Silah sesleri kesilince kafamı çevirdim. Masanın diğer yanı kalabalıktı. Yanıma birilerinin geldiğini bile yeni fark ediyordum. Bir kadın çığlığı vardı. Ciğeri yanmış gibi acıyla bağırıyordu. Sesin tanıdık olduğunun farkındaydım ama kimin olduğunu anlamaktan korkuyordum adeta.
' Oğlum! Gitme!' diye bağırıyordu. Sesi adeta ağlıyordu.
Beni masanın altından çıkardılar. Bunu kim yaptı bilmiyorum. Aklımda sadece Sinan vardı. Az önce feryadını duyduğum kadına bakmadım. Bakarsam sanki annemi görecektim. Sinan' ı arıyordu gözlerim. Yoktu. Babamda yoktu. Neden yoktular? Neredeydiler? Yerde yatanlardan biri olmaları korkusuyla gözüm yerdeki insanları tarıyordu.
Annem ' İyi misin?' diye soruyordu. Annem yanımdaydı demek ki ağlayan annem değildi. Sadece kafamı salladım. Annem iyiydi ve başka hiçbir şey bilmiyordum. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Konuşamıyordum. Sormak istiyordum ama sormaya cesaret edemiyordum. Filmlerde bile beni rahatsız eden bir sahnenin içine düşmüştüm. Yerde yatan Kaan' dı. Gözleri açıktı. Alnında biz iz dışında bir şey yoktu. Sanki uzanmış tavanı izliyordu. Başında duran... Başında duran Eray' dı. Eray gerçekten buradaydı.
' Abi. Abi bir şey söyle. Abi bana bak!' diyordu.
Kabus görüyor olmalıydım. Kesin kabus görüyordum. Eray Kaan' a abi diyor olamazdı. Onlar birbirini tanıyor bile olamazdı. Olmamalıydı. Kabustu. Başka seçecek yoktu. Eray' ın ağabeyi yoktu. Kaan' ın bir kardeşi vardı ama adı Eray değil Dağhan' dı.
....
Ertesi gün...
Hastaneydim. Hemen üzerimi değiştirtmişlerdi. Nefret ederek giydiğim gelinliği apar topar çıkarmıştım. Öylece alıp götürdüler. O kadar masraf yapılan, para harcanan, özen verilen gelinlik bir çöpten farksız şekilde poşete tıkıştırılıp götürüldü. Bir mucize istemiştim ama bu bir mucize değildi. Sinan ameliyattan yeni çıkmıştı. Kardeşim maalesef vurulanlardan biriydi. Babam onu yaralı gördüğünde hemen kucaklamıştı. Kendime geldiğimde ikisinide görememe nedenim buydu. Hastaneye nasıl geldiklerini bilmiyordum. Kendimin bile nasıl geldiğimin farkında değildim. Kaan ise ölmüştü. Başka kimlerin öldüğünü bilmiyordum. Tanımıyordum kimseyi ama ölüm haberleri ardı ardına geliyordu.
Sinan kendine gelir gelmez annem babamla birlikte Amerika 'ya uçacaktı. Bana ne olacağını bilmiyordum. Evlenmemiştim ama hamileydim. En önemlisi kendimi düşünecek halde değildim. Kardeşimin omuriliğine kurşun gitmişti ve sakat kalma ihtimali vardı.
Mehmet Karatan bütün o acı içinde her şeyi ayarlamıştı. Kaan arkadaşının nikahına gitmiş ve orada vurulmuştu. Haberlere böyle geçmişti. Hastanenin bir katı kapatılmıştı ve bir sürü sağlık çalışanı yanında bir sürü insan koşturuyordu. Mehmet Karatan emirler yağdırıyordu. Evladını kaybetmiş gibi değildi ama belki de şoktaydı. Kardeşimi ve ailemi götürmesi için özel bir uçak ayarlanmıştı. Yolculuk boyunca ihtiyaç duyacağı her şey herkes uçakta olacaktı. Ben hariç. Bende gitmek istiyorum bile diyememiştim. Mehmet Bey bizden uzakta bir yerde hala bağırıp çağırıyordu.
Arada Kaan' ın gözleri açık yerde yatışı geliyordu gözümün önüne. Onun için üzülememiştim. Yine de gençti demiştim içimden. Çok gençti başka bir yol başka bir insan olmayı seçseydi keşke, bende o da bunları yaşamasaydık. Benimle evlenmek için orada olmasaydı belki yaşıyor olacaktı.
Ve Eray... O an idrak edemediğim, varlığına anlam veremediğim kişi... Eray Karatan... Bir yıllık sevgilim. Soyisimini tabii ki biliyordum ama hem çalışıp hem de burslu okuyan birinin sadece soyismi aynı diye bu aileden olduğunu kimse düşünemezdi. Bende düşünememiştim. Eray ailesinden bahsetmek istemezdi. Bende üzerine gitmezdim. Eray 19' unu bitirmek üzereydi ve üç yıldır ailesinden ayrı olduğunu biliyordum. İki yıl önce gelmişti bizim okula. Okul birincisi olarak geldiği için burs teklif edilmişti. Benim ailem meşhur Karatan ailesi dese inanmazdım. Karakter olarak ne Mehmet' e ne Kaan' a benzemiyordu. Onun böyle bir aileyle uzaktan akraba olabileceği bile aklıma gelmezdi. O da söylememişti ama söyleseydi bile soyadı nedeniyle espri yaptığını zannederdim. Eray içtiği çayın hesabını yaparken ailesi parayla oynuyordu.
....
Eray anneme doğru yürüdü ve tam önünde durdu. Gözleri bile ben orada yokum gibi davranıyordu. Elini uzattı. Tokalaştılar.
' Çok geçmiş olsun Aylin Hanım. Böyle tanışmak istemezdim. İsmim Dağhan. Dağhan Karatan. Babam Sinan için her şeyin hazır olduğunu, kendine gelir gelmez yola çıkabileceğinizi söyledi. Aşağıda şoförü sizi bekliyor. Evden alacağınız bir şeyler varsa yardımcı olacak. '
Dağhan ismini daha önce hiç kullanmamıştı. İki ismi olduğunu bile bilmiyordum. Batu' da hiç bahsetmemişti. Onlar aynı sınıftaydı. Yoklamada hiç mi söylenmemişti? Ya da hiç mi sınıf defterinde adını görmemişti? Gerçi Dağhan adı kayıtlarda geçiyor olsaydı biri mutlaka bağlantı kurardı. Ben bilmiyor olsam da bu kadar zengin bir ailenin çocuklarının isimlerini bilen biri mutlaka çıkardı. Belki de Dağhan ismi kimlikte hiç geçmiyordu. Annem elini Eray' ın omzuna koydu. Şefkatle yüzüne baktı.
' Seninde başın sağ olsun evladım. Bu acı içinde bir de bizimle uğraşıyorsunuz. Zahmet olmayacaksa evet evden almak istediklerim var. '
' Sinan' ın sağlığı hepimiz için önemli. Buyurun size arabaya kadar eşlik etsinler. ' dedikten sonra ileride duran adama işaret etti. Adam annem ve babama ' Buyurun. ' dedi. Annem bir kaç dakika istedi. Önce babamla konuştu sonra yanıma geldi.
' Babanında almak istedikleri varmış. Bütün masrafları onlara bırakamayız. Evden para almalıyız. Biz gitmek zorundayız. Kardeşin sana emanet biz gelinceye kadar. Bir şey olursa bizi hemen ara. '
Kafamı salladım. Annem Eray 'a döndü. Tekrar teşekkür ederken Eray ' İçiniz rahat olsun siz gelinceye kadar ben burada olacağım. ' dedi. Beni hala yok sayıyordu. Annem ve babam gidince Eray' ın yanına gittim.
' Eray. '
' Dağhan. Bana bir daha Eray deme! '
Buz gibi bakıyordu. Sanki daha önce hiç tanışmamışız gibi. Kaan kardeşinden bahsederken Dağhan demişti. O Eray Dağhan Karatan' dı. Ertan Kaan Karatan' ın biricik kardeşi. Başıma o kabusun gelmesine neden olan evin gerçek sahibi oydu. Bir zamanlar bir oda bir salon evi nasıl kiralarız diye düşündüğümüz adamın evi vardı. Görünce hayran olduğum bir evi.
' Eray. Ben bilmiyordum.' dedim zorlukla. Belki yeri ve zamanı değildi ama bundan sonrasıda belirsizdi. Belki onu son kez görüyordum.
' Neyi? Kaan' ın abim olduğunu mu? Eğer zengin olmamdan bahsediyorsan hala değilim. Annem çok kötü bir halde. Sadece onu yalnız bırakmak istemediğim için buradayım. Yani doğru kardeşi seçtin. Benim param falan yok. Hayatıma geri döneceğim. Sadece bir şeyi merak ediyorum.'
' Neyi? ' dedim. Ses tonundaki acımasızlığı görmezden gelmeye çalışarak...
' Hiç sevmedin mi beni?'
Sorusu içimi yakmıştı. Ben sadece onu sevmiştim ama o beni abisiyle evlenmek üzereyken görmüştü. Şu an böyle düşünüyor olması çokta şaşırtıcı değildi. Abisini yeni kaybettiği bir anda bu durum nasıl anlatılırdı?
' Eray. Ben... '
Kelimeleri ağzımda geveliyordum. Abisi ne kadar kötü bir insan olursa olsun az önce gözlerinin önünde kaybetmişti.
' Dümdüz söyle. Beni hiç sevmedin mi, yoksa parayı benden daha mı çok sevdin?'
Nasıl bu kadar acımasız olabiliyordu? Tamam haklı yanları vardı ama buz gibi bu hali bana çok yabancıydı.
' Seni çok sevdim Eray. Seni gerçekten çok sevdim. Hiçbir şey bilmiyorsun. '
Yüzünde sesimi duymaya tahammül edemiyor gibi bir ifade oluştu.
' Bilmemde gerekmiyor yengeciğim. Konuşacak bir şey yok. '
Az önce soran o değilmiş gibi kesip atmıştı. Üzerine basa basa yengeciğim demişti. Ellerim terlemeye, bacaklarım titremeye başladı.
' Eray doğruyu söylüyorum. Seni gerçekten sevdim. '
' Ama ben seni sevmedim Alina Karatan. Seni tanımıyorum bile. Benim tanıdığım kız kendini para için satmaz benden çok parayı sevmezdi. '
Doktor gelince sustuk. Alina Karatan değildim. Hala Alina Eser dim ama o kargaşada Kaan' ın imza atıp atmadığını kimse bilmiyordu. İmzayı atmış olsaydı yeryüzünde en hızlı dul kalan insan olabilirdim. Doktor kardeşimin uyandığını söyleyince yanına girdim. Şu an en önemli olan oydu. Eray' a açıklama yapmaktan bile önemliydi. Eray zaten dinlemeye kapalıydı. Kafasında bir karara varmış gibiydi. Enerjim yoktu daha fazla uğraşacak. Kalan enerjimi kardeşime harcayacaktım. Onun odasına yöneldim.
....
Sinan ilk annemi sordu. Birazdan geleceklerini söyledim. Sonra hep beraber Amerika' ya gideceklerini. Başka bir şey söyleyemedim. Yanlış bir şey söylemek onu korkutmak istemiyordum. Doktorlar daha düzgün bir açıklama yaparlardı. Zaten şu an o da şoktaydı sanki ve vücudunun halinin farkında değildi sanırım. Tabii ki bunda narkozdan yeni çıkmış olmanında etkisi vardı.
Sinan Kaan' ı sormuştu. Onu tutan kişinin Kaan olduğunu bilmiyordu. Hiç görmemişti o sürede. Zaten yanındaki kişilerde kötü davranmamıştı. Annem ve babamla arada konuştuğu için çokta umursamamıştı. Yine de çocuk iç güdüsüyle Kaan' dan hoşlanmamıştı. Yine de vicdanlı kardeşim sormuştu. Öldüğünü söyleyemedim. Eray ise Sinan' a gülümsüyordu. Sinan' a belli etmek istemiyor olsa da bu kadar kolay gülümsemesi içimin ürpermesine neden olmuştu.