı ama derin derin nefesler de almaya başladı. "Asıl sen ne yapıyorsun? Beni korkuttun!" dediğinde Asır başını salladı. "Vay demek kusursuz Utku'nun kusuru da buymuş. Jumpscare!" dediğinde Tutku kaşlarını çatarak Asır'a baktı. Ne saçmalıyordu bu böyle? "Ne demek istediğini anlamıyorum." dedi merakla kara gözlerine bakarken. Aslında Asır'ın yanakları, burnunu ucu hep kızarmıştı. "İkinci kusurunu mu buluyorum yoksa?" Diyerek kaşlarını havaya kaldırdıktan sonra garip bir ifadeyle güldüğünde Tutku kaşlarını çattı. "Sanırım, iyi değilsin...Gel seni yatağa uzandıralım." diyerek Asır'ın belini tutmuştu ki ıslak tişört ile kaşlarını çatarak elini geri çekti. "Bu da ne böyle?" diyerek elini hemen alnına koydu. "Sen pencere açık mı uyudun?" diyerek şaşkınlıkla Asır'a baktı. Bu zamana kadar hiç pencere açtığını görmemişti. "Bırak! " diyerek ellerini kollarını sallayan Asır, Tutku'yu kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. "Yardımını istemiyorum, istemiyorum." dedikten sonra küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzdü ve kızarmış gözlerini Tutku'nun gözlerine çevirdi. "Seni istemiyorum!" diye bağırdığında Tutku şaşkınla genç adamın kapkara gözlerine baktı. Asır'a ne olmuştu böyle? "Çok konuşma, kendinde değilsin!" diyerek tekrardan belinden tuttu ve banyoya sürükledi. Asır'ın fazlaca terlemiş bedeniyle birlikte tişörtü de ıslanmıştı. "Otur klozetin üzerine." Dedikten sonra Asır'ı oturtup sıcak suyu açtı. Küveti biraz sıcak su biraz soğuk su ile doldurup ılık bir hâle getirdi. "Gel buraya! Koca bebek!" Diyerek kendi kendine ne dediği belli olmayacak şekilde homurdanan Asır'ın önünde diz çöktü. Terden ıslanmış tişörtünü çıkarmak için tişörtün uçlarını tutmuştu ki bir anda Asır'ın alev alev yanan ellerini elleri üzerinde hissederek yeşil gözlerini genç adamın gözlerine çevirdi. Asır, neden kendisine böyle bakıyordu? Kırgın, kızgın, sinirli ve ... Ve garip bir ifadeyle. "Yapma."dediğinde Tutku kaşlarını kaldırdı. "Neden?" Asır'ın yarı baygın gözlerini kapatıp ellerini güçsüzce ittirmeye çalışışına baktı bir müddet. Ona ne olmuştu böyle? Neden kendisine böyle davranıyordu? Abisi bir şey mi yapmıştı? "Sevmezsin sen çıplaklığı..."dediğinde Tutku gözlerini kaçırmadan doğruca genç adamın gözlerine baktı. Gerçekten aklından neler geçirdiğini merak ediyordu. Hatta merakından gözlerine öyle bir bakıyordu ki sanki zihnine bir delik açıp her şeyi öğrenebilecekmiş gibi. Dudaklarını yaladı ve yalandan güldü. "İkimiz de erkeğiz sonuçta, bir şey olmaz." diyerek tekrardan tişörtün uçlarını kaldırmaya çalışmıştı ki Asır tekrardan durdurdu ve bu sefer gözlerini açıp genç kızın gözlerinin en derinine baktı. "Erkeğiz..." diyerek uzun uzun gözlerine baktıktan sonra kafasını hafifçe yana yatırdı. Gözleri gittikçe kızarıyor, yüzü resmen renk değiştiriyordu. Tutku endişeyle genç adama baktı. Asır ise kaşlarını çattı ve mırıldandı Tutku'nun ellerini sıkarak. "Ben de erkeğim." dedi garip bir ifadeyle gülerek. "Ben kız değilim ki!" dedikten