Ne kadar daha burada kalacağım

589 Words
Sabah erkenden uyanmıştım. Kahvaltıya inmek gibi bir niyetim yoktu. Dün gece olanlardan sonra Aron'u bir süre için görmesem daha iyiydi. Beni buraya getirmesi saçmalıktı. Ne gibi bir tehlike olabilirdi? Daha önce başıma hiç böyle şeyler gelmemişti. Aron hayatıma girdiğinden itibaren birçok şey yaşamıştım. Belki de tehlikeli olan oydu. Düşüncelerimi bölen kapı sesi olmuştu. Gel emrini verdiğimde içeri genç bir hizmetçi kadın girmişti. Elinde bir tepsi vardı. "Bunu sizin için bay North gönderdi. Aç kalmanızı istemem." Tepsiyi kenara koymasını isteyerek gülümsedim ve yatakta doğruldum. "Bay North'a teşekkür ettiğimi söyle lütfen. Bugün biraz halsiz hissediyorum." "Sizin için dolaba günlük kıyafetler koydum." Odama ne ara girip kıyafetleri dolaba koymuştu? Uyurken kapıları kilitlemem gerektiğini bir kez daha anladım. Saygıyla eğilerek odadan çıkmıştı. Neden bu şekilde bir muamele yapıldığını anlamıyordum. Bay North benden gerçekten hoşlanıyor muydu? Ya da nezaketen yaptığı bir şey miydi? Tepsiyi kucağıma alarak yemeye başladım. Her şey çok lezzetliydi. Bitirdiğimde ayağa kalkarak geceliğimi çıkardım ve benim için seçilen kıyafetlerden giydim. Bordo dar bir bluz ve siyah bir kumaş pantolon seçilmişti. Hanna'nın tarzındaydı. Onun kıyafetlerini giymek istemiyordum ama başka çarem yoktu. Hazırlanıp odadan çıkmadan önce tepsiyi aşağıya indirmiştim. Hizmetçi kız hızlıca elimden tepsiyi kapmıştı. Herkes büyük salonda oturuyordu. Hanna ile Aron yan yanaydı. Karşılarındaki koltuğa geçerek oturdum. "Kahvaltıya inemediğim için lütfen kusura bakmayın." Bay North sorun olmadığına dair elini salladığında Aron'a baktım. Göz göze geldik, birkaç saniye bakıştıktan sonra gözlerini çeken ben olmuştum. "Bugün işler ile ilgilenmem gerek, ayrıca sizin kime saldırdığını da bulmam gerek. O süreçte Aron evde olacak. Bir şeye ihtiyacın olursa Aron'a söyle." Hanna neşe ile Aron'a dönmüştü. "Bugün gelinlik bakmaya gidecektik." Boğazımda oluşan yumruyu yutmaya çalıştım. Artık Hanna'nın bilerek yaptığını düşünmeye başlamıştım. "Birkaç gün için dışarı çıkmamız sıkıntı olabilir." Hanna hevesi kırılmış bir ifade ile önüne döndüğünde arkama yaslandım. "Babam ne zaman döneceğini söyledi mi bay North?" "Birkaç güne işlerini halledecektir." Babam ile aramız her ne kadar kötü olsada bana haber vermeden hiçbir yere gitmeyeceğini çok iyi biliyordum. Bir anda ortadan kaybolmasının tek bir nedeni olabilirdi, bu da başımızın gerçekten belada olduğuydu. "Telefonuma ulaşabildiniz mi?" "Ah, evet tam da unutuyordum." North cebindeki bana ait olan telefonu çıkardığında elimi uzatarak aldım ve inceledim. Ekranı epey kötü haldeydi, çalışması imkansız gibi gözüküyordu. "Adamlarım onu yol kenarında buldu." Söylediği şey ile titredim. Telefonun yolda bulunmadığını ikimizde biliyorduk. Aron kulübeye gittiğimizi söylemiş miydi? Yoksa telefon sinyalleri sayesinde mi bulunmuştu? "Epey kötü bir halde ama içindekileri kurtarmak için adamlarımdan birini ayarlayacağım." "Teşekkür ederim bay North çok naziksiniz." Yüzünde memnun bir ifade ile elime uzanıp dudaklarına götürdü ve öptü. Bunu sürekli yapıyordu. Hareketleri midemi bulandırıyordu ama katlanmak zorunda olduğumu biliyordum. "O halde ben gidiyorum." Başımı olumlu anlamda sallayarak gülümsemiş ve arkasından baka kalmıştım. Aron ve Hanna aralarında konuşuyorlardı, Aron'un pek keyif aldığı söylenemezdi. "Ne kadar daha burada kalacağım?" "Birkaç gün." Hızlı ve sert bir şekilde cevaplamıştı. Dakikalar sonra ilk kez Göz gözeydik. Hanna otururken koluna girmişti ve gülümsüyordu. Numara yaptıklarına inanmak istiyordum ama mantığım aptal olduğumu söylüyordu. Tüm günü odamda geçirmiştim. Arada bir camdan dışarıya bakarak odanın içinde volta atıyordum. Hava kararmaya başladığında odamın kapısı çalmış ve içeriye hizmetçilerden biri girmişti. Elindeki Telefonu gördüğümde öne doğru katılarak elinden hemen aldım ve teşekkür ettim. Telefonu açarak ezberimde olan tuşlara dokundum ve arama butonuna bastım. Telefon hiç çalmadan direkt meşgule alınmıştı. Tekrar tekrar babamı arayarak sesini duymaya çalıştım. Yatağa oturarak yüzümü ellerimle kapattım. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. İçimdekileri çok fazla tutmuştum ve şu anda oluşan patlamaya engel olamıyordum. babamı, evimi ve eski hayatımı özlüyordum. Ekrana baktım. Sadece üç numara kayıtlıydı. Birisi elbette Aron'du. Onu aramak ve aramamak arasında gidip gelirken telefonu yatağa doğru fırlattım ve kendimde uzandım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD