Neyila içten içe aldığı bilgi için sevinse de umursamaz görünüp omuz silkti. ''Âşık olmadıysa sorun yok. Çünkü ben seninle tanıştıktan sonra fabrikada bile sürekli seni düşünüyorum ve işimi savsaklıyorum Koruyucu'nun da böyle olup bizi unutmasından korkmuştum.'' Kocasının memnun görünen yüzüne baktı. ''Ben gidip yemek masasında eksik var mı bakayım sen de üzerini değişip hemen gel.''
''Tamam.''
Gülen kocasını arkasında bırakıp dışarı çıktığında derin bir nefes alıp hemen yemek odasına geçti. Kocası gelene kadar bu haberi diğerlerine vermeliydi. Rüzgârı çağırıp melodisini oluşturdu ve sadece Derina ile Landa'nın bir de baş isyancının duyacağı şekilde gönderdi.
Çok geçmeden baş isyancıdan 'o henni yanınıza çekin' diyen bir mesaj aldı. Bunu zaten yapmaya çalışıyordu. İçerideki adamlarıyla iletişim hâlindeydi sadece kocasına belli etmeden gece evden kaçıp Gencay'la fabrikaya sızması gerekiyordu ve bunun içinde planı hazırdı. Gencay o kızla birkaç kelimede olsa konuştuğunu söylemişti ki bunu duyduğunda şaşırmamıştı. O kadar gevezeydi ki konuşmamak mı ölmek mi diye sorsan ölmek derdi.
Kiell içeri girdiğinde düşüncelerinden sıyrılıp eski hâline döndü. Karşılıklı oturduklarında Tan yemek servisine başladı. ''Hennden memnun musun?'' Kiell tabağına konulan yemekten bir parça alıp ağzına attı.
Genç kız gülümseyerek başını salladı. ''Evet, bütün işleri daha ben söylemeden yapıyor.''
Tan kenarda sessizce beklerken bakışları yerdeydi. Elinden gelse kulaklarını da tıkamak istiyordu. Bu eve geleli yaklaşık iki ay olmuştu ve son zamanlarda nedenini anlayamadığı bir şekilde Neyila'nın kocasına yaptığı kurlara dayanamıyordu. Bunu açıkça konuşmasalar da gerçek kişiliği bu değildi. Evde yalnız kaldıklarında tanıdığı Neyila tamamen gerçekti. Zeki, içten, samimi ve merhametli ama Kiell eve geldiği anda abartılı makyajlar yapıyor ve dünyanın en aptal insanı gibi davranıp durmadan kur yapıyordu.
Neden bu şekilde hissettiğine dair en ufak bir fikri yoktu ama Kiell ne zaman karısına dokunsa eğitimde öğrendiği her hamleyi üzerinde uygulamak istiyordu. Bunları hissederken burada böyle hareketsizce beklemek çok zordu.
Yenilen yemek sonrası Kiell karısını kucaklayıp yatak odasına giderken sıkılı yumruğunu sabit kalması için zorladı. Mutfakta tek kaldığında boş tabakları toplamaya başladı. Sakin kalabilmek için çabalıyordu. Tuttuğu bardağı sıkarken fark etmeden kırınca acıyla dudağını ısırdı. Elindeki kanı temizlerken sürekli neden böyle hissettiğini düşünüyordu.
Yaradan akan kan durduğunda masayı toparlamaya devam etti. ''Hey,'' diyen sesle havaya sıçradı. Sesin sahibine baktığında gözlerini almak istese de başaramadı.
Neyila sarındığı ince bir çarşafla karşısında duruyordu. ''Bize iki kadeh içki getir.'' diyerek mutfağa yöneldi ve alt çekmecenin arkasına elini uzatıp aradığını bulduğunda geri kalktı. Küçük şişeyi Tan'a uzattı. ''Kadehlerden birine bundan üç damla ekle ve o kadehi Kiell'e ver. Sakın karıştırma.''
Tan şişeyi aldığında tereddüt etti. ''Bu ne için?''
''Sadece uyku ilacı. Gitmeliyim.'' diyerek odaya geri döndü.
Tan nedenini anlamasa da Neyila'ya güveniyordu. Kadehleri hazırlayıp uyku ilacından üç damla damlattı ve yatak odasına ilerledi. İçeri girmeden durup derin bir nefes aldı. Hennken öğrendiği bir diğer şeyde asla varlıkları kabul görmüyordu ve insanlar her anlamda yanlarında rahatça davranıyorlardı.
Kapıyı açıp içeri girdiğinde Kiell karısının anlattığı şeye kahkaha atıyordu. Yataktaki çifte bakmamak için başı öndeydi. Kadehleri verip oyalanmadan dışarı çıktı.
Mutfakta tedirgince beklerken yaklaşık yarım saat sonra siyah deri tulumunun içindeki genç kız içeri girdi. Onu ilk defa böyle görüyordu. Tulumu bedenini tamamen sarmıştı, botları dizlerinin biraz aşağısında son buluyordu. Tüm makyajı gitmiş yüzünün sade güzelliği ortaya çıkmıştı. Belindeki kemere küçük bir hançer yerleştirmişti. Bu kıyafetleri her nereye sakladıysa iyi saklamıştı çünkü evi her gün temizlemesine rağmen hiç görmemişti.
''Ben gidiyorum.'' dediğinde genç kızın vücudundaki bakışlarını yüzüne çevirdi.
''Nereye? Ya uyanırsa?''
Genç kız tam karşısında durdu. ''Eğer uyanırsa geri uyutmanın yolunu bul. Bir aksilik çıkmazsa güneş doğana kadar gelirim.''
''Nereye gittiğini söyleyecek misin?''
Genç kız bir adım daha yaklaştı. ''Genel fabrikaya.''
Tan'ın göz bebekleri büyüdü. ''Bu çok tehlikeli ben de geleceğim.''
''Hayır, henüz bunun için hazır değilsin. Sadece Kiell'in uyanmadığından emin ol.'' Genç kız kapıya yöneldiğinde arkasında bıraktığı adama tekrar döndü. ''Bizi o şekilde gördüğün için üzgünüm.'' Kapıyı arkasından kapatıp gittiğinde genç adam bir kez daha aklına üşüşen görüntülerden uzaklaşmak için alnını ovdu.
Yaşadığı her şey bir an önce bitsin istiyordu. Bu lanetli yerden kurtulmak için kanının son damlasına kadar savaşmaya hazırdı.
Gecenin karanlığında sokağı aydınlatan ışıklardan uzak durarak ilk olarak fabrikaya gitti ve kendisini bekleyen Gencay'ı yanına aldı. Genel fabrikaya doğru yola çıktıklarında ikisi de yaptığı işin ciddiyetine bürünmüştü. Evlerin arkasından dolanıp ışıklardan uzak kalarak tetikte yürüyorlardı. ''Neden daha hızlı gidebileceğimiz bir araç bulmadık?'' Gencay siyah kıyafetlerinin içinde havanın sıcaklığını fazlasıyla hissediyordu.
''Sessiz ol!'' diyen Neyila evin penceresinin yanından geçerken eğildi ve arkasındakini de tutup aşağı çekti. Emekler pozisyonda pencereden uzaklaştıklarında biraz ilerideki ağaçlarla çevrili parka girdiler. ''Araç ses yapar ve meraklı birileri mutlaka çıkar. Çok uzak değiliz birazdan varırız.''
''İçeri nasıl gireceğiz?''
Genç kız yanındakini tutup ağaca dayadı ve koluyla omuzlarını bastırdı. ''Beni iyi dinle. Bu işi yapacaksan sessiz olmasını ve az konuşmasını bileceksin. Eğer orada birileri bizi fark edecek olursa kurtulmak için gerekirse can alacaksın. Son olarak; yakalanacak olursam beni bırak ve kaç aynı şeyi senin için yapacağımdan emin olabilirsin. Seni kurtardığım için beni pişman etme.''
Gencay teslim olur gibi ellerini kaldırdı. Durumun farkındaydı ama susmak onun için zordu. Bugüne kadar bu şekilde hayatta kalmıştı. Çokça konuş ve karşındakini şaşırt basit bir ilkeydi ama belli ki burada işe yaramıyordu.
Genç kız geri çekildiğinde tekrar yola koyuldular. Sessiz sokaklar içlerini ürpertiyordu. Fabrika göründüğünde sessizce hangar girişinin olduğu tarafa ilerlediler. Mutfağa gelen yiyeceklerin geldiği kısımda içerideki adamlarından biri onları karşılayacaktı.
Adımları sıklaşmış ve hızlanmıştı. Kalpleri adrenalinle normalden daha hızlı çarpıyordu. Ses çıkarmamak için parmak uçlarında yürüyorlardı. Kilitli kapının önünde durduklarında Neyila parmaklarını kaldırıp belli bir ritimle oynatmaya başladı. Gencay melodileriyle mesajlaşmalarına artık alışmıştı. Sessizce beklemeye devam etti. Çenesini tutmakta zorlanıyordu. Konuşmamak için eliyle ağzını kapamıştı.
Çok geçmeden kapı yavaşça açıldı. Ay ışığı içeridekinin yüzünün yarısını aydınlatıyordu. Önce Neyila sonra Gencay yarı açık kapıdan içeri yavaşça süzüldüler. ''En üst kata çıkın, koridorun başındaki oda. Yemeğine uyku ilacı koydum ama anlamasın diye dozunu az tuttum bu yüzden uyanmamasını garanti edemem.''
Neyila fısıldadı. ''Teşekkür ederiz.''
Mutfaktan geçip koridora çıktılar ve merdivenlere doğru ilerlediler. Genç adam daha fazla dayanamadı. ''Kapıyı açan o adam size mi çalışıyor?''
''Evet,'' diye fısıldayan Neyila yanındakini ne yaparsa yapsın susturamayacağını artık anlamıştı.
''Burada ne iş yapıyor?''
''Mutfakta aşçı. Artık susar mısın? Senin yüzünden yakalanacağız.''
Gencay ''Tamam.'' dediğinde genç kız dişlerini sıktı. Buraya gelirken yanına grubun en gevezesini almak zorunda kaldığı için öfkeliydi.
Merdivenleri birer birer çıktılar. Son kata geldiklerinde Koruyucu'nun odasının önünde durdular. Neyila yanındakine sessizce fısıldadı. ''İçeride sıran gelene kadar tek kelime etme anlaşıldı mı?'' Tulumunun kemerinde sakladığı maskeyi çıkarıp yüzüne geçirdi. Eğer, istediğini elde edemezse kendini açığa çıkaramazdı. İkinci maskeyi yanındakine uzattı ama Gencay kabul etmedi.
''Beni açığa çıkarması bir şey değiştirmez.''
Kapıyı yavaşça açıp içeri süzüldüler. Neyila hennin ilk olarak bu odada kaldığını duyduğunda şaşırmıştı ama kocasından öğrendiği bilgi daha da şaşkınlık oluşturmuştu. Bir hennin eğitimde öğreticiye saldırması bugüne kadar görülmemiş bir olaydı. Bu kızda kesinlikle Koruyucu'yu cezbeden farklı bir şey vardı.
Yatağında uyuyan Koruyucu'yu görünce kendine engel olamayıp yatağa yaklaştı. Başının yan tarafından uzanan saçları yastığa yayılmıştı.
''Hadi atla seni tutacağım.''
Küçük kız ağacın dalına daha sıkı sarıldı. ''Korkuyorum.''
''Korkma atla. Bak kollarımı açtım tutacağım seni.'' Küçük çocuk kendinden emin kollarını açmış ağaçta mahsur kalan arkadaşının atlaması için bekliyordu.
''Yakalayamazsan canım yanar.''
Ufaklık gülümsüyordu. ''Yakalayacağım. Bana güvenmiyor musun?''
Küçük kız gözlerini kapayıp kendini bıraktığında küçük kolların arasına düştü ve birlikte yere devrildiler. İkisinin de vücudunda yaralar oluşmuştu. ''Yakalayamadın işte.'' Küçük kız korkudan ağlarken diğeri gözünden akan yaşı sildi.
''Yakaladım sadece yere düştüm. Hem sana kim dedi o ağaca çık diye!''
Küçük kız iç çekti. ''Kedi kovaladı.''
Diğeri bunun üzerine gülmeye başlayınca küçük kız bu defa sinirlenmeye başlamıştı bunu fark eden küçük çocuk gülmesini sonlandırdı. ''Hadi annem yokluğumuzu fark etmeden geri dönelim.''
''Onlara söylemezsin değil mi? Ne istersen yaparım ama söyleme.''
Küçük çocuk bir süre düşünür gibi yaptı. ''Ne istersem mi?'' Diğeri başıyla onayladı. ''O zaman söylüyorum; bir gün düşersem sen de bana kalkmam için elini uzatırsın. Olur mu?''
''Olur.''
Oldukları yerden eve doğru koşarak uzaklaştılar.
Omzuna dokunan elle irkildi. Gencay konuşmamak için kendini zorluyordu bu yüzden eliyle ileride uyuyan henni gösterdi. Neyila gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı ve Alçin'in başucuna giderek yere çömeldi. Belindeki hançeri çıkarıp boğazına dayadığı anda bağırmaması için eliyle ağzını kapadı.
Boğazındaki ve yüzündeki baskıyla uyanan Alçin kurtulmak için çırpınıyordu. Gencay genç kızın ellerini tutup üzerine eğildi ve hareketlerini kısıtladı. ''Sakin ol.'' diye fısıldadı ama sesini duyuramadı.
Alçin korkuyla çırpınıp kurtulmaya çalışıyordu. Görüş alanına giren yüzü hatırladığında hareketleri yavaşladı. ''Sana zarar vermeyeceğiz. Sadece konuşmak istiyoruz.'' Gencay ellerini yavaşça gevşetip tuttuğu bilekleri bıraktı. ''Arkadaşım ağzındaki eli geri çekecek ama bağırmayacaksın tamam mı?''
Alçin tamam anlamında başını salladı. Neyila yavaşça elini geri çekse de boğazına dayadığı hançeri sabit tutuyordu. ''Yavaşça kalkıp benimle gel. Yanlış bir hareket yaparsan acımam.''
Genç kız yutkunduğunda hançerin soğukluğunu biraz daha hissetti. Üzerindeki örtünün kalan son kısmını da itip ayağı kalktı. Birlikte banyoya girdiklerinde Neyila hançeri çekip Alçin'i duvara dayadı ve koluyla sabitledi.
''Şuan sana zarar verecekmiş gibi göründüğümüzün farkındayım ama bağırmanı göze alamazdık.'' Alçin sadece başıyla onayladı. Tehlikede olup olmadığını anlayamıyordu. Zaten burada her an tehlikede değil miydi?
Gencay araya girdi. ''Beni hatırlıyorsun yani tanışmasak da burada daha önce seninleydim.''
''Hatırlıyorum.'' diye fısıldadı genç kız.
Gencay devam etti. ''Bu insanlar beni öldürmeye çalıştı ve yanımda seni az önce tehdit eden yüzü maskeli arkadaşım beni ölümden kurtardı. Yani söyleyeceği her şeye güvenebilirsin.''
''Benden ne istiyorsunuz?''
Neyila derin bir nefes aldı. ''Bizler sizin halkınızı kurtarmaya çalışıyoruz. Bu henn olayına son vermek için bir savaştayız ve senin de bize katılmanı istiyorum.''
Alçin anlayamıyordu. İlk günden beri Koruyucu tarafından birilerine çalışmakla suçlanmıştı şimdi ise tanımadığı, yüzünü bile göremediği biri gel ve bize katıl diyordu.
''Sen özelsin, Koruyucu seni yardımcısı yaptıysa önemli olduğun içindir. Seni bu kadar önemli kılan ne?''
Genç kız pantolonunu çekiştirdi. ''O ilk günden beri beni birileriyle işbirliği yaptığım için suçluyor ve onların kim olduğunu öğrenmeye çalışıyor.''
Neyila duraksadı. Gerçek kimlikleri ortaya çıkmış olabilir miydi? Hemen bu düşünceyi aklından uzaklaştırdı, öyle olsaydı şimdiye çoktan infaz edilirdi. ''Eğitimde uyum sağlamamışsın neden?'' Aklında beliren her soru işaretini çözümlemek istiyordu.
Genç kız kendini sabitleyen kolun üzerine elini koydu. ''Kimsiniz, benden ne istiyorsunuz bilmiyorum. Koruyucu beni sürekli birilerine yardımla suçluyor ve şimdi deli gibi kim olduklarını öğrenmeye çalıştığı insanların kim olduklarını görebiliyorum. Neden size yardımla suçlandığımı da bilmiyorum. Bildiğim tek gerçek buradan kurtulmak ve huzurlu bir hayat yaşamak istediğim. Bu yüzden lütfen buradan gidin ve bir daha karşıma çıkmayın.''
Neyila derin bir nefes aldı. ''Senden istediğimiz tek şey bize katılman. Buradan tek başına asla kurtulamazsın ama bizimle hareket edersen hem senin için hem de ırkın için bir şans olur.''
''Neden size güveneyim?''
Gencay yanındakini tutup geri çekti ve bakışlarıyla karşı çıkmasını engelledi. Alçin'in gözlerinin içine bakıp kıyafetinin fermuarını açtı ve göğsünü açığa çıkardı. ''Şu hâlime bak.'' Genç kız çıplak bedenin üzerindeki sayısız yara izine odaklanmıştı. ''Bilmediğim bir yerde, tanımadığım insanlar sebepsizce ölüm kararımı verdi. Bu yaralardan tüm bedenimde var ve her bir yaradan içeri küçük kurtların girişini hatırlıyorum. Derimin altında yayılırken ve beni yavaşça tüketirken duyumsadığım acıyı tarif bile edemem.''
Gözlerini karşısındakine odakladı. ''O kurtların her hareketini hissettim. Duyduğum aralıksız acılarla çığlık atmaya çalıştım ama dudağım bile kımıldamadı çünkü felç geçirmiş gibiydim, hareket edemiyordum. Bir andan sonra acıyı da ölümü de kabullendim. Umutlarım bittiği anda bu insanlar beni kurtardı. Sadece kurtarmakla kalmayıp bana bir şans daha verdiler. Şimdi intikamımı almak için onlarla hareket ediyorum ve inan diğerleri gibi bana ezilmesi gereken bir böcekmişim gibi bakmıyorlar.''
Uzanıp Neyila'nın elini tuttu. ''Şimdi buradan gideceğiz ve iki gün sonra tek başıma geri geleceğim. O zamana kadar kararını ver. Ya bize katıl ve savaş ya da git o emrinde dolandığın adama her şeyi anlatıp geldiğimde beni yakalat.''
Kapıyı açıp yanındakiyle birlikte yürüdü. Genç kız elini kurtarmak istese de başaramadı. ''Gencay böyle gidemeyiz.'' dediğinde diğeri kısa bir an duraksadı. ''Bir kez bana güven tamam mı?'' adımlarını çıkışa yönlendirdiğinde Neyila bu yaptıklarının yanlış olduğunu düşünse de sadece uyum sağladı.