sonra bir anda durdu dolu dolu gözleriyle Tutku'ya baktı. Tutku ne yapacağını şaşırmış bir hâlde genç adama bakıyordu. Eğer ki zaman şu anda anlık bir sapma yaşamış ve yavaşlamaya başlamamışsa hiçbir şey bilmiyordu. Asır'ın göz kırpışını bile ağır çekimde görüyordu sanki. Asır alev alev avuç içini bu sefer genç kızın yanağına yasladı ve acı bir ifadeyle güldü tekrardan. "sen de erkeksin değil mi?" dediğinde Tutku'nun kanı dondu. Bir anda ayağa kalkarken kendi kendine gülmüştü. "Tabii ki erkeğim!" Bu lafın üzerine Asır ayağa kalmış olan Utku'ya baktıktan sonra kendi de ruhsuz bir ifadeyle ayağa kalktı ve üzerindeki tişörtü çıkartıp banyonun bir köşesine fırlattı. Uzun siyah pantolonunun sıkı kemerinin bir ucu çıkmış halde küvetin içerisine oturdu ve ensesini küvet başlığına yasladı. Tutku anlık bir şok ile genç adama bakıyordu. Az önce ne yapmıştı, ne olmuştu? Asır'ın derdi de neydi böyle? Asır'ın bir ölü gibi küvetin içindeki yatışı Tutku'yu çok endişelendirmişti. Bir müddet orada bekledikten sonra yanı başına çömeldi ve uzanıp şampuanı eline aldı. "Asır, nasıl bir derdin var bilmiyorum ama benimle paylaşabilirsin. Her zaman sana destek olurum. Bana güvenebileceğinin garantisini veriyorum." diyerek şampuanı saçlarına sürdü ve saç diplerine masaj yaparak Asır'ın kendisine gelmesi için yardım etti. "Hem dostlar ne için var? İyi günde mutluluğu paylaşmak için, kötü günde ise acıyı... Bu yüzden sırtını bana yaslayabilirsin." dediği sıra Asır çok başka bir dünya gezisindeydi. Utku'nun her söylediği dost teşviği, incelik, kibarlıktı ama neden omuzundaki yükleri almak yerine kalbine kalbine oturuyordu. Kapattığı gözlerinden dolayı hiçbir şey göremezler nasıl olurda her yeri yeşil görebilirdi? O bir erkekti. O bir erkekti.. O bir erkekti! Bunu kabul etmenin vakti çoktan gelmemiş miydi? Nasıl olurdu parmakları saç diplerinde gezinirken ruhu karıncalanabilirdi? Kendisi hemcinslerinden mi hoşlanıyordu? Peki, bu ilgi sadece Utku'ya mı aitti? Daha önce hiç böyle bir çıkmaza düşmemişti? Erkek ya da kız hiç kimseye karşı böyle hissetmemişti. Dişlerini istemsizce sıktı. Utku iyi ve kötü gününde yanında mı olmak istiyordu. Olmalıydı o zaman! Onun yüzünden bu batağa girdiyse onun omuzlarına basarak çıkacaktı! Gözlerini hiç açmadı, suyun altında olan yumruklarını da Tutku hiç görmedi. Islak ve mora yakın dudaklarından bir çift söz çıktı. "Yardım etmek mi istiyorsun?" dediğinde Tutku gözlerini genç adamın gözlerine çevirdi ama hiçbir şekilde gözlerini açmadığını görerek bir nefes koy verdi. "Evet." dediğinde Asır derince bir nefes aldı. Çiviyi çivi sökerdi değil mi? Asır, bir anda ellerini kenarlara yasladı ve saçlarındaki köpük kaslı omuzlarına aktı. Ayağa kalkmasıyla üzerindeki bütün su küvete dökülmüş, biraz da etrafa sıçramıştı. Bütün bu olanlara rağmen yavaşça Tutku'ya baktı... "O zaman hadi gidip birer kız ayarlayalım." Tutku kocaman olmuş gözleriyle Asır'a bakarken derince nefes aldı. "N-ne ne kızı?" diyerek nefes aldığı sıra Asır yan bir ifadeyle