#Ceylin
İnci uyuduktan sonra Seda, canavara haber vermek için aşağıya indi. Korkuyla yerimde beklerken havuzda söylediği cümle zihnimde dolanıp duruyordu.
Seni öldüreceğim!..
Az önce kendimi açıklamaya çalışsam da dinlememişti. Seda, İnci’nin havuza düşmesinden beni sorumlu tuttuğunu ama kamera kayıtlarını incelediğinde suçum olmadığını gördüğünü söylese de karşımdaki zalimin acımasızlığına defalarca kez şahit olduğum için her an diken üzerindeydim. Kapının sesiyle gözlerimi yerden çekip kapıya baktım. Göz göze geldiğimizde derince yutkundum. Gözlerini bir müddet üzerimde gezdirip ardında Seda’ya döndü.
“Dışarıda bekle!” demesiyle kalbim küt küt atmaya başladı.
Kapıdan içeriye girip kapıyı Seda’nın yüzüne kapattı. Tok ve sert adımlarla bana doğru gelirken korkudan gözlerim dolmaya başlamıştı.
“Ben düşürmedim! Sadece yardım etmek istedim!”
Sesim titrerken gözümden yaş gelmişti. Başımı önüme eğip korkuyla bekledim. Gözyaşlarım yere damlarken önümde duran ayaklarla dudaklarımı ısırdım. Öfkeli nefesini verdiği gibi “Başını kaldır!” dedi.
Kalbimin atışı hızlanırken dudaklarımı daha sıkı ısırdım.
“Başını kaldır!”
Daha tok ve emredici bir sesle konuşmasıyla başımı kaldırıp yüzüne baktım.
“İnci’yi kurtardığın için sana merhamet etmeyeceğim!”
Gözümden yaş gelmeye başladı. Birden boynumdan kavrayıp beni kendine çektiğinde bir an nefes alamadığımı zannettim. Korkum büyüyüp bedenimi titretirken “Bu saatten sonra melek olsan bile yaptıklarının bedelini ödeyeceksin oruspu!” dedi.
Geriye doğru ittirerek boynumu serbest bırakırken kalçam arkamda duran komodinin kenarına çarptı. Önümden geçip yatağa doğru ilerledi. Eğilip İnci’yi kucağına aldı. İnci’ye bakarak “Seni İnci’nin çevresinde görmeyeceğim!” dedi.
Başını kaldırıp yüzüme baktığında başımı evet anlamında salladım. Kapıya yürüyüp tek eliyle İnci’yi sıkı sıkı tutarak kapının kolunu indirdi. Kapıyı açıp odadan çıktığında acıyla yere eğildim.
“Bir şey yapmadım! Seni tanımıyorum bile!”
Hâlime ağlarken Seda’nın sesini duydum.
“İyi misiniz?”
Yanıma gelip koluma dokundu. Başımı sağa sola sallayıp “Ölmek istiyorum!” diye ağladım.
★★○★★
#Ekrem
Nalan Hanım’ı evine bıraktıktan sonra aptal dedektiften iz olup olmadığını bulmak için çocukların yanına gittiğimde haber yoktu. İdil’in abisinin yanına gidip sahte kimliği nasıl çıkardıklarını soracakken patrondan gelen mesajla markete gelmiştim. Patronun istediklerini alışveriş arabasına atarken Suat “Patron bunları ne yapacak?” diye sordu.
“Sence bunlarla ne yapılır!?”
Sinirle Suat’a döndüğümde göz göze geldiğim kadınla duraksadım. Doğru görüp görmediğimi anlamak için gözlerimi yumup açtığımda karşımda Suat’ı gördüm.
“İyi-”
Suat’ı önümden çekip az önce baktığım tarafa baktığımda kadın yoktu! Gözlerimi etrafta çevirip etrafa bakarken “Bir şey mi oldu?” diye sordu.
“İdil’i gördüm!”
“Ne!?”
Şaşkınlığına açıklama yapmak yerine etrafta dolanmaya başladım. Kimseyi göremeyince telefonumu cebimden çıkarıp patronu aradım. Telefon ikinci çalışta açılırken patron sert bir şekilde “Ne oldu?” diye sordu.
“Patron, İdil evde mi?”
Etrafa bakmaya devam ederken “Ne oldu?” diye sordu.
Gördüğüm kişinin İdil olup olmadığından emin olmadığım için ve sinirlendirmek istemediğimden “Abisiyle görüşmeye gideceğim! Görmek için sorun çıkarır-”
“Ne saçmalıyorsun Ekrem!? Abisi sorun çıkarıyorsa sorunu keseceksin!”
İdil’in evde olduğunu anlarken “Emredersin abi, abisi sorunu yatalak annesi için çıkarıyor. Yatalak annesine tek başına bakmak istemiyor.” diye durumu kurtarmaya çalıştım.
“Annesini buraya getir!”
Duyduğumla şaşırırken yüzüme kapanan telefonla şaşkınlıkla kalakaldım.
“Artık ne olduğunu söyleyecek misin!?”
Suat’ın kızgın sesiyle yüzüne döndüm. Telefonu cebime atıp durumu anlattım.
“Patron, İdil’in annesini getirmemi istedi!”
Şaşkınlığı büyüyüp yüzüme bakarken sonrasında gözleri düzelip “Denememi yapacak!” dedi.
“Ne denemesi?” diye merakla sordum.
“Bunları ödeyelim, arabada konuşuruz.”
Başımı sallayıp cebimden telefonumu çıkardım. Listeyi gözden geçirerek alışveriş arabasına baktım. Eksik birkaç malzemenin olduğunu fark edip malzemeleri raflarda bulmaya başladım. Almamız gereken eşyaları alıp araca bindiğimizde konuşmaya başladı.
“Edindiğimiz bilgilerde İdil’in ailesinin yurt dışında olduğu, İdil’inde Köstebek’in adamı olduğu vardı ama dedektif bize İdil’i akla gelmeyecek İstanbul’un en pis gecekondusunda kötürüm bir anneye ve ayyaş bir abiye bakarken buldu!”
Kafamı salladım. Dedikleri doğruydu. Hatta dedektif bu bilgiyle bize geldiğinde başta inanmamıştım. Sonraysa gösterdiği kanıtlarla yanlış iz sürdüğümü görmüş oldum.
“İdil’in Ecrin Hanım’a yaptıklarıyla Ceylin yani şu an elimizde olan İdil’in davranışları, karakteri bir değil. Sanki İdil gitmiş yerine hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı bir kız gelmiş gibi!”
Markette gördüğüm yüz aklıma gelince başımı sağa sola salladım. Yanlış gördüm! İdil, patronun yanında!
“Numara yapıyor olmasın!”
Başını sağa sola sallayıp “Numaradan mı İnci’yi kurtarmak için yaralı hâlini umursamadan havuza atladı!” dedi.
Haklıydı ama Ceylin’in İdil olmamasına imkân yoktu! Her şeyiyle video da gördüğümüz kızdı! Karakteri dışında!
“Bu kimliği nasıl çıkardıklarını anlarsak bir sonuca varırız!”
Kafasını sallayıp başını cama çevirdi. Arabayı çalıştırdığımda konuşmaya başladı.
“Ceylin’i-”
“Adı Ceylin değil İdil!” diye sinirle düzelttim.
“Tamam be!”
Önüne dönünce “Kusura kalma ama bu ikicilik kafamı bozdu.” dedim.
Cevap vermeyince “Hadi nazlanma da söyle.” dedim.
“Söylemeyeceğim, abisinden öğreniriz!”
Suat’la uğraşmaya mecalim olmadığından susup arabayı sürmeye devam ettim.
★★○★★
#Ceylin
Seda’nın önerisiyle bugün akşam yemeğini odada yemek yerine mutfakta yemeye karar vermiştim. Başta kabul etmek istemesem de Seda’nın ısrarına, canavarın evde olmamasıyla olumlu cevap vermiştim. Selma’nın hazırladıklarını üçümüz beraber yerken duyduğum zil sesiyle kaşık elimden düştü. Seda’nın bakışları anında beni bulurken Selma ayağa kalkıp kapıya gitti. Yerimden kalkmak için hareket ettiğimde Seda “Yemeğiniz daha bitmedi.” dedi.
Başımı olumsuzca sallayıp mutfaktan çıktığım gibi çarptığım bedenle korkum katlandı. Başımı göğsünden çekip uzaklaşmak istesem de elimi tutan elle elimi hızlıca çektiğim gibi geriye doğru giderken “Dikkat-”
Seda'nın konuşmasına fırsat kalmadan kolumdan tutup beni yeniden kendine çekti. Başım tekrar göğsüne çarparken dudaklarımı ısırdım. Kolumu serbest bırakıp benden çekildiğinde İnci’yi fark ettim. İnci elimi tutup beklediğinde, Canavar elimi İnci’nin elinden ayırdı. İnci’nin ağlaması mutfağı doldurduğunda Canavar’a baktım. Yüzüme sert sert bakarken yere eğildim. İnci’yle yüz yüze bakıp “Neden ağlıyorsun? Bir yerin mi ağrıyor?” diye sordum.
Elini Canavar’a uzatınca elini tutmak istediğini anladım. Canavar elini tutsa da susmadı. Canavar eğilip kucağına almak istediğinde, kucağına gitmek yerine arkama geçti. Canavar’ın öfkesi büyürken “Bana bırak.” dedim.
Gözleri beni bulurken korkuyla başımı önüme eğdim. İnci arkamda ağlamaya devam ederken “Tamam, yanında kal!” dedi.
Kime dediğini anlamazken yanımdan kalktığında bana söylediğini anladım. Mutfaktan çıkıp gidince rahat bir nefes alıp İnci’ye döndüm. Gülümseyerek yüzüne bakıp yüzünü sildim.
“Ağlama canım.”
Yüzüme bakmakla yetinirken elini tuttum. Ayağa kalkıp “Elini yüzünü yıkayayım sonrada yemek yersin.” dedim.
İtiraz etmeden bekleyince yürümeye başladım. Mutfaktan çıkıp solana geçtiğimizde, Canavar telefon kulağında “Derhal bir bakıcı bulun!” diye kızdı.
İnci arkama sığınırken ben de İnci’ye sığındım. Elini sımsıkı tutarken telefonu kulağından çekip gözlerini yumdu. Beş on saniye sonra gözlerini açıp bana doğru gelmeye başladı. Kalbimin korku dolu atışları hızlanırken, önümde durup İnci’nin önünde eğildi.
“İnci!”
Sesini sakin tutmaya çalıştığını anlarken elini İnci’ye doğru uzatsa da İnci ardıma saklandıkça saklandı. Sinirlendiğini aldığı hızlı nefeslerden anlarken tekrar bağırmaması için eğilip İnci’yi ardımdan çıkardım. Gülümsemeye çalışarak İnci’ye bakıp “İnci, dayın seni korkutmak istemedi. Seni çok seviyor biliyorsun.” dedim
Bu cümlede yanlış yoktu çünkü Canavar’ın tek iyi yaklaşımı İnci’yeydi. İnci’nin kolunu tuttuğunda elimi İnci’den çekip sağıma döndüğüm gibi birbirine değen dudaklarla gözlerim kocaman açıldı. Aynı şaşkınlık onun gözlerinde de vardı. Kan basıncı yüzümün her zerresini istila ederken ayağa kalktı. Utanç her zerremi istila ederken uzaklaşan adım sesleriyle yüzümü toprağa gömmek istedim. Ayağa kalktığımda İnci’yi fark etmemle utancım katlanırken elimle gözlerini kapatıp “Bir şey görmedin!” dedim.
Saçmaladığımı fark edip elimi gözlerinden çektim. İnci yüzüme bakarken ilerde duran Seda’yı fark edince “Odaya çıkıyorum. İnci’yi getirirsin!” diyerek atabildiğim hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim...