"Biraz da gerçeklerden bahset."

2276 Words
"Ben iyiyim." dedi Kaya yutkunurken. Ellerini tutmuş ve Utku'yu kendinden telaşla uzaklaştırmıştı çünkü kafayı yemeye ramak kalmıştı. Tutku tam konuşacaktı ki birden boğazının hiç gıdıklanmadığını hissetti. Kahretsin ki alerjisi geçmişti. Panikle etrafa baktı ve ne yapacağını düşünmeye çalıştı. En son boğazını sıktı ve garip bir ses ile konuşmaya başladı. "Alerjim tuttu, sesim çıkmıyor." dediğinde Kaya kaşlarını çatarak Utku'ya döndü. "Ne alerjisi saçmalama." dediğinde Tutku sanki sesi çıkmıyormuş gibi kafasını iki yana salladı. "Şaka mı yapıyorsun?" diye sordu Kaya inanamazcasına bakarken. "Sen ciddisin!" diyerek sinirle saçlarını karıştırdı. Sırtını tekrardan ağacın gövdesine yaslayacaktı ki sırtı ağaca değer değmez inleyerek öne eğildi. Tutku , Kaya'nın canı yanmış gibi duran hâline kaşlarını çatarak baktı. Elini omzuna koydu ve kendisine bakması için dürttü. Eliyle çakmak işareti yaptığında Kaya bir müddet anlamak için ellerini izledi. "Beğeni mi? Like? Tamam?" bir elini çenesinin altına koydu ve kaşlarını çatarak Tutku'nun elleriyle ne anlatmaya çalıştığını düşündü. "Yerli mi yabancı mı?" dediğinde Tutku en sonunda avcunu alnına vurdu. Sol eliyle sigara tutarmış gibi yaptı ve dudaklarına koydu ardından diğer eliyle ucunu yakarmış gibi yaptığında Kaya gözlerini sonuna kadar açtı. "Ha! Sigara istiyorsun. Desene be baştan. "diyerek çantasını açtı ve içerisinden bir sigara paketi çıkardı. Aralarından sağlam kalmış bir tanesini çıkarıp Tutku'ya uzattı. Tutku uzattığı sigarayı alıp elinde çevirdi. Bir duman insana ne kazandırabilirdi ki? "Senin gibi atletik ve sıkı çalışan bir adamın sigara içtiğini bilmezdim. " Gözlerini Kaya'ya diktiğinde Kaya da ona baktı. "Yine ne?" dediğinde Tutku bu sefer sigaranın ucunu gösterdi. "Eh ama ekmek elden su gölden!" diyerek pantolonun cebinden siyah bir çakmak çıkardı ve Tutku'ya uzattı. Tutku çakmağı eline aldı ve çaktı. Yanan ışıktan sonra etrafa bakındı. Birkaç çalı çırpı bulması gerekiyordu. Utku'nun ayağa kalktığını gören Kaya kaşlarını çattı. " Nereye gidiyorsun?" diye sordu merakla. İçinden bir ses sanki Utku onu bu karanlık ormanda bırakıp gidecekmiş gibi şeyler fısıldıyordu. Tutku ellerini kaldırdı ve Kaya'ya oturmasını işaret etti. Kaya merakla Utku'nun hareketlerini izliyordu. Önce birkaç çalı çırpı topladı ve ağaçtan bir metre uzağa yığdı hepsini. En son üzerine kurumuş yapraklar attı ve sigarayı ağzına aldı. Sonra birden kaşları çatıldı ve sigarayı çalıların içine attı. "Lan!" diye bağırdı Kaya oturduğu yerden. "Kaç para bir paket haberin var mı?" Tutku bir an başını çevirip Kaya'ya baksa da aldırış etmedi ve işine geri döndü. İnce birkaç dalı çakmakla uzun uğraşlar sonunda tutuşturmuştu. Yavaşça harlanan ateş iyice büyümüş ve onları ısıtmaya başlamıştı. Kaya, ısınan bacaklarıyla hafifçe gevşediğini hissederken Utku'nun yanına geldiğini gördü. Onu omuzlarından tuttu ve arkasını dönmesini sağladı. "Ne yapıyorsun?" dedi Kaya merakla. Hırkası ve tişörtünü sıyıran Tutku Kaya'nın yer yer morarmış yer yer kanamış olan sırtına baktı. Çok fazla yuvarlanmış olmalıydı. Uzun bir süre sırt üstü yatamayacaktı sanırım. Sırtını geri kapattı ve ensesinden tutmadan önce kendisi ateşe yakın bir yere uzandı. Kaya'nın yanağı karnına gelecek şekilde yüz üstü uzanmasını sağladı. Kaya, Utku'nun ne yaptığını hiçbir türlü anlamıyordu buna rağmen küçük dilini yutacak kadar korkuyordu. Utku, Tutku'ya bu kadar benzerken nasıl kendini geriye atacaktı? Üstelik kendisi yaramaz bir adamdı, 20 yaşında yaramaz bir adam... "Enerji topla..." Kaya gözlerini kapatmadan önce Tutku'nun sesini duyar gibi oldu sonrasında saçını okşayan parmakların naifliğini hissetti. . . . "Utku!" "Kaya!" "Utku!" Asır son gücüyle bağırdıktan sonra öksürerek acıyan boğazını dindirmeye çalıştı. Sonrasında derince bir nefes çekti ciğerlerine ve tekrardan bağırdı. "Utku!" Defne endişeyle karanlık ormana bakıyordu. Karşılarına ne çıkacağı belirsiz bu yerde nasıl olurdu da kaybolurlardı? Daha birkaç saat önce görmüştü Utku ve Kaya'yı. Gözleri endişeyle Asır'a dönmüştü. Daha bu sabah bağıra çağıra kavga edenler onlar değilmiş gibi telaşla Utku'yu arıyordu. Gerçekten iyi bir dostlukları olmalıydı. Bu sabah sanırım kendisi yüzünden kavga etmişlerdi. Birkaç şey duymuştu. Asır gerçekten kendisinden mi hoşlanıyordu? Gözleri Asır'a kayan kız onun ne kadar yakışıklı olduğunu bariz bir şekilde görüyordu ama Utku'ya karşı hissettiği gibi kalbi heyecanla atmıyor, dudakları kurumuyor, ne diyeceğini şaşırmıyordu. Peki ya Utku? O kendisinden hoşlanıyor mu? "Utku!" diye bağırdığı sıra Berk elini Asır'ın omzuna koydu. "Bu böyle olmayacak ben Anıl ile sol tarafa gidiyorum, siz de sağa doğru gidin. Bir şey olursa ararsınız." dedi ve Anıl'a bir baş işaret yaptı. Asır, Berk'in gösterdiği tarafa doğru yürürken telefonunun flaşına basmadan önce yerlere tutuyordu. "Utku!" diye bağırdığında Defne tedirginlikle yutkundu. "Bu sabah kavga ettiğiniz için acaba gitmiş olabilir mi?" dediğinde Asır'ın adımı havada kaldı. Ardından arkasını dönüp Defne'nin gözlerine baktı. "Biz oradan kız kılıklı adamlara mı benziyoruz?" dediğinde Defne gergince nefes aldı ve ellerini iki yana açtı. "Nereden bileyim? Önce sabah kavga ettiniz, sonra Kaya kayboldu şimdi de Utku. Ne düşünebilirim ki?" dedi kaşlarını soru sorarcasına çatarak. "Her gece ormanda kayıp birilerini aradığımı mı düşünüyorsun?" dediğinde Asır göz devirerek arkasını döndü. "Bence boş yapmayı bırak ve bir işe yara." dediğinde Defne kaşlarını çattı. Hayır, bu adam kendisinden hoşlanıyor olamazdı. " Utku!" diye bağıran Asır'ın sesiyle Tutku olduğu yerden doğruldu. Birileri onları arıyordu. Hemen gözleri etrafta gezindi ama hiçbir şey görmüyordu. Ormanın belirsiz yerlerinden kesik kesik yankılanan sesiyle derince nefes aldı ve uyuyan Kaya'ya baktı. Omuzlarından tutup Kaya'yı sarstığında Kaya panikle olduğu yerden doğrulmuştu. Bir an sırtındaki acıyla yüzünü buruşturdu. "Off! Ne oldu ?" diyerek Utku'ya bakan Kaya , Utku'nun elini kulağına dayamasıyla kaşlarını çatarak ormanı dinledi. "Utku!" "Kaya!" "Utku!" "Kaya!" "Utku!" İsimleri kesik kesik ağaçlardan yankılanıyordu. "Demek bizi aramaya gelmişler. Hadi kalk biz de onlara doğru gidelim." diyen Kaya ayağa kalktı ve sırt çantasını Utku'ya attı. Tutku karnına çarpan çantayla Kaya'nın gözlerine sinirle baksa da sırtından dolayı takamayacağını biliyordu. Çantayı sırtına geçirdi ve Kaya'nın bileğini tutup yürümeye başladı. "O ne? Sevgilin miyim ben senin?" diyerek kolunu çeken Kaya ile Tutku sinirle göz devirdi. Ne boş beleş bir adamdı bu ya? "Beni gereksiz yere tekmelemeseydin şimdi burda olmayacaktık. Ne güzel mangalımı yapmış odamda , miss gibi yatağımda, derin uykularda olacaktım. Ama gel gör ki senin gibi bir velet yüzünd-aaaaaaahhhh!" birden Kaya'nın çığlık atmasıyla Tutku yerinden sıçradı ve istemsizce çığlık attı. "Kaya?" diyerek düştüğü çukura doğru eğildiğinde Kaya şaşkınlıkla Utku'ya baktı. "Senin sesin?" dediğinde Tutku elini alnına vurdu. "Off! Alerji yüzünden sesim inceliyor ve bunu kimsenin bilmesini istemiyorum." dediğinde Kaya düştüğü kuyudan yukarı baktı bir müddet. "Senin alerjin var ve bu alerji sesini inceltiyor? " diyerek Utku'nun yüzüne baktı bir müddet. Tutku telaşla yutkundu. Sonuç olarak Kaya ile öncesinde konuşmuştu. Hem kız hâlini hem erkek hâlini gören tek kişiydi. Ayrıca sesini de duymuştu, hatta oturup uzun uzun sohbet etmişti. Belki de yakayı çoktan ele vermişti? "Oğlum çok komik lan!" diyerek kahkaha atmaya başlayınca Tutku şaşkınca geri çekildi ve yalandan iki üç kez gülmeye çalıştı. "Ha ah ha..." dediği sıra Kaya ellerini karnına koydu. "Ben olsam ben de konuşmazdım. Velet gibi sesin var. Ağlayan küçük kızlar gibi çıkıyor." dediğinde Tutku sinirle dudaklarını ısırdı. Onun sesi güzeldi bir kere! "Boş yapma. Tut elimi de çıkarayım seni şu çukurdan." dediğinde Kaya hafifçe sızlayan kalçasıyla yüzünü buruşturdu. Sırtında artık bir dünya haritası vardı, yaralardan... "Tamam, sıkı tut. " diyerek elini uzatan Kaya ile Tutku yüz üstü yere uzandı ve elini aşağı sarkıttı. Kaya, Tutku'nun elini tuttu ve ayaklarını toprağa dayadı. "Çek!" dediği sıra Tutku tüm gücüyle Kaya'yı yukarı çekmeye çalışmıştı. " Çeksene!" diyen Kaya ile Tutku sinirle nefes aldı ve biraz daha çekmeye çalıştı ama bir türlü çıkaramadı. "Eşek ölüsü gibisin!" dediğinde Kaya yan bir gülüş attı. "Tabii kızım bu kaslar altın gibi, ağırdırlar. " dediğinde Tutku kaşlarını çatarak Kaya'ya bakmıştı ki ellerini teslim olurcasın havaya kaldırdı. "Tamam tamam, özür dilerim. Dalga geçmeyeceğim." dediğinde Tutku inanmadığını belli edercesine başını bir sağa bir sola salladı. "Tekrar deneyelim." diyen Kaya ile elini aşağı uzatan Tutku Kaya'nın elini bilekten kavrayarak tuttu. "1!" Aynı anda bağırmaya başladılar. "2!" Kendilerini, biraz sonraki arbedenin iki elemanı olarak, hazırlıyorlardı. Sıkıca kenetlenmiş elleri birbirlerini kavrarken gözlerinin içine bakarak aynı anda bağırdılar. "3!" Tutku bir eliyle çukurun dışından toprağı tutarken diğer eliyle Kaya'yı yukarı çekmeye çalışıyordu ki diğer eli altındaki toprak parçalandı ve eli boşta kaldı. "Aaaaa!" Tutku , Kaya'nın ağırlığıyla çukura doğru düşerken Kaya Tutku'nun elini tuttuğu için onu üzerine çekmiş bulunmuştu. Ayakları yerden kesilen genç kız göğsünü Kaya'nın göğsüne çarpmasıyla acıyla inledi. Kaya ise üzerine bir anda düşen Utku yüzünden acıyan sırtıyla tekrardan iki seksen yere uzanmıştı. İki genç çukurun dibinde birbirlerine sarılmış yatıyordu. Tutku acıyla yüzünü buruşturup döndüğü sıra Kaya kaşlarını çatmış hem Utku'nun başı altında ezilen kolu için hem de sırtına aldığı bir darbe daha için ses çıkarmamaya çalışıyordu. "İyi misin?" diye fısıldayan Tutku ile Kaya başını nemli topraktan kaldırdı ve Utku ile göz göze geldi. Birbirlerine ilk defa bu kadar yakınlardı. Tutku bunun yanlış olduğunu biliyordu çünkü kimin erkek kimin kız olduğunun farkındaydı ama zavallı Kaya? Ani bir hareketle ikisi de birbirlerini ittirip birbirlerinden uzaklaştılar. Kaya ensesini kaşıyarak gözlerini başka yere çevirdiğinde Tutku parmaklarını ovuşturdu. Ortam nedensizce birden bire gerilmişti. "İyiyim." diye mırıldandı Kaya sonra başını salladı. "evet, iyiyim. " diye tekrardan başını salladı. Bu kafa sallayış sanki biraz abartılıydı ama şu an Tutku da garip durumdan ötürü bu garipliğin farkına varamıyodu. "Sen?" dedi Kaya gözlerini Utku'ya çevirerek. Kaşlarını abartılı bir hareketle yukarı kaldırdı ve eliyle Utku'yu işaret etti. "Sen iyi misin?" dediğinde Tutku da ona ayak uydurdu. "Evet. " dedi başını hızlı hızlı sallarken. "Ben de iyiyim." diyerek iki üç kez öksürdü ve boğazını temizledi. "Güzel." dedi Kaya başını çevirirken. Sanki etrafta topraktan başka görebilecek bir şey varmış gibi... Tutku da ellerine çevirdi bakışlarını. Tam o sırada alnına düşen bir şeyle kaşlarımı çattı. "Bu da ne?" dediğinde Kaya gözlerini hemen Utku'ya çevirdi. "Ne ne?" dedi endişeyle. "Alnıma ıslak bir şey düştü. " dediğinde Kaya hafiften gülmüştü. "Ne gülüyorsun?" diyerek kaşlarını çattı Tutku. Neresi komikti ki şimdi bunun? Bir an normal, bir an anormal davranıyor ve aklını karıştırmaktan başka işe yaramıyordu. "Kuş sıçmıştır." dediğinde Tutku bir anda ayağa kalktı. "Ne?" diyerek Kaya'ya döndüğünde Kaya pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. "Oğlum sen konuşma ya vallahi sesin çok komik çıkıyor. Erkek bedenine kaçmış küçük kız gibi." dediğinde Tutku sinirle Kaya'nın omzuna bir tane vurdu. "Acıttın!" dediği sıra Tutku'nun başına damlayan başka bir damlayla "Kahretsin! Bu ne!" dediğinde Kaya kahkaha atmaya başlamıştı. "Milli piyango gibi say. Kuş pisliği şans getirir. " dediği sıra Tutku'nun burnuna da düşen bir damla ile eli burnuna gitti. "Ama bu çok suya benziyor." dediğinde Kaya pis pis sırıtarak tam ağzını iğrenç şeyler söylemek için açmıştı ki onunda alnına düştü. "Bana da mı sıçtı bu!?" diyerek elini alnına götürmüştü ki birden yağmaya başlayan yağmur ile çukurun içinde bir sağa bir sola koşmaya ellerini toprağa vurmaya başlamışlardı. "Yağmur!" Tutku'nun bağırışıyla Kaya da bağırdı. "İmdat!" Biri sağa doğru koşunca diğeri sola doğru koşup bağırıyor sonra tekrardan yer değiştiriyorlardı. Saçları ıpıslak olmuştu ve tabiri caiz ise deli danalar gibi koşturuyorlardı. "Ya bu çukura su dolarsa?" dedi Tutku Kaya'nın olduğu tarafa telaşla dönerken. "Ya bunun içinde boğularak ölürsek?" dediğinde Kaya, Tutku sinirle nefes aldı. "Yüzerek yukarı çıkarız!" dedi dalga geçercesine Kaya elini alnına vurdu. "Tam bulunduğumuz noktaya bir kamyon yağmur yağması gerek!" dediğinde Tutku da sinirle alnına vurdu. . . . "Ah! O da neydi?" diyerek eli üzerine düşmüş su damlasını silen Defne endişeyle Asır'a yaklaştı. "Ne neydi?" diyen Asır hemen Defne'den tarafa dönmüş telefonunun flaşını ağaçlara tutmuştu. "Elime bir su damlası düştü sanki." dediğinde Asır Defne'ye döndü ve işaret parmağını dudaklarına yasladı. Sessizce etrafı dinleyen iki genç yapraklara çarpan su damlasıyla yağmur yağacağını anlayarak bağırmaya başladılar. "Utku!" diye bağıran Asır'ın yanında Defne "Kaya!" diye bağırarak koşuyordu. Asır ilk defa suçluluk hissine kapılmıştı. Tamam belki biraz sinirlenmiş ve öz iradesini kaybederek kötü laflar sarf etmişti ama böyle olacağını hiç düşünmemişti. Kim düşünebilirdi ki? "Bir şey duydum! Asır bu tarafa gel!" diye bağıran Defne ile Asır hemen önündeki yıkılmış ağaç kütüğünden atladı ve Defne'ye doğru koştu. "İmdat! İmdat!" diye bağıran Tutku'nun yanında Kaya da bağırıyordu. "Burdayız! Çukurda!" diyordu. Asır son hızla oraya doğru koşarken duyduğu kız sesini garipsemişti. O da kimdi? Bir müddet koştuktan sonra gördüğü çukur ile durmaya çalıştı ama yerler çamur olmuştu. Bedeni bir müddet çamurda kaydı ve çukurun önünde durdu. "Yardım edin!" diyen Kaya'ya bakan Asır yanındaki Utku'yu görünce bir müddet ona baktı. Yüzü gözü çamur içindeydi. Sanırım çok yorulmuş ve bitkin düşmüştü. Elindeki flaş ışığına binlerce kez şükretti. Gece körü olup da akşamın bir vakti ormanda dostunu aramak kadar zor bir durumu bir daha yaşamak istemiyordu. "İyi misin?" diye sordu telaşla. Tutku, Asır'ın gerçek sesini duymaması için başını aşağı yukarı salladı. "Defne hemen halatı çıkar çantadan!" dedikten sonra elini Defne'ye uzattı. Defne alelacele çıkardığı halatı Asır'a verdiğinde Asır halatın bir ucunu gövdesi ince olan bir ağaca doladı ve düğüm attı. Diğer ucunu çukurdan aşağı sarkıttı. "Tırmanın!" demesiyle Tutku, Kaya'nın sırtı acıdığı için arkasına geçti ve çıkmasına yardım etti. "Utku sırtıma dokunma, acıyor!" demesiyle Utku gözünü kaçırdı ve gözlerini sımsıkı yumup Kaya'yı poposundan doğru yukarı itti. Kaya çukurdan çıkar çıkmaz başını göğe kaldırmış derin bir nefes almıştı. Tutku, başını kaldırdı ve kendisine merakla bakan Asır'a baktı. Eğer o boş yere kavga çıkarmasaydı şu an bu çukurda olmayacaktı ve kendisine yediremediği büyük bir şey daha vardı. Yıllarca ailesinin kendisine verdiği zorlu eğitimle bu çukurdan çıkamayacaksa gerçekten onca çalışmayı boşuna yapmıştı ama çamur olmuş toprağa baktıkça ayağının sıçramak için koyarsa kayacağını biliyordu. Ama yediremiyordu gururuna onun uzattığı eli tutmak istemiyordu. Toprak kurursa buradan çıkabilirdi, ona ihtiyacı yoktu! Neden bir başkası bulamamıştı ki onu? Asır, uzun uzun öylece duran Utku'ya baktı. Sanırım kafasında bir ton düşünce vardı ve bunları bir sıraya koyuyordu. "Utku, şu an aramızdaki şeyleri düşünmekten vazgeç. Sadece işleri daha da zora sokarsın. Gel hadi. Dostlar da kavga eder." dediğinde Tutku ilk defa başını kaldırdı ve Asır'ın gözlerine baktı. Dost? Hapishanesinde hiç dost yoktu. Eğitmenler, öğretmenler, sürücüler, korumalar, bakıcılar vs ama hiç dost yoktu. Hiç arkadaş da yoktu yere düştüğünde uzatılan bir el hiç yoktu. Bir iki adım geri çekildi ve ilk defa içinden geldiği gibi , yaramazca güldü ve koşarak Asır'ın soğuk elini tuttu. Derince nefes aldı ve ilk kez kendisini bu büyüye teslim etti. Uzun süre kafeste tuttuğu ruhu, evindeki o hapishanenin demir parmaklıklı hücrelerinden birindeydi ve şimdi özgür bırakmak için ilk defa bir şey onun gözlerini kör etmişti. Baktığında kör olduğunu düşündürten bir çift kara göz...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD