22

3168 Words
22 Sinan arabayı sürerken yanında başını cama dayamış gözlerini kapatmış olan İdile bakıp önüne döndü. Hastaneye gittiklerinden beri sessizdi. Olanlar hakkında herhangi bir şey söylememişti. Ama Sinan bu konu hakkında konuşmak istiyordu. Konuşacakları konu çoğalıyordu. Saate baktığında gece yarısını geçtiğini gördü. Büyük ihtimalle konuşmaları yarına kalacaktı. Sessiz bir şekilde evin önünde arabayı park etti. İlk hareketlenen ise arkada oturan Aras oldu. Hızla kapıyı açıp arabadan indi ve ablasının kapısını açtı. Sinan arabadan inene kadar kızı çıkartmıştı bile. Üçü birlikte eve geldiklerinde kapıyı Ezgi açtı. Endişeli gözlerle onlara bakıyordu. İçeriye doğru “ Geldiler “ diye bağırdı. İdil daha kapıdan girmeden koridorda üzüntüden çökmüş gibi duran ananesini gördü. Yaşlı kadın olabildiğince hızla gelip torununa sarıldı. “ Kızım iyi misin ? Çok korktum .” Ağlamaklı çıkan sesi ile İdil kadına hafifçe gülümsedi. Onu hastaneye götürürlerken ananesinin ne kadar korktuğunu görmüştü. Diğerlerinin ısrarı ile evde kalmıştı. Yoksa çoktan hastane yolunu tutmuş onlarla birlikte gitmiş olurdu. “ İyiyim anane . Merak etme. Korkulacak bir şey yokmuş zaten . “ Zeliha hanım gözünden akan yaşları silerek geri çekildi. Torunu için gerçekten korkmuştu. “ İdilciğim çok geçmiş olsun. Nasıl oldu bu kaza hiç anlamadık.” İdil Simayın sesini duyduğunda gerildiğini hissetti. Koridorun başında duran Simaya baktığında yanında duran Arasın hareketlendiğini fark etti ve hemen kardeşinin kolunu tutup ağırlığını ona verdi. “ Sağol Simay. “ Aras ablasının kendisini tutması ile kıpırdamayıp yerinde kalsa da ablası onun nasıl kendini kastığını anlayabiliyordu. Bıraksa kadının üzerine uçacaktı. Ama İdil şimdilik Sessizliğin iyi olacağını düşünüyordu. Bildiklerini belli etmeyecekti. “ Geçmiş olsun İdil abla .” Onur ve Ezgi’nin sesi ile gözlerini Simaydan çeken İdil, bir köşede duran gençlere gülümsedi. “ Sağolun .” Onur Arasa bakıp “ Biz gidelim artık. Sağ Salim geldiniz çok şükür .” diyerek herkesle vedalaştı ve Ezgi’yi de alarak kapının önüne çıktı. Aras ta onları takip etti. Oğlan iki arkadaşına da bakıp sessizce konuştu. “ Ananemle kaldığınız için teşekkür ederim . “ Onur “ Lafı bile olmaz “ derken Ezgi de ona katıldığını belli ederek başını salladı. Onur kısaca Arasa sarılıp omzuna vurdu ve ayrıldı. Ezgi de aynı şekilde vedalaşmak için Arasa sarıldı. Ancak Onur gibi hemen ayrılamadı. Çünkü Arasın kolları kızın beline sarıldı ve Ezgi heyecanla nefesini tuttu. Kız zaten ondan hoşlandığını baştan beri kabullenmişti ama oğlanla her yakınlaşmalarında heyecanlanmasını kontrol altına alamıyordu. Şimdi olduğu gibi. Arasın nefesini kulağında hissetti. “ Teşekkür ederim .” Ezgi konuşamayacağını anladığında başını aşağı yukarı salladı. Bu hareketi ile yanağı Arasın yanağına sürtündüğünde tenine değen hafif çıkmış olan sakalları hissetti ve bu his yutkunmasına neden oldu. Ergen hormonlarına lanet ederek Yavaşça geri çekilirken Arasın kolları da gevşedi ve ondan ayrıldı. Onur tek kaşını kaldırmış ikisine bakıyordu. Aras hemen kendini toplayıp aklına gelen şeyi söyledi. “ Size anlatmam gereken bir şey var. Yarın okuldan sonra kütüphaneye gelin .” Onur “ Hepimiz mi ? “ diye sorduğunda hemen kafasını iki yana salladı. “ Hayır sadece ikiniz. Bu gece olanlarla ilgili .” Ezgi ve Onur merakla oğlana bakarken Simayın içeriden sesi duyuldu. Aras “ Yarın görüşürüz “ diyerek eve geri girdiğinde Onur Ezgi’nin omzuna kolunu atarak kızı kendine çekti. “ Ee sarı kedicik . Bana anlatmak istediğin bir şey var mı ?” Ezgi anında kızarırken Onur gülerek yolda ilerlemeye devam etti. Aras ise eve girdiğinde Ablasının yorgunlukla duvara dayandığını gördü. Tam ona doğru hareket edecekken ona daha yakın olan Sinan’ın ablasına doğru hamle yapıp onu tuttuğunu gördü. “ İyi misin ?” İdil başını sallayarak “ Yorgun hissediyorum” diye fısıldadı. Simay “ Seni yatırmamı ister misin İdilciğim. Tek kolla üzerini değiştiremezsin “ diye sorduğunda İdil bütün yorgunluğunu unutup dehşetle ona baktı. Hayatta en son isteyeceği şeydi bu. Ama daha o cevap vermeden ananesi konuştu. “ Torunumla ben ilgilenirim Simay. Hadi herkes evine gitsin. Geç oldu.” Zeliha hanımın İdile doğru gelmesi ile Sinan yavaşça kızı bıraktı. “ Gencay ile konuşurum . Yarın işe gitme.” İdil sadece başını salladı. Zeliha hanım İdil ile beraber koridorda ilerleyip kaybolurken geride kalan üçlü birbirine baktı. Sinan “ Hadi Simay gidelim de yatsınlar artık .” diyerek kıza kapıyı gösterdiğinde Simay mutsuz bir şekilde kapıdan çıktı. Sinan halen kenardan onlara bakan Arasa başı ile selam verip evden çıktı. Aras ise ikisinin ardından kapıyı kapatıp arkasını döndü. Bir ay öncesine kadar sessiz sakin olan hayatını düşünüp odasına gitti. Her şey değişiyordu . Ve Sinan’ı halen sevmiyordu . “ Gıcık herif “ && İdil gözlerini açtığında ilk hissettiği şey kolundaki sızı oldu. Yüzünü buruşturarak başını çevirdi ve koluna baktı. Sargıyı gördüğünde ofllayarak tek eli ile yüzünü sıvazladı. Dün akşam kolu yanmıştı. Daha doğrusu yakılmıştı. Simay tarafından . Yatakta sırt üstü yatıp bir süre tavanı izledi. Simayı sevmiyordu. Tabiri caizse ondan nefret ediyordu. Ama kız işaretlilerdendi. Ve gücü ise alevlerdi. İdilin kaşları çatıldı. Kendisinin de güçleri vardı. Onun karşısında durabilirdi. Ama bu düşünce ile yüzünü buruşturdu. Evet gücü vardı. Nasıl kullanacağını bilmediği gücü. Ayrıca karşı karşıya gelseler ne yapacaktı. Simay ona alev fırlatırken İdil deprem yaratıp kızı yere mi düşürecekti. “ Off. Bari Arasın ki gibi bir güç olsaydı ya. Hiç bir işe yaramayan bir güç ile ne yapacağım ben .” İdil daha fazla sorgulamayı bırakıp yataktan kalktı. Komidine koyduğu telefonunu aldığında şaşkınlıkla saate baktı. Neredeyse öğlen olmak üzereydi. Bayağı uyumuştu. Gelen bildirimlere baktığında Gencay ve Arzudan geçmiş olsun mesajlarını gördü. Onlara cevap yazıp diğer bildirime baktı. Sinan’ın ismini görünce ise direkt açıp okudu . Seni özledim İdil kaşlarını kaldırarak yazıya baktı. İki kelime yazıyordu. Şaşkınlık dalgası vücudunu sararken kaşları yavaşça aşağı indi. Dudaklarının kenarı kıvrıldı ve yüzünde bir gülümseme oluştu. Sinan ve romantik kelimeler . İmkansız gibi geliyordu. Kafasını iki yana sallayarak yatağından kalktı. Sinan’ın ismine gelip aramaya bastı. Odasından çıkıp banyoya ilerleyeceği zaman bahçeden gelen sesleri duydu. Kaşları çatışarak salona ilerledi. Kulağında “ İdil “ diyen sesi duyduğunda cam kapıya gelmişti bile. “ Günaydın .” Sinan’ın enerjik sesi kulağına dolarken kendisini de bahçede gören İdil şaşkınlıkla cevap verdi. “ Günaydın .” Sinan bahçenin köşesinde kulağında telefon, açmış olan güllere eğilmiş duruyordu. İdili henüz görmemişti. “ Ne zaman uyandın ?” İdil bahçeye adım atıp “ Biraz önce “ derken Sinan’a doğru adımladı. Telefonu kapatıp adamın arkasında durduğunda” Sen neden işe gitmedin ?” diye sorduğunda Sinan hızla doğrulup arkasına döndü. Kulağında ki telefonu indirip kıza gülümsedi. “ Gittim . İşlerimi halledip geri geldim .” İdil anlayışla başını sallarken Sinan kızın belinden sarılıp onu kendine çekti. İdil direkt kafasını adama kaldırdığında Sinan yüzündeki gülümsemeyi bozmadan kıza eğildi. Dudaklarına değen dudaklar İdilin içini titrettiğimde kız adama biraz daha sokuldu. Sinan bir kaç saniyelik süren öpüşmeyi sonlandırıp kendini geri çekti. “ Zeliha sultana kalp krizi geçirtmeyelim .” İdil gülerek adamın kollarından çıktığında aynı anda bahçeye Simay girdi. İdil anında gerilirken Sinan önce İdile sonra da onlara yaklaşan Simaya baktı. “ Hasar kontrolü mü yapmaya geldi acaba ?” Sinan kızın fısıltısını duyunca kaşlarını çatarak ona döndü. “ Günaydın İdilciğim nasılsın ?” “ İyiyim Simay teşekkürler .” Simay ilgisini Sinan’a çevirdiğinde Zeliha hanım bahçeye çıktı. “ Sinan oğlum .” “ Efendim Zeliha sultan .” “ Banyodaki ampül patlamış. Aşağıdan alıp gelir misin ?” “ Tamam Sultanım “ İdil merakla “ Aşağıdan ?” diye sorunca Sinan “ Bodrumdan. Görmedin mi daha önce ?” Diye sordu. Kız başını iki yana sallayınca Sinan İdilin sağlam olan taraftaki elini tutarak “ Gel sana göstereyim “ diyerek yanında çekiştirdi. Arkalarından bakan Simay ise dudaklarını kemirerek olduğu yerde kaldı. Ön kapıdan çıktıklarında Sinan kızı evin yan tarafına götürdü ve İdilin daha önce fark etmediği kapının önüne getirdi. Sinan kendi anahtarlığını çıkarıp kapının kilidini açtı. İdil aşağı doğru uzanan bir kaç basamaklık merdiveni inip önüne çıkan büyük odaya baktı. Gayet düzenli görünüyordu. Bir sürü koli ve bakliyatlar vardı. Bir köşede de kullanılmayan eşyalar duruyordu. Sinan bir koliye ilerlerken “ Orda söylediğin neydi ?” diye İdile sordu. Kız ise omzunu silkip rafların olduğu yöne ilerledi . Kolilerin üzerinde isimler vardı. “ Sana anlatmam gereken bir şey ama şu anda değil .” Sinan merak etse de üstelemeden sadece başını salladı. Yedek ampüllerden bir tane alırken İdilin dikkatle bir yere baktığını gördü. İşini halledip kızın yanına ilerledi. “ Ne oldu ?” İdil hemen yanında duyduğu Sinan’ın sesi ile parmağını kaldırıp kutunun üzerinde yazan isme dokundu. Annesinin ismiydi. “ Annem .” “ Zeliha teyze çok düzenlidir. Annenin hatıralarını da saklamış olmalı. Bakmak ister misin ?” İdil tereddüt içinde bir kaç saniye öylece bekledi. Sonra da başını sallayarak kutuya doğru hareketlendi ama Sinan onu durdurdu. “ Koluna dikkat et. Ben alırım .” Adam uzanıp koliyi raftan aldı ve kapıya doğru ilerledi. Onun ile birlikte İdil de bodrumdan çıktı. && İdil elindeki çay bardağını dalgın gözlerle izlerken aklında sadece Sinan’ın odasına bıraktığı kutu vardı. Annesinin gençlik yıllarından kalma eşyalar vardı. Belki de ananesi ile arasının açılması ile ilgili bir şeyler bulabilirdi. Açıkçası o konuyu halen merak ediyordu ve ananesinin ağzından bu konu ile ilgili bir şey duymamıştı. Akşam o kutuyu mutlaka açacaktı. “ Doydun mu kuzum .” İdil ananesinin sesi ile daldığı düşüncelerden çıkıp ona baktı. Soğuyan havalar nedeni ile mutfakta kahvaltı hazırlamışlar ve hep beraber kahvaltı yapıyorlardı. Ananesi karşısında , Sinan yanında oturuyordu. Ve tabi ki yanlarından ayrılmayan Simay da ananesinin yanında oturuyordu . “ Doydum anane ellerine sağlık .” Zeliha hanım mutluluk ile torununa gülümserken İdil yanında oturan Sinan’ın yerinde kıpırdandığını fark etti. Başını ona çevirdiğinde adamın da ona bir bakış atarak önüne döndüğünü gördü. Sonra da sesini duydu. “ Gencay aradı az önce . Düzeltmen gereken makaleler varmış. Kahvaltın bittiyse bana gidelim de bir an önce işlerini bitir.” İdil kaşlarını çatarak Sinan’a baktı. Nedense düzeltmesi gereken makalelerin tamamen uydurma olduğunu düşünüyordu. Sinan Dün gece yapmaları gereken konuşmayı yapmak için fırsat yaratıyordu. Tam onu onaylayacakken Simay ondan önce davrandı ve konuştu. “ AA kız yaralı ama ne çalışması. Çok acilse sen yaparsın Sinancım . Bırakalım da İdil bu gün dinlensin. “ İdil sinirlenerek bu sefer Simaya döndü. Ona cevap vermek için ağzını açtığında ise Sinan’ın sesini duydu ve yine konuşamadan sustu. “ Ben ne anlarım makaleden Simay. O İdilin işi.” İdil başını sallayarak Sinan’a cevap verecekken Simay yine konuştu. “ Kız nasıl çıksın merdivenleri Sinancım. Yaralı görmüyor musun ?” İdil bu sefer cevap verme zahmetine bile girmeden geri yaslandı. Zaten diğerleri de onu takmadan atışmaya devam etti. “ Kolu yaralı Simay. Ayağı değil.” “ Ne gerek var senin evine gitmesine. Getir bilgisayarını burda çalışın .” “ Sadece bilgisayar ile bitmiyor iş. Sen bir haber hazırlamak ne kadar zor biliyor musun ? “ “ Hayır bilmiyorum ama eminim burda da çalışabileceğiniz ortam olacaktır.” “ Bir sürü dosya da var. Onları da buraya taşıyamam. Uğraştırma beni Simay . Otur sen Zeliha Sultan ile işte . Hadi İdil .” && İdil koltuğa oturmuş Sinan’ı beklerken televizyon izledi. Yarım saat kadar önce Sinan ile Simayın masadaki tartışmasını Sinan kazanmış ve İdil ile beraber Çalışmak için Sinan’ın evine gelmişlerdi. Onlar merdivenden çıkarken Simay arkalarından sinir ile bakıp kalmıştı. “ Al bakalım “ İdil önüne uzatılan kahveyi alırken Sinan gülümseyerek onun yanına oturdu ve kolunu kızın omuzlarına sardı. İdil kahvesinden bir yudum alıp hemen yanında oturan adama başını çevirdi. “ Ee nerde şu düzeltmem gereken makaleler ?” Sinan önüne bakıp hafifçe gülümsedi. Sonra da “ Göstereyim .” diyerek başını kıza çevirdi ve dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Hemen aldığı karşılık ile elindeki kahveyi el yordamı ile önlerindeki sehpaya bırakan Sinan boştaki eli ile kızın belini tuttu. Onu daha çok kendine çekti. Ağzına az önce içtiği kahvenin tadı gelirken ilk defa kahve fazla hoşuna gitti. İdil öpüşmenin verdiği haz ile adama ayak uydururken bir eli ile dökmemeye çalıştığı kahveyi Sinan gibi önündeki sehpaya koydu. Birbirlerine dolanmış bir şekilde öpüşürlerken ikisininde hissettikleri duygu yoğunluğu elle tutulur bir duruma geldi. İdil adamın onu kendisine daha da çektiğini hissetti. Birbirlerine değen bedenlerin sıcaklığı ortamında ısınmasını sağladı. Sinan’ın baskısını artırdığı öpücüğü ile İdil sonunda ağzını araladığında birbirine çarpışan diller ile kızın inlemesi duyuldu. Adamın kulağına dolan bu inleme ise iplerin kopmasına yetti ve Sinan İdili koltuğa sırt üstü yatırdı. Ancak kızdan gelen ikinci inleme ile hemen kendini geri çekti. Çünkü bu inleme acı doluydu. İdil yüzünü buruşturmuş bir şekilde kolunu tutarken Sinan endişe ile “ İyi misin ? Özür dilerim İdil . Çok özür dilerim .” diye hızla konuştu. İdil yavaşça doğrulup eski pozisyonunu aldı . Başını iki yana sallayıp adama gülümsemeye çalıştı. “ Sorun değil Sinan. Yanlışlıkla oldu biliyorum .” Anlık acıdı zaten . Şu an bir şey hissetmiyorum .” Sinan kıza inanmak ister gibi baktı . Suçlu hissediyordu. Hormonlarına yenilmiş kızın yaralı olduğunu unutmuştu. “ Gerçekten Sinan. Acımıyor. “ Sinan başını sallayıp önüne döndü. Soğumaya yüz tutan Kahvesini alıp kendini sakinleştirmeye çalıştı. Hızlanan kanı durulmalıydı. İdil onun haline gülümseyerek kendi kahvesine uzandı. Ne kadar sakin de görünse Sinan’dan farklı değildi. Özellikle yüzünün cayır cayır yandığına emindi. Sessiz geçen bir kaç dakikanın ardından İdil aklına gelen şey ile Sinan’a baktı. “ Aslında sana söylemek istediğim bir şey var. “ Sinan meraklı gözlerle kıza baktı ve hayırdır der gibi başını salladı. “ Dün olan şey bir kaza değilmiş. Aras görmüş. Simay bir işaretli Sinan. Beni bilerek yaktı. “ Sinan kızın sözleri ile şaşkın bir ifade ile kaşlarını kaldırdı. Gerçekliğini düşünür gibi duruyordu. Sonra da ağır ağır başını aşağı yukarı oynattı. “ Bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim .” İdil adamın söyledikleri ile bir an durdu. Biliyor muydu ? “ Sen biliyor muydun ?” “ İşaretli olduğunu evet. Biliyordum . Ama gücünün ne olduğunu bilmiyordum. “ İdil merak ile “İşaretli olduğunu nerden biliyordun. Görünür bir yerinde yok işareti .” dediğinde adam kaçamak bir bakış ile önüne döndü. Bu hareketi nedense İdilin canını sıkacak bir şeyler olduğunu gösteriyordu . “ Sinan “ İdil sabırsız bir şekilde ismini söylediğinde adam sıkıntı ile nefes verdi. “ İki yıl önce bir gece bana geldi. Kafası yerinde değildi. İçmiş . Sarhoş olmuş . “ “ Ve ?” “ Ve birden eve girdi. Beni öpmeye çalıştı. Ben itince kıyafetlerini çıkardı. O zaman gördüm. Göbeğinde işareti vardı. “ İdil sinirden kızarmış bir şekilde dümdüz adama baktı. Bu hikayenin sonunu çok merak ediyordu. “ Sonra ne oldu ?” “ Sonra güzelim . Çıkardığı üstünü hızla giydirip Zeliha sultanın yanına indirdim .Orda kaldı. Sabah olduğunda hiç bir şey hatırlamıyordu . Ben de konuşmadım . “ İdil adamın ona güzelim diye hitap etmesi ile tekrar utandığını hissetti. “ Ona dikkat etmemiz gerekecek demek ki. Sürekli sizin eve girip çıkıyor. Eskiden umrumda değildi ama kıskançlık Simayı tehlikeli duruma getirdi. “ Sinan kaşlarını çatarak İdile tamamen döndü. Bir bacağını kıvırıp altına alarak oturdu ve bedenini de ona döndürdü. “ İdil . Çok dikkatli olmalısın . Simayı yavaş yavaş o evden uzaklaştırmamız lazım. “ İdil de başını sallayıp adamın sözlerini onayladı. Onun yüzündeki endişe pırıltılarının farkındaydı. Gözleri onun yakışıklı yüzünde gezerken an be an değişen ifadesini gördü. Endişeli yüzü farklı bir ifadeye dönmüştü. Sanki yaramazlık yapmak üzere olan bir çocuğa bakıyordu. “ Şimdi güzelim merak ettiğimiz bir konuyu açıklığa kavuşturmamız gerekiyor.” “ Neymiş o ?” “ İşretinin nerede olduğu .” İdil kaşlarını çatarak Sinan’a baktı. Onda işaret falan yoktu. Neden anlamıyordu ? “ Sinan . Gerçekten yok diyorum .” “ Tamam işte . Kendi gözlerimle göreyim . Bir daha sormayacağım .” İdil gözlerini devirirken aklına yeni düşen gerçekle birden yanaklarının ateş bastığını fark etti. Kendi gözleri ile görmek istiyordu . İdili. Vücudunu. Yutkunarak bakışlarını kaçırdı. Buna cesaret edemezdi. Konuyu değiştirmek istedi. “ Halen senin gücünü bilmiyorum .” Sinan dudağının bir kenarı kıvrıldığında başını hafifçe aşağı eğdi. Onun bu hareketi nedense İdilin içinde bir sıcaklık hissetmesine neden oldu. Karizmatik adamdı işte. Boğazının kuruduğunu hissettiğinde beyninde yankılanan bir ses duydu. İdil Sinan’a bakan kız onun ağZının hiç kıpırdamadığını gördü. Kaşları çatıldığında zihninde adamın sesini tekrar duydu. Güzelim İdil bu sefer şaşkınlıkla sadece ona bakıp gülümseyen adama baktı. “ Nasıl yani. Sen telepat mısın ?” Sinan tek kaşını kaldırıp “ Bilmem . Öylemiyim ?” diye sordu. “ Senin sesini duydum. Burda .” diyerek parmağı ile kendi şakağını gösteren kız , adamın daha da gülerek yüzünü ona yaklaştırmasını izledi. “ Bi deneyelim o zaman .” Sinan tekrar sustu ve gözlerini kızın dudaklarına dikti. Onun kendisini öpmek istediğini anlayan kız dikkati dağılsa da neler olduğunu anlamak için hareket etmeden bekledi. Ta ki adamın sesini tekrar zihninde duyana kadar . Öp beni İdil ağzı açılarak adama baktığında Sinan onun şaşkın haline gülerek beklemekten vazgeçti ve kendi kızı öptü. Dudaklarını sertçe onun dudaklarına bastırdı. Kızın Anında açılan dudaklarından içeri süzüldü ve dilleri çarpıştı . Az önce söndüğünü zannettiği ateş tekrar alevlendi. Kızın alt dudağını ağzına kıstırıp emerken İdil de aynı işlemi onun üst dudağına yaptı. Adam bir eli ile yine kızın beline sarılıp onu kendine çektiğinde derinleşen öpüşme ile Sinan kasıklarının hareketlendiğini fark etti. Sertleşen uzvu ile yerinde kıpırdanıp Boşta olan eli ile kızın tişörtünün eteklerini tuttu. Parmakları Yavaşça içeri sızdı ve İdilin çıplak tenine değdi. Bu temas ile İdilin titrediğini hissedince kızın dudaklarına gülümseyerek parmaklarını hareket ettirdi. Kızın tenini okşayarak yukarıya doğru bir yol izledi. Ta ki parmakları sütyenine değene kadar . Bu sefer de O sınırda yatay bir şekilde Hareket etti. Bu yakınlaşma ile hem İdilin hem de kendisinin zor durumda olduğu gerçeğini düşünerek Hemen durması gerektiğinin bilincinde hızlı başlayan öpüşmelerini yavaşça azalttı ve sonunda geri çekildi. Nefes nefese kalan Sinan dudaklarını yalayarak İdile baktı. Karşısında duran kız sersemlemiş bir halde onu izliyordu. Adam kızın çenesinden tutarak hafifçe yukarı kaldırdı. Bir parmağı ile kızın kızarmış olan dudaklarını okşarken yavaş yavaş evin sallanmaya başlaması ile Sinan hızla ellerini geri çekti. “ Sakın . Sakin ol .Kendini kontrol et .” İdil adamın sözleri ile açık ağzını kapatıp kendini toparladı. Sarsıntı geldiği hızla geri gittiğinde adam derin bir nefes aldı. Çok hafif bir sarsıntıydı. Aşağı katta duyulmamış olma ihtimali vardı. Başını iki yana salladı. Her yakınlaştıklarında İdil kontrolünü kaybediyordu ve bu avcıların dikkatini her an çekebilirdi. Yine de her şeye rağmen bu sefer ki sarsıntı geç başlamıştı. Bir ilerleme vardı. “ İdil. Bebeğim . Kendini kontrol etmelisin . Bu çok tehlikeli .” İdil utanarak yerinde kıpırdandı. Bunun farkındaydı ama kendini nasıl kontrol edeceğini bilmiyordu. Bu işlerde çok yeniydi. Bu güçlerin varlığına bile henüz alışamamıştı. Rahatsız bir şekilde başını salladı. “ Haklısın . Biliyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum .” Sinan bu konuda anlayışlıydı. İdilin zorlandığını görebiliyordu. Birden ayağa kalktı ve elini uzattı. İdil kendisine uzatılan eli tutup koltuktan kalktı. “ Gel .” İdil Sinan’ın onu yönlendirmesine izin vererek yürüdü. “ Sana her dokunduğumda heyecanlanmaman için bana alışman lazım .” İdil uzun bir nefes alıp verirken “ Nasıl olacak o ?” diye sordu. Sonuçta ilk defa sevgilisi olmuyordu evet ama bu adam farklıydı işte. Onun yanında olmak bakışlarını üzerinde görmek , dokunuşlarını hissetmek onu heyecanlandırıyordu . “ Tabiki benimle daha çok vakit geçirerek . Daha yakın temaslarla .” Sinan mutfağa girdiğinde kızın sargılı koluna dikkat ederek onu sandalyeye oturttu. Ona çapkın bir şekilde göz kırpıp arkasını döndü. Dolaptan çıkardığı pastayı tezgaha koyarken İdil bir kaşını kaldırarak ona baktı. En son bu mutfağa girdiğinde adam dolaptaki yiyecekleri koklayarak ayırıyordu. “ Bakma öyle . Senin için aldım . Bundan sonra sık sık geleceğine göre doğru düzgün yiyecekler olması lazım .” İdil gülerek adamın ona tabak hazırlamasını izledi. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD