#İpek
Ekrem beni Kağan Emir'in yanına getirip odadan çıktıktan sonra odada derin bir sessizlik oluşmuştu. On dakikadan fazladır süren sessizlik, Kağan Emir’in yüzündeki düşünceli ifadeyle beni endişelendiriyordu.
"İşine kaldığın yerden devam edeceksin!"
Odada sonunda bir ses yankılanmıştı. Başını masadan kaldırmış bana bakarken oturduğum koltukta dikleşip gözlerine hayır dercesine baktım.
"Neden çalışmaya son verdiğimi açıkladım. Güvenin zedelendiği, şiddet görüp hakarete uğradığım bir ortamda çalışmak bana göre değil."
"İpek!" diye kızsa da doğrusu buydu. Bir gün bir şey olsa gözleri ilk beni bulacaktı. Gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığını bir daha görmek istemiyordum.
"Kağan Emir seninle çalışmak gerçekten çok güzel. En iyi şartları sağlıyorsun ama beni de anlamını istiyorum."
Masasında geriye doğru gidip arkasına yaslandı. Eliyle masada ritim tutturup "Sana güvenmeseydim İnci'ye yeni birini bulurdum!" dedi.
Kağan Emir'in silah kaçakçısı olduğunu bilmeme rağmen onunla çalışmaya devam etmiştim. Kağan Emir için asıl görevime ihanet etmiştim!
"Teşekkür ederim ama boynumu sıktığın ve beni kovduğun an, gözümün önünden gitmiyor. Ya bir şey olursa-"
"İpek!" diye sertçe konuştuğunda sabrının taştığı belli oluyordu ama beni anlaması gerekiyordu.
“Kızıyorsun ama üzgünüm. O gün tek hatam İnci’yi yalnız bırakmaktı. O da kendim için değil, İnci için mutfaktan kurabiye getirmeye gitmiştim!”
Elini masadan çekip yüzünü sıvazladı. Elini yüzünden çekip bana baktı.
"İnci seni odasında bekliyor ve akşama üçümüz yemeğe gideceğiz!"
Duyduğumla şaşırırken kalbim küt küt atmaya başlamıştı.
"Yemek mi?" diye sorduğumda başını salladı.
Özür dilemeyeceğini biliyordum ama hatasını telafi etmek için yemeğe çıkacağımızı asla düşünmemiştim.
"Bir yemekle beni ikna edemezsin."
Tek kaşı havaya kalkarken ayağa kalktım.
"İnci’nin yanında düşünmek istiyorum."
Kafasını salladığında arkamı dönüp odadan çıktım. İnci'nin odasına doğru ilerlerken Ceylin'le karşı karşıya geldim. Şaşkın bakışlarla bana bakarken "İpek!" dedi.
"Yeniden merhaba."
Gözlerini kırpıştırıp "Geri mi döndün?" diye sorduğunda neden bu kadar çok şaşırdığını anlayamamıştım.
"Evet, rahatsız mı oldun?"
Yüzünde anlamadığına dair ifadeler dolaşırken "Ayaküstü sorguya tutar gibi duruyorsun ya, ondan dedim." diye açıklama yaptım.
Başını sağa sola sallayıp "Yanlış anladın sadece geri dönmene şaşırdım." dedi.
"Neden?"
Gözleri tedirgince etrafta gezerken gözleri arkama odaklanınca arkamı döndüm. Kağan Emir sert bir şekilde Ceylin'e bakarken bize doğru yürümeye başladı. Aradan çekilip gözlerimi Kağan Emir'e diktim. Kağan Emir yanımda durup "Bir daha İnci'nin yakınında olmayacaksın!" diye Ceylin'e sertçe konuştu.
Ceylin bir şey demeden kafasını eğince Kağan Emir "Anladın mı!?" diye kükreyince uzaklaştım.
"Ta-”
Ceylin korkudan kekelerken "Odana git!" demesiyle direkt yanımızdan ayrıldı. Ceylin merdivenleri çıkmaya başlayınca "İşe dönmek için senden sadece bir şey isteyeceğim!" dedim.
Kağan Emir tamamıyla bana döndüğünde Ceylin merdivenleri çıkmayı tamamlamıştı.
"Eğer bana gerçekten güveniyorsan bu kadar nefret ettiğin bu kızı neden burada tuttuğunu bana söylemeni istiyorum!”
"Haddini aşma!"
Gözlerinden geçen öfkeyle sinirlendiğini anlarken sesindeki tını da hayra alamet değildi ama Ceylin’e karşı sesi öfkeyle çıkarken, bakışları hep düşünceliydi.
"Beni yanlış anlama ama kızı görünce çok farklı biri oluyorsun. Hem onu öldürmek isteyecek kadar öfkeli hem de..."
Devamını getirmedim çünkü iki defa Ceylin'in gözlerine daldığını fark etmek bana yetmişti!
"İşine şimdiye kadar karışmadım, yorum yapmadım. Senden sadece bunu istiyorum, lütfen."
Kızın kim olduğunu merak ediyordum. Bileğimden tutup beni çekiştirmeye başlığında kalbim korkuyla atmaya başladı.
"Kağan Emir!.." diye seslensem de beni duymazlıktan geliyordu.
Üst kattaki çalışma odasına girdiğimizde çalışma masasının önünde durup Ecrin'in fotoğrafını işaret etti.
"Ecrin'in katili!"
Duyduğumla gözlerim kocaman olurken yumruğunu masaya indirdi.
"Kardeşimin katili!"
Daha yüksek sesle bağırırken ne diyeceğimi bilmiyordum. Ceylin katil biri gibi değildi!
"Duydun mu!?" diye bana dönüp bağırınca başımı salladım.
Burnundan solurken elini masaya geçirip "Çık!" diye bağırdı.
Sözünü tekrar etmesine fırsat vermeden hemen odadan çıktım. Kapıyı ardımdan kapatırken ilerde duran Ceylin'ini fark ettim. Korku dolu gözlerle bana bakarken gözlerinden yaş geliyordu. Elimi kapı kolundan çekip Ceylin'e doğru yürüdüm. Karşında durduğumda ağladığını fark etmiştim.
"Bunun için geri dönmemeliydin!"
Sesindeki korku her hâlinde belli olurken "O bir canavar!" diye sözünü tamamladı.
Bu kız Ecrin'i öldürmüş olamaz! Her bir mimiği korku barındıran biri katil olmaz, olamaz!
"Ecrin'i sen mi öldürdün!?"
Gözleri kocaman olurken "Ne!?" demesiyle "İnci'nin annesini sen mi öldürdün?" diye yeniden sordum.
Gözlerindeki şaşkınlık büyürken eliyle kendisini işaret etti.
"Ben mi?" diye sorduğunda başımı salladım.
"Ben kimseyi öldürmedim!"
Ağlayarak kurduğu cümleyle başımı olumsuzca salladım. Bu kız katil falan olamaz! Katil birinin nasıl olacağını anlayabilecek biriyim!
"Kağan Emir, senin öldürdüğünü söyledi!"
Gözlerinden yaş gelmeye devam ederken elimi tuttu.
"Yemin ederim kimseyi öldürmedim. Bu adamı bile hayatımda ilk kez görüyorum!" diye hıçkırarak ağladığında dönüp arkama baktım. Elimi bırakmasıyla Ceylin'e döndüğümde ileriye doğru, Kağan Emir’in yanına doğru yürüdüğünü görünce kolundan tuttum.
"Nereye?"
"Ben kimseyi öldürmedim! Ona söyleyeceğim!" diye ağlayarak konuştu.
"Sakın!" dediğimde anlayamayarak yüzüme baktı. Bileğini tutup odaya soktum. Kapıyı kapatıp ağlayan Ceylin’e baktım.
"Şimdi çok öfkeli! Sakın gitme!"
"Ben öldürmedim!" diye ağlayarak konuştu.
"Tamam, önce bir sakin ol."
Eliyle yüzünü silerken nasıl bir şey olmuş da Ceylin'i katil olarak gördüğünü merak ediyordum.
“Yemin ederim kimseyi öldürmedim! Öldüremem!”
Elinden tutup yatağa oturttum. Göz göze bakarken “Ben de öyle düşünüyorum ama Kağan Emir buna asla inanmaz çünkü kardeşi çok kötü bir şekilde öldü!” dedim.
Gözleri uzaklara dalarken başını belli belirsiz salladı. Gözyaşları sessizce yüzünden süzülürken Kağan Emir’le tanışma hikâyelerinin nasıl başladığını bilirsem ipucu yakalayabilirdim. Koluna dokunduğumda gözleri beni buldu.
“Bana en başından Kağan Emir’le nasıl tanıştığını anlatırsan sana yardımcı olabilirim.”
Gözlerinde umut parıltıları geçerken “Ben öldürmedim!” dedi.
Başımı sallayıp durumu sindirmesi için zaman tanımaya karar verdim.
★★○★★
#Ceylin
Dünden beri İpek’in söylediklerini düşünüyordum ama hayatımda bu canavarı bile ilk defa beni Cezmi sapığından kurtardığından görmüştü. Kardeşini tanımam, bilmem imkânsız! Bacağıma dokunulmasıyla irkilip sandalyemde geri çekilirken, İnci’yle göz göze geldim. Mavi gözleriyle bana bakarken bu çocuğu da hayatımda ilk defa görüyordum.
“İnci!”
Gelen sese başımı çevirdiğimde karşımda canavarın adamlarından birini gördüm. Adam bize doğru gelirken korkuyla yutkundum. Adam, İnci’nin önünde eğilip “Kahvaltı yaptın mı?” diye nazikçe sordu.
İnci yüzüne bakarken ayağa kalkıp sandalyeyi çekti. İnci’ye bakıp “Hadi gel, otur. Bugün senle ben ilgileneceğim.” dedi.
“İpek nereye gitti?” diye telaşla sorduğumda adamın bakışları beni buldu. Gözleri sorarcasına üzerimde gezinirken “Yani dün işe geri döndüğünü söyledi, merak ettim.” diye zar zor konuştum.
“İpek Hanım eşyalarını getirmeye gitti.”
Canavarda biraz önce çıkıp gitmişti. Adam, İnci için çektiği sandalyeye oturup “Selma!” diye seslendi.
Birkaç dakika sonra Selma mutfağa girdi.
“Buyurun Suat Bey.”
“İpek Hanım’ın İnci’ye açtığı bir çizgi film vardı. Onu İnci’ye aç.”
Selma başını sallayıp İnci’ye baktı. İnci gözlerini bana çevirince gülümsedim.
“Hadi çizgi filmini izlemeye git. Ben de burayı toparlayıp yanına geleceğim.”
Kafasını Selma’ya çevirince Selma, İnci’nin elini tutup mutfaktan çıktılar. Suat denilen adamla baş başa kalırken içimi saran tedirginliğe engel olamıyordum.
“Sana bir soru soracağım!”
Kafamı kaldırmadan gözlerimin üstünden yüzüne baktım.
“Kan grubunu neden yanlış gösterdin?”
Anlamayarak yüzüne bakarken “Ne?” diye sordum.
Keskin gözleri üzerimde gezinirken “Kan grubun A RH (+) değilken, neden A RH (+) diye gösterdin?” diye sordum.
“Ben öyle bir şey yapmadım. Kan grubum AB RH (-).”
Gözlerini kısıp başını sağa sola salladı.
“Salak numarası mı yapıyorsun yoksa hiçbir şeyden haberin yok mu?” diye sorunca beni katil bildiklerini hatırladım.
“Ben katil değilim!”
Yerinde dikleşip bakışları sertleşti. Gözümden akan yaşlara engel olamayarak konuşmaya başladım.
“Yemin ederim ki hepinizi hayatımda ilk defa kendi evimde gördüm. Kimseyi öldürmedim!”
“Biz de seni yanlışlıkla alıkoyuyoruz!”
Alayla konuşsa da sinirlendiği belliydi ama ben bir şey yapmadım!
“Nasıl bir şey olmuş bilmiyorum ama ben kimseyi öldürmedim!”
Titrek bir nefes alıp gözyaşlarımı sildim.
“İnan bana!” diye yalvardım.
“İdil olmadığını mı söylüyorsun!?”
Söylediğiyle şaşkınlıkla yüzüne baktım. İdil mi? İdil kim ya?
“Benim ismim Ceylin!” diye itiraz ettim.
Derin bir nefes alıp başını sağa sola salladı. Aklıma gelenle bir umut “İnanmıyorsan nüfus kaydıma, okuduğum okullara, çalıştığım işlerdeki kayıtlarıma bak. Hepsinde Ceylin BOLATLI’yım!” dedim.
“Yalan söylüyorsan canını okumak için patrondan izin isterim!”
Korku bedenimi sararken başımı sağa sola salladım.
“Yemin ederim yalan söylemiyorum! Resmi olan her yere sor, ben İdil değilim! Ceylin’im!”
Kafasını sallayıp ayağa kalktı. Ne yapacağını beklerken mutfaktan çıktı. Elimi yüzüme götürüp yüzümü sildim.
“Allah’ım lütfen bana yardım et!”
Gözümden akan yaşları silsem de yenileri geliyordu.
“Yaz bakayım!”
Elimi yüzümden çektiğinde masaya bırakılan kâğıt ve kalemle yüzüne baktım.
“Tek tek kontrol edeceğim! Yanlışını görürsem elimden kurtulamazsın!”
Başımı sağa sola sallayıp “Yemin ederim ki yalan söylemiyorum!” dedim.
“Göreceğiz!” deyip masadaki kâğıt ve kalemi işaret edince, kalemi elime alıp kâğıda okulumu, çalıştığım iş yerlerini, sosyal medya adreslerimi... tek tek yazmaya başladım.
Kâğıdın iki yüzüne doldurup kâğıdı uzattım. Kâğıdı elimden alıp göz gezdirirken zil sesiyle kâğıdı cebine atıp ayağa kalktı.
“Yazdığın yerlere bakana kadar kimseye bir şey deme!”
Uyarısına anlam veremesem de kabul ettim. Bu adreslere baktığında katil olmadığımı anlayacaktı. Mutfaktan çıktığında ben de yerimden kalkıp elime aldığım peçeteyle yüzümü sildim. Peçeteyi çöpe atıp “Her şey açığa çıkacak!” diye kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kâğıtta yazan yerlere baktığında yanlış kişi olduğumu anlayacaklar! Derin bir nefes alıp masayı toplamaya başladım. Tabağı elime aldığımda mutfak kapısının önünde gözüken canavarla duraksadım. Canavar, Suat’la İnci hakkında konuşurken gözümün önüne gelen görüntülerle duraksadım.
Beni kardeşinin katili olarak bildiği için kaçırdı! O zaman o video gördüklerimi bir kadın mı yapmış? Tıngırtı sesiyle irkilirken elimden düşen tabağa korkuyla baktım. Tabağın kırılmadığını görünce rahatladım.
“Buraya gel!” diye bağıran sesle anlık rahatlığımın yerini korkuyla alırken “Gel!” diye ikinci defa bağırınca başımı kaldırdım. Mutfak kapısının kenarında sert bir çehreyle bana bakıyordu. Korkuyla yutkunup yürümeye başladım. Birkaç adım uzağında durduğumda arkasını dönüp “Suat!” dedi.
Suat dış kapıya yöneldiğinde bileğimden tutup beni çekiştirince korkudan ağlamaya başladım.
“Bir şey-”
Açılan kapıyla, kapıda gördüğüm kişiyle duraksadım. Annem tekerlekli sandalyede karşımda dururken “Anne!” dedim.
Kolumdaki el gevşeyince koşarak annemin yanına gittim. Elini tutup başımı dizine yasladım. Bu sefer gözyaşlarım anneme ve aileme duyduğum özlemle hıçkırıklarıma karıştı. Başımı kaldırıp beni görmeyen yüzüne baktım.
“Anne ben bir şey yapmadım! Yemin ederim ki bir şey yapmadım!"
Başımı dizine yaslayıp hüngür hüngür ağladım...