4. Viran Köy
Arhat Ağadan,
Selim’in köyün erkeklerini topladığı kahvehaneye adım attığımda, bütün sesler bıçak gibi kesildi. Yirmi otuz adam, korku ile birbirlerine sokulmuş, nefes bile almadan beni izliyorlardı.
Arhat Zaferani’yi görmek, dokunabileceği mesafede olmak kendi işinde gücündeki köylü kısmına pek nasip olmaz.
İşlediği kabahatler yüzünden beni görenler de bilir ki bu gördükleri son kişidir. Bir emrimle toplayıp karşıma diktiğim köylüler de ağzımdan çıkacak tek kelime ile kaderlerinin gideceği yönü bekliyorlardı.
Hemen şimdi burada Azrailleri olabilirdim ama derdim can yakmak değildi. Ben bu köyde katledilmiş kardeşim için adalet istiyordum sadece.
Selim, arabada kalmamı, konuşma işini kendinin halledeceğini söylese de buraya kadar gelmişken kendi işimi kendim görmeliydim. Öfkeme sahip olup yok yere can yakmamak için dişlerimi sıkarak içeri adım daha attım.
Ter ve is kokuları ile tiksinç bir havanın kapladığı kahvehanede işimi bir an evvel bitirmek istiyordum.
Yüzüme bakıp beni inceleyen adamlara döndüğümde hepsi biden gözlerini kaçırdı.
Aslına böyle korkunç olmayı ben de istememiştim ama adaletin yüzü yumuşaklık göstermeye gelmiyor.
Ben de olanca korkunçluğumla köy halkına doğru konuştum.
“Kim bir şey bilip de saklıyorsa bilsin ki ortaya çıktığında Arhat Zaferani bunun hesabını soracak. Her kim de bildiğini gelip bana söylerse bilsin ki Arhat Zaferani ömür boyu arkasında olacak .”