#YunusEmre
Taciz davasını devralıp yürüttüğüm Ceylin Hanım’ın Cezmi için verdiği ifadeden sonra birdenbire ortadan kaybolmasıyla şüphelerimi Cezmi’nin ailesinin üzerine dikmiştim çünkü kaybolmadan önce Cezmi’nin karısı komşuları kışkırtıp Ceylin Hanım’ın evini taşlatmıştı. Fakat emniyete çağırıp ifade verdirsem ve gizliden gizliye takip ettirsem de Cezmi’nin ailesinden hareket olarak sadece karısının komşularla, Ceylin Hanım hakkında yaptığı asılsız konuşmalarından öteye gitmiyordu. Sinyal takibinden de iz çıkmayınca hastanelere, konaklama ve ulaşım noktalarına haber vermiştim ve sonunda bir haber gelmişti! Gelen haber istemediğim bir noktadan gelse de emin olmak için hastaneye gelmiştim. Resepsiyondaki görevliye kimliğimi gösterip Ceylin Hanım’ın nerede olduğunu sordum. Aldığım cevapla üçüncü kata çıkarken Ezgi “Başkomiserim sizce intihar mı?” diye sordu.
“Bilmiyorum ama zayıf bir bünyesi var gibi dursa da Cezmi’den şikâyetçi olmasını ve evini taşlayan komşulara lafını esirgememesini göz önüne alınca intihar edecek gibi durmuyor.”
Başını salladığında sağa döndüm. Ameliyathanenin önüne bekleyen iki takım elbiseli adama doğru yürümeye başladım. Yanlarına vardığımda başlarını kaldırıp bana baktılar.
“Emniyetten geliyoruz!”
Biri ayağa kalkıp önümde durdu.
“Buyurun komiserim.”
Esmer adamın söylediğiyle arka cebimden kimliğimi çıkarıp gösterdim. Kafasını sallayıp hitap şeklini düzeltti.
“Ceylin BOLATLI’nın tırabzandan düşerek hastaneye kaldırdığını öğrendik. Sizin kendisiyle bağlantınız nedir?”
Esmer adam “Kendisiyle bir bağlantımız yok. Eve iş istemeye geldi. Denemek için birkaç gün çalıştırmaya karar verdik. İşini güzel yapmadı. Biz de işe alınmayacağını belirtince ağlayıp kendisini tırabzanlardan aşağıya attı.” dedi.
Esmer adamın ezberden konuşan tavrıyla başımı salladım.
“İşe alınmadığı için intihar etti!”
Kafasını sallayıp “Ayyaş abisine ve kötürüm annesine bakacak gücü olmadığını söyleyip kendisini tırabzanlardan aşağı attı!” demesiyle duraksadım.
Ceylin Hanım hakkında edindiğim bilgiler doğrultusunda kötürüm annesine ve abisine bakıyordu. Evin tüm yükü bu kızın üzerindeydi. Arkadaşının söylediğine göre de abisi kıza rahat nefes vermiyordu. Abisinin sabıkası kabarıktı ama kayıp ihbarında da abisi bulunmuştu ve kardeşi için endişelendiği belli oluyordu.
“Olay yerine ekibimiz gitti. Birazdan ben de gideceğim. Ev sahibi siz miydiniz?”
Adam kafasını sağa sola salladı.
“Evin sahibi Kağan Emir İLTER!”
Duyduğum isimle tek kaşım havaya kalktı.
“Kağan Emir İLTER!” diye tekrar ettiğimde kafasını salladı. Adama dikkatlice bakıp “Sen kimsin?” diye sordum.
“Ekrem İLAN!”
İsimler zihnimde canlanmaya başlayınca kafamı olumsuzca salladım. Gecekonduda yaşayan bir kız, dünyanın en büyük silah kaçakçısının evine iş için giriyor ve işe alınmadığı için evde intihar ediyor!
“Enteresan!”
Ekrem’in yanına diğer adam gelince “Suç baronun evinde bir kız intihar ediyor!” dedim.
Adamlar birbirine kısa bir bakış attıktan sonra Ekrem konuştu.
“Sanırım bir yanlışlık yaptınız komiserim!”
Gözdağı vermeye çalışan sesiyle gülümsedim. Elimi omzuna koyup omzunu sıktım.
“Yanlışlık yapmam!”
Ekrem gözlerini yumup “Elbette ama suç baronu olarak nitelendirdiğiniz Kağan Emir Bey hakkında şimdiye dek tek bir suç göstergesi olmayıp sizin de elinizde bir delil yokken Kağan Emir Bey’i suç baronu olarak nitelendirmek doğru olmaz sonuçta emniyet güçlerimiz delille adaleti sağlıyor!” dedi.
Sinirlerim gerilirken elimi omzundan çekip “Adalet Ceylin Hanım uyandığında sağlanacağından şüpheniz olmasın!” dedim.
“Elbette! Bizimde dileğimiz bu! İntihar eden birinin suçu Kağan Emir Bey’in üzerinde damgalı kalmasın!”
Ekrem anlatıldığı kadar var! Kağan Emir’in en sadık köpeği! Ezgi’ye döndüğümde elinde bir çanta olduğunu gördüm.
“Ceylin Hanım’ın mı?”
“Evet başkomiserim.”
Başını kaldırıp yüzüme baktı.
“Ama cüzdan da başka bir şey yok.”
Şaşırmadım.
“Hadi gidelim.”
Çantayı sandalyeye bırakıp yanıma geldi. Arkamı dönüp merdivene yürüdüm. Merdivenden aşağıya inerken “Başkomiserim, Kağan Emir taciz ve ev taşlanmasında Ceylin Hanım’ı kurtarmıştı!” dedi.
Biliyordum ama köpekleri söylenilenler dışında tek kelime etmeyeceklerinden bunu Kağan Emir’in yüzüne söylemeye bırakmıştım. Hastaneden çıktığımda ilerdeki arabama yönelip şoför koltuğuna geçtim. Ezgi geçip yanıma oturduğunda arabayı çalıştırıp dönüp yüzüne baktım.
“Bunu günahsız meleğimiz olan Kağan Emir İLTER’e diyelim! Bakalım meleğimiz ne kadar melek!”
Yüzünde oluşan gülümsemeyle önüme dönüp arabayı çalıştırdım.
★★○★★
Kağan Emir’in evine geldiğimde etrafta araştırma yapan arkadaşlardan bilgi alıp Kağan Emir’le görüşmek üzere evin bahçesine çıkmıştım. Şu an karşımda duran adamın ne halt olduğunu bilsem de benden önceki başkomiserin eline, bir türlü delil geçmediği ve bu dava sinirini harap ettiği için ücretsiz izine çıkmıştı. İzine çıkması üzerine de geçici olarak yerine gelmiştim.
“Kağan Emir eviniz-”
“Bey başkomiser!”
Sözümü bölmesi üzerine sinirim bozulurken derin nefes alıp verdim.
“Evinizin tırabzanından aşağı düşen Ceylin Hanım için abisi kayıp ihbarında bulunmuş!”
Susup cevap vermesini bekledim ama herhangi bir tepki vermeyince “Bir şey demeyecek misiniz?” diye soran Ezgi’yle Kağan Emir bakışlarını üzerimden çekmeden konuştu.
“Beni ilgilendiren noktasını açıklayın!”
Emrivaki sesiyle sakin kalmaya çalıştım.
“Kayıp olarak aranan biri evinizde intihar ederken bulunuyor! Sizi birçok açıdan ilgilendiriyor!”
“Ekrem size gerekeni söylemiş! Bahsettiğiniz kişi de reşit! Reşit olmasaydı bana kayıp olmasıyla ilgili soru sorabilirdiniz!”
“Peki Ceylin Hanım taciz edilirken ve evi taşlanırken sizin onun evinizde ne işiniz vardı!?”
Yüzünü çevirip “Bununla ilgili ifadem emniyette mevcut ama ifademe ek olarak taciz edilip evinin taşlandığını görünce işe ihtiyacı olup olmadığını sordurdum ve işe ihtiyacı olduğunu söyledi fakat mülakatı geçemeyince zayıf karakteri daha fazla acıya dayanamayıp canına kıydı!”
“Acı?” diye dikkatle sorduğumda “Uyanırsa kendisine sorarsınız!” dedi.
Sert ve kesin tavrıyla topun Ceylin Hanım’da olduğuna emindim.
“Doktor durumunun kritik olduğunu söyledi!”
“Yapacak bir şey yok!”
Umursamaz bir havası vardı. Bu tür bir adam için birinin ölümü pek bir şey ifade etmezdi ama derin bir öfkesi var gibiydi!
“İfade vermek için emniyete geleceksiniz! Ekip arkadaşlar işini bitirene kadar da eve girmeyiniz!”
Cevap vermeden arkasını dönüp gitti. Eve girmek yerine bahçe kapısına doğru gitti. Adamları peşinden giderken Ezgi konuştu.
“Polisin eline düştüğü için zoruna gitmiş gibi duruyor!”
Belirgin öfkesinin kaynağı bu olabilirdi.
“Sezgin Başkomiserim görseydi mutluluktan önünde kahkaha atardı!”
“O zaman Sezgin’i ara ve mutlu haberi ver!”
Başını olumsuzca salladı.
“Hâlen sıyrılma ihtimali var! İyice köşeye sıkıştıralım hemen sonra arayacağım!”
Ceylin Hanım uyandığında her şey açığa çıkacaktı. Tabii kızı susturmasalar!
“Ezgi yanına birini alıp hastaneye gidip bekle. Abisi de gelince oradakilerle iletişime geçerse gözlerini üzerlerinden ayırmadan bana haber ver!”
“Emredersiniz başkomiserim!”
Yanımdan ayrılınca ekip arkadaşlardan son durumunun ne olduğunu öğrenmek için içeriye doğru yürüdüm. İçerdeki görevli arkadaşlar fotoğraf çekip biyopsiye gidecek örnekler alırken gözlerimi evde gezdirdim. Ceylin Hanım’ın düştüğü tırabzanda gözüm takıldı. Yüksek! Yaşar mı?
“Başkomiserim!”
Kafamı çevirip görevli arkadaşa baktım.
“Durum ne?”
“Evin içi tamamen incelendi. Düşme bölgesinde bariz bir mücadele izi yok. Ancak tırabzanın bazı yerlerinde kan izleri var. Kan örnekleri toplandı. Olay yeri inceleme ekibi detaylı raporu en kısa sürede hazırlayacak.”
Başımı salladım. Mücadele izi yok ama kan var. Bu işte bir terslik olduğu kesin. Kanın Ceylin Hanım’a ait olup olmadığını doğrulamak gerekecekti. Etrafta başka bir iz olup olmadığını sordum.
“Evin içinden herhangi bir değerli eşya eksik mi?” diye ekledim.
Bir diğer ekip arkadaşı hemen cevapladı:
“Hayır, başkomiserim.”
Bu olayın planlı bir hâl almış olabilirdi. Kağan Emir’in serinkanlı ve umursamaz tavrıysa bu işte önemli bir rol oynadığını düşündürtüyordu. Zaten burada silah kaçakçısı suç baronundan ne bekliyorum ki!?
“Kan izleriyle ilgili acil rapor alınsın!” dedim kararlı bir sesle.
“Ve ayrıca şu Ekrem denilen adamın geçmişine bakılsın. İfadesi bir hayli ezberlenmiş gibi duruyordu.”
Ekip hemen harekete geçti. Kağan Emir’in bu kadar büyük bir kaçakçılık ağıyla, böylesi bir olayda adını temize çıkarmaya çalışmasına izin vermeyecektim. Ancak elimde sağlam deliller olmadan hiçbir yere varamayacağımı biliyordum. Telefonumun sesiyle ekip arkadaşlardan uzaklaştım. Ekranda yazılı olan ‘Ezgi’ ismiyle telefonu hemen açtım.
“Başkomiserim, az önce hastaneden bilgi geldi.”
“Dinliyorum.”
“Ceylin Hanım’ın ameliyatı devam ediyor ama Kağan Emir ve Ekrem, bir sağlık görevlisiyle tartışma yaşamışlar.”
“Ne tartışması?” diye sordum. Sesim bir anda ciddileşmişti.
“Hastaneye Ceylin Hanım’ın kaydı yapılırken kan grubu sorunu oluşmuş ve Kağan Emir, kan vereceğini söyleyip sağlık görevlilerinden birine tehditkâr bir şekilde konuşmuş.”
“Kağan Emir, Ceylin Hanım’a kan mı vermiş!?”
Şaşkınlığım sesime yansırken “Ben de sizin gibi şaşkınım ama doğru.” dedi.
“Anladım, merkeze dönünce konuşuruz.”
“Emredersiniz başkomiserim.”
Telefonu kapattığımda içimdeki düğüm daha da sıkılaşmıştı. Ceylin Hanım’ın başına gelenler kesinlikle bir tesadüf değil. Bu olayın arkasında Kağan Emir’in eli olduğu açık! Ancak Ceylin Hanım’a kan vermesi soru işareti yaratıyordu!
“Hedef mi şaşırtmak istiyor?”
O sırada bir ekip arkadaşı yanıma gelip sessizce konuştu:
“Başkomiserim, bir şey daha var.”
Yüzümü yüzüne dönüp konuşmaya devam etmesini söyledim.
“Evin girişini ve bahçesini gösteren kamera bozuk çıktı.”
Şaşırmadım. Kafamı sallayıp tüm veriler topladıktan sonra konuşmaya karar verdim. Ekip arkadaşlara selam verip evden çıktım. Araca yönelirken bu işin içinde bir bit yeniği vardı da bakalım nasıl açığa çıkaracağız!..