TEHDİT

1826 Words
Yine o alaycı ses tonuna dönmüştü. ' Sen Barlas' ı nereden biliyorsun? ' Anne adımı ve baba adımı evraklardan öğrenmesi kolaydı. Ama Barlas' ı bilmesi ilgimi çekmişti. Acaba Barlas dayamayıp gelmiş miydi? Belki o Hakan denen adam ailemin evini gözetliyordu. Barlas'ı görmüş ve geldiğinde Alaz' a söylemişti. Belki de o nedenle öyle şık giyiniyordu. Ailemin evinin etrafında gezerken dikkat çekmemek için. ' Benim için istediğim bir şeyi öğrenmek zor değil. Ayrıca senin ve ailenin sayesinde kimseye güvenmemeyi, kendi araştırmalarımı kendim yapmayı öğrendim. ' ' Ben ve ailem mi? Ne alaka? Sen bana her şeyi baştan anlatsana. Biz nasıl evlendik? Neden ben? Neden beni bırakıp başka birini bulmuyorsun? Ailemle ne derdin var? ' Oturdum. Cevaplara ihtiyacım vardı. Bu nedenle sakin kalmalıydım. Derin bir nefes alıp içimden ona kadar saydım. Bir şey ima ediyordu. Ama ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Bu kez ciddi tavırla konuşmaya devam etti. Hızlı ruh değişimi beni yormuştu. Bipolar bozukluğu olabilirdi. ' İki yıldır evli olduğumuza göre herhangi bir pürüz çıkmaması için seninle evli kalmam gerekiyor. Ayrıca biliyorsun peşimde polis var. Şu an yeni bir evlilik yapmam sorun olur. Tabi bu durumdan yakında kurtulacağım ama yine de seninle evli kalmamız gerekiyor. Kendi ve sevdiklerinin canının sağlığı için bu duruma alışsan iyi olur. ' Sakin kalmak kolay değildi. Söylediğim kelimeler sert olsa da sesimi sakin tutmaya çalıştım. ' Kabul ettiğimi söylemedim. Ayrıca sen bir katilsin. Peşinde polis olması öyle çözülecek bir sorun değil. Bu gayet ciddi bir durum. ' ' Ama karıcığım sen daha kocanı hiç tanımıyorsun. Hallederim diyorsam yaparım. Anlaşmayı kabul etmek için kimin cesedini ayaklarının altına sermemi istersin? ' Öfkeyle ayağa kalktım. Bağırmaya başladım. Kesin bipolardı ve daha kötüsü beni de öyle yapacaktı. ' Sen var ya sen manyak herifin tekisin! Ruh hastası bir psikopatsın sen! Estupito! (Beyinsiz) Tonto! (Geri zekalı)' Alaz' da ayağa kalktı. ' Bu tavrından kabul ettiğin anlamını çıkarıyorum. Sindirmen biraz zaman alacaktır. Bu arada eve şu an yardımcı alamayız, bu nedenle yemek ve temizlik işleri de bir süre senin. Ben sana sevdiğim yemeklerin listesini yaparım. Oradan seçer yaparsın. ' ' Ben mi sana yemek yapacağım? ' ' Hadi şimdi yat, dinlen biraz. Yukarıda yeterince oda var. İstediğin senin olabilir. İlk gün için ben pizza alıp geleceğim. Ne kadar vicdanlı kocan var görüyorsun. Umarım kıymetimi bilirsin. Ben buraya bırakacağım. Uyanınca aldıklarımızı yerleştirirsin. ' ' Taşımana yardım etseydim. Epey alışveriş yaptın. Tek başına zor olur. ' Tabi ki gerçek amacım yardım etmek değildi. Arabanın anahtarını ele geçirebilirsem kaçacaktım. ' Gerek yok. Kendini de çok zeki zannetme. Bu arada ben yokken evden çıkmayı deneme. Cep telefonumdan seni izliyor olacağım. Banyolar hariç her yerde kamera var. ' ' Banyoya da koysaydın utanmadan. ' ' Çıplakken kayıt altına alınmak istemem. Birinin eline geçer, sonra hayranlarım heyecandan bayılsın mı? Ayrıca karımın çıplak görüntüsü ortalıkta gezinsin de istemem. Sonra seni öldürmek zorunda kalırım. ' ' Sen nasıl bu kadar egoist bir salak olmayı başardın? ' Bana doğru sadece bir adım attı. Ama üç adım geri gitme ihtiyacı hissettim. Bakışlarından alev fışkırıyordu. ' Kocanla düzgün konuşmayı öğreneceksin. Bu halinle seninle el içine çıkamam. ' Fazla sabrı olan varsa bana verebilir miydi? Bu adamın hal ve hareketlerine, özellikle sözlerine karşı benimki yetersiz kalıyordu. ' Sen zaten çıkamazsın, kaçaksın kaçak. Ve umarım yakalanırsın. Bende hapiste senden bir güzel boşanırım. ' ' Hıhı. ' ' Dalga mı geçiyorsun? ' ' Hıhı. ' Başka bir şey söylemeden çekip gitti. O yokken bir duş almalı, o pis yerin üzerime yapışan pisliği ve kokusundan kurtulmalıydım. Kesinlikle hastaydı. Böyle bir ev varken beni saçma sapan bir yere götürmüştü. Belki de tedbirliydi. Sonuçta orada insan olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Onu çözmek mümkün değil gibiydi. Eşyaları kapının girişine bıraktı. Pencereden arabayı çalıştırıp gitmesini izledim. Emin olmadan duşa giremezdim. .... Yukarı çıktığımda ilk odanın kapısını açtım. Oldukça lüks mobilyalar ile döşenmiş bir yatak odasıydı. Ceviz tonları hakimdi. Galiba mobilyalar cevizdendi. Yeşil perdeler odaya doğadan bir parça havası katmıştı. Kalın perdeler kapalıydı. Elime rastgele aldığım, ama içinde kadın kıyafetleri olmasına dikkat ettiğim bir kaç poşeti odaya bıraktım. Perdeler sımsıkı kapalıydı. Sonuna kadar açtım. Ve etrafa baktım. Bu cephede herhangi bir ev görünmüyordu. Alaz beni kameralarda izliyordu ve şu an için kaçma şansım yoktu. Ailemi riske atamazdım. Ben buradan çıkar çıkmaz ailemin evinin önündeki adam babama zarar verirdi. Annemde gelmiş olacağına göre o da kurtulamazdı. Banyoya geçtim. O gelmeden yıkanıp çıkmak istiyordum. Ama küveti görünce o kadar da acele etmemeye karar verdim. Sonuçta pizza alıp gelmesi zaman alırdı. Şehrin içinde değildik. Suyu ayarladım, küveti doldurdum. Dolapta çeşit çeşit şampuanlar, duş jelleri, kremler vardı. Mis gibi kokular etrafa yayılmıştı bile. Burada bir insanın güzel bir banyo keyfi için isteyeceği her şey vardı. Bir kaçına baktım ve en sevdiğim koku olan vanilya ve sandal ağacı olanı seçtim. Küveti iyice köpürttükten sonra yavaşça uzandım. Suyun sıcaklığı o kadar güzeldi ki rahatlamaya başlamıştım. Aroma terapi için annemle düzenli olarak bir otele giderdik. Koku bana orada olduğum hissini vermişti. Nerede olduğumu, neler yaşadığımı unutmuştum. Sanki birazdan annemle birlikte masaja geçecektik . Bedenim temizlenirken ruhum arınıyor, dinleniyor gibiydi. Annem ne kadar laf ederdi küvette uzun kalmama. Ona göre suda buruşuncaya kadar kalıyordum ve bu erken kırışıklarım olmasına neden olacaktı. Annem kırışıktan nefret ederdi. Olduğu ameliyatların sayısını kendi bile unutmuştu. Annemi ve onunla geçirdiğim günleri düşünürken birden kapı açıldı. ' Bir saattir sana sesleniyorum! Neredesin sen? ' Gözlerimi hızla açtım. Annemi hayal ederken karşımda birden Alaz' ı görmüştüm. ' Çık hemen buradan pis sapık! İmdat! Sapık var! Çık diyorum çık. ' ' Boşa bağırma. Kimse seni duyamaz. Etrafta kimse yok. Perdeyi açtığında senin de gördüğün gibi. ' ' Öldürürüm seni! Çık hemen çık diyorum, hala bakıyorsun! ' ' Bakıyorum da köpükten bir şey gördüğüm yok. Bence ayağa kalk öyle bağır. ' Utanmadan bir de göz kırpmasıyla küvetin kenarına koyduğum şampuan şişesini ona fırlattım. Ama sadece güldü. ' Zaten yol uzundu, pizzalar soğumak üzerine. Üzerine bir bornoz al da gel. Rahat ol KARICIĞIM. Benim hiç acelem yok. ' Banyodan çıktı. Alaycı gülüşü mü yoksa keyfimi bozması mı daha çok sinir etmişti? İkisi de etmişti. Sinirden patlamak üzereydim. Sinirliyken karşımdaki kişinin sakin olması beni çileden çıkarıyordu. Ve bu Alaz denen herif bunu hep yapıyordu. İnsana bazen kavga edeceği biri de gerekiyordu. Bornoza sarılıp çıktım. Yeni aldığım kıyafetlerden giydim. Tabi ki o sapık manyağın yanına bornozla gitmeyecektim. Ama iç çamaşırı poşetini almadığımı fark ettiğimde eskilerini giymekten başka şansım yoktu. Bundan nefret ederdim aslında ama yapacak başka bir şey yoktu. Aşağıya indiğimde pizza kutuları açıktı. Yarısı yenmişti. Bu adama boşuna su aygırı demiyordum. Bir kere kibar bir adam kadın gelmeden yemezdi. ' Geç kaldın, buz gibi oldular. Giyinmeye uğraşmasaydın. ' ' Benden uzak dur. ' ' Sana dokunmam için yalvardığında bu sözlerini hatırlayacağım. Şimdi ye bakalım soğuk pizzalarını. Açlıktan bayılmanı istemem. ' ' Kesin hastaneye de götürmezsin. Hoş zaten götüremezsin. Beni kaçırdın, hatırlıyorsan. Normal bir çiftiz gibi davranmayı kes ayrıca. ' ' Sana bir telefon alalım. İnternete falan girersin. Böyle olmuyor. En azından kiminle evlendiğini öğrenirsin. ' ' Kimsin sen be, kimsin? Kendini ne sanıyorsun? Bir katilsin sen, insan kaçıran bir zorba. ' ' Alaz Zorlu'yum ben güzelim. Senin kocan. Ama anlayışı kıt bir karım var. Bin kere söylüyorum aynı şeyi. Tabi ki seni hastaneye götürmem. Benim için çalışan özel doktorlarım var. Ve seni kaçırdığıma dair hiçbir kayıt yok. Seni polis falan aramıyor. Vazgeç şu hayallerden artık. ' ' Ama seni arıyor. ' ' O ufak bir ayrıntı. İşlerim yoğundu. Bir ara çözerim. Mesele etme. ' ...... Bir hafta sonra... Bir haftadır bu ayaklı ego ile aynı evdeydim. Ara sıra çıkıp gidiyor, bazen sabaha karşı eve geliyordu. Umurumda da değildi. Odamın kapısını kilitleyip yatıyordum. Yemek yapmam için listeler veriyordu. Bende inadımdan başka şeyler yapıyordum. Zaten yazdığı yemeklerin çoğunu da bilmiyordum. Gerçi bilsem de yapmazdım. Aslında bir hafta boyunca beni rahatsız edecek egosundan başka bir hareketi olmamıştı. Zaten fazla da konuşmamıştı. Bir insan nasıl bu kadar az konuşur merak ettiğim anlar oluyordu. Bazen sırf sessizlikten sıkıldığım için ona laf atıyordum. Anlaştık falan dememiştim. Ama anlaşma yapmışız gibi davranıyordu. Bense nasıl kaçarım diye düşünüyordum. Yüzerek ya da yürüyerek kaçış mümkün değildi. Zaten bütün filmlerde öyle olmaz mıydı? Yürüyerek kaçmayı deneyen kişi mutlaka tekrar yakalanırdı. Ki bunu bir kez denemiş ve sonucun böyle olduğunu bizzat görmüştüm. O uyurken arabanın anahtarını arıyordum ama bir türlü bulamıyordum. Yine dışarı çıkmıştı. Saatlerdir yoktu. Sonunda arabanın sesi duyuldu. İçeri girdi. Ve kucağıma bir telefon kutusu bıraktı. ' Bu senin. Ama dikkat et. Sakın o Barlas itini aramaya çalışma. Zaten belli numaraları arıyor. Boşuna deneme diye söylüyorum yani. Bu arada bütün sosyal medya hesaplarının şifrelerini değiştirdim ve o gereksizi engelledim. Sende irtibat kurmaya çalışırsan hiç görmediğin bir yüzümle karşılaşabilirsin. Telefonu anneni, babanı, Şermin' i aramak istersin diye veriyorum. Tabi konuşmaların kayıt edilecek. Yani söylediğin her şeyden haberim olacak, dikkatli ol. ' Bu adam salaktı, gerçekten salaktı. Ailemi ararsam, telefondan yerimi tespit ettirir ve beni kurtarırlardı. Sevinçle telefonu açtım. Ama hat içinde yoktu. Hat Alaz' ın elindeydi. ' Cık cık cık. Acele etme. Şimdi sevgili KARICIĞIM. Öncelikle senin için hazırlattığım boşanma sözleşmesini imzalayacaksın. Anlaşmamızı sağlama alalım değil mi?' Şu an ne dese yapardım; çünkü kurtuluş biletimi elime vermişti. Aslında şifrelerimi kırması hoşuma gitmemişti. Bir erkek gerçek kocası bile olsa böyle bir hakka sahip olamazdı. Belki de bu konuda bir şey söylemezsem şüphelenebilirdi. ' Sen benim sosyal medya hesaplarımı ne yaptın? Ne hakla? Senin gibi biriyle anlaşma falan yapmam. ' Nasılsa ısrar ederdi. ' Sen bilirsin. O zaman telefona bakıp durursun. Ayrıca karı koca arasında bir şifrenin lafı mı olur? Kalbimi kırıyorsun. ' Kafanı kırmayı tercih ederdim ama elimde bu vardı, ne yaparsın işte. Israr etmemişti. Sanırım hata yapmıştım. Konuyu tekrar nasıl telefona getireceğimi düşünüyordum. ' Sen de bana ver o zaman şifrelerini. ' ' Gerçekten karım olursan tabi ki veririm .' Ben bu adamla baş edemiyordum. Konuyu buraya getirerek beni geri püskürtmeyi başarıyordu. ' İstemez, sende kalsın. Anlaşmada bununla ilgiliyse unut gitsin. ' ' Anlaşma evliliğimiz değil, boşanmamız ile ilgili. ' ' Ben seninle bir yıl evli kalmak istemiyorum, bunu ne zaman anlayacaksın? ' ' Ne tesadüf, bende. Ama buna mecburum. Sende öyle. Bu nedenle o anlaşmayı imzalayacaksın. ' ' İyi ver anlaşmayı. İşime gelirse imzalarım. ' Tek istediğim babamı aramaktı aslında. Sadece hemen kabul edip şüphe çekmemeye çalışmıştım ama uzatmak anlamsızdı. Bu adamın sağı solu belli olmuyordu. Ceketinin iç cebinden bir dosya çıkarıp bana uzattı. Dosyayı açtım ve okumaya başladım. Alaz Zorlu ve Beril Zorlu arasında boşanma protokolüdür. Okumaya başladım. Okuduklarım beni şok ediyordu. Bu nasıl bir adamdı? - Çocukları olma durumunda protokol geçersizdir. Çocuk mu? Ne çocuğundan bahsediyordu bu? ' Ne çocuğu? ' Gözlerimi ona diktim. Güldü. Dudaklarının hafifçe kırıldığı o alaycı gülüştü bu. Kahverengi gözleri de bu alaycılığa eşlik ediyordu. Birlikte dokuzuncu günümüzdü ve ben aslında gözlerine gerçek anlamda ilk kez bakıyordum. O da söyledikleri şaka mı gerçek mi anlamak içindi. Çünkü sözlerinden anlamak mümkün değildi. Hep alaycı bir tavrı vardı. Kontrolden çıkmadığı, tehditler savurmadığı sürece. ' Cazibeme dayanamayıp birlikte olmak istersen diye koydurdum o maddeyi. Eğer benden bir çocuğun olursa neyim var neyim yoksa onun olacak. Doğal olarak o zaman sözleşmedeki fiyatların geçerli olması söz konusu bile olamaz. ' ' Rüyanda bile görme. ' ' Peki. Zaten görmüyorum. ' Okumaya devam ettim. Ve şaşırmaya.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD