Gözlerimi araladığımda çoktan hava kararmıştı. Komodinin üstünde duran lambayı açarak etrafa baktım. yatağın üstünde duran kıyafetleri gördüğümde kalkarak incelemeye başladım. Birkaç yeni elbise koyulmuştu. Saks mavisi sırt dekolteli olanı seçerek üstüme geçirdim. Rahat bir topuklu ayakkabı gördüğümde onları da ayağıma geçirerek son olarak karışan saçlarımı taradım. Hazır olduğumda Odadan çıkarak aşağıya indim. Herkes Masadaydı topuklu seslerini duyduklarında bakışlar bana doğru yönelmişti. İstediğimde buydu. Aşağıya indiğimde yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirerek Aron'un babasına doğru baktım. Aron hayal kırıklığına uğramış bir ifade ile bakarken Hanna beni dikkatle süzmeye devam ediyordu.
"Bay North, sizi görmek ne kadar güzel.
Aron'un yanındaki sandalye boştu ama onun yerine oturmak yerine Bay North'un yanına geçmiştim. Elimi nazikçe kavrayarak iş yemeğindeki gibi öpmüştü.
"Başınıza gelenleri duydum leydim ve çok üzüldüm."
"Ufak bir aksilikti ama geçti."
Gülümseyerek masada duran şarap kadehini almış ve benim de elime almamı beklemişti. Kadehini benimkine vurarak ses çıkarmış ve mırıldanmıştı.
"Şerefe."
Gülümsemeye çalışarak Aron'a birkaç saniye için bakmıştım. Çenesini sıkarak bana dik dik bakıyordu. Hanna çoktan yemeğine başlamıştı. Umursamaz bir ifade ile önüme dönerek çatal, bıçak ile eti ayırdım ve bir lokmayı ağzıma attım.
Yemeği beğendiğime dair mırıltılar çıkarırken bay North'un bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.
"Yemek harika."
"Sizin için özel hazırlattım Laura."
Hanna konuştuğunda başımı çevirip ona baktım ve gülümsedim.
"Misafirperverliğinize bayıldım."
Herkes yemeğine dönerken tekrar konuşmak için tabağımın tamamen bitmesini bekledim.
"Her şey çok güzeldi. Şimdi gitsem iyi olacak çünkü daha fazla rahatsızlık vermek istemem."
North masanın üstünde duran elimi kavrayarak ona bakmamı sağladı.
"Lütfen bu gece burada kalın. Telefonunuz ormanda kaybolduğu için babanızı aradım ve durumu söyledim. Babanız ise güvenliğiniz açısından o gelene kadar bizimle kalıp kalamayacağınızı sordu. Elbette kalmanızı çok isterim."
"Ben gitsem daha iyi."
Elimi bu sefer avuçlarının arasına alarak okşadı. Midemin yandığını hissediyordum.
"Bayan Laura sizin o evde tek olmanıza izin vermeyeceğimi biliyorsunuz. Konu kapandı."
"Peki öyle olsun."
"Teşekkürler leydim."
Şarabımdan bir yudum daha alarak arkama yaslandım. Biraz sarhoş olmak istiyordum. Yan tarafımda duran adamın bana asılması canımı sıkıyordu. Kadehimdekini tamamen bitirerek tekrar doldurulmasını isteyerek elime aldım ve Aron'a doğru döndüm.
"Sen nasıl oldun, dinlenebildin mi?"
Aron tabağına hiç dokunmamıştı. Nedenini iyi biliyordum ama bunu hak etmişti.
"İyiyim, Duş alıp dinlendim."
"Evet benim de ayaklarım biraz daha iyi sorduğun için teşekkür ederim."
Bay North arkamdan kahkahayı patlattığında ben de onun gibi güldüm.
Masada biz dışında gülen yoktu.
"Bayan Laura bahçede biraz oturmaya ne dersiniz?"
"Ah, elbette."
Kadehimi tekrar doldurtup ayağa kalktım ve elbisemi düzelttim. Bay North kolunu uzattığında reddetmeden koluna girmiş ve ilerlemeye başlamıştım. Bahçede rahat koltuklara oturarak sohbet etmeye başlamıştık. Arada yaklaşıyor ellerimi tutarak dokunuyordu. Bu hareketlerinden tiksinsemde katlanmam gerekiyordu. Bize kimin saldırmak istediğini bilmiyorduk ve tehlike altındaydım.
Bir süre sonra üşüdüğü ve uykusu geldiği için Bay North kalkmıştı. Ben de çok geçmeden ayağa kalkarak içeriye doğru geçmiştim. Salonda tek başına oturan ve viskisini yudumlayan Aron'u gördüğümde gülümsedim. Kravatını gevşetmiş yayılarak oturuyordu. Beni süzerek sırıttı.
"Ne yapmaya çalışıyorsun Laura?"
Bana ilk kez ismimle seslenmişti.
"Anlamadım?"
"Babama yaklaşman falan?"
Hızlıca ayağa kalktı ve büyük adımlar ile önümde durdu. Gözleri karanlıktı.
"Nişanlın ile aynı evde yaşadığını bilmiyordum."
"Ne değiştirir?"
"Ona iş yemeğinden dönerken olduğunu söylemişsin. Neden yalan söyledin?"
"Bak doğru söylersem dikkat çekmiş olurum ve bunun olmasını istemiyorum. Bu iş bitene kadar her şeye olur demeliyim. Sen de lütfen yardımcı ol."
Elimdeki kadehi sıkıca tutuyordum. Derin bir nefes alarak konuştum.
"O halde bana hesap sorma. İstediğimi yaparım."
Kaşlarını çattığında titredim. Sinirli halini görmekten korkuyordum. Kolumu sıkıca kavradığında yutkundum.
"Daha sabah altımda olan biri için fazla cüretkar cümleler."
Kolumu hızla elinden kurtardım ve ona işaret parmağımı sallayarak ciddi olmaya çalıştım.
"Nişanlı ve babasından korkan bir adam için fazla cüretkar cümleler."
Hızlıca çenemi kavradı ve kendine yaklaştırdı.
"Sabrımı sınama Laura."
"Hiçbir şey yapamazsın."
"Babamın nasıl bir adam olduğunu bilmiyorsun, seni korumaya çalışıyorum."
Beklemediği anda göğsünden hızlıca ittim. Dişlerini sıkıyordu ve kendini bir şey yapmamak için tutuyordu.
"Başkası olsa Laura... Çoktan çenesini eline vermiştim."
"Sen kimsin ki beni koruyacaksın? Gidip müstakbel karının sıcak koynuna yatsana burada işin ne?"
Çenesini sıvazlayarak gülüyordu. Eğlendiği için değil öfkeden delirdiği içindi. Bu hali oldukça korkutucu olmasına rağmen direnmeliydim.
"Bunu nasıl söylebilirdim ki?"
"Seni anlayışla karşılardım."
"Onunla aynı yatakta yattığımı düşünürdün, aynı şu an olduğu gibi."
"Hiçbir sözüne inanmıyorum artık Aron."
Boynundaki kravatı sinirle söküp tamamen çıkarmıştı.
"Laura o abimle nişanlandığından beri bu evde. Ne yapayım kovayım mı? Sanki gelmesini ben istemişim gibi konuşuyorsun."
"Bunu söylemek o kadar da zor değilmiş değil mi? Her neyse iyi geceler."
Arkamdan seslense de duymazlıktan gelerek merdivenleri çıktım ve odama girdim. Kalbimde keskin bir acı vardı. Elbisemin fermuarını açarak çıkardım ve hazırlanan geceliği giydim. Yatağa uzandım ve bir süre için uyumaya çalıştım. birkaç kere yatakta döndüm ama uyuyamıyordum. Aniden Kapı açıldığında gelenin bay North olmasından korkuyordum. Yatağa yavaşça biri yattığında tanıdık kokudan kim olduğunu anlamıştım. Kollarını belime sararak burnunu saçlarıma sürttü.
"Özür dilerim Laura."
Hiçbir şey demedim.
"Uyumadığını biliyorum, nefeslerin çok hızlı."
"Neden buradasın?"
Saçlarımın arasına büyük bir öpücük kondurdu ve iyice sırnaştı.
"Sensiz yapamıyorum."
"Dikkat et yılan bacaklarına dolanmasın."
Ufak bir kahkaha attı.
"Her dediğime alınacak mısın minik ceylanım?"
"Ne istediğini bilmiyorum. Ne yaptığını da ne yapmak istediğini de anlamıyorum. Ben seni uzaktan severek yaşamak istemiyorum."
"Böyle bir şey olmayacak söz veriyorum."
İç çektim ve gözlerimi kapattım.
"Bugün hiç uyumadım, eğer yanında kalsaydım sen de uyuyamazdın bu yüzden en azından senin dinlenmeni istedim."
"Neden?"
Bıkkınlık ile bir nefes aldı.
"Baban ve sen tehlikedesin."