Ağlamamı durdurup ayağa kalktım ve odanın içine bakınmaya başladım. Bir yatak ve dolap vardı. Köşeye bir boy aynası ve makyaj masası yerleştirilmişti. Büyük bir camdan kapı vardı ve önü bahçeydi. Gidip kapıyı açtığımda bahçe olan yerin aslında küçük bir balkon gibi birşey olduğunu gördüm. Önünde duvar vardı ve yer yapay çimendi. Köşeye masa ve iki sandalye konmuştu. Hayal kırıklığıyla geri döndüm.
Odanın diğer tarafında bir kapı daha vardı. Yavaşça kapıya yaklaşıp açtım. Tuvalet ve banyo vardı. Tekrar odanın içine baktığımda tavanda yanıp sönen ışığı fark ettim. Güvenlik kamerası mı konmuştu? Emin olmak için yakından baktım. Kesinlikle kameraydı. Balkona tekrar baktığımda üstte duvarın kenarında da vardı. Banyoya girdiğimde her yere dikkatlice baktım. En azından buraya konmamıştı. Tekrar odaya döndüm ama alamadığım nefeslerle kendimi bir kez daha balkona attım.
Kenardaki sandalyeye oturdum ve başımı gökyüzüne kaldırdım. Buradan kurtulmak istiyordum. Beni neden alıkoyduğunu bile bilmiyordum. Benden ne istiyordu? Ona verebileceğim bir şeyim yoktu. Zaten her şeye fazlasıyla sahip gibi görünüyordu.
Saatlerce olduğum yerde oturdum. Odaya dönmek istemiyordum. Kapalı alana girmek korkutucu geliyordu, esaretimi yüzüme vuruyordu. Burada en azından gökyüzünü görebiliyordum.
Bir süre sonra kapı açıldı ve ayak sesleri duyuldu. Olduğum yerde oturmaya devam ettim. Ayak sesleri balkona doğru yaklaştı ve sonunda içeri girdi. Elindeki yemek tabaklarıyla dolu tepsiyi masanın üzerine koyup boştaki sandalyeye oturdu ve cebinden çıkardığı paketten bir sigara alıp yaktı.
''Odada yapmak istediğin değişiklik varsa söylemen yeter. Eşyalardan duvar rengine kadar istediğin her şeyi değiştirebilirsin.''
Derin bir nefes aldım. Terslememek için kendimi zor tutuyordum. Sakin kalmaya çalışarak, ''Neden?'' diye sordum. ''Sadece birkaç kez tesadüfen karşılaştığın ve tanımadığın birine neden bunları yaşatıyorsun?''
Sigarasından çektiği nefesi havaya üfledi. ''Seni iki yıldır tanıyorum Ela.''
Sözleriyle şaşırmıştım. ''İki yıl? Seninle daha önce karşılaşmadığıma eminim.''
''Çok sevgili boşanmak üzere olduğun kocanın kumarhaneme yüklü miktarda borcu vardı. Küçük bir ders vermek için ailesini araştırmam gerekti ve seninle ilgili tüm bilgileri öğrendim. Yalan yok o zaman kocana ders vermek için canını biraz yakacaktık ama sonra borçları ödedi.''
''Ben bunları bilmiyordum.'' diyebildim. Ne kadar borcu vardı, parayı nasıl buldu fikrim yoktu. Bildiğim tek şey sürekli kumar oynadığı ve hep sarhoş olduğuydu.
''Sevgili kocanın bilmediğin çok belaları var. Her neyse sonra senin resmini bir haber sitesinde gördüm. Aldığın ödülden bahsediyordu ve dikkatimi çekti. Suat gibi işe yaramaz bir adamın böyle başarılı bir eşi vardı. Dikkatimi çektiğin için bir süre seni hayranlıkla izledim. Birkaç ödül daha aldın falan derken bir anda işyerini kapatıp gittin. Suat'ın bize borcu kalmadığı için peşinize düşmedim. İstesem bulurdum ama yine de evli bir kadını rahatsız edecek değildim. Sonra tesadüf seni arabamı döverken buldum ve cesaretine hayran kaldım. Güzelliğine, başarılarına zaten hayran kalalı çok olmuştu. İtiraf etmek gerekirse geçen zamanda aklımdandan çıkmamıştın. Küçük bir araştırmayla boşanma davası açtığını öğrendim ve evrenin bana verdiği mesaj açıktı.''
''Tüm bunlar beni kaçırman için yeterli değil. Zaten bir insanı kaçırmak için yeterli bir sebep olamaz. Ayrıca hala Suat ile evliyim.'' Anlattıkları tüylerimi diken diken etmişti. Habersizce böyle biri tarafından takip edilmek korkutucuydu.
''Anlamıyorsun değil mi Ela? Kalbim seni sevmeyi seçti. Boşanma davasını zaten açtın ve onu halledeceğime emin olabilirsin.''
''Ama ben seni sevmiyorum. Boşansam da sevmeyeceğim.''
Biten sigarasını söndürüp yenisini yaktı. ''İşte bu cesaretine hayranım. Kaçırma işine gelirsek karşına her çıktığımda beni sadece tersledin. Konuşmayı asla denemedin. Hiçbir zaman şans vermezdin ve ben bir şeyi istersem öyle ya da böyle benim olur.''
''Oradan bakınca belinde silahla gezip, karşıma geçip beni araştırdığını söyleyen ve peşime adam takan biriyle flört edecek biri gibi mi görünüyorum? Bir kere efendi gibi karşıma çıkmayı denedin mi?''
''İşleri hızlandırdım diyelim. Sabırlı bir adam değilim ama senin için biraz sabredeceğim ve beni kendi isteğinle kabul etmeni bekleyeceğim. Önünde beni sevmek için bolca zamanın var. Tabi yine de sabrımı fazla zorlama.''
Ellerimle saçlarımı karıştırdım. Delirmemek için uğraşıyordum. ''Ahmet sen kafayı yemişsin. Seni asla sevmeyeceğim. Özellikle bu yaşattıklarından sonra bunun imkanı yok.''
''Bunu zamanla göreceğiz.''
Yüzüne yalvaran gözlerle baktım. Gözyaşlarım yine bana ihanet ediyordu. ''Buradan gitmek istiyorum. Lütfen.''
Sigarasını söndürüp sandalyesini benimkine yaklaştırdı. Uzanıp gözyaşımı silmeye çalıştığında elini itince elimi tutup engel oldu ve sonra tekrar gözümden akan yaşa uzandı. Kaçmak istiyordum ama bacaklarımı kendi bacakları arasına hapsetmişti ve hareket etmeme engel oluyordu.
Gözyaşlarıma akmaması için yalvarıyordum ama beni dinlemiyorlardı. Yaşları silip yanağımı okşadı. Başımı çevirmek istediğimde çenemden tutup engel oldu. ''Ela, artık kabullensen iyi olur. Hayatın bundan sonra benim. O kalbine girecek tek kişi de ben olacağım. Beni içtenlikle kabul ettiğin gün bu kapıdan çıkabilirsin, tabi yanında benimle birlikte.''
''Seni asla sevmeyeceğim. Beni zorla kaçırıp bir odaya hapseden ve güvenlik kamerasıyla her hareketimi izleyen bir adama asla kalbimi açmam.'' Kalkıp gitmek istiyordum ama bacaklarımı hareket ettiremiyordum ve aynı şekilde ellerimde ellerine hapsolmuştu.
Parmakları bileklerimdeki iplerden hatıra kesikleri okşadı. ''Adamlarım iyi bir azarı hak ettiler. Gerçi sende pek uslu durmamışsın.''
''Senden daha fazla acı vermediler.'' dedim öfkeyle.
''Defalarca söylediğim gibi cesaretine hayranım. Benimle kimse böyle konuşamaz ama sen asla korkmuyorsun.''
Deli gibi korkuyordum ve bu cesaret dediği şey korkumun dışarı yansımasıydı. ''Korkmaya başlarsam sevmeyi bırakacak mısın?'' dediğimde kahkaha attı.
''Şu saatten sonra ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim.''
''Suat'tan boşanmayacağım.'' dediğimde ellerimi hapseden elleri sıkılaştı. Kurtulmak için her yolu denemeye hazırdım.
''O iş artık bitti. Avukatım avukatından dosyayı devraldı ve işlemlerin hemen bitmesi için Suat öyle ya da böyle işbirliği yapacak. Adamlarım bu işle ilgileniyorlar. Borçlarını da dert etme hepsini ödedim.''
''Sen delisin.'' Arkamdan benimle ilgili bir sürü iş çeviriyordu.
''Beni tanımaya yeni başlıyorsun. Yapabileceklerimin sınırı yok.''
''Sen gerçekte kimsin?'' En başta sormam gereken soruyu yeni soruyordum.
Sıkıca tuttuğu ellerimi tutup öptü. Öğürmemek için kendimi zorladım. ''Sözü geçen bir iş adamıyım.''
''İş adamı?'' dedim inanmayan ses tonuyla. ''Kanuna uyan işin var mı acaba?''
''Kendi kanunuma uyuyor.''
Tehlikeliydi hem de fazlasıyla. Gerçek yüzünü gördükçe hissettiğim korku daha da artıyordu. Daha fazla bırakması için yalvarmayacaktım, zaten işe yaramıyordu. Bir çıkmaz da sıkışıp kalmıştım.
Oturduğu yerden kalkıp eğildi ve bu defa saçlarımdan öptü, tepki vermedim. Ters bir şey yaptığımda bana acı olarak geri dönüyordu. ''Yemeğini ye ve dinlen. Yolun yorgunluğundan kurtul. Sonra konuşuruz.''
Balkondan odaya girerken masanın üzerindeki yemeklerin olduğu tepsiyi öfkeyle çığlık atarak yere devirdim. Sesi duysa da geri dönüp bir şey söylemedi. Sadece odadan çıkıp gitti.
Kalkıp odaya girdiğimde masanın üzerinde duran makyaj malzemelerine baktım ve sonra hepsini tutup yere saçtım. Çığlıklarım, gözyaşlarım birbirine karışmıştı. Aklım beni terk etmek üzereydi.
Dolabı açtığımda içi kıyafet doluydu. hepsini tutup yere attım ve tekmelemeye başladım. Bazılarını elime alıp parçalara ayırdım. Yatağın örtüleri de bu yaptıklarımdan nasibini aldı.
Odanın içi savaş alanına döndüğünde balkondaki sandalyeyi aldım ve yine balkona açılan cam kapıya savurdum. Kırılan camların şangırtısı içeriyi doldurdu.
Sonra hiçbir şey olmamış gibi kalkıp banyoya gittim ve soğuk suyu açıp kıyafetlerimle altına girdim. Saçlarımı ve ellerimi defalarca sabunlayıp öptüğü yerlerde bıraktığı izleri silmek istedim.
Banyoda akan soğuk suyun altına oturdum ve bu defa kendimi tamamen serbest bıraktım. Uzun süre suyun altında ağladım. Kendimi çok çaresiz hissediyordum ve çıkış yolu bulamıyordum.