11. Bölüm: Teklif

2320 Words
Bir buçuk hafta sonra... #Ceylin Doktor iğneyi ayağıma batırırken hissettiğim sızıyla yüzümü buluşturdu. “Çok iyi!” Doktor ayaklarımdan uzaklaştığında hemşire üzerimi örtüp doktorun yanına geldi. Doktor önümde durup “İçiniz rahat olsun Ceylin Hanım yaptığımız tektiler sonucunda kalıcı fiziksel bir hasarınız olmayacağını gösteriyor.” dedi. Yerimde başka biri olsa neşeli sesiyle sevincinden ağlardı ama o canavar adamın peşimi bırakmamasında korktuğum için ağlıyordum. Abimin söyledikleri aklıma geldikçe korkum daha da artıyordu. Yaptıkları gözümün önüne her geldiğinde tüylerim diken diken oluyordu. “Ceylin Hanım!” Hemşirenin ilgili sesiyle derin nefes aldım. Polise de bir şey diyemiyordum ki! Elimi kolumu bağlamış, istediği gibi kullanıyor. Buradan çıktığımda tekrar peşime düşerse ne yapacağım? Omzumda hissettiğim elle gözlerimi cama çevirdim. “Ceylin Hanım çabuk iyileşmek istiyorsanız kendinizi artık üzmeyin.” İçimdeki korkuyu bilseniz hak verirdiniz ama sesimi kimseye duyuramıyordum. Bu geçen zamanda Elif yanıma gelmişti. Ona da bir şey diyememiştim. “Burada biraz daha kalabilir miyim?” Tek sığınağım hastaneydi sanki buradan çıkarsam beni yine yanına alıp işkence edecekti. Hemşire ve doktor birbirine bakarken “Lütfen!” diye mahcup bir ifadeyle ekledim. Doktor ellerini cebine koyup “Ceylin Hanım, bugün sabah Ekrem Bey sizin için evde gerekli hazırlıkları yapıldığını, evdeki bakımın hastaneyi aratmayacağını söyledi. Şu anki durumunuzun evde bakıma uygun olduğundan sorun olmayacağını söyledim.” dedi. Söyledikleri korkumu tetikleyip kalp atışlarımı arttırırken “Ne!” diyebildim. Korktuğum başıma geliyordu. Peşimi bırakmıyor ve bunu hiç çekinmeden yapıyordu. Açılan kapı sesiyle kalp atışlarım hızlanırken odada tanıdık ama korkutucu ses yankılandı. “Bitti mi?” Doktor kapıdaki canavara dönerken sağlam elimle korkuyla çarşafı sıktım. “Evet Kağan Emir Bey ama Ceylin Hanım’ın durumuyla ilgili danışmam gereken birkaç nokta var.” “Ekrem, İnci’yi getir!” Doktor ve hemşire önümden çekilip beni canavarla yüz yüze getirirken gözümden süzülen yaşlarla yüzüne baktım. “Ekrem bekle!” diye bağırdı. Korkum artarken bana doğru yaklaştı. Doktor ve hemşireye hitaben “Siz de çıkın!” dedi. ‘Çıkmayın!’ demek istesem de odadan çıktılar. Kapanan kapı sesiyle canavarla baş başa kalırken bir adımda tam dibimde bittiği gibi yüzüme eğilmesiyle korkuyla gözlerimi yumdum. “Polise bir şey demedim! Lütfen-” Cümlemi bitirmeden çenemden kavrayıp sıkınca, susmak zorunda kaldım. “Gözlerini aç!” Korkudan gözlerimi daha sıkı kapatırken ikinci defa daha yüksek sesle bağırmasıyla nefesimi tuttum. Tekrar daha yüksek ve kızgın sesle istediğini söyleyince korkuyla gözlerimi araladım. Gözlerinden okunan nefretle gözlerime bakarken, gözümün önünü bulanıklaşmaya başladı. “Odaya küçük bir kız çocuğu gelecek ve ona annesi olmadığını söyleyeceksin!” Böyle bir şey beklemediğim için şaşkınlıkla yüzüne baktım. “Eğer dediğimi yapmazsan burada sana sıkarım!” “Ne!” Diyebildiğim tek şey bu olmuştu. Ne çocuğu ne annesi? “Çocuğa annesi olmadığını söyleyeceksin ve önünde ağlamayacaksın!” Geri çekilip etrafına baktı. Ne söylemek istediğini hiçbir zaman anlamadığım gibi yüzümde hissettiğimle gözlerim kocaman oldu. Yüzümü sildiği peçeteyi yüzümden çekip “Sakın ağlama!” diye uyardı. Yatağın kenarına gittiğinde durumu anlamaya çalışsam da her şey parça parça olduğundan hiçbir şey anlayamıyordum! Peçete şokumu atlatamadan yatağımın dik pozisyona gelmesiyle ne olduğunu anlamayı bırakmaya karar verdim. Zaten anlamaya çalışsam da anlatmaya çalışan yoktu. Yüz yüze geldiğimizde, yüzüme bakıp başını aşağı yukarı salladı ve kapıya doğru yürüdü. Arkasından merak ve şaşkınlıkla bakarken kapı açılıp dışarıya seslendi. Ardında sesi gelse de kısık sesle konuştuğundan bir şey anlaşılmıyordu. “İnci!” diye seslendiğinde gözümün önüne gelen çocuğa baktım. Çocuk bana bakarken canavar, çocuğun yanına gelip yanına eğildi. Çocuğun elini tutup “İnci, bu kadın annen değil!” dedi. Sesi bir çocukla konuşmasına rağmen sertken çocuk elini, canavardan çekip bana yaklaştı. Çocuk önümde durduğunda gözlerimi refleks olarak canavara çevirdim. Nefretle bana bakarken bir şey demedi. Elimin üzerinde hissettiğim minik elle çocuğa döndüm. Küçük mavi gözleriyle bana bakarken gözünden süzülen yaşla gözlerim dolmuştu. “Söyle!” Duyduğum sert emrivaki sesle çocuğa baktım. “Annen değilim.” Çocuk başını öne eğdi. Yanımıza gelip çocuğun elini tutmaya çalışırken “Elini bırak!” diye konuşmasıyla elimi çocuğun elinden çektiğim gibi çocuk ağlamaya başladı. Çocuğu sakinleştirmeye çalışsa da çocuk bana doğru gelmeye çalıştığında dayanamayıp “Bırak gelsin.” dedim. “Sus!” Çocuğu kucağına alıp odadan çıkartmaya çalışırken çocuk daha yüksek sesle avazı çıktığı kadar ağlamaya devam etti. “Kağan Emir Bey!” diye duyduğum kadın sesine döndüm. Kadın, canavarın önünde durup çocuğa uzandığında çocuğu kadına vermek istese de çocuk kadına gitmiyordu. “Yere bırakın lütfen.” Kadının söylediğiyle canavar “Ekrem!” deyip küçük çocuğu yere bıraktığı gibi çocuk koşarak yanıma geldi. Önümde durup elime dokunduğunda ne yapacağımı bilmez şekilde başımı kaldırıp karşımdakilere baktım. Kadın bana doğru gelip yere eğildi. Elini çocuğun elinin üzerine koyup “İnci, Ceylin’i sevdin mi?” diye yumuşak bir sesle sordu. İnci gözümün içine bakarken hafifçe gülümsedim. İnci cevap vermek yerine bana yaklaştı. “Ama Ceylin hasta olmuş. Çabuk iyileşmesi için doktorların yanında tek başına kalması gerekiyor. Eve gidelim, Ceylin’de iyileşsin.” Başını aşağıya indirip kadından iyice uzaklaştı. Bana biraz daha yaklaşıp yüzüme bakarken duyduğum yumruk sesiyle irkildim. Benle beraber çocukta irkilirken Ekrem “Patron!” demesiyle canavar “Sus!” dedi. “Kağan Emir Bey dışarıda konuşabilir miyiz?” Kadın cümlesini bitirmeden dışarıya çıkarken kadın dönüp bana baktıktan sonra dışarıya çıktı. Ekrem’le odada kalırken bakışlarımı çocuğa çevirdim. Çocuk yüzüme sessizce bakarken “İsmin ne?” diye sordum. Cevap vermeden yüzüme baktı. “İnci!” Ekrem’in dediğiyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Canavar adamın gözlerini aratmayacak cinste nefret dolu bakıyordu. Başımı sallayıp İnci’ye döndüm. Elimi havaya kaldırıp uzattım. “İnci ismin çok güzel. Benimde ismim Ceylin.” Tepkisiz bir şekilde yüzüme bakarken çocuğun bir sorunu olduğunu düşünmeye başladım. Çocukla başka ne konuşacağımı bilmez şekilde yüzüne baktığımda yüzünde kuruman gözyaşlarını fark edince, elimi yüzüne götürüp yüzüne yumuşak bir şekilde dokundum. “Bir daha sakın öyle ağlama. Ağlamak hiçbir çocuğa hele de senin gibi çok güzel bir kız çocuğuna hiç yakışmıyor.” Gözünü bile kırpmadan yüzüme bakınca bir sorunu olduğuna yüzde yüz emin oldum. Elimi yüzünden çektiğimde açılan kapıyla canavar önde, kadın arkasında içeriye girdi. Kadın bana yaklaşıp İnci’nin koluna dokundu. “İnci, dayın Ceylin’e ilaçlarını almaya gidecek. Sen de onunla gitmek ister misin?” İnci’yi odadan çıkartmaya çalıştıklarını anlarken İnci tepki vermeden duruyordu. İş başa düştüğünü anlayıp İnci’ye baktım. “İnci bana çikolata alır mısın? Çikolata yersem daha çabuk iyileşirim.” Son kelimemle gözünde geçen anlık parıltıyı fark ederken sırtını bana dönüp canavara baktı. Canavar bize doğru yaklaşıp İnci’nin elini tuttuğunda İnci bir şey demedi. Canavarın gözleri beni bulduğunda bu defa farklı bakıyordu ama nasıl baktığını anlayamıyordum. İnci’yle beraber sessizce odadan çıkarken Ekrem’de peşlerinden çıktı. Kadınla birlikte odada kalırken kapanan kapı sesiyle “Ceylin Hanım!” diye kadına baktım. Uzun boylu, beyaz tenli ve kahverengi gözleriyle güzel bir kadındı. Bana yaklaşıp “İlk öncelikle geçmiş olsun, talihsiz bir kaza yaşadınız.” dedi. “Teşekkür ederim.” İlerdeki sandalyeyi çekip sandalyeye oturarak yüzüme baktı. “Ben İnci’nin bakıcısı İpek SOR!” “Tanıştığıma memnun oldum.” Hafifçe gülümsedi. “Ceylin Hanım, geçirdiğiniz bu talihsiz kazaya az önce gördüğünüz çocuk, İnci’de şahit oldu.” “Ne!?” diye şaşkınlıkla baktım. “Tırabzanda düştüğünüz anı, İnci’de gördü ve yıllar öncesinde annesiyle yaşadığı travma yeniden canlandı.” Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. “Gerçekten ne dediğinizi anlayamıyorum. Zaten o adamda bir şey anlatmıyor. Ne annesi, ne travması?” Sona doğru gözlerimi açtığımda diliyle dudaklarını ıslatıp konuşmaya devam etti. “İnci bundan birkaç yıl önce annesiyle evde yalnızken annesi tırabzandan atlayarak intihar etti. Bu anda kimse evde olmadığından İnci saatlerce annesinin kanlı bedeninin başında bekledi. O günden sonra İnci bir daha konuşmadı. İlk konuşmasını da annesinin intihar anı gibi, intihar girişiminize şahit olmasıyla oldu.” Şaşkınlıkla yüzüne bakarken hissettiğim üzüntüyle kalbim sıkıştı. İnci’nin ilk konuşmasının intihar anımda olduğunu söylese de “Benim yüzümden konuşmayı kesmedi değil mi?” diye emin olmak için sordum. “Hayır, sizinle yıllar sonra ilk defa konuştu ama tekrar sustu.” Konuştuğuna sevinsem de yine susmasına üzülmüştüm. “İnci şu an sizi annesi Ecrin Hanım’la bağdaştırmış durumda. Bundan dolayı sizden kopamıyor. İnci’yi sizden ayırmak için zorlasak psikolojik olarak daha kötü etkilenecek.” Susup yüzüme bakmasıyla bir şey söylemek istediğini anladım. “Yapabileceğim bir şey var mı?” Başını olumlu anlamda salladı. “Öncelikle beni yanlış anlamanızı istemem ama psikiyatrist doktorunuz Jale Hanım, psikolojik durumunuzun gelişimi hakkında olumlu konuşsa da bundan sonra intihara kalkışma durumunuz olur mu?” Sorusunun kaynağını anlamasam da gözlerim dolup başımı önüme eğdim. “Şu an düşünmüyorum ama!..” Sustum, korkumdan devamını getiremedim. İpek’in canavar hakkında bir şey bilmediği belliydi yoksa canavarla ilgili bir şeyler söylerdi. “Ama?” Elimle yanağımdan süzülen yaşı silip yüzüne baktım. “Yok bir şey.” Başını sallayıp “Kağan Emir Bey’le aranızda ne olduğunu bilmiyorum ama size bir konuda teminat verecek olursam da; Kağan Emir Bey, İnci’nin size olan bağlılığını gördüğünden dolayı size kötü davranmayacaktır.” dedi. Ne dedi? Bana kötü davranmayacak mı? “Bana!?” Emin olmak istercesine elimle kendimi işaret etti. Başını evet anlamında sallayınca burukça gülümsedim. İçimde yeşeren umudun kaynağı bir çocuk olmasından çok, çocuğun yaşadığı ağır travma olmasından utanç duysam da bana yaptıkları aklıma geldikçe bu umuda sıkı sıkı sarılmak istiyordum. Yine de tam emin olmak adına sormadan edemedim. “Bana kötü davranmayacak mı?” Başını hayır anlamında sallayıp “Aranızda ne var?” diye sorunca, omuzlarımı bilmiyorum anlamında yukarıya kaldırıp indirdim. “Gerçekten bilmiyorum.” Düşünceli bir şekilde başını sallayıp “Anladım, umarım sorunuzu çözüme ulaştırırsınız.” dedi. Bu konuşmasından sonra canavarın hakkında bir şey bilip bilmediğini tam anlayamadım. Çünkü bana canavarın kötü davranmayacağına dair teminat veriyor! Bu da canavarın kötü biri olduğu hakkında bilgisi olduğunu gösteriyor gibiydi. “İyileşme süreciniz boyunca Kağan Emir Bey’in yanında kalacaksınız. İnci’de yanınızda olmak istiyor. Sizden istediğim, İnci sizi annesiyle bağdaştırmayı bırakana kadar İnci’ye ‘Bana Ceylin abla diyebilirsin.’ tarzında ablacı bir yaklaşım sergilemeniz.” O canavarın peşimi bırakmayacağını anlamıştım ama İnci sayesinde bana kötü davranmayacak belki de bu süreçte ona ne yaptığımı öğrenip hatamı telafi edebilirdim. “İşe yarayacaksa elbette yaparım.” Sandalyeden kalkıp “İşe yarayıp yaramadığını süreç içerisinde göreceğiz, teşekkür ederim.” dedi. “Rica ederim.” “Bir şey istiyor musunuz?” Başımı olumsuzca salladım. Geçmiş olsun dileklerini dileyip yanımdan ayrıldı. İnci’yi gözümün önüne getirdiğimde hâline üzülmüştüm. Kapı açılınca kapıya döndüm. Karşımda başkomiseri görünce merakla yüzüne baktım. “Sonunda seni yalnız yakalayabildim.” Yunus Emre Başkomiser, üç gün önce ifademi aldıktan sonra annemi de yanıma getirmişti. Annemi uzun bir aradan sonra görünce mutlu olmuştum. Teşekkürlerimi iletirken o sırada sizli bizli olmak yerine senli benli olmayı teklif etmişti. Ben de kabul etmiştim ama onun kadar samimi bir tavırla hemen yaklaşamıyordum. “Bir şey mi oldu?” “Seni görmem için bir şey mi olması gerekiyor?” Hissettiğim gereksiz utançla başımı önüme eğdim. “Kağan Emir’in kıymetlisi İnci’yle tanıştın mı?” Canavar hakkında bana bilgi verdiğini zannedip suç baronu olduğunu söylemişti. Bu da gözümü daha çok korkutup beni susturmuştu. “Evet.” Yanıma yaklaşıp İpek’in oturduğu sandalyeye oturdu. “Duyduğuma göre buradan çıktığında Kağan Emir’in yanında kalacakmışsın!” Ben de yeni duymuştum ama kaçarım olmadığını bildiğimden kabul etmek zorunda kalmıştım. Kinayeyle de konuşsa bir şey demeyip başımı salladım. “Evet.” “Hangi sıfatla evinde kalacağını öğrenebilir miyim?” Ne diyeceğimi bilmediğimden başımı önüme eğdim. “Gözünü korkuttuklarının farkındayım ama bana yardım edersen seni ondan sonsuza kadar kurtarabilirim.” Başımı kaldırıp yüzüne baktığında gülümsedi. Yerinden kalkıp yatağın kenarına oturdu. Elini elimin üzerine koyup "Kurtulmak istemiyor musun?" diye gözlerimin içine bakarak sordu. Bir şey diyemedim çünkü bu bir buçuk haftada bile kendisi gelmese adamları hep buradaydı. Böyle bir adamdan nasıl kurtuluş olur ki? “Kağan Emir’in evine muhbir olarak gir!” Şaşkınlıkla yüzüne bakarken “Onu deliğe tıkacak bir kanıt bulursak sana asla zarar veremeyecek!” dedi. Şaşkınlığım iyice artarken korkudan kalbimde atmaya başlamıştı. Elimin üzerinde el, güç vermek istercesine elimi sıkarken yüzüne baktığımda gözlerimin içine baktı. “Bunu kendin için yapmalısın!" "Yapamam!" Ağzımdan dökülen kelime korkumu haykırırken, elimi geri çektim. Başımı sağa sola sallayıp "Öyle bir şey yapamam!" dedim. Gözlerim dolarken, yüzündeki ifade değişmedi. Yataktan kalkıp "Anladım." dedi. Kapıya yürürken, onu durdurmak istesem de korkum buna engel oluyordu. Kapının önüne vardığında, omzunun üstünde bana baktı. Yüzünde minik bir tebessüm oluşurken gözlerini anlayışla yumup odadan çıktı. Gözyaşlarım elime damlamaya başladığında "Yapamam! O çok kötü biri!" dedim. Bana yaptıkları gözümün önüne geldikçe ağlamam iyice şiddetlendi. Elimle gözyaşlarımı silip kendime gelmeye çalıştım. Yataktan kalkıp pencerenin önüne geldim. Açık olan pencereden dışarıya bakıp derin ve temiz bir nefes aldım. "İnci için bana zarar vermeyecek!" Tek umudum ve acımasızlığından kurtuluşum İnci idi. ★★○★★ Hastaneden çıkıp tekrar cehenneme geldiğimde canavarın bana yapacaklarından çok korkuyordum ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. “Başkomiserin teklifini kabul etsem beni korur mu?” Abim buraya gelmem konusunda sesini çıkartamamasıyla canavardan iyice korkup, Yunus Emre Başkomiserin teklifini reddetmiştim. Abim gibi biri, beni yabancı bir erkeğin yanında görünce kıyameti koparırken karşılarında susmuştu. Susmak istemediğini görsem de elinden bir şey gelmediğini bildiğinden susmuştu. “Ne yapacağım?” Duyduğum kapı sesiyle kalbim korkudan atmaya başladığında karşımda İnci ve İpek’i görünce gözlerimi rahatlıkla yumdum. “Rahatsız mısın?” İpek’in sorusuyla gözlerimi açtım. Bir şey diyemediğimden sadece anlaması için yüzüne baktım. İpek, İnci’nin elini tutarak yanıma gelip yatağın kenarına oturdu. “Başım!” diyebildim. Başka ne diyecektim? İpek, İnci’nin saçını okşayıp gülümseyerek yüzüme baktı. “Kağan Emir Bey senin için özel hemşire getirtecek. Hemşire akşama kadar burada olur. Sağlığın için endişelenme.” Duyduğuma şaşırmıyordum. O canavar belki de hemşire kılıklı seri bir katil aracığıyla beni öldürür. Ondan asla iyilik gelmeyeceğini ama kötülüğün bol bol geleceğini biliyordum. İnci’yle göz göze geldiğimde gülümsedim. “Nasılsın?” Yüzüme dümdüz bakarken başını önüne eğdi. Konuşmayacağını düşünürken başını kaldırıp yatağın kenarına çikolata bıraktı. Gördüğüm çikolataya şaşkınlıkla bakarken İpek konuştu. “Ceylin ablası, İnci’den çikolata istemiştin İnci’de sana çikolata aldı.” Gözlerim dolarken “Teşekkür ederim.” dedim. Çikolataya uzanmak istediğimde İpek çikolatayı bana uzattı. Çikolatayı elinden aldığımda İpek ayağa kalkıp İnci’nin elini tuttu. “İnci’ciğim Ceylin ablanın iyileşip ayağa kalkması için dinlenmesi gerekiyor. Odamıza gidelim mi?” İpek’in ne demek istediğini bildiğimden İnci’ye baktım. İnci’yle göz göze geldiğimde “Getirdiğin çikolatayı yiyip ayağa kalkacağım ama şimdi biraz başım ağrıyor. Biraz uyuyup dinleneyim sonra yine gelirsin. Olur mu?” dedim. İpek’in elini tuttuğunda gülümsedim. İpek geçmiş olsun dileklerini sunup odandan çıkarken elimdeki çikolataya gülümseyerek baktım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD