Sam,elinde içki dolu kristal kadehiyle ağır adımlarla ilerlediği L tipi köşeli dönme koltuğa, hemen Laura'nın yanına oturdu ve genç kadının döşemenin üstünde duran elini avucunun içine alıp küçük bir öpücük kondurdu. Laura,tüm bu dokunuşlardan, öpüşlerden rahatsız olsada o anda yapabileceği hiçbir şey yoktu.Sanki çok ince bir ip üstünde yürüyormuş ve yapacağı en ufak bir yanlışında aşağı düşecekmiş hissine kapılıyordu. İç dünyasında kopan fırtınanın duracağı yoktu ve Sam bunu her davranışıyla körüklüyordu.Öte yandan Thomas, kıskançlığının yanına eklediği kızgınlığıyla baş etmeye çabalıyor, sabrının tükenmeye başladığını hissediyordu. İçten içe Laura'ya öfkelenmeye başlamıştı. Ne diye köle gibi davranıyordu? Ne diye Sam ile arasına mesafe koymayı başaramıyordu? Bu süt dökmüş kedi halleri de