gülümsedi, Tutku ilk defa Asır'ın ifadesiyle korktuğunu düşündü. Ürkmüştü. Tam eli ıslak pantolonunu çıkarmak için kemere gidince Tutku büyüyen gözleriyle arkasını döndüğü gibi kapıya koşmaya başlamıştı ki Asır'ın çıkardığı terliğe takıldı ve yerde kaymaya başladı. "Aaa!" Tutku'nun bağırışına Asır da katılmıştı. "Utku!" Tutku alnını lavabo taşına çarparak durduğunda bir çuval gibi geriye yıkıldı. Asır koskocaman olmuş gözleriyle birlikte yerde iki seksen uzanmış olan Utku'ya baktı. "Utku! Utku iyi misin?" diyerek tamamen ayılmış bir ifadeyle küvetten su topladığı için ağırlaşmış pantolonuyla Utku'nun yanına koştu. "Utku!" diyerek yanına diz çöktü ve kızarıp şişmiş alnına kaşlarını çatarak baktı. Parmak uçlarını, dokunmaya korkar bir ifade ile, Utku'nun anında şişmiş anlına getirdi. "Offf! Çok kötü olmuş!" dedi yüzünü buruşturarak. "offf offf! Yeni bir gezegen oluşturdun kafanda!" diyen Asır sanki kendi kafasını vurmuş gibi yüzünü şekilden şekile sokuyordu. "Acıyor..." diyerek elini alnına götürmek isteyen Utku'nun elini tutmasıyla Tutku gözlerini Asır'a çevirdi. Anın verdiği saçmalık ile birbirlerine bakan iki genç bu anın saçmalığına hapsolmuşlardı. Asır gözleri gibi kapkara olan saçlarından damlayan su damlaları çıplak göğsüne damlarken su toplayıp bir beton gibi ağırlaşmış pantolonuyla yere çökmüştü. Tutku ise alnındaki koca bir şişlik ile soğuk fanyansların üzerinde uzanıyordu. Birkaç saniye ikisi de hareket etmeden birbirlerine bakmışlardı ki çalan kapıyla Tutku olduğu yerden yarım yamalak doğruldu ve Asır da başını kapıya çevirdi. "Kim geldi ki?" diyerek ikisi de kalkıp kapıyı açmaya gitmişlerdi. Kapı açılınca Anıl, bir kolunu omzunu atmış diğer kolunu beline sarmış olduğu Berk'i içeri sürüklerken yere bakarak birkaç adım attı zorlukla. "Görünce çok şaşırmayın ama kavgaya karışm-" Anıl içeri attığı bir iki adımdan sonra başını kaldırmıştı ki Asır'ın çıplak üstüne, ıslak pantolonuna ve su damlayan dağınık saçlarına baktıktan sonra yer yer ıslanmış ve kafasında farklı bir organa sahip olan Utku'ya baktı. "Ben şaşırmayayım, ben!" diyerek Berk'i gitti ortadaki koltuğa fırlattı. "Ya ben bebek bakıcısı mıyım?" diyerek elleri belinde önce Asır'a sonra Utku'ya döndü. "Sana ne oldu?" Dedi pantalonundan su damlayan Asır'a bakarak. "Neyse ne!" dedi ellerini havada sallayarak. "Git yürüyen musluk, güzelce durulan gel. Üstünü de sıkı giyin, yanakların kızarmış." diyerek Asır'ı kovaladıktan sonra Utku'ya baktı. "Senin kafandaki bu yeni organın adı ne Utku?" diyerek omuzlarından tuttu ve onu yatağına götürdü. Yatağa oturtup ayaklarını yatağa kaldırdı ve başının altına yastık koydu. "Bekle, buz torbası getireceğim. Çok fazla şişmiş." dedikten sonra buzdolabına giderken tekli koltuktaki battaniyeyi alıp Berk'in üzerine fırlattı. Aldığı buz torbası ulan Utku'nun yanına gitti ve yatağın kenarına oturdu. Tutku kafasındaki yoğunluktan dolayı odaklanamıyordu ama buz hafif hafif kendine getiriyordu onu. Anıl derince nefes aldı. "Ne oldu