ŞİRKET

2239 Words
Birbirinin aynı günler böyle geçmeye başladı. Alaz soğuk bir adamdı. Bazen ölü balık gibi donuk bakıyordu. Öyle zamanlarda aklından ne geçtiğini çok merak ediyordum. Konuşmaya üşeniyor gibi bir hali vardı. Gülümsemeleri genelde alaycı oluyordu. Gerçi konuşunca fena konuşmuyordu. O kadar da sessiz bir adam değildi. Yakınları ile konuşmaktan keyif alıyor bile olabilirdi. Ama söz konusu ben olunca sessizdi. Aslında nazikti. Yaptığım her yemeğe teşekkür ediyordu. Sanki daha önce bunu şart koşmamış gibi. Nezaketi bazen zorla burada olduğumu bile unutturmaya başlamıştı. Bu adam nasıl katildi? ' Afedersiniz sizi öldürmem gerekiyor kusura bakmayın. ' dese şaşırmazdım. Bazen kendimi onu izlerken buluyordum. Kusursuz yüz hatları vardı. Bir erkeğe göre oldukça kusursuz. Resmen altın orana sahipti ve bu haksızlıktı. Yeraltı dünyasının patronu olan biri ne iş yapar sonunda öğrenmiştim. Emir verirdi. Hiçbir iş yapmaz sadece emir verir. Çünkü sürekli Hakan' ı arayıp şunu yap bunu yap diyordu. Arandığı için bunu normal bulabilirdim ama evde de durmuyordu ki. Kahvaltı sofrasından kalktı. ' Ben işe gidiyorum. Evin ya da senin herhangi bir ihtiyacınız var mı? ' ' Yok. Teşekkür ederim. Sen niye işe gidiyorsun ki? Nasılsa her şeyi Hakan' a yap diyorsun. ' Gülümsedi ve inci gibi dişleri parladı. Kesin yaptırmıştı dişlerini. Diş macunu reklamında oynamaya niyeti yoksa bir erkeğin bu kadar dişlerine özen göstereceğini düşünmezdim. Bu da bana doğal olmadığını düşündürüyordu. Estetik seven bir annem bir üvey annemden sonra estetik seven bir sahte kocam olmuştu. Ben mi anormaldim yoksa? Dişleri hakkında düşünmek mantıklı görünmeyebilirdi. Sonuçta kendime at almaya çalışmıyordum ama dikkat çekiyordu işte. Bu adamın dikkatimi çekmesi sinir bozucuydu. ' O kadar kolay değil Beril Hanım. Hala öğrenemedin mi? Eline telefonda verdik. İnsan bir açıp bakar. Yeraltı dünyası mafya demek. İspanya' da bile var mafya. ' ' O kadarını öğrendim. Aslında filmler izlemeye de çalıştım ama hepsi saçmaydı. Ayrıca hiçbirine benzemiyor senin yaptıkların. Sen onları izleyip mi özendin? Ama söyleyeyim gerçek hayatta öyle ilerlemez o işler. ' Evet Google' a sormuştum geçen süre içinde. Çünkü Alaz' ın alayları sinirimi bozuyordu. Bir kaç film izlemeye de çalıştım ama hepsi izledikçe daha da mantıksız gelmişti. Elimdeki tek gerçek bilgi yeraltı dünyasının mafya demek olduğu olmuştu. Ama filmlerde polisler hep geç geliyordu. Sonuçta filmin devam etmesi için öyle olması da gerekiyordu. Yoksa hepsi on dakikada biterdi. ' Onlar film karıcığım. Ayrıca ne yapayım birini öldürmek dövmek cezalandırmak gerekince ya da önemli toplantılar olunca evde mi yapayım? Eve sadece ufak tefek işler getiriyorum diyelim. Hakan’ a verdiğim emirler gibi. ' ' Aman aman her yer kan olur. İğrenç. Sakın eve iş getirme. ' Alaz dayanamayıp kahkaha attı. ' Şu kadınların temizlik merakından korkulur valla. Sen adamı öldüreceğime değil de etrafın kan olacağına mı taktın? Tamam evde birini öldürmem, gerekirse zehirlerim. Yeter ki ev kirlenmesin. ' Evet söylediğim çok mantıksız olabilirdi. Ama evden dışarı çıkamıyordum. Evin etrafında sürekli birileri vardı. Bütün pencereleri kontrol etmiştim. Nerden çıkarsam çıkayım bir adamın önüne düşerdim. Tabi çay yapıp, bir şeye benzemeyen kurabiyeler yapıp, kapıda bekleyen adama vermiş ve arkadaşlarını çağırıp beraber yemelerini söylemiştim. Peki adam ne yapmıştı? Kurabiyeleri ve çayları adamlara dağıtmıştı. Adamların bu işlerde benden tecrübeli olduğu kesindi. Ve tabi ki temizlik yapıyor bahanesiyle bütün evi silip süpürmeye başladım. Kamera arıyordum. Sonuç kamera falan yoktu. Benim yanımda açık konuşmasa bile kim bilir neler konuşuyordu evde ve tabi ki kayıt altına alınmak istemezdi. Alaz' ın beni izlemiyor olması buradan kurtulmama yeterli olmuyordu. Telefonda ne olduğunu tam olarak anlamadığım bir program buldum. Programı kaldırmaya çalışırken telefon komple kapandı. Açmak için kod istemişti. Alaz eve geldiğinde telefonu açtı. Bana geri verirken ' Bir daha kurcalarsan geri alamazsın. ' dedi. Telefon anladığım kadarıyla bir bilgisayara bağlıydı ve yaptığım her şey anında oraya düşüyordu. Bütün çabalarım sonuçsuz kalınca temizlik yapmanın bana terapi gibi geldiğini en azından o şekilde zamanın geçtiğini fark etmiştim. Bu nedenle sürekli temizlik yapıyordum. Galiba artık takıntı haline gelmek üzereydi. Ama daha iyi bir yol da bulamamıştım. Evde kitap varsa bile Alaz' ın çalışma odasında olmalıydı. O oda tabi ki kilitliydi. Bense ona olan öfkem nedeniyle ondan bir şey istemiyordum. Belgesel izlemekte bütün günü geçirmeye yetmiyordu. Ayrıca ne zaman izlesem yine kendimi doğaya atmak ve fotoğraflar çekmek istiyordum. Bütün bunlar başıma gelmeseydi belki şimdi Barlas' la evlilik hazırlıkları yapıyor olacaktım. Ve tabi ki balayına Afrika' ya gitmek için hazırlık. Oraya gitmeyi ve orda fotoğraf çekmeyi çok istiyordum. Barlas' ta bunu biliyordu. Kesin orda balayı yapmamız içinde hazırlıklar yapmıştı. Ama bu herif bütün hayatımı alt üst etmişti. ' Dalga geçme boş bulundum. Ayrıca bütün gün evde sıkıntıdan temizlik yapıyorum aklıma ilk onun gelmesi çok normal. ' Beni anlayacağından umudum yoktu. Özgür bırakacağından hiç yoktu. Ama sinirim bozulduğu için doğruyu söylemiştim. Sürekli alay etmesi psikolojimi iyice bozuyordu. ' Kıyamam. Benim karıcığım çok mu sıkılmış? Eğleneceğinin garantisini veremem ama istersen benimle işe gel bugün. ' ' Adam öldürmeye mi? Yok gelmem katil miyim ben? Eksik kusur kalsın. ' ' Yaa! Bende iki üç tanesini de sen öldürür, yardım edersin; sonra yerdeki kanları falan silersin diye düşünmüştüm. Tüh bak olmadı şimdi. Alt tarafı şirkete gidiyorum Beril. ' ' Mafyacılığın şirketi mi oluyor? İzlediğim filmler öyle değildi. Ne üzerine bu Mafyacılık şirketi? Böyle alacaklılar falan gelip yardım mı istiyor tahsilat için? ' Alaz elini omzuma koydu. Hafifçe sıvazladı. Ya elleri çok iriydi ya da benim omuzlarım çok küçük. ' Oooo senin kafan baya karışmış. Bu normal bir şirket. İthalat ihracat yapıyorum. Kabul arada hayali ihracat yaptığım oluyor ama onu bu şirket üzerinden yapmıyorum. Para aklamak için kurulmuş şirketim üzerinden yapıyorum. ' Eminim şu an şaşkın ördek yavrusu gibi bakıyordum; çünkü söyledikleri daha çok kafamı karıştırıyordu. Sanırım Alaz' da bunu anladı. Çünkü eli hala omzumdaydı ve ben geri çekilmeyi akıl edememiştim. ' Hadi hazırlan da gel. Ama çok bekletme. Ufak bir toplantım var çünkü. Geç kalmayı sevmem. Burada anlatmak zor sana. ' ' Kimseye bir şey yapmayacaksan gelirim. ' ' Korkma sorun yok. Bugün o tarz bir işim yok görünüyor. Çıkarsa da Hakan seni eve getirir. ' Artık kaçamazdım. Kaçacak yerim bile yoktu. Babam çoktan teslim olmuştu. Şermin bana yardım etmeye çalışırdı ama Alaz' a gücü yetmezdi. Alaz' da Şermin' i böyle bir tehlikeye atmayacağımı biliyordu. Yani artık rahattı. Benden önce fark etmişti kaçma şansım olmadığını. Eğer bu kadar rahat bir şekilde bunu söylemese ben hala umut ederdim. Kısa bir an düşündüm. Dışarı çıkmak bana da iyi gelecekti. Belki asırlar öncesinde kalmış gibi hissettiğim hayatımı hatırlardım. Evde sürekli temizlik yapıyordum. Gerçi bunu da tam becerebildiğim söylenemezdi. Çok şey kırıp dökmüştüm ama Alaz hiç kızmamıştı. Hatta birinde yanlışlıkla çorbaya aşırı tuz atmıştım. Alaz çorbayı içmişti. Ben içemedim. O ise gülerek tuz çorbasını ilk kez denedim fena değilmiş demişti. Garip bir düzene oturmuştu yani hayatım ve ben bu kişi değildim. Kendimi özlemiştim. Hızla hazırlandım. Bunu yapmam aslında bir teslimiyetti. Sen izin verince çıkmayı ve kaçamayacağımı kabul ediyorum demekti. Yolda kaçmayı denesem ne olacaktı. Sevdiğim biri zarar görecekti. Ve ben bunu düşünüp uslu uslu oturacaktım Alaz' ın yanında. Benim Alaz' a yenildiğimi kabul etmemden daha kötüsü Alaz' ın yenildiğimi bilmesiydi. Belki ilerde başka fırsatlar bulur başka şanslar karşıma çıkardı ama ilk raund kaybetmiştim. Büyük bir binanın önünde durduk. Devasa bir binada kocaman harflerle Zorlu Holding yazıyordu. Alaz arabadan inip kapımı açtı. İndim ve binaya baktım. Sonra Alaz' a döndüm. ' Kocaman soyadın yazıyor. ' ' Bana ait olduğu için olabilir mi? ' ' Yakalanmak istiyorsun sanırım. Polisler seni mutlaka burada arar. ' Saçımdan bir tutamı kulağımın arkasına koydu. Yüzünü iyice yüzüme yaklaştırıp 'Kocanın yakalanmasını istemiyorsun sanırım karıcığım. ' diye kısık ama etkili bir sesle konuştu. Bir an nefes alamadığımı hissettim ama kendini çekmesi ile normale döndüm. Etkilendiğimi fark etmiş olmalıydı ki gülümsedi ve konuşmaya normal bir şekilde devam etti. ' O cinayetten beri ispanya' da görünüyorum. Bir iki geldiler ilk günler ama sonra bıraktılar gelmeyi. Endişe edecek bir şey yok yani. Ayrıca en son akıllarına burası gelir. Senin gibi onlarda buraya gelmenin doğru olmadığını, yapmayacağımı düşünüyor. ' Aslında mantıklıydı. Kimse böyle salakça bir şey yapacağını akıl etmezdi. Gerçi kimsenin akıl etmeyeceğini akıl etmek zeka göstergesi de olabilirdi. Binaya bir daha baktım. Ama 10' dan sonrasını saymadım. Banane kaç katsa. Dış cephesi komple camdı. Hani şu içerden dışarıyı görebildiğiniz ama dışardan içerisi görünmeyen camlardan. Aslında görüntü çok güzeldi. Bir martı cama doğru uçtuğunda görüntüsü yansıma yapmış ve iki martı var gibi görünmüştü. Umarım kuşlar bu görüntüye aldanıp camlara çarpmazdı. Alaz' a bunu söylesem önemser miydi? Bir katilden bir kuşun hayatı için para harcamasını bekleyemezdim. Bu nedenle düşüncemi kendime sakladım. ' Yani boşu boşuna geliyorsun buraya bir iş yapmıyorsun. ' ' Yoo yapıyorum. Sadece imzaları internet üzerinden atıp göndermişim gibi gösterip buradaki harcamalarım için Hakan’ ın adına bir kart kullanıyorum. ' ' Ya da alışveriş yaptığımız gün gibi nakit kullanıyorsun. Anladım. Galiba. ' Kahkaha attı. Gözlerimin içine baktı. ' Genelde o kadar nakit taşımam. Sen o kadar fakir olduğuma inanıyordun ki kafan biraz karışsın diye Hakan' dan istemiştim. İçeri girelim mi artık. Güvenlik kapıda hazır ol da beklemekten perişan oldu. ' Girişe doğru döndüğümde rüzgarlı havada takım elbise giymiş ceketi ince görünen bir adamın beklediğini gördüm. 30’ lu yaşlarında biriydi. ' Söyle beklemesin. ' ' O şekilde beklediği ben değilim sana saygısından öyle duruyor. Sonuçta misafirsin. ' Uzanıp elimi tuttu. Yürümeye başladık. ' Hoş geldiniz Alaz Bey. Hoş geldiniz Hanımefendi. ' ' Sağ ol Seyfullah. Hanımefendi eşim Beril. ' Adam birden önümde edilecek hale geldi. ' Hoş geldiniz Beril Hanım. Kusura bakmayın ben tanıyamadım. ' Adamın kendini suçlu hisseden ses tonu üzülmeme neden oldu. Alaz' dan korkuyor olmalıydı. ' İlk kez geliyorum. Tanımamış olmanız normal, rahat olun lütfen. ' Alaz adamın omzuna koydu elini. ' Senin ufaklık iyileşti mi? ' ' Çok şükür Alaz Bey. Ellerinizden öper. ' ' Böyle kuru kuru olmaz ama, getir bir gün de öpsün bakalım. ' ' Emriniz olur.' Konuya müdahale etmeden duramadım. Mafya bey küçük hasta bir çocuğu bile ayağına çağırıyordu. Bir de bunu lütuf gibi söylüyordu. ' Hasta çocuğu buraya mı getirecek? ' Alaz sadece yüzüme baktı. Ama bir şey söylemedi. Onun yerine Seyfullah konuşmaya başladı. ' Artık son derece iyi Beril Hanım. Üşütmüştü biraz. Alaz beyin önerdiği doktora götürdük, koşup oynamaya başladı bile. Ben Alaz Bey' i rahatsız etmesin diye teşekkür etmeye getirmedim. Benim hatam kusura bakmayın Alaz Bey. ' Bana cevap vermeyen Alaz ona vermişti. ' Sorun değil Seyfullah. Ufaklık uygun olduğunda şirket şoförlerinden biriyle birlikte git. Çocuğu otobüslerde yorma. ' ' Ben sizin hakkınızı nasıl öderim Alaz Bey. ' Alaz bir şey demedi. Tekrar elimi tuttu. İçeri girdik. Kim olduğumu öğrenen herkes eğilip bükülmeye başlıyordu. Ne kadar kıskanç bakışları olsa da kadınlar da buna dahildi. Beril Zorlu olmak burada baya forsu olan bir durumdu. Eğilip bükülmeyen tek kişi oldu. ' Ooo yengem gelmiş. ' ' Sende mi buradasın? ' Alaz' a döndü. ' Yengem beni hiç sevmedi. Hakkımda ne anlatıyorsan artık evde. ' Benden çok Alaz' ı muhatap alması sinirimi bozdu. Sonuçta benim hakkımda konuşuyordu. Dayanamayıp cevap verdim. ' Yenge demeni sevmiyorum. ' ' Alaz' ın elini tutup buraya gelecek noktaya geldiğine göre buna da alışırsın yengecim. ' O an hala Alaz’ ın elini tuttuğumu fark ettim, hızla elimi çektim. Hakan hala gülüyordu. Zevzek herif ne olacak. Alaz belli ki fazla yüz veriyordu. Alaz' ın odasına geçtik. Alaz masanın önündeki koltuğa geçti. ' Buyurun sayın Beril Zorlu. Patron makamı bugün için sizindir. ' ' Hiç gerek yok. Geç, yerine otur sen. ' ' Olmaz. Alaz Zorlu' nun karısı olarak buradasın. Ve yerin orası. ' ' Bu evlilik sadece bir formalite. ' ' Olabilir. Ama çalışanlarıma bunu açıklayamayacağıma göre oraya geçmelisin. Korkma, kimsenin ölüm emrini falan vermiyor oraya oturan. ' Kapının çalması ile koltuğa oturdum. Uzatmanın anlamı yoktu. Kapı hala açılmadı. ' Gir demezsen giremezler.' ' Senden çok korkuyorlar anlaşılan. ' ' Hayır. Ama bizi gerçek karı koca sanıyorlar. ' Yaptıkları ima hem sinirlendirmiş hem de utandırmıştı. Ne yani şimdi burada oynaştığımızı mı sanıyorlardı? Gerçek evli değildik. Olsak bile evden gelip yokluktan çıkmış gibi burada oynaşmak ne saçma şeydi. Erkek milleti işte, içleri fesattı. Gir dememle hakan arkasında bir adamla girdi. Adam elindeki kağıtları benim önüme koydu. Hakan her zamanki gibi atladı. ' Şirket avukatlarımızdan Ercüment Bey. Beril Hanım. ' Adamla tokalaştım. Hala yüzüme bakıyorlardı. ' Yenge artık imzalasan mı? ' ' Bu ne? ' ' Şirket işleri ile ilgili imza yetkisi. Alaz emretti hazırlamamızı. ' Alaz ‘a baktım. ' Sürekli hapse gireceksin diyorsun ya ben girince işleri yürütürsün işte. ' ' Hani girmezdin? Ayrıca ben ne anlarım. Hakan var işte o imzalasın. ' ' Hakan' ın zaten genel müdür olarak imza yetkisi var ama senin imzan benimki ile denk olacak. ' ' İstemiyorum. ' Alaz' ın işareti ile Hakan ve avukat dışarı çıktı. ' Burası Zorlu Holding ve sen bir Zorlu' sun. Bu şirkete gelmek istedin. İstediğin zaman da gelebilirsin. Hatta istediğin işlere de müdahale edebilirsin. Ama Alaz Zorlu karısından mal sakınıyor ya da karısını geri plana atıyor dedirtemezsin, şimdi lütfen imzala. ' ' Beni ne kadar tanıyorsun ki bana nasıl güveniyorsun? Sen değil miydin boşanma için sözleşme hazırlayan. Şimdi bu ne? ' ' İmza yetkinin evli olduğumuz sürece olacağı zaten yazılı önünde. ' Okudum biraz daha konuştuk imzaladım. Alaz ' ın insanlara hava atma çabasından başka bir şey değildi. Sayın ayaklı ego Alaz bütün gün o koltukta oturdu hatta sıkıntıdan bir ara bana kahve yapıp getirdi. İşte bu şaşırtıcı bir durumdu. Ama sonra aklıma kesin başka birine yaptırdığı geldi. Toplantıya birlikte girdik bütün imzaları ben attım. Patron olmak bir süre sonra keyifli gelmeye başlamıştı. Alaz' da halinden memnundu. Akşam olunca çıktık. Babama gideceğimizi söylediğinde neredeyse boynuna sarılacaktım. Arabaya bindik. Yola çıktık. ' Hızlı gidelim. ' demiştim Alaz' da beni kırmadı. Ama bu hız önce trafik polisini peşimize taktı. Ardından başka bir polis arabası göründü. Sanırım Alaz yolun sonuna gelmişti. Benim yüzümden yakalanmak üzereydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD