Bana yalan söyledin

994 Words
O gecenin üstünden henüz birkaç gün geçmişti. Sonunda Aron ile iletişim kurabileceğim bir numara alabilmiştim. Ara ara yazıyordum, cevap olarak kısa ve net cevaplar veriyordu. Şu anda ne olduğumuzu bilmiyordum. Ona hissettiklerim çok farklı şeylerdi. Onun bana hissettikleri hakkında pek bir fikrim yoktu. Belki onun için gelip geçici bir heves olarak kalacaktım, bunun olmasını istemiyordum. Kaçınılmaz son belliydi ama kendimi belkiler ile kandırmaktan başka çare yoktu. Sonunda haftasonu gelmişti. Bu sabah erken kalkmak yerine kendimi birkaç saat daha uyumak ile ödüllendirmiştim. Uyandığımda ilk işim telefona bakmak oldu. Bildirimleri boş gördüğümde telefonu yatağa fırlatarak ayağa kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Günlük rutin kişisel bakımımı tamamladığımda hazırlanıp aşağıya indim. Babam nedenini bilmediğim bir sebepten birkaç gündür evdeydi. Alışık olmadığım için evde olması tuhaf geliyordu. Salondaki tekli koltukta oturduğunu gördüğümde ona doğru ilerledim. Beni fark ettiğinde gülümsedi ve yanında duran koltuğu işaret etti. "Laura, sonunda uyandın. Ben de seni bekliyordum. konuşmamız gereken bir konu var." Tereddütle yan tarafındaki koltuğa yerleştim ve bakışlarımı ona diktim. Ciddi bir şey olduğu belliydi. "Laura, artık bir yetişkinsin ve senin yanında çok fazla kalamadığımı biliyorsun ama seni hep sevdim." "Evet baba?" "İlerleyen zamanda şirketimizi devralacak olan tek varis olduğun için senin de dahil olmanı istiyorum. O küçük kafeyi artık bırakman gerek." Arkama yaslandım ve söylediği şeyi düşünmeye başladım. Bunu söylemesinin farklı bir nedeni olmalıydı. "Hem kafeyi hem de şirketi aynı anda yürütebileceğimi biliyorsun. Neden?" Kol düğmelerini düzelterek arkasına yaslandı ve bir süre sessiz kalarak beni izledi. "Bunun geçici bir heves olduğunu biliyorsun dikkatini başka şeylere vermen gerek." Öfkeyle ayağa kalktım ve karşımdaki adamın önünde durdum. Ona karşı nazik olmak istiyordum ama beni buna zorluyordu. "Bunu şu anda benden istemen saçmalık o kafeyi kapatmayacağım. k-küçüklüğümden beri hayalim olduğunu biliyorsun." Sonunda dayanamamış ve ağlamaya başlamıştım. Daha fazla ağladığımı görmemesi adına arkamı dönüp odama doğru yürümeye başlamıştım. Duyduğum ses ile irkildim. O nazik adam tamamen kaybolmuştu. "Akşam hazırlan, iş yemeğine gideceğiz." Odamın kapısını kapatarak kendimi yatağa attım. Telefonumu elime aldığımda bana yazdığını umut ediyordum. Boş mesaj kutusunu gördüğümde ağlamam daha da şiddetlendi. Bir süre sakinleşene kadar yataktan çıkmadım. Daha sonra telefonu tekrar elime alarak Aron'a yazdım. 'Bu akşam buluşabilir miyiz?' Mesaj bildirimi hızla geldiğinde irkilmiştim. 'Bu akşam bazı işlerim var, sana haber vereceğim.' Reddedilmenin verdiği his ile kafamı yastığa gömdüm. Akşam ki yemeğe gitmem gerektiğini biliyordum, bu yüzden ayağa kalkarak dolabımdan kıyafet seçmeye başladım. Akşam saatlerinde babamın aşağıdan seslenmesi ile topuklularıma dikkat ederek yavaşça aşağıya indim. Babam gülümseyerek omuzlarımdan tuttuğunda suratımdaki ifade düzdü. "Çok güzel bir genç kadın oldun sevgili kızım." Hiçbir şey söylemediğim için geri çekilmiş ve benden uzaklaşmıştı. Samimiyeti inanmıyordum, bir insanın bu kadar değişmesi için tamamen hafızasını kaybetmesi ya da bir çıkarının olması gerekirdi. Evden çıktığımızda yol boyunca babamın telefonu susmamıştı. Arada bir konuşmalarını dinlemiş ama şifreli kelimelerden başka bir şey anlamamıştım. İç çekerek camdan dışarıya baktım. Lüks restorantın önünde durduğumuz şoförün kapımı açmasını beklemiş ve aşağıya inmiştim. Tanıdık arabayı fark ettiğimde bir babama bir de arabaya bakıyordum. Elbisemi düzelterek babamın önden yürümesini beklemiş ve ardından onu takip etmeye başlamıştım. Burada neyin döndüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Resepsiyonist kız beni babamla bulunmamız gereken masaya götürdüğünde ellerim buz kesmişti. Masada iki adam oturuyordu, biri yaşlı ve yapılıydı. Diğer adam ise Aron North'un ta kendisiydi. Şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak babamın sandalyemi çekmesini beklemiş ardından oturmuştum. Bay North bana elini uzattığında ben de uzatmıştım. Nazikçe elimi dudaklarına götürdüğünde bakışlarım hemen karşımda oturan adama, Aron'a dönmüştü. Boş bir ifade ile önündeki peçeteye bakıyordu. Adamın jestine gülümseyerek cevap verdim ve arkama yaslandım. Dik dik karşımda oturan adama bakıyordum ama o tam tersi benimle göz teması kurmamak için direniyordu. İki yaşlı adam iş muhabbetleri konuşmaya başladığında önümdeki yemeğim ile oynadım. Babamın söylediğini duyduğumda başımı kaldırıp Aron'a baktım. "Oğlunuzun yakın zamanda nişan töreni olduğunu duydum. Gelemediğim için kusura bakma dostum." Sanki biri gelip başımdan aşağıya bir kazan su dökmüştü. Sonunda benimle göz teması kurmaya cüret adamın yüzüne yumruğumu geçirmek istedim. "İzninizle." Sandalyemi sertçe geriye iterek kalkmış ve lavaboya doğru yönelmiştim. Ağlamamak için tuttuğum gözyaşlarım bir bir akarken aynada akan rimelimi izledim. Yandaki kadın garip bir ifade ile bana baktığında ona doğru döndüm. "Ne bakıyorsun?! çık dışarı." Kadın hızla lavaboyu terk ettiğinde klozete oturarak bir süre daha ağlamaya devam ettim. Kimse iyi olup olmadığımı sormak için yanıma gelmemişti. Belki de yokluğum bile fark edilmedi. Gözlerimi peçete ile silerek makyajımı tazelemeye gerek duymadan yemek salonuna doğru ilerledim. Az önceki yerime oturduğumda masadaki bütün gözler beni izliyordu. "Laura, iyi misin? hiç iyi gözükmüyorsun." "İyiyim baba, sanırım yemek dokundu." Aron ile bakışlarımız buluştuğunda o geceyi hatırladım. Şu anda yüzüne bütün nefretimi kusmak, yüzünü tokatlamak ve nedenini sormak istiyordum. Yapamazdım. "Baba ben erken kalksam olur mu?" Babam dolu ağzı ile başını sallayarak konuştu. "Şoförün kısa bir işi vardı ama istersen taksi çağırtabilirim." "İsterseniz ben götürebilirim efendim, kalkmam gerekiyordu zaten." Karşımdaki adam konuştuğunda ufak bir kahkaha attım. Bay North bana deliymişim gibi bakıyordu. Bu iyi bir fırsattı yüzünü rahatça yumruklayabilirdim. Aron'u beklemeden hızlıca çıkış kapısına doğru yöneldim ve arabanın önünde durdum. Binmem için kapıyı açtığında binmiş ve beklemeye başlamıştım. O da bindiğinde kollarımı göğsümde bağlayarak sırıtarak yüzüne baktım. "Bana ne zaman söylemeyi planlıyordun?" "Laura açıkla- " Neyi açıklayacaksın Amına koyayım? Evlenecek olduğunu mu? Duygularım ile oynadın tamam anlayabiliyorum ama beni neden siktin ha!? " kendi ağzımdan çıkan kelimelere ben bile inanamıyordum. Hayatımda söylemediğim kelimeleri yüzüne tükürürcesine savurmuştum. ağzı açılıp kapanıyordu ama tek bir kelime dahi edememişti. "Ne yani söyleyecek bir şeyin yok mu Aron?" Elini yanağıma dokunmak için kaldırdığında sertçe vurdum. "Bana sakın bir daha dokunma." Arabanın kapısını hızlıca açmış ve aşağıya inmiştim arkamdan bağırmasına rağmen duymamazlıktan gelerek yürümeye başladım. Berbat göründüğüme emindim. Arabayı hızla önüme doğru kırdığında Öfkeli bir şekilde yanıma gelmiş ve kolumu kavramıştı. " Bin arabaya." Cüretkar tavrına kolumu ondan kurtararak cevap verdim. "Seni daha fazla görmeye tahammül edemem Aron." "Tamam sen istedin Laura." Beni hızlıca kaldırıp sırtına atmış ve arka koltuğa adeta fırlatmıştı. Bağırsam bile suratıma kapıyı kapatmış ve kilitlemişti. Arabaya bindiğinde omzuna vurmaya başladım ama pek bir etkisi olduğu söylenemezdi. "Beni dinleyeceksin, ondan sonra nereye gitmek istiyorsan gidersin." Arabayı çalıştırdığında ani bir kalkış ile beni sarsmış ve son gaz sürmeye başlamıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD