#Ceylin
Baştan sona her şeyi Suat ve Ekrem’e anlatırken Ekrem’in üzerimdeki bakışlarından rahatsız oluyordum. Sanki kötü ya da yanlış bir şey dersem anında üzerime atlayıp beni öldürecek gibi bakıyordu.
“Ecrin Hanım’a hemşirelik yaptın. Doğru anladım değil mi?”
Başımı olumsuzca salladım.
“Hemşire değildim sadece hizmetçiydim.”
Suat, Ekrem’e döndüğünde Ekrem, “Ecrin Hanım son nefesini verirken neden o evdeki desin!” diye bağırınca korkuyla yerimden sıçradım.
Suat’ın bakışları beni bulduğunda başımı olumsuzca salladım.
“İnan bana ben bir şey yapmadım!”
Suat düşünceli bir şekilde başını önüne eğerken o evdeki anılarımı düşünmeye başladım. İdil Hanım’a hafta sonu gidiyordum. Oradaki kadına, yani Ecrin Hanım’a yemek yedirip etrafı temizliyordum. Onun dışında yaptığım bir şey yoktu. İdil Hanım’da soğuk biri olsa da iyi biriydi. Suat ayağa kalktığında merakla ona baktım.
“Doğru söyleyip söylemediğini nasıl anlayacağımızı buldum!”
Umutla Suat’a baktığımda yanıma gelip elimi tuttu. Beni koltuktan kaldırıp tiksinerek bana bakan Ekrem’e baktı.
“Eve gidip komşulara Ceylin’i göstereceğiz! Tanıyıp tanımadıklarını soracağız!”
“Ne!?”
Ekrem’le aynı anda konuşurken, Suat elimi bırakıp Ekrem’in yanına gitti.
“Oğlum işte Ceylin’i gösterip bu kim, tanıyor musunuz, diye soracağız!”
Ekrem’in gözleri beni bulduğunda “O İdil, Ceylin değil!” diye sinirle konuştu.
“Tamam ama bir şans verelim, yalan söylüyorsa o zaman sana bırakmadan icabına bakacağım!”
Suat’ın tehlikeli sesiyle korksam da doğruyu söylediğim için sorun etmedim. Ekrem’in bakışları beni bulduğunda “Bunun için patrondan yine dayak yediğinde bu sefer ben de seni döveceğim!” dedi.
Gözlerim Suat’ı bulduğunda yüzündeki yaralarla mahcup oldum.
“Özür dilerim.”
“Karizmamı çizmeseydin!” diye isyan eden Suat’la kafamı kaldırdım. Ekrem ters ters Suat’a bakarken Suat’ın yüzünde gülümseme vardı. Yanıma gelip “Patron gelsin, İnci’yi aldıktan sonra gideriz!” dedi.
Başımı salladım. Omuzlarımdan tutup beni koltuğa oturttuğunda “Suat!” diye sertçe uyaran Ekrem’e baktım.
“Bundan etkilendiysen iki defa düşün!” diye bağırmasıyla utançla başımı önüme eğdim. Yanaklarım yanmaya başladığında Ekrem konuşmaya devam etti.
“O masum değil! Patronun kardeşini öldüren birine nefretten başka duygular besleyemezsin!”
Ekrem suçsuz olduğumu, Ceylin olduğuma inandığında kabul edecekti. Ekrem ayağa kalkıp Suat’ın önünde durdu.
“Bir daha bu aşağılık, oruspu kadına değer verme!”
“Ekrem!” diye uyaran Suat’la Ekrem yüzüme eğildi. Gözlerindeki nefret ve tiksinme belli olurken “Bu pisliğin suçsuz olmadığını anladığında başını duvara vurman için beton getireceğim!” dedi.
Geri çekildiğinde Suat “Ayıp ediyorsun!” dedi.
Ekrem yüzünde oluşan hafif ama sinirlendiğini belli eden sırıtışla “Asıl ayıbı sen Ecrin Hanım’a ve patrona ediyorsun! Ama gözünü boyayan bu oruspunun maskesini düşürmeden ikna olmayacaksın!” dedi.
Bana tekrar ‘Oruspu!’ demesiyle gözlerim dolarken “Ben o söylediğin değilim!” dedim.
“Göreceğiz!”
Ayağını oturduğum koltuğun kenarına vurarak yanımızdan giderken, Suat’ta peşinden gitti. Önüme dönüp gözyaşlarımı sildiğimde Allah’tan dileğimin beni bunların elinden kurtarmasıydı.
★★○★★
Canavar gelip İnci’yi aldıktan sonra İpek’le birlikte yemeğe gittiler. Gittikten sonra Ekrem ve Suat’la birlikte biz de yola çıkmıştık. Çalıştığım evin önünde araba dururken eve baktım. Burada çalışmayı çok seviyordum çünkü anlayışlı ve parası iyi bir işti. Fakat böyle bir şeye alet olacağım aklımın ucuna bile gelmezdi.
“İnin!”
Ekrem’in sesiyle gözümü camdan çekip elimi kapıya götürdüm. Arabanın kapısını açıp araçtan indiğimde Suat yanıma geldi. Ekrem bir şeyler mırıldanarak yüzünü geri çevirdi.
“Sağdaki ev!”
Ekrem bunu der demez çalıştığım evin sağında kalan villaya doğru yürüdü. Biz de arkasından peşin sıra yürüdük. Ekrem kapının önünde durup zile bastı. Kapı interkomundan gelen sesle sağıma baktım.
“Kim o?”
Ekrem ve Suat birbirine bakarken, Suat kolumu tutup beni kenara çekti.
“Burada kim yaşıyor?”
Eve dikkatle baktım. Hatırladığım kadarıyla bir kadın ve çocukları vardı.
“Orta yaşlarda bir kadın, kızı ve oğlu vardı.”
“Oğlunun ismini biliyor musun?”
Başımı olumsuzca salladım.
“Oğlu ve kızı kaç yaşında?”
“Suat!” diye seslenen Ekrem’le soruya cevap veremeden dönüp Ekrem’e baktım. Ekrem açılan kapıdan içeriye girerken şaşırmadan edemedim. Suat elimden tutup beni çekiştirince yürümeye başladım. Kapıdan içeriye girdiğimizde Ekrem başını sağa sola kütleterek elimize bakınca, elimi çektim. Arkasını dönüp ana kapıya yürüdü. Biz de arkasından ilerledik. Kapı zilini çalmasına gerek kalmadan kapı açıldı. Karşımızda saçları dağınık elinde meyve suyu bardağıyla bize bakan kadına baktım. Yanlış hatırlamıyorsam bu kadın orta yaşlı kadının kızıydı! Beni tanır mı ki? Kalbim korkuyla atarken kadın içeriyi işaret etti.
“Buyurun, gelin!”
Anlamayarak kadına bakarken Ekrem içeriye girdi. Biz de ardında içeriye girdiğimizde dağınık olan etrafla kadın “Ne alacaksanız alın artık rahatlayayım!” dedi.
“Biz icra memurları değiliz!”
Ekrem’in dediğiyle şaşkınlıkla kadına bakarken, kadında Ekrem’e bakıyordu. Ekrem eliyle beni işaret edip “Bu kızı tanıyor musun?” diye sordu.
Kadın şaşkın bakışlarını bana çevirirken Suat “Kaza geçirip hafızasını kaybetti. Telefonunda da bu adres kayıtlıydı.” dedi.
Suat’ın dediğiyle şaşkınlığım artarken, ayaküstü söylenen yalanlara yetişemiyordum.
“Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz!?” diye ciyaklayan kadınla Ekrem sertçe konuştu.
“Dalga geçecek hâlde değiliz! Tanıyor musun tanımıyor musun, cevap ver!?”
Ekrem’in bariton sesi etrafı doldurup kadının bir anlığına susturdu. Kadın bakışlarını Ekrem’e dikip “Sen benimle-”
“Kadın konuş, parası neyse vereceğim!” diye kadının sözünü bölerken kadının kaşları havalandı.
“Para mı istedim?”
Ekrem sabretmeyip kadının üzerine yürüyünce Suat araya girdi.
“Abla boş ver bunu! Bu kız başımıza bela olunca bir an önce ailesini bulup kurtulmaya karar verdik! Tanıyorsan sevabına yardım et!”
“Ben senin ablan değilim!”
Kadının Suat’a verdiği cevapla, Ekrem bir şeyler mırıldanırken kadın bana döndü. Bana dikkatlice bakarken “Bunlar mı sana çarptı?” diye dikkatle sordu.
Sorduğu soruyla bir an ne diyeceğimi bilmezken kadın “Korkma söyle.” dedi.
Suat’a baktığımda kaşlarını havaya kaldırırken Ekrem’se elini beline götürmüştü. Kadına bir şey olacak korkusuyla “Hayır onlar bana çarpmadı. Bana yardımcı olmaya çalışıyorlar.” dedim.
“Niye polisler mi?”
Kadının sorusuyla “Lan!” diye bağırıp bize doğru gelen Ekrem’i Suat tuttu.
“Bu da çok sinirli!”
Kadının aşırı tepkilerine anlam vermezken, elindeki bardaktan bir yudum aldı. Dikkatli bakışlarını üzerime dikip “Gözüm seni ısırıyor!” dedi ve arkasını döndü.
“Anneee!!!”
İçeriye doğru seslenirken bana döndü. Ela gözleri üzerimde dikkatle gezerken “Lan söyleyeceksen söyle!” diye bağıran Ekrem’e gözlerini devirerek döndü.
“Ne oldu Suna, yine kiminle kavga ediyorsun?”
Yanımıza gelen orta yaşlı kadını tanırken, söyledikleri yalan için pot kırmamak amacıyla sakin kalmaya çalıştım. Suna beni işaret edip “Anne bu kızı hatırladın mı?” diye sordu.
Yaşlı kadın bana dikkatle baktı. Umutla kadına bakarken, içimde dua etmeye başlamıştım. Eğer kadın hayır derse, hiçbir zaman masumluğumu kanıtlayamam!
“Hadi teyzeciğim!” diye sert bir sesle konuşan Ekrem’le Suna “Arkadaşın pek sabırsız!” dedi.
Suat gülerek Ekrem’e bakıp “Zaten yedi aylık!” demesiyle Suna kahkaha attı. Ben de istem dışı gülümserken “Esra’nın yadında getirdiği temizlikçi kız değil miydin!?” diye konuşan yaşlı kadına umutla baktım.
Yaşlı kadına cevap verecekken, Ekrem araya girdi.
“Esra kim?”
Yaşlı kadın Ekrem’e dönüp “Temizlikçi!” dedi.
Yaşlı kadın bana dönüp “İsmini hatırlayamadım!” dedi.
“Annem, Esra teyzenin ismini söyleyince aklıma geldi. Sen Ceylin değil misin?”
Suna’nın dediğiyle umutla yüzümü yüzüne döndüm. Kalbim umutla hızlı atarken, “Evet kimliğinde ismi Ceylin diye geçiyor!” diye cevap veren Suat’la bir şey demedim.
Suna kafasını sallayıp bana baktı.
“Anne hatırlıyor musun, Esra teyze yan evdeki gudubet kadının hizmetçisini bizim eve yollayacaktı ama gudubet kadın izin vermeyince gelememişti!”
Yaşlı kadın hatırlamaya çalışırken, Suna elini omzuma koydu. Gözlerini hafif kısıp yarım bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.
“Canım, beni yanlış anlama ama sen burada yaşamıyorsun. Gecekonduda yaşıyorsun ama merak etme biz de oraya geleceğiz. İstersen seni de Esra teyzeye götürürüz.”
İyi niyeti ve hayatımı kurtarmasıyla gözlerim dolarken, mutlulukla Suna’ya sarıldım.
“Bu da pek duygusal!”
Suna’nın dediğine burukça gülümserken “Suna o kadar batmış hâlde değiliz! İnsanların önünde diline sahip çık!” diye kızan yaşlı kadınla Suna’dan ayrıldım.
“Çok teşekkür ederim.”
Suna başını sallayıp annesine döndü.
“Tamam anne, saraylar içinde yaşamaya devam edeceğiz!”
Dalga gecen sesiyle yaşlı kadın sinirlense de bir şey demedi.
“Emin misin!?”
Ekrem’in sert sesiyle bakışlar onu bulurken, Suna kollarını göğsüne doladı.
“Evet eminim sabırsız bey, bir sakıncası mı var!?”
Ekrem bir şey demeden kapıya yöneldi.
“Ne oldu zengin kızı bulmadığın için kaybettiğin ikramiyeye mi üzüldün!?”
Suna dalga geçmeye devam ederken, Ekrem açtığı kapıyı sertçe kapatarak Suna’ya cevabını vermiş oldu. Suna umursamayıp “Pek de alıngan çıktı!” dedi.
Suat cebinden bir fotoğraf çıkarıp Suna’ya uzattı.
“O zaman buradaki kadınlar kim?”
Suna yüzünü ekşitip fotoğrafı eline aldı. Fotoğrafı annesine gösterince yaşlı kadın, fotoğrafa baktı. Kafasını sallayıp “Biri İdil, diğeri de İdil’in arkadaşıydı!” dedi.
Bana tekrar dönüp “Ama canım sen orada sadece çalışıyordun. İdil’de senin patronundu ailen değil.” dedi.
Başımı sallamakla yetinirken Suat fotoğrafı yaşlı kadının elinden alıp elimi tuttu.
“Teşekkür ederiz.”
Suat, Suna’ya teşekkür edip arkasını dönecekken “Dur Esra teyzenin adresini verelim. Kızı bu sefer doğru yere götürün.” dedi.
Suat omzunun üstünde Suna’ya dönüp “Hafızası yerine geldi.” dedi.
Başka bir şey demeden dışarıya çıktık. Suat elimi bırakıp etrafına baktı. İlerde arabanın kenarına yaslanmış Ekrem, önüne bakıyordu. Ekrem’e doğru yürüdük. Ekrem’in önünde durduğumuzda Ekrem ve Suat birbirlerine baktı. Ekrem’in bakışları beni bulduğunda, ilk kez kötü bakmıyordu. Yüzünü çevirip arabanın kapısını açtı. Arabaya bindiğinde Suat bana dönüp “Gidelim!” dedi.
Beraber arabanın diğer tarafına geçtik. Arka kapıyı açıp oturduğumda Suat’ta öne oturdu. Ekrem arabayı çalıştırmadan önüne bakarken, Suat elini Ekrem’in omzuna koyup “Bulacağız!” dedi.
İdil’den bahsettiklerini düşünürken, Ekrem arabanın aynasından bana baktığı gibi “Suat!” diye bağırıp yüzünü bana döndü.
Yakamdan tuttuğu gibi beni öne doğru çekerken koltuktan kaydım. Yere doğru beni bastırırken duyduğum silah sesleriyle korkuyla çığlık attım...