SÖZLEŞME

1362 Words
Evliliğim 9 Kasım 2019' da başlamıştı. Evlilik yıldönümüme az kalmıştı. Bu durum resmen şaka gibiydi. Bu salak adam herhalde kutlanmayı düşünmezdi. 2022 yılı aynı tarihte boşanma işlemleri başlayacaktı. Bana aylık 10 bin dolar nafaka ödenecek ve biri İspanya diğeri, Türkiye' de iki ev verilecekti. Ayrıca bir araç ve maaşı Alaz tarafından ödenecek bir şoför. Bu bir boşanma sözleşmesinden çok bir pazarlık gibiydi. Sanki beni ikna etmek, daha doğrusu satın almak için hazırlatmıştı. Sinirle dosyayı fırlattım. Beni hiç tanımıyordu. Ne paraya ihtiyacım vardı ne de paraya bağımlı biri olmuştum hayatımın herhangi bir döneminde. Ayrıca benim zaten masraflarımı karşılamama yeten bir işim vardı. ' Beni satın alamazsın. Paran için evlenmedim seninle, senin oyununla evlendim. Para içinde evli kalmam. Hakkımda ne düşünüyorsan… ' Sözümü yarıda kesti. Lafımın kesilmesinden nefret ederdim. ' Bu sözleşme seni satın almak için değil. Mahkemede daha fazlasını talep etmemen için hazırlatıldı. ' Doğru mu duymuştum? Yok bu doğru olamazdı. Ne iznim vardı, ne haberim bu evlilikten. Ama bu adam benim boşanırken onun parasının derdine düşeceğimi mi düşünüyordu? ' Ne demek bu? ' ' Yasalara göre çiftlerin evlendikten sonraki malları ortak oluyor. Ve bizim evlendiğimizden sonra aldığım malların yarısı ve bundan sonra alacaklarımı düşününce, oldukça kâra geçmiş oluyorum bu anlaşma ile. ' ' Ne diyorsun be? Polis seni arıyor iki yıldır. Ne almış olabilirsin? Bir şey alsan hemen yakalanırdın. ' Beni salak mı sanıyordu? Resmen satın alma çabasıydı. Kendini çok daha zengin gösterip ilgimi çekmeye çalışıyordu. Bana kalsa ne kadar parası varsa onları büküp büküp… Neyse kibarlık bende kalsın. Uygun bir şekilde değerlendirse iyi olurdu. Aile terbiyem bu cümleyi bu kadar söylememe yetiyordu. İç sesim olsa bile. ' Ben bir iş adamıyım. Gidip kendim almıyorum herhalde, şirketimde bu işlere bakan adamlarım var. Ayrıca ne kadar taktın yakalanmama. Oraya madde ekleteyim istersen. Bu cinayet nedeniyle bir haftadan fazla içerde kalırsam, bütün mal varlığım senin olsun. Ne dersin? ' ' İstemez. Eksik kalsın paran. Şimdi benim senden kurtulmam için bu tarihi beklemekten başka çarem yok mu? ' ' Yok! ' ' İyi kalem ver o zaman. Ama bunu sadece senden boşanmak için imzalıyorum. Burada yazan hiçbir şeyi istemiyorum. Sadece ailemi arayabilmek istiyorum. Hatta sonra hiçbir şey istemediğime dair başka bir sözleşme hazırlat, bunu iptal edip onu imzalayayım. ' Tabi o zamana seni bulursa diyen iç sesimi tebrik ettim. Kurtuluşa az kalmıştı. Artık kısa bir süre onu idare edip, o kazanmış gibi yapmaktan başka bir çarem yoktu. Sahte zaferinin tadını çıkar bakalım Alaz Bey. Polis beni buradan götürürken, bende senin attığın o alaycı gülüşten bir adet hediye edeceğim sana. ' Arayacaksın, hatta onları gidip göreceksin de. Tabi her şeyi anlayıp, sindirdikten sonra. ' ' Sindirmek mi? Yemek mi yiyoruz? ' ' Bazı kelimeleri hiç anlamıyorsun değil mi? Senin arada İspanyolca konuşman gibi, bende anlamayacağın kelimeler mi konuşsam acaba? Sindirmek; kabullenmek, tam olarak anlamak, idrak etmek gibi bir şey. ' ' O zaman öyle desene. Niye garip garip kelimeler kullanıyorsun? ' ' Türkçe zengin bir dildir. Ayrıca hiçte garip değildir. Garip olan sensin. Sindirmeyi anlamıyorsun ama idrak etmeyi anlıyorsun. Türkçeyi nerede öğrendin sen? Neyse imzayı attığına göre al hattın, ara aileni. Ve son kez uyarıyorum, sakın saçma sapan konuşma. Bu sadece elde ettiğin hakları kaybetmene neden olur. ' Önce babamı aradım. Aslında annemin de yanında olduğunu düşünüyordum ama değildi. İlk şaşkınlığım bu olmuştu. Ben kaçırılmıştım. Nasıl olurda gelmezdi. Babam sakin olmamı söyledi. ' Yakında görüşeceğiz. ' demişti. Yakında görüşeceğiz. Konuştuklarından onunda Alaz' ın tehditlerine karşı koyamadığı anlaşılıyordu. Alaz babamın şikayetini çektiği konusunda haklıydı sanırım. Gerçi evladının canı ile tehdit edilen bir adam, üstelik kızı o adamın elindeyken başka ne yapabilirdi? Konuşmaya bir süre daha devam ettim. Sonra kapatıp annemi aradım. Babam kapatırken işte olduğunu ve Şermin i de arayabilirsem iyi olacağını söyledi. Onu kırmamak için tamam demiştim. Annemi aradım. Her şeyden habersizdi. İsteğimle yeni evlendim sanıyordu. Tebrik etti. Kocamın çok nazik olduğunu söyledi. Yakında bizi görmeye geleceğini ekledi. Alaz gözlerime bakarken aksi bir şey söyleyemezdim. Ama anneme her ne anlatıldıysa, Barlas yerine Alaz’ la evlendiğime daha mutlu gibiydi. Alaz onu aramış ve bir şekilde güvenini kazanmıştı. Ama bunu nasıl başarmıştı? Annemin güveni kolay kazanılmazdı. Benden habersiz, benden izinsiz benim annemi hangi hakla arıyordu? Üstelik kim bilir ne yalanlar söylemişti ki annem bu kadar sakindi. Nasıl olurda düne kadar Barlas' la birlikteydin, nereden çıktı bu evlilik bile dememişti? Gerçi kesin bu yalancı herif Barlas' la beraberken de ilişkimiz olduğunu söylemiş, beni ne konuma düşürmüştü. Bu konudaki düşüncelerimde terbiye sınırlarını aşacağı için, söylenmeyi bırakıp Şermin' i aradım. Babam zaten hayatının en kötü dönemlerinde birini yaşıyor olmalıydı. Belki sözünü dinlemem moralini biraz düzeltirdi. Belki de babamı rahat bırakmıyorlardı. Alaz onun başına birini dikmişti. Hatta annemin de. Ama Şermin üvey annem olduğu için onu önemsememiş olabilirdi. Belki de babam onunla bana bir mesaj iletmek istiyordu. Bunu düşününce daha da heyecanla aradım Şermin' i. Benimle en ilgili konuşmayı şaşırtıcı bir şekilde Şermin’ le yaptım. Alaz' ın bana zarar verip vermediğini, nasıl olduğumu, kendimi nasıl hissettiğimi sordu. Nasıl hissettiğimi tek soran o olmuştu. O da annem ve babam gibi yakında görüşeceğiz dedi. Ama o yakında beni göremezse, bu işin peşini bırakmayacağını Alaz’ a iletmemi de istedi. Gözlerim dolarken içim sıcacık olmuştu. Belki Şermin Alaz' a bir şey yapamazdı. Üvey kızı için bir katille neden karşı karşıya gelecekti ki? Ama yine de insan böyle şeyler duymak istiyordu. Annemle babamın sakinliğine karşı Şermin' in sesinde belirgin bir telaş vardı. Beni gerçekten merak etmişti. Bu kadarı bile insana yetiyordu. Telefonu kapatınca Şermin'in dediklerini Alaz' a söyledim. Söyledikleri doğruysa nasılsa öğrenecekti. Ayrıca arkamda duran ve beni merak eden birinin var olduğunu, herkesin sindiremediğini bilsin istemiştim. Neden böyle hissettiğimi bile anlamıyordum. Annemde babamda severdi beni. Bu zamana kadar hiç sevgilerini sorgulama ihtiyacı hissettirmemişlerdi. Bu farklı bir durumdu. Benim canım için en doğru olanı yapmaya çalışıyorlardı. Başka bir anlamı yoktu. Olamazdı. Alaz güldü. Şermin'in bu yönünün hoşuna gittiğini söyledi. Ve ' O yapar. ' dedi. ' Ama merak etme, yakında onlara gideceğiz. ' Nasıl rahat bir adamdı. Beni kaçırmıştı, aranan bir katildi ve benimle aileme ziyarete mi gidecekti? Gülüşünden bile bunu yapabileceğini anlamıştım. Sanki aranmak bile onun için eğlenceli bir oyundu. İmzayı atmış, aileme ulaşmayı başarmıştım. Ama hiçbir şey hayal ettiğim gibi olmuyordu. Sanki Alaz Zorlu hep benden bir adım öndeydi. Geçen zamanın benden yana olmayacağını henüz tam kavrayamamıştım. Yeni hayatım başlamıştı. Hiç tanımadığım, varlığını bile bilmediğim bir dünyanın tam ortasındaydım. Bu dünyanın nasıl bir dünya olduğunu ise zamanla öğrenecektim. Benim kocam bir mafyaydı. Yeraltı dünyasının karşılığı buydu. Bense hayatı bu düzenden çok farklı yaşamış biriydim. Açıkçası ‘ Baba ’ filmini bile saçma bulduğum için on dakikadan fazla izlememiştim. Psikoloji veya bilimkurgu kitapları okuyan, belgesel izlemeyi şov yapmak için söylemeyen, gerçekten bundan keyif alan biriydim. Doğada nasıl hayatta kalacağımı, bir mafyanın hayatında nasıl hayatta kalacağımdan çok daha iyi biliyordum. Ve şu an hala umut taşısam da o istemediği sürece ondan asla ayrılamayacaktım. Doğru düzgün okumadan attığım imza ile hayatım onun hayatına bağlanmıştı. Ama ne yazık ki o imzayı attığım anda; ne kocamın mafya olduğundan ne de bir mafyanın hayatını nasıl yaşadığından, zerre kadar haberim yoktu. Her şeyi zamanla Alaz' ın izin verdiği kadar öğrenecektim. Alaz telefonu bende bırakıp gitti. Kapıdan çıkar çıkmaz tekrar babamı aradım. Yerimi buldurup beni almasını, Alaz' ın evde olmadığını söyleyecektim ki sözümü kesti. Alaz Zorlu'dan dünyanın hiçbir yerinde kaçamayacağımızı söyledi. Annemi boşuna üzmememi de. Benim yeni hayatım tam olarak böyle başladı. Mafya karısı Beril Alice Zorlu ile bende böyle tanıştım. Hiç bilmediğim bir hayatın kapısını imzalayıp, Alaz' a vermeye hiç tereddüt etmediğim bir kaç kağıt parçası ile açmıştım. Bundan sonra hayatımda neler olacağını yaşayarak öğrenecektim. Peki ama yaşayacaklarıma hazır mıydım? Bu hayat bana göre olabilir miydi? Ya da ben bu hayata göre? İnsan hayatta her şeyi okumalı, araştırmalıydı. Ben bunu yapmamıştım. Ne demiştim baba filmini izlerken; ' Bu film nasıl bu kadar izlenir kült bir film olabilir ki? Sonuçta polis var, yasa var. Okuduğum bilimkurgu kitapları bile daha gerçekçi. Bilmediğimiz yaşam var mı, yok mu diye düşündüğümüz, haberimiz olmayan gezegenler var. Onlarda bütün bu okuduklarım mümkün olabilir; ama eski çağlar haricinde, bu filmde olanların hiçbir yer ve dönemde gerçek olması mümkün değil. ' Meğer bu yaşıma kadar hep elit bir çevrede korunaklı bir hayat yaşadığım için, dışarda olup bitenlerin farkında olmayan bendim. Bana ilk çağları anımsatan o hayatlar gerçekte var olabiliyordu. Ama benim bunu öğrenmem zaman alacaktı. O imzayı atarken ise hiçbirinden haberim yoktu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD