"Sadece, yüreğime kar olup yağsan bu kadar buz tutmazdı diye düşünüyorum..."

2221 Words
"HAYIR!" Ne olduğunu şaşıran dört genç ile Kaya hiçbir şey düşünmeden Asır ve Tutku'nun üzerine koşuyordu. Asır endişeyle Utku'yu korumaya çalıştığı sıra o da "hayır!" diye bağıran Kaya'ya "DUR!" diye bağırıyordu. İşlerin komik bir hâl aldığı esnada Kaya ikisinin birbirine bağlanmış ayak bileklerine uzandı. "İzin vermiyorum kardeşim!" diyerek kravatı çözecekti ki Asır bir aslan gibi üzerine atladığı sıra ayağı dönen Tutku yüz üstü yere yapıştı. "Ağağa!" "Hayır! Çözemezsin!" diyerek Kaya'nın üstüne çıkan Asır ile Kaya sinirle bağırdı. "Hadi lan ordan!" dediği gibi genç adamı omuzlarından itmiş karnının üzerine oturmuştu. "Bal gibi de çözerim!" diyerek arkasını dönmeye çalışmıştı ki Asır da onu ittirmişti. Bu itiş kakış sırasında en çok mağdur durumda olan ne yazık ki zavallı Tutku'ydu. Her harekette dönen bacağı yüzünden spor salonunu resmen yüzüyle temizliyordu. "Asır!" diye bağıran Anıl yardım etmek için ayağa kalkıp koşmaya yeltenmişti ki Berk'in moloz yığını gibi olan ağırlığından dolayı çok kötü bir şekilde yere düşmüştü. "Hay ananı sevdiğim!" diyerek yerde kıvranmaya başladığı sıra Kaya ile Asır boğaz boğaza boğuşmaya başlamıştı. "Ne yapıyorsun geri zekâlı?" diye Asır ile Kaya sinirle kaşlarını çattı. "Çöz lan ayağını!" dediğinde Asır sinirle kafasını ittirmeye çalıştı. "Salak mısın!? Ceza aldık, ceza! Hoca bağladı!" dediğinde Kaya gözlerini Anıl ve Berk'in de bacağında olan kravata çevirdi. "Tamam o zaman, çözün, benimkine bağla. Ben Utku ile bağlarım ayaklarımı. Sana gerek yok!" dediğinde Asır şaşkınlıkla baktı karşısındaki deliye. "Dalga mı geçiyorsun? Bi' git başımdan, Allah'ın delisi!" diyerek üstündeki koca adamı ittirmeye çalışıyordu. Kaya bir an Asır'ın öfkeyle parlamış gözlerine baktı. Utku'nun aslında Tutku olduğunu, Utku yerine bunca zaman Tutku'nun olduğunu ve Tutku'nun onu Utku diye kandırdığını biliyor muydu? Neden bir cümleyi, üç farklı şekilde düşünüyordu? "Çöz şunu!" Kaya'nın son bağırışı ile spor salonuna öfkeyle giren Ayhan hoca gördüğü manzara karşısında istemsizce ,bir anlık, gülümsemiş bulunmuştu. "Ne oluyor burada!?" diye bağırdığında Tutku debelenerek yüz üstü yattığı yerden doğrulup oturur pozisyon aldı. Asır, sanki küçük bir çocukmuş gibi üzerindeki Kaya'yı işaret ederek şikayet etti. "Ayaklarımızı çözmeye çalışıyor!" dediğinde Ayhan hoca mermi gibi olan gözlerinin rotasını Kaya'ya çevirdi. "Senin derdin ne oğlum?" dediğinde Kaya sinirle ayağa kalktı. "Ben de ayağımı bağlamak istiyorum! Asır'ı salın çayıra, beni bağlayabilirsiniz! Hatta kolumu da bağlayın!" diyerek ellerini de uzattığında Tutku şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi olmuştu. "Ya!" diyerek ayağa kalkmaya çalışınca yine düşecek gibi olmuştu ki Asır uzanıp belinden tuttu ve dengesini sağladı. Kaya'nın gözleri dehşet bir ifadeyle açılmışken resmen olduğu yerde bas bas bağırıyordu. "Çek ellerini!" Asır kapkara bakışlarını Kaya'ya çevirdi. İşte şimdi sinirlenmişti! Bu Kaya'da bir hâller vardı. Üstelik kendisine tanıdık gelen bir hâl... "Kaya! Benimle dalga mı geçiyorsun? Bırak ceza bitsin de kurtulalım şu saçmalıktan! Başımızı daha fazla derde sokma!" diye çemkirdi en sonunda Tutku. Asır, Utku'nun bu durumdan hiç haz etmediğini anlayınca küskün bir çocuk gibi ellerini çekip cebine sokmuş, başını başka tarafa çevirmişti. "Gençler! Burada bir hoca olduğunu hatırlatmama gerek var mı?!" diye bağıran Ayhan hocayla Berk ve Anıl da yerden kalkmışlardı. "Sen!" diyerek işaret parmağını Kaya'nın yüzüne tutan hoca kapıyı gösterdi. "Düş önüme!" dediğinde Kaya kaşlarını çatarak arkasındaki Tutku ve Asır'a baktı. "Ama hocam..." diyerek döndüğü sıra ense kısmından yakasını tutan Ayhan Hoca onu sürükleyerek dışarı çıkarmıştı. "Berk bu zamana kadar sana dediğim tüm hakaretleri geri alıyorum güzel kardeşim..." diyen Anıl, Berk'in sarı dalgalı saçlarını okşuyordu. "Senden çok daha kötü durumda olanlar da var..." dediğinde Tutku düşünceli bir hâlde kapıdan çıkıp gidenlere bakıyordu. Kaya, Tutku ile takılırken çok normaldi. Hatta harikaydı bile. Hareketleri nazikti, kıskançlığını ve kibarlığını gizli gizli yapardı ama ne zaman okula gelse işler bir anda tam tersi bir hâl alıyordu. Kaya'nın kötü biri olmadığının artık farkına varsa da ne yapmaya çalıştığını kestiremiyordu. Asır, Utku'nun sessizleşip de uzun uzun Kaya'nın arkasından baktığını görünce sinirle bacağını çekti. Tutku anlık girdiği trans yüzünden şaşıramadan poposunun üzerine düşmüştü. "Ah!" Yüzünü buruşturarak elini kalçasına götürdüğü sıra sinirle ellerini salladı. "Ya! Sizin derdiniz ne?" dediğinde Asır yüzünü çevirmiş ve yerdeki paspasa uzanmıştı. "Özür dilerim ,bağlı olduğumuzu unutmuşum!" dediğinde Tutku sinirle ayağa kalktı ve o da yerdeki paspasını aldı. "Bir an önce şu temizliği bitirelim!" . . . "Defne son zamanlarda biraz fazla durgun gözüküyorsun? Antrenmanlar mı ağır geliyor?" diyen Yeşim ile çatalını tabağına sürtmeyi bırakan genç kız sıkkınca nefes aldı. "Aslında durum biraz karışık kızlar." diyerek mırıldandığında diğerleri de ona dönmüştü. "Nasıl yani?" Defne çatalının ucunu bir yeşil zeytine dayadı ve tabağın etrafı boyunca gezdirdi. "Son zamanlarda Utku bana oldukça yakın davranıyordu. Gülümsüyor, benimle yemek yiyor, hatta arada bir iltifat bile ediyordu." dediğinde kızların ilgisi bir anda zirve yaptı. "Utku mu?" diyerek araya girmeye çalışmışlardı bile. "Defne, turnayı gözünden vurmuşsun!" "Pek konuşkan ve sıcakkanlı olmasa da oldukça iyi bir insan olduğu açıkça belli." diyen Yeşim elini omzuna koyarken gülümsemişti. Defne derince iç çekti ve sinirden kararmış gözlerini kızlarda gezdirdi. "Ama o birdenbire değişti! Bir öyle bir böyle davranıyor!" diyerek öfkeyle kavradığı çatalın sapını bir bıçak gibi tutuyordu. Bunun üzerine Yeşim kolunu omzundan çekip uzaklaşmıştı bile. "Tamam!" "Tamam sakin ol!" "Elinden bir kaza çıkacak şimdi!" Kızların lafı üzerine Defne ağlamaklı bir ifadeyle yüzünü düşürdü. "Ama ben ne yapacağım..." dediğinde kızlar sessiz bir konuşma gerçekleştirmişlerdi. Bu konuşma karşı cinsin anlayamayacağı türden, bir bakışma ile hayata geçirilmişti. "Ona acil kanka desteği lazım!" "Biraz da cesaret!" "Öz güven!" "Ve ...ruj!" "Ne?" "Kanka rujunun rengi uymamış." "Hmmm..." "Defne." diyerek elini omzuna koyan Ayça gülümsedi. "Toparlan! Senin arkandayız!" Defne şaşkınca kızlara baktığı sırada yemekhanede büyük bir uğultu ve gülüşme sesleri duyuldu. "Bu? Bu da...ne?" diyerek kapıya bakan Yeşim istemsizce gülmeye başlamıştı. "Asır!" diyerek sızlandı Tutku. Utançla başını çevirmişti. Herkes onlara bakıyordu. "Adımlarını uydur." dediğinde Asır da sinirle ona yaklaşmıştı. "Belki de adımlarını uyduramayan sensin?" dediğinde Tutku şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı. "Ben mi?" dedi gözlerini kırpıştırırken. Ayaklarından dolayı yüzünü ona döndüğünde istemsizce çok yakın oluyorlardı ve bu durum Tutku'nun geceyi hatırlamasına sebep oluyordu. "Evet ,sen." dedi Asır biraz daha üzerine gelerek. Gerçekten okyanus olsa ya da derin bir barajda girdap...kendisini böyle ele geçirebilir miydi? "Benim dövüş yeteneklerim karşındakinin hareketleriyle orantılı." diyerek mantıklı bir savunma yapmaya çalıştığında Asır bilmiş bir edayla güldü. "Problemde bu ya!" Dedi kaşlarını kaldırırken kafasını bilmiş bir edayla sallamış ve kara gözlerini bunları yaparken bir an bile onun gözlerinden çekmemişti. "Dövüşte ters orantı vardır. Eğer ben sana adım atıyorsam sen geriye adım atarsın. Bu yüzden ne zaman ayağımı ileri atmak istesem sen geriye çekiliyorsun." dediğinde Tutku bir an duraksadı. Başını eğip birbirine bağlanmış ayaklarına baktı ve bunun aslında oldukça mantıklı olduğunu fark etti. "Aslında haklı olabilirsin, hiç bu açıdan düşünmemiştim." dediğinde Asır bu kadar çabuk pes edeceğini düşünmediğinden anlık bir şaşkınlık yaşadı. "Bu kadar çabuk mu?" Tutku başını kaldırıp da genç adama baktığında Asır omuzlarını silkti. İkisi zar zor bir köşedeki masaya geçtiklerinde itişip kakışarak gelen diğer ikili de karşılarına oturmuştu. "Var ya dün her şey film sahnesi gibiydi! Duvardan atla, havalı bir şekilde şapka tak, adamları döv ve sonra..." dedikten sonra çatalını sinirle peynire sapladı. "...herifin teki gelsin ayaklarımızı birbirine bağlasın. Vay anasını satayım!" Berk'in sinirli hallerini izleyen Tutku en sonunda kendini koy vermişti. Tüm yemekhane onun ilk defa güldüğünü görüyordu ve nedense bu duruma yanındaki üçlü de şaşırmıştı. Tutku, gözlerinden yaş gelinceye kadar gülmüştü. Çünkü artık onun da arkadaşlarıyla yaptığı anıları vardı! Onun da diğerleri gibi mutlu, komik, heyecanlı şeyleri vardı. Birileriyle tanıştığında biz de şöyle yapmıştık, diyebilecekti. "Berk..." dedi nefes nefese. "Sanki dün korkup kaçmamışsın gibi konuştun." dediğinde Anıl içtiği meyve suyunu püskürtmüştü. "Ahahahah!" Anıl'ın da Utku'ya katılması ve sonu gelmeyen kahkahaların başlangıcı o an olmuştu. "Hayır, yani tamam bu eğlenceli olayı anlatabilirsin de..." dedi Tutku gözünü silerken. "...neden kaçtığın kısımdan hiç bahsetmiyorsun?" dediğinde Berk somurttu. "Utku, üzerime geliyorsun?" diyerek kaşlarını çattığında Anıl gülerek araya girdi. "Kardeşim ne olur kaçmaya çalışma, ayaklarımız bağlı." dediğinde Asır da istemsizce gülmeye başlamıştı. "Olay öyle değil, ben çantayı bulmaya..." Berk kendini anlatmaya çalıştıkça gülmekten kendinden geçen üçlü nefes almakta zorlanıyordu. Yemekhanedeki herkes ayakları birbirine bağlıyken nasıl bu kadar mutlu olabildiklerini düşünüyordu. . . . "Sessizlik!" Spor tarihi ile ilgili tüm bildiklerini ortaya döken hocayı dinlemek sınıftaki herkese bir masal seansı gibi geliyordu. Tutku'nun başı hafifçe öne düştü ve sırada otururken gözlerini kapattı. Resmen ayakta uyuyordu. Asır da gün gecenin yorgunluğu ile elini ağzına kapattı ve esnedi. İstemsizce kolunu sıraya uzattı ve başını koydu. Tutulmuş boynunu esnetirken Utku'nun ayakta uyuduğunu görerek gülmeye başladı. Onun bu hâline önce gülse de sonrasında kirpiklerinin elmacık kemiklerine düşmüş, titrek gölgesini izledi. Nasıl gölgesi bile bu kadar güzel gözükebilir gözüne? Elini hafifçe kaldırdı ve yanağına koydu, Tutku tenine değen sıcak ten ile irkilerek gözünü açtığında Asır kaşlarını kaldırarak baktı. "Şşşiit!" diyerek ses çıkarmamasını sağladıktan sonra yanağına bastırarak sıraya doğru eğdi. Tutku, yavaşça uyku sersemi bir hâlde yanağını genç adamın avcu içine dayadı ve gözlerini kapattı. Asır sanki oraya dökülmüş bir çimento gibiydi. Öylece şekil almış ve öylece donmuş bir hâlde. Utku'nun elini gıdıklayan saçlarına baktı, tenine değen sıcak tenini hissetti, kemikleri sert tahta yüzünden acısa da hiç rahatsız etmedi onu. Gözlerini bile yüzünde nazikçe gezdirdiği sıra da baş parmağı ona ihanet etti. Dur! Öfkeyle kıstığı gözlerini hain parmağına dikti. Sakın kıpırdayayım deme! Sanki parmak onun değilmiş gibi yavaşça karşısındaki adamın yanağına sürtündü. Asır sırada resmen panikten şekil değiştirecekti. Olduğu yerde kıpırdamadan durmaya çalışıyor, aklını başına toparlamak için uğraşıyordu. Sen bir hainsin! Vatan haini! Asır, kolunun uyuşmasıyla artık onun sıcak tenini hissedemediğini fark edince sinirle nefes aldı. Yavaşça gözlerini kapattı ve hissetmeye çalıştı. Tekrardan... "Ulan oğlu-" Anıl arkasını gülerek döndüğü sırada Utku ve Asır'ın romantik bir şekilde uyuduğunu görerek yüzünü buruşturdu. "Bunlar meyilli..." diyerek Berk'e seslenince Berk de arkasını dönüp uyuyan ikiliye döndü. "Baba kucağı, baba, baba." dedi bastıra bastıra. Anıl sinsice güldü. "Berfin! Şu renkli kalemlerini versene bi' kardeşim?" dediğinde Berfin , Anıl'ın renkli kalemleriyle ne yapacağını merak etse de ses etmeden verdi. "Gel o zaman babanıza biraz bıyık çizelim." Tutku, başını yumuşak zemine sürterken birinin yanağını okşamasıyla kaşlarını çattı. Hafif hafif yanağını sıkıyor, arada bir dudaklarını, burnunu okşuyordu. Gözlerini kırpıştırarak kafasını çektiğinde karşısındaki Asır'ın huzursuzca uyuduğunu gördüğü sıra şaşkınlıkla gözlerini açtı. İstemsizce kıkırdadığı sıra eli yanağına gitti. Yanağına kocaman bir kalp çizmişlerdi ve içinde Asır'cık yazıyordu ama nedense arkasına çizdikleri çirkin bir pelüş ayı "Asır'cık" değil de "Ayıcık" yazdığını düşündürtüyordu. Elini hafifçe yanağına koydu ve baş parmağıyla boyayı dağıtmak istedi ama çıkmayan boyayla kaşlarını çattı. Tam o sırada Asır kendisine gelmiş ve yanağındaki eli hissetmişti. İçi birden bire çok garip bir hâle gelmişti. Hemen kafasını kaldırdı ve gözlerini kaçırdı. Utku da kendisi gibi mi hissediyordu? "Asır." dediğinde sence nefes aldı. Yüzünü çevirip de göz göze geldiğinde istemsizce gülmeye başlamıştı. "B-bu bu ne?" diyerek kahkaha attığında Tutku anlamayarak yüzüne baktı. "Ne ne?" diyerek arkasına falan baktı ama en sonunda olan biteni anladı. "Lütfen benim yüzüme de çizmişler deme?" dediğinde Asır iki üç gülse de bir anda sustu. "De?" bir anda büyüyen gözleriyle elleri yanaklarına gitti. Aceleyle telefonunu çıkarıp da kamerasına baktığında yüzündeki saçma sapan şeyleri görünce bağırdı. "Kim yaptı lan bunu!?" Beşi birden kulaklarını dayadıkları kapının ardından gelen bağırtıyla yere düşmüşlerdi. "Efe, kaldır beni Efe!" diyen Berk ile Anıl'ı kaldıramaya çalışan Efe sinirle ona döndü. "Bu ikisini kaldırmak daha zor!" Anıl sessiz sessiz gülmeye çalışırken Murat'ı ittirdi. "Kaçın kaçın!" diyerek Berk'le bağlı olan ayağını kaldırmaya çalıştı. "onların da ayakları bağlı, hâlâ yaşamak için şansımız var!" Anıl'ın son lafıyla Berk de en sonunda ayağa kalkabilmişti. Hep beraber düşe kalka koridorda koşarlarken herkes onların bu saçma hallerine bakıyordu. "Niye bağırıyorsun ki şimdi?" Utku'dan gelen soruyla Asır sinirle ona döndü. Tutku, Asır'ın ayıcıklı ve kalpli yüzündeki öfkeyi görünce istemsizce gülmüştü. Asır, Utku'nun kendisine güldüğünü görerek iyice sinirlendi ve onun kendisini böyle gördüğünü fark edince utandı da. "İşte bu yüzden! Gülme!" dediğinde Tutku elini omzuna koydu. "Hadi ama benim de yüzümde var." Dediğinde Asır dönüp ona baktı ve sinirli hali yatıştı. Onun yüzüne yıldızlar çizmişlerdi. Siyah birkaç yıldız, alnında bir hilal, dudağına da piercing çizmişlerdi. Kaşında da vardı sanki. Ama o hâlâ çok güzel duruyordu. Kendisi gibi komik olmamıştı. İyi bile olmuştu. Tutku, Asır'ın uzun uzun kendisine baktığını görerek gözlerini kaçırdı. O sırada masaya koydukları ıslak mendili gördü. "Bir de utanmadan birer tane ıslak mendil bırakmışlar." dediğinde Asır da sıra üzerindeki mendillere baktı ve birini aldı. Tutku da diğer mendili aldı ve yüzünü silmeye başladı. Silmek pek kolay değildi. Telefonun kamerasıyla kendini görerek silmek hiç, hiç kolay değildi. Sinirle nefes verdiği sırada Asır dönüp çenesini tuttu. "Böyle daha kolay olacaktır." Diyerek bir eliyle çenesini kavradı ve yüzünü silmeye başladı. Siyah yıldızlar bir bir silinirken arkalarında siyah lekeler bırakıyorlardı. Tutku da Asır'ın yüzüne uzandı ve o koskocaman kırmızı kalbi silmeye başladı. Gözleri Utku'nun boynuna giden Asır istemsizce güldü. "Yaklaş biraz, birileri sana kolye bile çizmiş." diyerek alay ettiğinde Tutku boynuna bakmaya çalıştı. "Tam boynun değil çenenin altına kadar yetişmiş herhalde eli." diyerek fikir yürüten Asır , biraz daha yaklaştı ve çenesini kaldırıp boynuna çizilmiş saçma sapan kolyeyi silmeye başladı. Tutku, derin derin nefesler alıyordu. Asır kendisini erkek sanabilirdi ama Tutku bu durumun yanlış olduğunu bilen tek kişiydi. "Neredeyse bitti." diyerek mırıldanan Asır, ona haber vermekten ziyade kendini toparlamaya çalıştığından böyle söylüyordu. Islak mendil parfümlü olsa bile sanki genç adamın burnuna boynundaki o garip koku geliyormuş gibiydi... Bir an sonra... Çok değil, göz kapatıp açıncaya kadar... Elini hafifçe çenesine attı ve başını eğdi. İstemsizce baş parmağı çenesini okşuyordu. Islak mendili temiz tarafı gelecek şekilde katladı ve dudağına çizilmiş piercingi silmeye başladı. Hafifçe bastırıyor ,kırmızı dudağına yayılan siyah lekeleri hipnoz olmuşçasına siliyordu. Tutku, panikle gözlerini kapattı ve bir an önce bitmesi için beklemeye başladı. Asır gözlerini kapatmış, öylece duran yanakları ve alnında yıldızlar olan Utku'ya bir kez daha baktı. Ve sonrasında o da gözlerini kapatıp yavaşça dudaklarına uzandı... Ruhu, bedenini mi ele geçirmişti? Yoksa bedeni ruhunu mu? Ne önemi vardı? Sonuçta ikisi de aynı şeyi istemiyor muydu?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD