Günlerce yol gittik . Sanki dünyanın sonuna doğru gidiyorduk . Bir türlü bitmedi . Sürekli at değiştik yolda . Oturmaktan bile , tüm bedenim ağrıyordu . Sonunda , uzaktan krallığın o muhteşem manzarasını göre biliyorduk . Derin bir nefes alarak , ' Nihayet ! ‘ diye mırıldandım . Denizi görmüş kadar sevindim bu duruma . “ Şimdi sen bu krallığın mi prensisin ? ” diye sordum merakla . “ Evet . ” diye cevap verdi . Özlemişçesine , krallığına bakıyordu . Gözleri dolmuştu ve hafif gülümsüyordu . “ Nasıl esir düştün ? ” diye sordum , sessizliği bozarak . “ Savaştaydık . Ağır yaralanmıştım . Gözlerimi açtığım da o cehennemdeydim . ” dedi yüzünü buruşturarak . Artık orayı düşünmek bile istemiyordu , belli ki . “ Peki ailen yaşadığını biliyor mu ? ” “Evet. Benim karşılığım da , babamdan topraklarımızın yarısını istedi nerdeyse . Bu anlaşmayı kabul etmedi babam . Etmesini de beklemiyordum . Benim hayatıma karşı , halkının hayatı . ” dedi gözlerini bir kaç kez kırparken . Bu acımasız bir teklifti . Acaba benim babama biri böyle bir şeyi teklif etse ne yapardı ? Muhtemelen 3 kızı daha olduğundan , beni de ölüme terkelerdi . “ Bende olsam etmezdim . ” Dedim ve yere oturdum . Lider olunca , sorumluluklarımız artıyor . Aile ikinci sırada geliyor . Hava kararmaya başlamıştı ve bacaklarım çok ağrıyordu . Biraz dinlenip , sabah yola yine devam edecektik . “ Peki sen nasıl yer yüzüne çıktın ? Denizden atılma hikayeleri gerçek mi ? ” diye sordu . “ Evet . Denizden atılma , ölüm cezasına eşit . Güçsüz olanlar , ölüyorlar . Ölmem bekleniyordu benim de . Gördüğün gibi hayattayım . ” Dedim hafif gülümseyerek . Bu acı bir gülümsemeydi . Lanetimiz yüzünden kimse cesaret edemedi beni öldürmeye ve ölmem için yer yüzüne gönderildim . Hesaba katmadıkları bir şey vardı . Ben güçsüz bir deniz kızı değilim . Onlardan farklıydım . Büyücü soyundan geliyordum . Büyücüleri ne kadar sevmesem de . Safkandım . “ Peki ne yaptın ? ” Diye sordu merakla . “ Ben uyuyacağım . ” Deyip, yere uzandım . Kimseye bir şey anlatmak istemiyordum . Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım ama uyuyamıyordum . ‘ Ne yaptın ? ‘sorusu kafamda yankılanıyordu sanki . Sahi ne yaptım ben . Hep benim olan bir şeyi almaya çalıştım sadece . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . “ Prensesim yapa bilirsiniz . Bu sınavı da geçerseniz Kraliçe olacaksınız . ” Diye gülümsüyordu arkadaşım . “ Evet . Sonunda hayalim gerçekleşiyor . İlk işim tahtın görüntüsünü değişmek olacak . Böyle çok kötü gözükmüyor mu sence de ? ” dedim gülümseyerek . İçim içime sığmıyordu . Mutluluğum dolup taşıyordu sanki . “ Evet . Çok geliştik ama o taht neden siyah kaldı ? Bende çok merak ediyorum . ” “ Sanırım kuyruğumuzdan dolayı . O da siyah , taht da siyah . ” “ Kraliyet ailesinde bir sen farklısın . Siyah ve altın gibi parlayan bir kuyruğun var . Bence bu bir işaret . Sen bu tahtın tek ve gerçek varisisin . ” dedi Alice . Onun sözleriyle daha da özgüvenim yerine geliyordu . Mutlulukla yanına gidip ellerini tuttum . “ Evet Alice az kaldı . Bir saat sonra , tüm denizler benim olacak . ” Bana bir kolye uzattı ve “ Bunu tak şans getirir sana ve Kraliçemize ilk hediye veren ben olmak istiyorum . ” Ona sarıldım ve hiç düşünmeden hediyesini kabul ettim . Onu taktım ve sınav alanına gittim . Son sınav bir deniz yılanını , kontrol etmekti . Hem de kocaman bir yılandı . Bunu sadece sınavlar için uyandırıyorlardı . . . Bazı deniz yaratıkları vardı ki , onları uyuturduk hep . Onlar tehlikeli olanlardı . Önce Ester başlamıştı. Bu sınavda da başarılı olmuştu . Bana tek rakip ola bilecek kişiydi . Kontrolde bende onun kadar iyiydim . Hatta ondan daha da iyiydim . Bu düşüncelerden sıyrılmam lazımdı . Şimdi onun hakkında bir şey düşünmek istemiyorum . Sonunda her şey benim olacak . Deniz yılanının karşısında durdum ve elimi kaldırdım . Tam onun kontrolünü ele geçirmek isterken bir şeyler oldu . Bir şeyler ters gidiyordu . Ben yapamıyordum ama sonra , saniyeler içinde , yılan hareketlenmeye başladı . Başka birinin kontrolü altındaydı . Ve bir anda Estere doğru gitti ve onu ısırdı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . Terler içinde , daha güneş doğarken gözlerimi açtım . Neden gördüm bu rüyayı ben şimdi . Günesin ışıkları etrafı aydınlatmaya başlarken , yüzümü , elimin tersiyle sildim . Güneşi izlerken aklıma rüyam geldi . Yıllar geçmişti üstünden . Alice bana ihanet etmişti . Esterle birlik olup , beni tuzağa düşürmüştü . O kolye benim kontrol gücümü bastırmıştı . Ester yaralandığından dolayı , ne dersem diyeyim , kimse bana inanmamıştı . Kolyeni bile o kargaşada kaybetmiştim . Kraliçe unvanını da öyle kaybettim . Ve en önemlisi Alice . O günden sonra bir daha onu görmedim . Ester onu büyük ihtimal kullandı ve öldürdü . Ne vaat etmişti ki ona ? Benim onun için yapamayacağım neyi ? Sinirle ayağa kalktım ve yakında olan bir dereye yaklaştım . Elimi , yüzümü yıkadım ve yine erkek gibi boyandım . Saçlarımı toplayıp , dere kenarına oturdum . Gördüğüm rüyadan , içim sıkılmıştı . Sinirle taşları alıp , suya fırlatmaya başladım . “ Bu sabah çok mu sinirlisin ? ” Diyen prense döndüm. “ Ve de çok çirkinsin . “ Taşı aldım ve ona fırlattım ama yakaladı . “ tamam tamam . ” Deyip ellerini suya daldırdı . Yüzünü yıkadıktan sonra bana döndü . “ Hiç yemeğimiz kalmadı . Biran önce yola çıkalım ve krallığa girelim . ” “ Tamam . ” Dedim ve ayağa kalkıp yürümeye başladım . Ata binip yola koyulduk . Bir kaç saatin içinde , varmıştık ama midem çok kötüydü . “ Sanırım açlıktan ölüyorum . Cesedimi denize at . Hayaletimi aileme musallat edeceğim . ” Dedim ağzımı elimle kapatırken . “ Bana musallat olma da kimse olursan ol . Denize bile gömerim seni ” dedi , kahkaha atarken . Krallığa girdikten sonra ilk işimiz yemek , yemek oldu . Benim ki sanırım yemeğe dalmaktı . “ Yine istiyorum şunlardan . ” Dedim erkeğe . “ Paran var mı ? ” dedi sinirle . John paraları masaya koydu ve “ Getir . ” Dedi . Yemekten sonra bana “ Sen bir handa kal . Ben saraya gidiyorum . Sonra seni gelip alacağım . ” Dedi ve ayağa kalkıp , birlikte yürümeye başladık . Küçük bir handa oda tutup , beni yerleştirdikten sonra gitti . Yumuşak yatağa uzanıp , tam rahatladım , tam uykuya dalacakken aklıma bir şey geldi . Saraya gidiyor ve beni götürmedi ? Bir şey mi çeviriyorsun John . Yoksa bir Prens değil misin ? .Kesinlikle benden bir şey saklıyor gibi hali vardı . Takip etmekle hata mi ediyordum ?. Yumuşak yatağımı bırakıp , onu takip etme kararı almıştım . Ne malum kim olduğu ? Yada beni krala satıp , muhafızlarla mi dönecek . Bu düşünceler beynimi yiyeceğine , kalktım ve takip ediyorum . Hayır belki de kötü biri ve beni kapatacak ve altın için kullanacak . O yüzden takip etmem için , hâkli bir nedenim var benim . Sürekli düşüncelerimle savaşıyordum ve haklı bendim . . . Doğru , kocaman olan saraya gidiyordu . Takip etmekte dikkatli olmaya çalışıyordum ama bir anda ayağım takılıp yere düşünce , karşımda prensi buldum . “Sana handa kalmanı söylemiştim. Ne işin var burada? Beni mi takip ediyorsun?” dedi . Bir eli belindeydi , kaşlarını çatmış bana hesap soruyordu . “ Evet seni takip ediyorum . Sana güvenmiyorum . Ne malum beni hapsettirmeyeceğin ? ” dedim ayağa kalkıp . Aynı şekilde bende iki elimi belime koymuş , ona çatık kaşlarla bakıyordum . Buna hakkım var . . “ Bak beni yanlış anlamışsın . Gelmemeni istedim , çünkü buraya , kaçtığımız krallıktan elçiler geldiğini gördüm . Orada gördüğüm muhafızları bir çoğu , tüccar kılığında krallığın kapısından geçti . Bizi görselerdi anında yakalarlardı . Saraya bile ulaşamazdık . Artık kral beni değil seni istiyor . Anla bunu benden daha değerlisin , onun için . Seni orada bir süre saklamaya çalışıyordum . ” Haklı beni istiyor o zalim kral . Sinirle geri geri gittim . Ben bunu neden düşünemedim ki . “Tamam . Handa seni bekliyor olacağım . ” dedim üzgün bir şekilde . Gerçekten çok kötü oldum bu duruma . Ondan bir kez daha şüphe ettim . Hayır normal şüphe etmem . Çünkü bana bir şey anlatmadı ve kendi başına hareket etti . Geri dönüp , odaya kendimi kapattım . Peki beni istiyorsa , o zalim kral , ne olacak ? Beni ona mı verecekler ? Kafamı yeniden yastığa koyup , düşüncelerimin içinde kayboldum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . “ Siz savaş çıkarmak istiyorsunuz galiba . Bize kızı verin . ” Kral sinirlenerek “ Hangi kızdan bahsediyorsunuz ? ” “ Kraliçemizden . Yani kraliçemiz olacaktı . . Zindan da Prens John ve o birlikteydi en son . ” “ Kraliçe olacak birinin zindanda ne işi vardı ? ” dedi Kral bağırarak , şüpheyle . Bu elçilerin ne saçmaladığı hakkında bir fikri yoktu . Elçi geveleyerek konuşmaya başladı . Prens John konuşmaya dalınca herkes onu dinlemeye koyuldu . “ Bir kız vardı yanımda doğru . Ormana kaçarken , askerleriniz tarafından okla vuruldu . Ve ormanda hayatını kaybedince onu lanetli ormana bıraktım ve kaçtım . ” Elçiler bir birlerine baka kalmışlardı . Doğru , bir asker onu okla vurmuştu . Kral o askeri öldürmüştü hatta , bunu duyunca . Kız ölmüşse yapacak bir şey yoktu artık . Baş eğip , yanlış bir anlaşılma olduğunu bildirerek , saraydan uzaklaştılar . Prens John ardından özlediği annesinin yanına çıkmıştı . Bu sarayda en rahat ettiği yerlerden biriydi burası . Annesiyle uzun uzun sohbetler ettiler . Aklı sürekli denizkızındaydı . Ya başına bir şey geldiyse , düşünmeden edemiyordu . “ Beni bir kız kurtardı anne . Bu utanç verici bir şey ama sanki bir melek gibiydi . ” dedi hafif gülümseyerek . Annesi oğlunun heyecanla anlattığı kızı merak etmişti . “ Elçilerin bahsettiği kız mı ? ” dedi kraliçe . “ Evet . Çok zeki ve güçlüydü . Sanki istese tüm krallığı yok edecek gibiydi . Zapt edilmez biri . Başka bir dünyadan gelmiş gibiydi . ” heyecanlı bir şekilde anlatmasını , annesi yarıda kesti . “ Viviana gibi miydi ? ” Kraliçenin sorusuyla, bir anda daldığı düşüncelerden uyandı . Onu Viviana ya mı benzetmişti ? “ Ne ? Hayır anne . Viviana iyi kalpli biriydi onun aksine . O beni kurtarmak için bir han insanı öldürdü . ” dedi bir an bile tereddüt etmeden . Kaşları çatılmış ve düşünüyordu . Viviana ve onun arasında dağlar kadar fark vardı . Hatta dünyalar kadar . . Kraliçenin gözleri dehşetle açıldı . “ Bir han insanı mi öldürdü , dedin ?” “ Evet . Bir kazaydı . Uyku ilacı Sanmıştı . Ama zehir katmış her şeye . Öyle tehlikeli biri . Asla Viviana ile kıyaslanamaz . ” “ Demek seni kurtarmak için . Bir sürü insanı zehirledi . Peki nerde bu kız şimdi ? Öldüğünü söyledin , elçilere . ” Annesi de olsa , bir Kraliçeydi . “ Okla vuruldu , ne yazık ki .” Dedi ve ayağa kalktı . Gözlerini kaçırdı ve arkasını döndü . Yalan söylememişti annesine sonuçta . Evet vurulmuştu okla bunda bir yalan yok . “ Çok üzüldüm . Viviana’dan sonra seni heyecanlandıran bir kızı daha kaybettin . ” dedi annesi oğlunun elini tutarken . “ Anne lütfen. Artık bana Viviana’dan bahsetme . ” dedi sakın bir şekilde . Annesini kırmakta istemiyordu . “ Özür dilerim benim hatam . ” Dedi kraliçe , yaptığının farkına vararak . “ İyi geceler anne . ” “ İyi geceler . ” Odasına uğrayıp , üstünü değiştikten sonra hana gitmeyi planlıyordu . Aklı hala kızdaydı ve sürekli belayı başına çekiyordu . Ya bir şeyler karıştırırsa yine ? Ya yine insanları zehirlerse ? Bu düşünceler aklına geldikçe daha da hızlanmaya karar verdi . Burada vakit kaybedemezdi . Üstünü değişip tam çıkacakken , kapıda Aden’in olduğunu gördü . En yakın arkadaşı ve koruması . “ Kralımızın emri . Sizi yalnız bırakamam artık . ” dedi özlediği arkadaşına bakarken . Savaşırken bir anda onu kaybetmişti ve bu hatası , onun zindana düşmesine neden oldu . Hala kendini affedemiyordu bu yüzden . Kralın emri olsa da , kendisine söz vermişti bir daha onu bırakmayacak diye . “ Bende seni özledim arkadaşım . ” Dedi ve bir birlerine sarıldılar . “ Hemen tüm olanları anlatıyorsun . Nasıl kaçtın o krallıktan . ” Dedi merakla . Her şeyi bilmek istiyordu . O kral çok dikkatliydi . Prensin oradan kaçması imkansız bir şeydi . Bir kaç kez adam gönderdi kral , prensi kurtarmak için ama hepsinin cesedi gelmişti üstlerine . . . ‘ Dur Aden önce yapmamız gereken bir şey var . Hana gidip kızı buraya getirmeliyiz . ’ “ Hangi kızdan bahsediyorsun John ? Yoksa elçilerin bahsettiği kız mi ? ” “ Evet .” dedi büyük bir heyecanla John . “ Olamaz sen kralın karısını mi kaçırdın? ” ‘ Bak bunlar yalan . Kralın karısı falan değildi o . Önce onu sağ salim buraya getirelim sonra her şeyi sana anlatacağım . ’ dedi , dostunu , çıkışa sürüklerken . Burada zaman harcayamazdı . Kimseye görünmeden , sessizce , saraydan ayrılmıştılar . Hızlı bir şekilde hana ulaşmıştılar . Kapıyı açtıklarında Aden gördüğü kızla şaşırdı . ‘ Doğru diyorsun John . Kralın karısı olmak için fazla çirkin . ’ Aden laflarını ağzında tutamamış , fısıldamak istemişti ama kız bunu duymuştu . Kendini hiç kontrol edemiyordu ve açık sözlü biriydi . Kız anlamayarak onlara bakıyordu . ‘ Bu sadece makyaj arkadaşım . John kahkaha atarak . . Aden gözlerini daha da açıp kızı incelemeye koyuldu . ‘ Umarım öyledir . ’ Diye mırıldanmadan edemedi . “ Nihayet geldin . Sandım ordu topluyorsun beni hapsetmek için . ’ Diye güvensiz bir şekilde konuşmaya başladı Kız . Aden atılarak ‘ Bu ne cüret genç bayan ? Karşınızda Swala Krallığının veliaht Prensi var . ’ Kız sinirle ‘ Senin de karşında Denizlerin Kraliçesi var . Görüp , bildiğin tüm okyanuslar benim . ’ dediğinde Aden kendin durduramadı ve güldü . Daha kraliçe değildi ama kafasına koymuştu . O taht onundu ve bir gün bu hayali gerçek olacaktı . John , kızın artan sinirlerinin farkındaydı ve konuyu dağıtmaya çalışıyordu . Şimdi bir büyü yapar ve arkadaşını altına falan dönüştürür . Bu deliden her şeyi bekliyordu . O yüzden sakinleştirmeliydi . Yoksa arkadaşının hayatı tehlikede ola bilirdi . ‘Gidelim Vivi’ dedi . Bir anda ne dediğinin farkında olmadan ona Viviana demek istemişti . Oh olamaz annesi , onun kafasını karıştırmıştı . ‘ Vivi’ mi? Bana bulduğun isim bu mu . Çok hoş . ’ ‘ Ne ? Hayır ! Hayır isim kötü oldu . ’ Ne kadar kötü olduğunu söylese de , Vivi ismini sevmişti . Ve değiştiremedi Prens bu ismi . . . ‘ Bir ismi yok muydu bu delinin ? ’ Diye sordu Aden , prense yaklaşıp kulağına , fısıldadı . Vivi yeniden ona sinirli gözlerle bakmaya başlamıştı . ‘ Ben bir deli değilim ! ’ Diye sinirle bağırdı . Kulakları da çok iyi duyuyordu . ‘ Aden , o bir deli değil . Bir Denizkızı . ’ Demesiyle Aden yine kahkaha attı . ‘ Şimdi iki delimiz var . Arkadaşım sen delirmiş olmalısın . ’ Zindanda ne yaşattılar arkadaşına çok merak ediyordu . Bu söyledikleri delilikti sadece . Deniz kızı diye bir şey yoktu . Hayır , ikisi de Aden ’e çok ciddi bakıyorlardı . Aden , Prensin en güvenilir arkadaşlarından biriydi . Kızı korumak için , ona gerçekleri söylüyordu . Biliyordu ki ona asla ihanet etmez . Ama bir türlü inanamıyordu . ‘ Siz kafayı yemmişsiniz . ’ deyip ters ters bakmaya başladı Aden ikisine de . ‘ Vivi ona kanıtla , bir denizkızı olduğunu . ’ Dedi John . ‘ Ben kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilim . ’ Diye bağırdı . Anlaşılan yine çok sinirliydi . Burada çok fazla kalmak istemiyordu prens . Diğer kralın , muhafızları bu krallıktayken , burada kendisini güvende hissetmiyordu . ‘ Önce saraya dönelim . Sonra hallederiz bu konuları ve Aden bu bir sır . Yapman gereken bana Alec’i getirmek . ’ Alec , Aden’in erkek kardeşiydi . Gözlerini kırpıştırarak prense baktı . ‘ Onu ne yapacaksın ? ” diye sordu merakla Aden . ‘ Sen beni koruyacaksın , o Vivi’yi . ’ Diye yanıtladı . Baş eğerek odadan çıktı . Ne kadar inanmasa da , arkadaşının ricası onun için bir emirdi . İkiletmeden ona denilen şeyi yapmalıydı . ‘ Şimdi saraya gidelim Vivi . Orası daha güvenli . Erkek gibi kal ve kız olduğundan kimseye bahsetme bir süre daha . Denize dönene kadar , o sarayda güvende olmanı sağlayacağım . ’ Prensin içten gelen kelimelerine karşılık , kız şüpheyle sordu . ‘ Karşılığında ne istiyorsun ? ’ Prens duraksadı, gelen soruyla . Bir şey istemiyordu . Ona bir can borcu vardı sadece . ‘ Bir şey istemiyorum . Sadece sana hayatımı borçluyum . ’ Diye sakin bir şekilde cevap verdi. Ne kadar hayal kırıklığına uğraşa da bunu ona belli etmedi . Hala mi güvenemiyordu ona . . . ‘ Hayır . İnsanlar karşılıksız bir şey yapmaz . Bu yer yüzüne çıktığımdan beri hep böyle . O yüzden sana altın vereceğim . ’ ‘ Gerek yok böyle bir şeye . Sadece gidelim . ’ Dedi . Laflarına az da olsa kırılmıştı . Onun güvenini kazanamadığının farkındaydı ve bu duruma üzülüyordu . Şu anlık, yapacak bir şey yoktu . Yer yüzüne çıkınca hep fırsatçı insanlarla karşılaşmış belli ki , o yüzden üstüne gitmek istemiyordu . Vivi’yi dikkatlice saraya götürmüştüler . Prensin odası bir ev gibiydi . Aynı zamanda odanın içinde , korumalarının da odaları vardı . Bu odalarda hep Aden ve Alec kalırdı . Şimdi odalardan biri Vivi’nin olmuştu . ‘ Bu odada kal . Burada özgürsün ve güvendesin . Bir şeye ihtiyacın olursa , ben buradayım . Aden ve Alec de burada olacak hep . ’ Kısa bir tanışma faslından sonra , kız odasına çekilmişti . Gördüğü yumuşak yatağa , hemen kendini attı . Rahatlamış bir şekilde gözlerini kapattı . Umuyordu ki burada güvende ve kendisini içi rahat bir şekilde , uykuya teslim ediyordu . “ O gerçekten deniz kızı mı ? ” Aden ve Alec merakla ve aynı anda bunu Prense sormuşlardı . ‘ Evet anlatacağım çok şey var . Onun sayesinde şuan buradayım . ’ Sabaha kadar arkadaşlarıyla muhabbet etmişti . Krallığın durumunu öğrenmişti en son . Hazine odası boşalınca , Kral vergileri artırmış . Krallıkta açlık ve isyanlar başlamıştı . ‘ Biran önce seçilen Kraliçe Lily Kras ile evlenmelisiniz prensim . Böylece anlaştığınız gibi Kras ailesi hazineyi yeniden dolduracak kadar altın verecek . ‘
. . . . . . . . .