burada?" dediğinde Tutku dudaklarını büzdü. "Geldiğimde Asır'ın ateşi vardı. Onu suya soktum zar zor. Sonra banyodan çıkacaktım ki terliğe basıp kaydım ve lavabo taşına çarptım. " dediğinde Anıl başını salladı. Açıklayınca her şey mantıklı geliyordu insana. "Dikkat et. Okulumuzun gözdesinin ellerimde kalmasını istemem." dediğinde Tutku hafifçe gülümsedi. Asır, baş havlusuyla saçlarını kurularken çıktığı banyodan sonra karşısına çıkan manzarayla ıslak havluyu kenara fırlattı. Havada dört tam tur atan havlu "lap" diye Berk'in suratına oturmuştu. Berk homurdanarak yüzündeki havlu ile olduğu koltukta yan döndü. Asır, neden acele ettiğini bilmese bile aceleyle yatağa koştu ve elini Anıl'ın omzuna koydu. Anıl, gülümseyerek Asır'a dönmüştü ki Asır'ın kendisini geriye ittirip yerine oturmasıyla şaşkınca gözlerini kırpıştırdı. Asır hemen buz torbasını tuttu ve nazikçe Utku'nun alnına koydu. "İyi misin?" derken kapkara gözlerinin rengarenk baktığını düşündü Tutku. Hafifçe gülümsedi. "İyiyim, sen nasıl oldun?" dediğinde Asır başını salladı ve uzun uzun Utku'ya baktı. Anıl, yuvarlandığı yataktan izlediği kan dondurucu sahne ile istemsizce öğürünce ikisi de dönüp ona baktı. Anıl, kendisine bakan iki genç ile kaşlarını havaya kaldırdı ve iki eliyle onları gösterdi. "Ne!? Burada aile varken böyleyseniz sizi yalnız düşünemiyorum!" demesiyle Asır elindeki buz torbasını resmen Tutku'nun suratına yapıştırmıştı. Tutku, yüzünden buz torbasını çekmek için elini tutmaya çalışsa da Asır inkar etme derdinde olduğundan bu durumu fark edemiyordu. Tutku resmen buz torbası yüzünden yüzünün donarak felç geçirdiğini düşünmeye başlamıştı. "Ne diyorsun? Biz dostuz, elbet yardım edec..." Anıl, hızlı hızlı konuşan Asır'a göz ucuyla bakarken yan tarafta buz torbası tarafından boğulan Utku'yu görünce dudaklarını içeri çekti ve ısırdı. Elini havada sallayıp sesler çıkarmaya çalışması resmen kahkaha atmasına sebep olacaktı. Azıcık daha dayanmak istese de en sonunda Utku'nun acı çırpınışlarına kıyamadı. "O yüzden birbirimize hep yardım ederiz." diyen Asır ile Anıl gülerek Utku'yu işaret etti. "Ölmeye mi?" Asır başını çevirip de Utku'nun suratında ki buz torbasını görmesi bir olmuştu. Panikle torbayı çektiğinde Tutku kıpkırmızı olmuş yanakları, burnu ve alnıyla oldukça tatlı gözüküyordu ama tatlılık da ne tatlılık! "Utku! Özür dilerim!" diyen Asır ellerini birbirine sürtüp yanaklarına koyarak ısıtmaya çalışınca Tutku ellerini tutup geri çekti. "Bir anda soğuk sıcak yapıp da şoklama beni." diyerek güldüğünde Asır mahcupça gözlerini kaçırdı. "Özür dilerim." deyişiyle Anıl kaşlarını kaldırdı. Gözleri Utku'ya kaydığında onun Asır'a normal bir ifadeyle baktığını gördü ancak Asır az önce yaptığı şey yüzünden fazla tepki veriyordu. Bu durum Anıl'ın çok fazla dikkatini çekmeye başlamıştı. Tutku, kanepede dönen Berk ile Anıl'a döndü. "Siz neden gelmiştiniz?" dediğinde Anıl dönüp Berk'in dağınık hâline baktı ve gülümsedi. "Kavga var..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD