12. Bölüm: Gözler

1335 Words
#Ekrem “Ulaştın mı?” Başımı yerden kaldırıp patrona baktım. Patron önündeki bilgisayara bakıyordu. İdil’in kan grubunun farklı çıkması üzerine patron dedektife ulaşıp bize yanlış bilgi vermenin hesabını sormamı istedi ama geçip giden bu süreçte dedektife ulaşmak için çabalasam da başarısız olmuştum. “Hayır patron, adam parayı aldığı gibi ortadan toz olmuş.” Sertçe kapanan bilgisayarla başımı önüme eğdim. “Nereye kaybolduğunu bulacaksın!” “Emredersin patron!” Başımı kaldırdığımda yerinden kalkmıştı. Karşıma geçip sert sert “Gerekirse dedektifin yedi ceddini bul ama bu defa başkasından yardım almadan kendin bul!” dedi. Ecrin’in intihar sebebinin İdil olduğunu öğrendikten sonra İdil’i her yerde arasam da bulamamıştım. İşte son çare dedektif bulup elimdeki izleri onunla paylaşmıştım. Dedektif bir ay kadar kısa sürede İdil’i bulmuştu. Patronda dedektifin ödemesini iki katını vermişti. “Haklısın patron.” Arkasını dönüp pencereye doğru yürüdü. “İpek’e İnci’yi onun yanında fazla yakın tutmaması gerektiğini söyle!” “Tamam patron.” Önüne dönüp yanıma geldi. “Hemşire gelince haber et!” Kafamı salladığımda odadan çıktı. Arkasından odadan çıktığımda İdil pisliğini yanına gittiğini görünce dedektifi aramaya devam etmek için dış kapıya yöneldim. ★★○★★ Kağan Emir gözlerini yatakta uyuyan Ceylin'in üzerinden ayırmazken Ceylin’in İnci’ye yaklaşımı gözünün önüne geldikçe kafası bulanıyordu! Kardeşinin hayatını mahveden bu kadının, davranışlarının iyi niyetli olup bu kadar masum görünmesine dayanamıyordu! “Ecrin’in katili!” Kendine yaptığı hatırlatmayla gözünün önündeki İnci profilini silip yerine Ecrin profilini getirdi. Kardeşinin masum yüzü gözünün önüne gelince öfkesi yeniden alevlenip gözleri kısıldı. Hışımla yerinden kalkıp Ceylin’e yürüdü. Ceylin’in önünde durup iğrenerek yüzüne baktı. “Oruspu!” Eli Ceylin’in boğazını bulduğunda kız kardeşinin çığlıkları kulağını doldurdu. “Dokunma!..” Ceylin boğazında hissettiği baskıyla gözleri açılırken karşısında celladını görünce anında gözleri dolup kalbi korkuyla atmaya başladı. Kağan Emir, Ceylin’inle göz göze geldiğinde Ceylin’in boğazındaki elini sıklaştırıp tehditkâr bir sesle “Canını alacağım!” dedi. Ceylin kabullenmenin verdiği yorgunlukla gözlerini yumup bir an önce ölmeyi diledi. “Kolay ölmeyeceksin oruspu!” Bu kelime Ceylin’in öyle ağrına gidiyordu ki korkusuna rağmen gözlerini araladı. Abisi kendisine sinirlenip ‘Oruspu’ dediğinde annesinin yanına gidip ağlardı. Şimdiyse karşısındaki adamın neye sinirlendiğini bilmeden bu kelimeye katlanmaya çalışıyordu ama yapamıyordu. Boğazındaki el gevşediğinde acıyla öksürdü. Her öksürüğünde ağrıyan başıyla canı daha da acıdı. Kağan Emir önünde can çekişen kadına, acımasızca bakarken elini cebine götürüp önündeki manzarayı kardeşinin ruhunun huzura ermesi dileğiyle keyifle izledi. Ceylin kendini toparlayıp gözünden akan yaşları sildikten sonra celladına baktı. “Sana ne yaptım?” Acıyla sorduğu soru Kağan Emir’de öfke sebebiydi! Hiçbir şey olmamış gibi ne yaptığını sordukça Kağan Emir, Ecrin’e yaptıklarını söylemek istiyordu ama İdil’in Ecrin’e yaptıklarını dilinin ucuna getirdiği an, öfkeden karşısındaki kadını öldürecek hâle geliyordu. Bundan dolayı susup kardeşinin ruhunun rahatladığını hissedene kadar Ceylin’e sadece işkence edecekti! Kağan Emir elini cebinden çekip Ceylin’e yaklaştı! Ceylin’in önünde durup çenesinden kavradığında mavi gözlerdeki titrekliğe ilk kez şahit oldu! Kağan Emir, gözlerini mavi gözlerdeki titreklikten alamazken eli Ceylin’in çenesini sıkmadan tutuyordu. Kağan Emir’in duraksamasıyla korkan Ceylin daha da korkarken gözünden akan yaş Kağan Emir’in işaret parmağına değdi. “Kağan Emir Bey!” İpek’in sesiyle kendisine gelen Kağan Emir hemencecik Ceylin’in çenesini serbest bıraktı. Arkasına döndüğünde meraklı bakışlarla kendisine bakan İpek’le “Söyle!” dedi. İpek, Kağan Emir’in Ceylin’e içeriye birinin girdiğini fark etmeyecek kadar derin bakmasından rahatsız olmuştu. Gözlerini Ceylin’in üzerinde gezdirirken bir an önce neden burada olduğunu anlamaya karar verdi. “İpek!” Kağan Emir’in seslenmesiyle düşüncelerinden sıyrılıp bakışlarını Kağan Emir’e çevirdi. “Hemşire Seda Hanım geldi.” Kağan Emir başını sallayıp Ceylin’e döndü. Ceylin kirpiklerini titreterek bakınca, İdil’in böyle bakmadığına emindi! İdil’in mavi gözleri daha bir şeytanlıkla bakarken şimdiyse sokakta kalmış yavru kedi gibi bakıyordu! “Kağan Emir Bey!” İpek’in seslenmesiyle bakışlarını Ceylin’den çekip bir şey demeden odadan çıktı! Merdivenden aşağıya inerken kararını vermişti! Şeytan kendini masum göstermeye çalışıyor! Kağan Emir aşağıya inince, İpek kapıyı kapatıp Ceylin’in yanına gitti. Ceylin başı önünde eğik bir şekilde dururken yatağa oturup “Bir şey mi oldu?” diye temkinlince sordu. Ceylin kısa bir anlığına da olsa kendisini kurtaran kadına döndü. “Bir şey yapmadım!” Çaresiz sesiyle beraber gözleri dolarken İpek, Ceylin’in elini tuttu. “Neden öyle söylüyorsun? Kağan Emir Bey’le nasıl bir sorununuz var?” Ceylin, kendisini anlamaya çalışan kadına her şeyi anlatmaya bir an karar verse de abisinin söyledikleri zihninde canlanınca vazgeçti! Kendi canını kurtarmak için başka bir canı tehlikeye atamazdı! Bakışlarını İpek’ten çekip “Bilmiyorum.” dedi. İpek elini Ceylin’in omzuna koyup “Aranızda nasıl bir mesele var bilmiyorum ama haklı olduğunu düşünüyorsan sana bunu kanıtlaman için ne gerekiyorsa yardım ederim.” dedi. Ceylin umutla İpek’e dönerken gülümsedi. Buraya ilk geldiğinde yalvararak yardım istediği orta yaşlı kadınla, buradaki tüm çalışanların gözü, kulağı kapalı olduğunu düşünürken İpek, düşüncesinde yanılmasına neden olmuştu. “Bilmiyorum.” Bu cevap geçiştirmek için verilen bir cevap değildi! Celladıyla arasındaki meseleyi bilmeden acı çekiyordu. İpek, Ceylin’in gözlerindeki çaresizlik ve korkuyu görebildiği gibi korkusundan konuşmayacağını da biliyordu. En iyisi Nalan Hanım’a sormaktı! Onun aracılığıyla bir şeyler öğrenebilirdi çünkü Ceylin hastanedeyken Nalan Hanım’ın isyanına kulak misafiri olmuştu ama ne demek istediğini anlayamamıştı. “Tamam.” Yataktan kalktığında açılan kapıyla içeriye Kağan Emir ve hemşire Seda Hanım girdi. Ceylin korkuyla celladına bakarken, Kağan Emir eliyle Ceylin’i işaret edip “Hasta bu! Hemen ayağa kalkması için ne gerekiyorsa yap!” dedi. Ceylin duyduklarıyla korkusu artarken Seda Hanım “Emredersiniz Kağan Emir Bey!” dedi. Kağan Emir, İpek’e gözüyle işaret verip odadan çıkarken Seda Hanım, Ceylin’in yanına gidip başıyla selam verdi. “Merhaba Ceylin Hanım.” Ceylin korkuyla Seda Hanım’a bakarken Seda Hanım, Ceylin’e durumuyla ilgili sorular sormaya başladı. ★★○★★ #İpek Kağan Emir’le Ceylin’in yanından çıkıp İnci’nin yanına gelmiştik. Kağan Emir öğlen uykusunda olan İnci’yi izlerken yanında duruyordum. “İnci’yi yalnız bırakma!” Kısık ama sinirli sesiyle başımı salladım. “İnci öğle uykusundayken serbestim. O sırada-“ “Bu evde olduğun sürece serbest değilsin!” Başını kaldırıp tane tane emrivaki söylediklerinden çok, yakın olmamızın verdiği heyecanını yaşıyordum. “Anladın mı!?” Koyu mavi gözleri beni içine çekerken bacaklarım tutmamaya başlamıştı. “İpek!!!” Kızmasıyla geriye doğru sendelerken kolumdan tutup kendine çekti. Başım göğsüne değerken ilk kez bu kadar yakınına giriyordum! Destek almak için tuttuğum kolunu daha sıkı tutarken başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. “Lütfen kızmayın.” Kolumu bırakıp uzaklaşmak için hamle yaptığında kolunu bırakmadım. Gözleri beni bulduğunda elimi çektim. “İnci’yi buradan götürmek için ikna et!” Burada kalmamızı istemiyordu. Ceylin ve İnci arasındaki durumundan ötürü, hak da veriyordum. Onayladığımda dönüp İnci’ye baktı. “Bu ayki gelişim raporları da masamda olsun!” “Emredersiniz Kağan Emir Bey.” Gözlerini İnci’den çekip bana baktığında gülümsedim. Bu ay kaydettiğimiz gelişimi haber vermek istiyordum ama Ceylin’in intiharından dolayı bir türlü fırsat olmamıştı. Şimdiyse tam zamanıydı! “Size bir haberim var!” Sol kaşı havaya kalkarken dibine girdim. İnci’ye dönüp “İnci’yi doğum günü kutlaması için ikna ettim.” dedim. İnci’den bakışlarımı çekip yüzüne baktım. “Ve de doğum günü pastası yapımında yardım etmeyi de kabul etti!” Yumuşayan bakışlarıyla gülümsedim. İnci kendi içine kapanık bir çocuktu. Doğum gününde aşağıya inmez ve kendi odasında otururdu. İnci’yle bir şey yapmak imkânsızdı ama o imkânsızı ortadan kaldırmak üzereydim! “İnci!” Emin olmak istercesine çıkan sesiyle İnci’nin yanına giderken, ben de ardından gittim. Yatağa oturup İnci’nin başını okşadı. “Doğum gününe bir şey kalmadı. Şimdiden hazırlıklara başlamak amacıyla İnci’yi mutfağa sokup bir şeyler yaptırmaya başlasam iyi olur.” “Ne gerekiyorsa yap!” Elini İnci’nin başından çekip bana baktığında “Yakından izleyeceğim!” dediğinde mutlu olmuştum. “Elbette! Hatta İnci’yi ikna edebilirsem siz de mutfakta bize eşlik eder misiniz?” Bakışları İnci’yi bulduğunda başıyla onayladı. Mutlulukla gülümserken “Aferin İpek!” dedi. “İşimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.” Yataktan kalkıp yüzüme baktı. “Bir şey lazım olursa Suat’a söyle!” “Tamam ve sizden ricam var.” “Söyle.” “Evin içinde fazla adamınız bulunmasın çünkü İnci adamları gördükçe bir şeyler olduğunu düşünüp kendini geri çekiyor.” Kafasını salladı. “Başka bir şey?” “Şimdilik yok, lazım olursa söylerim.” Bir şey demeden odadan çıkınca arkasından çıktım. Cam bölmedeki adamını yanına çağırıp, artık evin içinde durmamalarını ve dışarıda beklemelerini emretti. Adamlar evin içini boşaltırken gülümseyerek arka profilini izledim...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD