Muratın düşüncelerinden
Baharımdan bu kadar uzak kalmak çok zordu. Ama anne- babasını görmesi onun da hakkıydı. Ben de bir az işlerime koyulurum. Bıçaklanma filan derken iyice işleri boşlamıştım. Bir kaç gün annemlerde kaldıktan sonra yine evime geçdim. Ama akşamları hep annemlerde yemek yeyip öyle eve geçerdim. Yemek yapmakla aram pek de iyi değildi ve annemin yemeklerinin tadını da hiç bir yerde bulamazdım.
Fakat beni huzursuz eden şey Meltemin ara-sıra beni aramasıydı. Sevdiğim kadın olduğunu bilmesine rağmen hala beni aramakda ısrarcıydı. Bazen telefonlarına bakmazdım. Fakat annesiyle annem arkadaş oldukları için bazen eve gitdiğimde görmek ve konuşmak zorunda kalıyordum. Görünce de yanında çok durmaz hemen odama geçerdim. Bence Bahar geri döndüğünde ona bu durumdan bahsetmem gerekirdi. Yoksa bu kız başıma iş açacak gibi duruyordu.
Baharla her gün konuşurduk. Ne kadar konuşsak da elim eline değmiyor, gözüm gözüne bakmıyordu. Hep hayallerimde gözlerine bakar, yüzünü okşar öperdim. Bahar hayatıma girdiğinden beri çok değişmiştim. Her sabah işe gidip akşamı evimde geçirirdim. Yalnız ona bağlı olmak, yalnız ona zaman ayırmak vardı aklımda. Ya giderse diye onun bana güveninin sağlam olmasını istiyordum. Değişimden çok da mutluydum. Bu aşk benim kırılan kalbimi öyle beslemişti ki sanki hiç kırılmamış gibi. Sanki Meltemin bana yaşatdıkları olmamış gibi. Zaten Meltemle toksik bir ilişkimiz vardı. Bazen hiç anlaşamazdık, bazen de yolundaymış gibi davranırdık. Kaç defa ayrılık kararı alsak da Meltemin ısrarıyla yeniden başlamıştık.Ama ihaneti benim için son olmuştu. Ben artık Baharla hayatımdaki doğru kişiyi bulmuştum, bundan emindim. Baharın beni saf aşkla sevmesi benim eski hayatımı silip yenisini başlatmama neden olmuştu. Ve bu beni mutlu ediyordu.
Bahar
İzmire döndüğümde ailemi, evimi çok özlediğimi bir daha anlamıştım. Annemler de beni çok özlemişlerdi. Hatta gitmemi istemiyorlardı. Ama bilmiyorlardı ki, benim aşık olduğum adam Ankarada yaşıyor.
Gerçekten bu adama aşıktım. Onu ilk gördüğümde hoşlanmıştım, fakat bu kadar seveceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Bana karşı kibar, anlayışlı, hep beni dinlemesi, alel-acele karar vermemesi beni mutlu ederdi. Bazen istemese bile benim mutlu olmam için bazı şeylere göz yumardı. Bunu gördüğümde onu fazla kızdırmamaya özen gösterirdim.
Yine bir sabah yeni uyanmıştım ki, Muratın beni aramasıyla telefonum çaldı.
Murat "Günaydın, güzelim. Uyuyormuydun?"
Bahar "Günaydın, aşkım. Yeni uyandım" diyerek ilave yaptım.
Murat "Ben İzmirdeyim. Ne zaman buluşa biliriz?"
Bahar "Ne? : diyerek şaşmıştım. Tamam onu görmeyi çok istiyordum da bir anda gelince şaşırmıştım.
Murat "Oradamısın? Güzelim?"
Bahar "Evet, buradayım. Beklemiyordum. Hemen hazırlanıp çıkıyorum ben. Sana adresi mesaj atıcam orada görüşürüz" diye söyledim. Ve arkadaşlarla sıkca gitdiğimiz bir mekanın adresini gönderdim. Hızla ayağa kalkıp hazırlandım. Annemlere de bir şey söylemem gerekirdi. Muratdan haberleri yoktu. Okul bitdiğinde söylemekdi niyetim, ama Murat annemlerin bilmesini istiyordu. Bense kendimi hazır hiss etmediğimden henüz erken bulmuştum. O da mecbur benim söylediğime razı olmuştu.
Aşağı indiğimde annem evdeydi. Babam dışarı çıkmıştı. Anneme çoçukluk arkadaşımla buluşacağımı söyleyip evden çıktım. Ne kadar kahvaltı yapmam için ısrar etse de hemencecik evden ayrılmıştım. Adrese vardığımda Muratın dışarıda beni beklediğini gördüm. Koşarak kollarına gitdiğimde boynuna öyle bir sarıldım ki, ondan hiç bir zaman ayrılmak istemediğimi bir daha anlamış oldum. Sonra Murat gözlerime bakarak dudaklarımdan öpünce kendimi kapdırmış ben de karşılık vermiştim. Ne kadar ondan uzaklaşmak istemesem de insanlar görür diye uzaklaşmıştım. Sonra da yüzüne öpücük kondurup elinden tutarak Muratın oturduğu masaya geçmişdik.
● ● ● ● ●
Yer yüzünde şu andan daha değerli ne ola bilir ki?
● ● ● ● ●
O günüm beklediğimden de çok güzel geçmişti. Sanki yıllardır bir-birine hasret iki kalp buluşmuş ve bu anı hiç bozmak istememiştik. Birlikde yemek yedik, güldük, eğlendik, hatta lunaparka bile gitdik. Çoçukluğumda her hafta babam ya da annem beni götürürdü. Ama Muratla gitmek tam başkaydı. Onunla yine çocuk olmuştum. Salıncakta beni sallaması ayrı bir hava katmışdı aşkımıza.
Akşama doğru annem arayıp ne zaman geleceğimi sorduğunda eve gideceğim aklıma gelmişti.
Murat akşam uçağıyla geri dönecekti. Ama hiç gitmek istemediği belime sarılıp beni bırakmamasından belliydi. Tabi ben de gitmesini istemiyordum, ama eve de gitmem gerekiyordu.
Artık uçak saati yaklaşıyordu.
Bahar "Murat artık gitmelisin. Yoksa uçağı kaçıracaksın"
Murat "Kaçırıyım. Nolucak, aşkam burada kalırım"
Bahar "Hayır, biliyorsun ki, yarın iş var. O yüzden taksiye bin ve hava limanına git, aşkım"
Murat ellerini yüzümde gezdirerek dudaklarıma öpücük kondurdu. Sonra da ikimiz de bizi bekleyen taksilere binip evlere dağıldık.
Murat
Artık Baharı görmeden edemiyordum. 2 haftadır ki onsuz sanki nefes alamaz durumdaydım. Bu işe bir el atmanın zamanı gelmişti. Pazar günü için biletimi aldım ve İzmire doğru yollandım. Baharıma sürpriz yapıcaktım. O yüzden geldiğimden haberi olmayacaktı. Uçakdan inip hava limanından dışarı çıktığımda arayıp haber verdiğimde onun da çok mutlu olduğunu telefonda şaşırmasından anlamıştım.
O günümüz çok keyifli ve unutulmaz geçmişti. Küçük bir kız çocuğu gibi bana masumca gülümsemesi ve sarılması benim ona olan sevgimi daha da artırıyordu. Ve gün bitdiğinde gitme zamanım gelmişti. Uçağa bindiğimde yol boyunca uyumuşum. Sabahısı işe gitmem gerekiyordu. Yine Baharın yolunu beklemekle günlerim geçmiycek gibiydi.
Sabah erken saatde polis memurundan bana arama geldiğinde şaşırmıştım, beni bıçaklayan hırsızı yakalamıştılar , teyit etmem içim beni karakola çağırıyorlardı. Ve karakola gitdiğimde çaldığı eşyalar arasında Baharıma aldığım kolye de vardı. Vakitsiz olsa da hediyemi sahibine vere bilirdim. Şimdi Baharın bir an önce tatilini bitirip geri dönmesini beklemeliydim.
Geleceğim şu an benim ellerimdeydi. Artık benim için geçmiş ve gelecek diye bir şey yoktu. Biz vardık. Baharla biz olmuştuk. Hissetdiğim mutluluk verdiği sevgiyle doğru orantıdaydı. Hayallerime her gün bir adım daha yaklaşar olmuştum.
Bir hafta geçmişti. Pazar günü olduğu için sabah geç uyanmışdım. Birden kapının çalındığını duydum ve altımda şort, üstümde t-shirtle kapıyı açdım. Gördüğüm manzara o kadar güzeldi ki, asla o anı bozmak istemedim ve Bahar karşımdaydı. Bir şey demesini beklemeden kendime çekip kollarımla sardım. O da bana karşılık koynuma usulca sokuldu. Saçlarını kokladım. İsmi gibi bahar gibi tazecik kokuyordu. Bir kaç dakika böyle durdukdan sonra içeri girip kapını kapatdım.
Murat "Geldiğine sevindim güzelim" -derken ellerim elinde, gözlerim gözlerindeydi. Sımsıkı o elleri tutmuş bırakmak istemiyordum.
Bahar " Evet, sana sürpriz yatdım. Annemlere stajımın erken başlayacağını söyleyip bir az erken geldim. İyimi yapmışım?"
Murat " Hem de çok iyi yapmışsın güzelim"-diyerek alnından öptüm. Ne zaman geldin peki?
Bahar " Sabah erken geldim. Bavulumu eve bırakdıkdan sonra hemen sana geldim. Seni çok özledim. Evde duramadım" diyerek masumca güldü.
Murat " O zaman bunun şerefine dışarıda kahvaltı yapmaya gidelim. Hemen üstümü giyinip geliyorum" dedim. Kıyafetlerimi giydikden sonra aynadan kendime bakdığımda kolyeni hatırladım. Vermem gerekiyordu. Artık daha fazla bekleyemezdim. Ben oturma odasına geldiğimde Bahar da televizyona dalmıştı. Bir anda elimle gözlerini kapadım ne kadar klişe olsa da, sonra gözlerini açma diyerek kolyeni sonunda sahibinin boynuna takdım. Artık kolye sahibini bulmuştu. Gözlerini aça bilirsin diye söylediğimde kolyeye bakdı ve hemen- bu omu? Bıçaklanmak uğruna almağa çalıştığın kolye diyerek bakdı.
Murat " Evet, o" dediyimde nedenini anlamadığım bir şekilde ağlamağa başladı.
Ne oldu, güzelim? diyerek göz yaşlarını silmeye çalıştım.
Bahar " Bu benim için çok değerli bir hediye. Nasıl anlatsam bilemiyorum. Sen bu kolye yüzünden az daha canından olacaktın. Ya sana bir şey olsaydı diye o anı hatırladım. İçinde bulunduğum an: güzellikler ve mutluluklarla doludur. Seninle ilk tanışdığım anlar bu aşkın beni mutsuz edeceğini düşünürdüm, ama akışına bırakıp sana güvendiğimde keşke karşıma daha erken çıksaydın diye her defasında düşünmeden edemiyorum. Ben seninle kalbimdeki doğru cevabı buldum. Mutluluğun ille de bir ünvanı olması gerekirse o yer senin kalbindir-dedim ve ona sarıldım.
Murat "Baharın böyle bir itirafda bulunmasını hiç beklemiyordum. Yani beni sevdiğini biliyordum da bu kadar derin duyguları o minik kalbine nasıl sığdırmış , nasıl güzel sevmişse o sözleri duyunca bir daha aşık oldum. Kalbimin yanı başında onun küçük serçe gibi bana sokulması benim için hayatımın en güzel anıydı. Hep öyle sarılıp kalmak isterdim, fakat ortamdakı ağlamalı hali yumuşatmam gerekirdi o yüzden- ben acıktım, bir azdan kalbimin sesi yerine karnımın açlıkdan çınlayan sesini duyucaksın, güzelim- dedim. Sonra üstüme bir şeyler giyinip evden çıkıp, arabaya binip dışarı yemeye gitdik.