Hızla ormanlık alana çektiğinde başımı koltuktan kaldırmadım. Yol boyunca ağlamıştım ve o hiç sesini çıkarmamıştı. Arabadan hızlıca inip benim de kapımı açmış ve kolumdan tutarak arabadan indirmişti. Biraz önceki öfkesinden eser yok gibi mahcup bir ifade ile bana bakıyordu. Karanlıkta parlayan gözlere öpücük kondurmak istiyordum, Yemekte olanlar tekrar aklıma geldiğinde gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Fark ettiğinde yaklaşıp yanağımı tuttu ve geri çekilerek onu ittim.
"Lütfen böyle yapma. Nasıl bir durumun içinde olduğumu bilmiyorsun."
Sinirden gülmeye başlamıştım. Son birkaç gün içinde yaşadıklarım gerçekten ağır geliyordu.
"Aron, her ne bunu engelledi bilmiyorum ama bana söyleyebilirdin. Bu bir kaçış yolu değil."
Saçlarını ne yapacağını bilmeyen bir ifade ile karıştırarak tekrar bana yaklaştı.
"Anlatacağım tamam mı? Yargılamadan beni dinleyeceğine söz ver."
Sanki başka çarem varmış gibi söz vermemi istiyordu. Sinirle güldüm ve cevap verdim.
"Söz."
Ellerimi avucunun arasına alarak konuşmaya başlamıştı.
"Ben küçükken bir kız ile tanıştırıldım. Adı Hanna'ydı. Babalarımız rakip şirketlerin sahipleriydi. Hanna'nın babası rekabetten sıkıldığı için bir öneri sunmuştu. Şirketleri birleştirmek istiyordu ama bunun tek şartı abim ve Hanna'yı evlendirmekti. Babam bu şartı tereddüt etmeden kabul etti. Bunun için bir sözleşme bile imzaladılar. Hanna ve abim büyüdüklerinde gitgide birbirlerine aşık olmaya başlamışlardı. Sonra bir gün abim vuruldu ve... öldü. Hanna büyük bir yas sürecine girdi ve ona destek olmak bana düştü. Bunu gören babam Hanna'nın babasına bir öneri sundu. Sözleşmenin bozulmaması adına Hanna ile beni evlendirmek istiyordu. Abimin sevgilisi ile evlenemezdim."
Duyduğum sözler ile olduğum yere çakılmıştım. Söylediği şeyler eğer doğruysa Hanna çok zor zamanlar geçirmiş olmalıydı. Onun yerinde olmayı asla istemezdim. Sözlerine devam etti ve pür dikkat onu dinledim.
" Babası bunu hemen kabul etti. Hanna ile ikimize kimse bir şey sormuyordu. Nişan törenimiz çoktan planlanmıştı, Hanna ile kısa bir süre için nişanlı kalıp sonrasında anlaşamayacağımızı söyleyerek bu işten kurtulacaktık. Sonrasında sen geldin ve alt üst ettin güzel ceylanım."
Ellerini omuzlarıma koydu ve gülümsedi. Bir an için ben de gülümsedim ve sonra eski düşünceli halime geri döndüm. Karşımdaki adam her ne olursa olsun nişanlıydı. Elini kalbine koyarak gösterdiği yere baktım.
"Bu yarayı kimin açtığını biliyor musun?"
hayır anlamında başımı sallayarak gözlerinin içine baktım.
"Babam itiraz ettiğimi duyduğunda beni öldürmeyecek şekilde yaraladı. Öldüremezdi çünkü işine yarayacak tek kişi ben kalmıştım."
Duyduğum şey ile kollarımı beline dolayarak başımı göğsüne koydum. Ağlamamı bir türlü durduramıyordum.
"Ağlama güzel ceylanım, geçti bile, artık acımıyor."
"Bana bunu anlatman gerekirdi."
Ellerini saçlarımın arasına daldırarak okşamaya başlamıştı. Topuzum tamamen dağılmıştı ve berbat gözüktüğüme emindim.
"Seni böyle bir şeyin ağırlığı altında bırakmak istemedim. Uzak durmak çok zordu Laura."
Başımı kaldırarak gözlerinin içine baktım. Şu anda beni yine kandırıyor olsa bile buna razıydım. Dudaklarıma eğilerek sesli bir öpücük bıraktığında kollarımı boynuna sararak öpücüğü sürdürdüm. Nefesim kesilene kadar onu öptüm ve o da hiç itiraz etmedi.
Arabaya bindiğimizde beni evime bırakmıştı. Yarın buluşmak için sözleşmiştik. Çok çabuk affettiğim için kendime kızsam da onsuz kalamayacağımı biliyordum. Evin içine girdiğimde ses yapmamaya çalışarak odama çıktım. Şu anda babama açıklama yapmayı hiç mi hiç istemiyordum. Odaya geldiğimde kıyafetlerimi hızlıca çıkarmış ve kısa bir duş almıştım. Temiz kıyafetlerimi üzerime geçirdiğimde yatağa uzandım ve gelen bildirim sesi ile gülümsedim. Daha önce aldığım hiçbir iyi geceler mesajı Aron'un ki kadar mutlu etmemişti. onun bana attığı gibi iyi geceler mesajını yolladığımda telefonu kapatarak kenara koydum ve gözlerimi usulca kapattım.