Arkadaşının sözleriyle daldığı düşüncelerden ayrıldı . Lily . . .
Tutsakken düşünecek bolca zamanı vardı . Lily onun hayalindeki kadın değildi . Prens olmasa da Lily ona bakar mıydı ? Ya da gelecekte Kral olmasaydı .
‘ Efendim lütfen bunu düşünün . Babanızın durumu kötü . Tahtan çekilmek için , evlenmenizi bekliyor . Krallığımız her geçen gün , daha da kötüleşiyor . Keşke başka çaremiz olsa . Kras ailesine muhtaç olmasaydık , her şey farklı ola bilirdi . Siz Viviana ile birlikte ola bilirdiniz . ”
Alec dikkatsiz bir şekilde yine Viviana’dan bahsetmişti . Lily'den de , Kras ailesinden de nefret ediyordu .
Viviana kalplerinde bir iz bırakmıştı . Yerini kimse dolduramıyordu ve onu üçü de çok özlüyordu . Birlikteyken John’un Kral olmasının hayallerini kurarlardı . Neler yapacağını , krallığı nasıl büyüteceklerini , halkını nasıl mutlu edeceğini . . . .
Ama umdukları gibi olmadı hiç bir şey . Viviana öldürüldü . . .
Mutlu oldukları kişi , bu dünyadan göçüp gitti . Sonra sırasıyla felaketler olmaya başladı . Aileler daha da güçlendi . Vergiler yükseldi , Hazine boşaldı . Halk açlık ve sefalete sürüklendi . Son savaş ile iyice kötüye gitti durum . Her şey bir çıkmaza girdi .
Bir anda hazine boşaldı ve durum Kras ailesinin aleyhine oldu . Kralla birlikte , krallığı yönetecek hale gelmiştiler . Şimdi de Lily kraliçe olursa , krallık tamamen onların kontrolüne geçerdi . Bunun olmasını kimse istemiyordu ama mecburlardı bu duruma .
‘ Biliyorum mecburum . Biraz daha zaman gerek . Bir yolunu bulacağımı umut ediyorum . Lily ile evlenirsem , tüm kurduğumuz hayaller yok olur . Benim yerime onlar krallığı yönetir . Ben sadece tahtta oturan bir kukla olurum . Bunu istemiyorum . ’ Dedi John üzgün bir şekilde . Arkadaşları da bu durumun doğuracağı kötü olayları biliyordu . O yüzden sürekli düşünüyorlardı . Ama bir şey bulamıyorlardı . Bir çıkış yolları yoktu .
Prensin aklına deniz kızının güçleri gelse de , ondan böyle bir şey isteyemezdi . O zaman zalim kraldan ne farkı olur diye düşündü . Ellerini kafasının arasına alıp , derin nefesler alıp veriyordu . Arkadaşları onu odada tek bıraktığında yatağına doğru yürüdü . Dertli bir şekilde , kendini yatağına attı . Güneş daha doğmamıştı . Gözlerini kapatıp , tüm dertlerini unutmaya çalışarak , uyudu . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Vivi bir kaç saat uykusunu aldıktan sonra duyduğu seslerle gözlerini araladı ve etrafına bakmaya başladı . Nerede olduğunu hatırlayınca , sessizce kapıya doğru yürüdü .
Prense güvenmediğinden , kapının arkasında oturmuş konuşulanları dinliyordu . Sanmıştı ki , onu zalim krala vermekle ilgili bir şeyler konuşacaklar . Ya da onu hapsedip kullanmakla ilgili . Ama duydukları karışısın da üzülmüştü . Aynı durumda olsa ne yapar diye düşündü . ‘ yerinde olsa kendimi kullanırdım ' diye mırıldandı . Yani prensin yerinde olsa ve bir deniz kişi bulsa kullanırdı . Ama onun aksine prens iyi biri diye düşündü . Deniz kızı gözü kara ve hırs bürümüş biriydi .
Krallığı için her şeyi yapardı . . .
İçindeki son iyilik kırıntıları ona sesleniyordu sanki . Elini kalbine koymuş düşünüyordu . Yardım etmek istiyordu . Fazla iyi gözükmek istemiyordu . Fazla yakınlaşmak ya da alışmak istemiyordu . Çünkü bir hedefi vardı . Geri dönmek ve sahip olduğu tahtı ele geçirmek .
Evet bu iyilik , diye düşündü . Sadece iyilik yapacak ve siyah inciler , beyaza dönüşecek .
Böylece hedefine ulaşacaktı . ‘ Sadece iyilik yapmalıyım ’ diye mırıldandı .
Sonrasında içi rahatlamıştı bir şekilde , derin bir nefes aldı . Uykusu geliyordu . Kapının yanından kalktı ve ayaklarını sürükleyerek , kendisini yatağa attı . Yumuşak yatak yüzünü güldürmüştü . Sanki okyanustaymış gibiydi . Yüzüyor gibi hissettirmişti . Sürekli hareket edip , yatakta dönüp duruyordu .
Okyanusun hayalini kurarken kendini , uykunun büyülü dünyasına bırakmıştı . Okyanusta olduğunu ve yüzdüğünü görüyordu .
Denizin dibinden , ışığa doğru yüzüyordu . . . . .
Uyandığında , nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı yine . Her şeyi tek tek hatırlarken ayağa kalktı . Rüyasında okyanusu görünce , iyice kötü olmuştu . Bu yaşadığı hayatın gerçek mi yoksa rüya mı olduğundan emin değildi .
Yatağına bakıp düşüncelere daldı . Kaç yıldan sonra ilk kez böyle rahat bir uyku çekmişti .
Okyanusta bile böyle rahat uyuyamıyordu . Sanıyordu sürekli saldırıya uğrayacak . Ne yazık ki , onu seven kimsesi yoktu . Herkesi tek tek kaybedince , kalbi soğumaya başladı . Yaptığı hiç bir şey ona bir anlam ifade etmiyordu . Tek bir arzusu vardı Kraliçe olmak . Kendisine yemin etmişti bu konuda . Kraliçe olana kadar asla rahat olamayacaktı .
‘ Evet . İyilik yapma zamanı . ’ deyip düşüncelerden kurtuldu . Okyanusu bir kaç saatlikte olsa unutmak istiyordu . O güzel rüyası , onu derinden etkilemişti .
Odasının içindeki banyoya girip , elini yüzünü yıkadı ve yeniden erkek gibi makyaj yaptı . Odasına bırakılan erkek kıyafetlerini giyinip , kendisine aynadan baktı . Bu sarayda olsa da , tehlike uzaklaşmış değildi . Her an her yerden biri çıkıp onu kaçıra bilirdi . Güvenliğine tam emin olana kadar erkek olacaktı . Umuyordu ki bu halini deniz altından izlemiyorlardı . Bu rahatsız edici bir durumdu . . .
‘ Evet Vivi . Erkek ol ! Güçlü ol ve iyilik yap . ’ Kendisine bu sözleri tekrar ettikten sonra odadan çıktı .
Prens yatağında değildi . Biraz daha ilerleyince hazırlanan sofrayı gördü .
Aden , Alec ve John oturmuş kahvaltı yapmaya hazırlanıyorlardı .
“ Günaydın . Gel buraya . ” Deyip John eliyle sandalyeni gösterdi .
Küçük , dört kişilik bir masaydı . Alec bir anda irkildi . O Viviana’nın yerinde oturuyordu . Yıllardır oraya kimse oturmuyordu ve kızın orada oturmasıyla garip olmuştu .
Daldığı kahvaltıdan , Vivi’nin oturmasıyla ona döndü .
Uzun uzun izledikten sonra . ‘ Bize kendinden bahseder misin Vivi . ’ Dedi .
Vivi kahvaltıya dalmış , tattığı yeni yemeklerde kendisin kaybediyordu .
Soruyla kendine geldi ve sert görünümünü takındı yine . ‘ Ne bilmek istiyorsan sor . Sana hayatımı anlatmaya , hayatın yetmez . ’ Dedi ukala bir tavırla .
Aden merakla ‘ Kaç yaşındasın ? ’ Diye sordu .
Vivi umursamazca ‘ Hatırlamıyorum . ’ Dedi ve yeniden yemeğe daldı .
John en merak ettiği soruyu sormuştu .
‘ Büyücüler nasıl lanetlediler sizleri . Nasıl deniz kızı oldunuz ? ’ Diye sordu .
Aslında çok güzel bir hikayesi vardı . Ağzını sildi ve ona döndü . Kendisininde sevdiği bir hikayeydi bu . Hep annesinden anlatmasını isterdi ve defalarca duymasına rağmen , hiç sıkılmazdı . Bir anda hevesli bir şekilde , Prense döndü ve anlatmaya başladı .
‘ Aslında bir lanet değildi . Kimine göre yeni bir hayat , kimine lanet . ’
‘ Çok merak ettim . Anlatır mısın ? ’ dedi Aden .
Kaybedecek şeyi yoktu . Kendisinin de çok sevdiği bir hikâyeydi ve de gerçekti .
‘ Yıllar önce dünya da büyücüler ve insanlar vardı . İç içe yaşıyorlardı . Bazen savaş , bazen barış . Bazen daha farklı yaratıklara karşı müttefiklerdi . Nerdeyse dünyanın büyük bir kısmını yöneten bir kral vardı . Ve kralın tek kızı Stella . Bir hastalığı belirdi büyüdükten sonra . Dünyanın her tarafına haber saldılar . Binlerce doktor baktı kıza ama iyileştiremedi . Kız sadece suyun içerisindeyken kendindeydi . Suda daha iyi hissediyordu .
O zaman kral büyücüleri topladı . Kızına öyle büyü yapacaklardı ki , kızı hem suda , hem yeryüzünde yaşaya bilsin .
Tüm güçlü büyücüler toplandı . Dünyanın her yerinden geldiler . Kral hepsini zengin edeceğine söz vermişti . . .
Büyücüler bir kaç ay sonra büyüyü çözmüşüler . İnsanlar üzerinde denemeye hazırdılar . İlk gönüllü mahkumlar da denendi . Büyü etkiliydi . Her şey kusursuzdu . Sıra Prenses Stella ’ya gelmişti . Onda da kusursuz bir şekilde işe yaramıştı . Sonra Kral daha bir sürü insanın dönüştürülmesini emretti . Kızına hizmetçiler , korumalar ve bu sayı yüzlerce insanı geçmişti . Hatta binlerce . İnsanlar merak salmıştı , Denizin dibindeki krallığa .
Onlar hem yer yüzünde hem de , denizin dibinde yaşaya biliyorlardı . Hiç bir eksikleri yoktu . Çok mutluydular . Hep böyle devam edecek sandılar .
Bir ay geçtikten sonra büyü bir yan etki göstermeye başladı .
İnsanların karanlık yüzü . Siyah inciler . . .
Kin , kıskançlık , kötülük denen her şey , bir anda ortaya çıktı . Denizdekiler kendilerini insanlardan ve büyücülerden üstün görmeye başladı . Denizin dibinde olan tahtı istiyorlardı .
Kraliçeleri olan Stella’yı deniz halkı öldürdü . Kral mahvolmuştu ve emir verdi . Güçsüz ve içinde kötülük barındıran hiç kimse denizden çıkamasın . Yeniden büyü yapıldı . Bir lanet başladı . Siyah inciye sahip olanlar , denizden çıktıkları gibi ölüyorlardı . Daha sonra beyaz inciye sahip olanlarda . Bu değişen bir şeydi ve kral artık denizden kimsenin çıkmasını istemiyordu . Hepsini kızının ölümünde suçluyordu . Tabi bu lanet yıllar geçtikçe körelmeye başladı . Güçlü olanlar hayatta kaldı ve güçsüzler bir şekilde öldüler . Bazen bu tam tersi de oluyordu .
Geride kalan deniz halkı kendi krallıklarını kurdu . Aralarında büyücülerde vardı . Simyacılar , eşsiz büyücüler . Kendi krallıklarını kurdular ve yönetmeye başladılar . Siyah kuyruklular büyücü ve asil soydu . Aynı zamanda kraliyet ailesi sayılıyordu . Eşsiz becerileri vardı . Ama dönüşen normal insanlar öyle değildi . Onların tek güçleri , incilerdi . . . ’
‘ Sende siyah inciler gördüm . Sen nasıl yaşadın ? ’ Diye sordu John merakla .
‘ Bilmiyorum . Bende öleceğimi bekliyordum . Şuan yaşamam bile bir mucize . Büyücü soyundan geliyorum . Sanırım onun etkileri . ’ Diye kendini teselli etti.
Her an öle bilirdi . Ya da daha çok yaşaya bilirdi . Hayatı ne gösterir bilmiyordu . Şimdi mi biter ya da akşam mı biter ve ya bir kaç yıl sonra . Ölmemek için yemin etmişti kendisine . Bu insan dünyasında ölmemeliydi . Hakkettiği yerde ölmeliydi .
Aden , büyülenmiş gibi Vivi’ye bakıyordu . Anlattıklarına bayılmıştı . Farklı bir dünya ve geçmişiyle büyülüyordu .
‘ Sen gerçekten Kraliçe miydin ? ‘ diye sordu Aden merakla . Handa tanışırken ona öyle söylemişti . Odada bir sessizlik oluşurken , Vivi konuşma kararı verdi ve tam ağzını açacakken , kapı çaldı .
Kapının çalınmasıyla sohbetleri yarım kalmıştı . Bir hizmetçi içeri girip , reverans yaptı .
‘ Prens hazretleri . Leydi Lily geldiler . ’ dedi . Şimdi daha büyük sorunları vardı prensin . Hiç sevmediği nişanlısının yanına gidip , bu güzel ortamı terk etmek gibi . . .
Prens derin bir nefes alarak , odadan çıktı . Vivi kaldığı yerden kahvaltıya devam ederken sordu .
‘ Lily kim ? ’
‘ Prensimizin nişanlısı . Yakında kraliçemiz olacak . ’
Ağzındaki lokmayı yutkunduktan sonra ‘ Nasıl olacak ? ’ Diye sordu yine . Bu sefer Alec cevap vermişti .
‘ Evlenecekler yakında ve Kral tahtan çekilecek . Çünkü çok hasta . ’ dedi üzgün bir şekilde . Onun aksine Vivi umursamamıştı .
Umursamaz bir tonda ‘ Anladım . Sevdiğine kavuşacak nihayet . ’ Dedi .
Aden masadan kalkarken , ‘ Sevdiğinden değil . Mecbur olduğundan evleniyor . ’ Dedi ve odadan çıktı .
Alec daha kahvaltısına devam ederken onu soru yağmuruna tutmuştu .
‘ Neden mecbur ? ’
Kendisi mecbur evlendirilse ne yapar eder kocasını öldürürdü diye düşündü .
‘ Krallığı yöneten ailelerden Kras ailesi . Krallık şuan kötü durumda . İstemese de bu evliliğe mecbur . Kras ailesi evlilikten sonra hazinesini paylaşacak bizimle . O zaman halkın durumu daha iyiye gidecek diye düşünüyorum . Gerçi halkı sömürenlerin başında Kras ailesi geliyor ama işte bazen istemediğimiz şeyleri yapmaya mecbur kala biliyoruz . Yer yüzü herkesin mutlu yaşayacağı bir yer değil ne yazık ki . ‘
Derin bir nefes alarak anlatmıştı . Bu durum onu da çok fazla üzüyordu . Ayağa kalkıp ‘ Ben artık sizi korumakla görevliyim . Lütfen benden habersiz dışarı çıkmayın . ’ Deyip odasına doğru yürüdü . Az da olsa korkuyordu , deniz kızından . O yüzden gerekmedikçe tek kalmak istemiyordu m
Vivi düşünceli gözüküyordu . Bir şeyler düzeltme isteği ya da birilerini kurtarma isteği içini kemiriyordu .
Vivi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Ona altın versem nasıl olur ? O kızla evlenmesi gerekir mi yine ? Nişanı boza bilir mi ?
Peki benim bundan çıkarım ne ? Sadece iyilik . .
Evet , iyilik için yapıyorum bunları . Üzüldüm sevdiği biriyle evlenmesini isterim . Bunu sağlarsam , günahlarımın bir kısmı temizlenir . O handa zehirlediğim kişilerin günahlarını temizlemeliyim . Başka çarem yok . Mecburum bende bu duruma .
Hızla ayağa kalkıp odama geçtim . İçinde kıyafetler olan , büyük bir sandığı açtım .
Kıyafetleri özenle yere koyup , sandığı sürükleyerek götürdüm .
‘ Alec ! ’ Diye bağırdım . Bir hışımla koşarak odadan çıkmıştı sanki .
‘ Ne oluyor ? ’ Diye sordu merak ve endişeyle .
‘ Şu sandığın içine taş topla getir bana . ’ Dedim .
‘ Ne yapacaksın taşı ? ’ Dedi .
‘ Kendime taştan saray yapacağım . Odamı pek sevmedim . ’ Dedim .
Delirmiş olmamı düşünüyordu sanki . Gözlerini büyük açmış , şaşırarak bakıyordu .
‘ Tamam . Bana da o sarayda oda vereceksen , getiririm . ’ Dedi .
Söylediklerine , ikimiz de kahkaha atmıştık .
‘ Cidden ne yapacaksın , o kadar taşı ? ’ Diye sordu yine .
‘ Sadece getir . Biraz büyü yapacağım . ’ Dedim .
Yüzünde garip bir gülümseme oluşurken , gelip sandığı aldı .
‘ Şimdi merak ettim . Dışarı çıkma . Hemen döneceğim . ’ Deyip gitti .
John . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Derin bir nefes alarak kapıda dayandım . Evet başlıyoruz yine bu kabusa . . .
‘ Açın kapıları . ’ Dedim ve salonun kapıları açılınca , içeri girdim .
‘ Sevgilim sonunda döndün sağ salim . Senin için çok endişeleniyordum . Şükürler olsun iyisin . ’ Deyip yakınlaştı bana .
Uzattığı ellerinden tutup ‘ Evet döndüm . Nasılsın ? ’ Diye sordum .
Gözlerimin içine sürekli bakması , sinirimi bozuyordu . Bir ömür nasıl geçecek , hiç bilmiyordum .
‘ Gördüğünüz gibi iyiyim . Sizin dönmenizi dört gözle beklerken biraz zayıf düştüm . Kilo verdim . Ama kötü değilim , böyle de iyi gözüküyorum . ’
Krizi, fırsata çevirmek budur işte . Yokluğumda zayıflamış ve iyi gözüküyormuş . Aferin . .
‘ Evet, her zaman ki gibi iyi gözüküyorsun leydim . ’ Dedim .
‘ Bana artık kraliçem de lütfen . Döndün ve artık düğünümüzü ertelemeyelim . Babanın durumu kötü ve biran önce yönetime geçmelisin . ’ dedikleriyle , dilimi ısırdım . Belli oldu sabahın köründe neden geldiği .
Geçsem ben mi yöneteceğim sanki . . .
‘ Biraz daha zamana ihtiyacım var . Daha dün geldim . Dinlenmek istiyorum . Zor günler geçirdim . ’
‘ Anlıyorum sevgilim . İhtiyacın olan zamanı sana tanıyacağız .
Baş eğdi sinirle ve hızlı adımlarla odadan çıktı . Şuan benden daha güçlü konumda . Ülkeyi 3 güçlü aile yönetiyor . Kras ailesi olmasın , diğer 2 aileden birinin kızıyla evlenmeye mecbur bırakılacağım . Gerçi Kras ailesi buna izin vermez . Diğer ailelerin kızlarını yok ederler . . .
Tanrım bana yol göster . Bana güç ver . Gerçek bir yönetici ola bileyim . Gerçek bir kral . . .
Her adımım da dua ederek dışarı çıktım . Aden hemen , kapının önünde beni bekliyordu .
‘ Kraliçemizin yüzüne bakınca , neler konuştuğunuzu anlamak zor değil . ’
‘ Kraliçe deme ona . Daha olmadı . ’ Dedim sinirle ve devam ettim . ‘ Esir düşmem bana bir kurtuluştu Lily ‘den . Şimdi yine geldim ve evlilik diye tutturdu . Ben kurtulamayacak mıyım ? ’
‘ Bir mucize istiyorsun . ’ Dedi ve yanımda yürümeye devam etti .
‘ Evet bir mucize . . ’ dedim . Bahçeye çıkınca benim değerli sandığımın yerde olduğunu gördüm . Altın ve değerli taşlardan yapılan değerli sandığım . Onu Vivi için ayırmıştım . İçini açınca , bir sürü taş olduğunu gördüm . İçindeki kumaş parça mahvolmuştu .
Etrafa baktığım da Alec yaklaştı ve topladığı taşları sandığa döktü . ‘ Ne yapıyorsun ? ’ dedim merakla .
‘ Prensim , Vivi kendisine saray yapacağını dedi bu taşlarla , onu kıramadım ve topluyorum . ’
Saray mı ? Altın mı yapacak ve saray mı inşa ettirecek ? Delirmiş olmalı . Buna izin veremem . Ben onu saklamaya çalışıyorum ama o kesin kocaman bir saray yaptırır . Konuşup engel olmalıyım . . . .
ViviDen. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Beklerken sıkılıyordum . Nerde kaldı bu Alec . Çok yavaş . Kendime yeni bir yardımcı seçmeliyim sanırım . Bunu prensten isteyeceğim .
Ayağa kalkıp odama bakmaya başladım . Ben bir Kraliçeyim ! Bu oda çok basit . Şimdi istediğim gibi tasarlaya bilirim . Her şeyi altına ve gümüşe dönüştürmeye başladım . Yatak , sandıklar , süsler , pencerenin kenarlarını bile . Bu odaya girip çıkan herkes zengin olur kesin .
Yaptığım , manzaraya baktım . Daha büyük bir oda istiyorum . . .
Dışardan sesler gelince , odadan çıktım . Alec sonunda taşları toplamayı bitirmişti . Yanında Aden ve John vardı .
‘ Vivi ne yapacaksın bu taşlarla ? ’ Diye sordu .
‘ Sana vereceğim . ’ Dedim .
Aden bir anda kahkaha atmaya başladı . ‘ Sen kardeşimi kandırıp taş toplattın ve onları Prense mi veriyorsun . ’
Nefes bile zor alıyordu gülmekten .
‘ Altına dönüştürüp Prense vereceğim . ’ Dedim gayet sakin bir şekilde . Sinirlenmek yok . . .
Bir anda durdu ve ‘ Altına dönüştürmek ? Bu gerçek mi John ? ’ Diye sordu . Sürekli bir ona bir bana bakıyordu .
Alec yanıma sandığı sürüklerken , ‘ Taş toplama ücretimi alırım . ’ Dedi .
‘ Oh tamam . ’
John bana yaklaşarak , ‘ Biraz konuşalım . ’ Dedi .
Odama doğru yürümeye başladım . Kesin bayılacak odamı görünce . Onun bile odası böyle zengin gözükmüyor .
İçeri geçince ağzın açtı tam konuşacakken , oda dikkatini çekti . ‘ Vay canına buraya ne olmuş böyle ? ’ dedi .
‘ Bir kraliçenin odası böyle olur ’ Dedim kendimden emin bir tavırla . ‘ Hazinemde bu kadar altın yok . ’ Dedi ve devam etti . ’Güzel olmuş ama konumuz şuan bu değil . Ben senden altın istemediğimi söyledim . Neden bana altın veriyorsun ? Ayrıca bana güvenmiyorsun zaten . Ne gerek var . Ben sana bir söz verdim . Denize dönene kadar seni koruyacağım . ’
‘ Evet sana güvenmiyorum . Lâkin evinde kalıyorum . Beni koruyacaksın . Ve masraflı biriyim ben . Altını bunun karşılığında vereceğim sana . Yanlış anlama . Birine borçlu olmayı sevmem . İster al , ister dokunma . O altınları yapıp odana bırakacağım . Şimdi izninle çok açıktım . Bana sabah yediğim acı yiyeceklerden getirmelerini söylerimsin ? ’ diye sordum .
Şaşırarak bakıyordu ve ‘ Evet Kraliçem . Hemen getirtiyorum . ’ Dedi gülerek .
Odadan çıkınca Alec oturuyordu sandığın üstünde .
‘ Karar verdiniz mi . Umarım altın fikrinden vazgeçmemişsindir . Çok yoruldum ve ücretimi istiyorum . ’
John, Aden e istediğim yiyeceğin adını söylerken ben sandığın önüne oturdum . Açıp içine göz attıktan sonra , kapağını kapattım .
Ardından gözlerimi kapatıp , içindeki taşların altına dönüştüğünü düşündüm . Bir kaç saniye sonra açtığımda , istediğim olmuştu .
Aden şaşkınlıkla bakarken , Alec yanıma oturdu ve altınları eline alıp bakmaya başladı . ‘ Altın mı bu gerçekten ? Sen bir cadısın . Hayır büyücü . ’ Diye gülmeye başladı .
‘ Hayır bir Denizkızıyım . ’ Dedim gülerek .
Bir anda kapının sesi geldi . Alec sandığı kapatıp hemen ayağa kalktı . Burada olan gizli kalmalıydı . . .
Hizmetli içeri girip baş eğdi . Telaşlı gözüküyordu .
‘ Prens hazretleri , Kralımız bayıldı . Durumu ağır . ’