PROLOG
18 yaşını ne kadar umutla bekler insan? Ben umutluydum. Çok umutluydum. Üç ay sonra mezuniyet törenim vardı. İki ay sonra ise 18 oluyordum. Resmi olarak yani. Aslında geçen ay 18 olmuştum ama kimlikte yaşım küçük görünüyordu üç ay kadar. Annem babamla evlenmeden hamile kaldığı için böyle bir yola başvurmuşlardı. Kayıtlarda bunun belli olmasını istemiyorlardı. Nikah tarihlerinden dokuz ay sonra dünyaya gelmiş görünüyordum. Sevgilimin kolunda bir peri kızı gibi süzülecektim partide. Sonra aileme söyleyecektim ilişkimizi.
Eray' la birbirimizi çok seviyorduk. Tek sorun ailemdi. Eray bizim okulda burslu okuyordu. Ailem için pek kabul edilir bir durum değildi bu ama resti çekecektim. Ya kabul ederlerdi ya da Eray 'la evlenir çekip giderdim bu şehirden. Gözümü karartmıştım. Eray olmadan yaşayamazdım. O benim her şeyim olmuştu. Birbirimize büyük bir aşkla bağlıydık. Para bunun yanında hiçbir şeydi.
Eray ailesiz bir çocuktu zaten. Yani konu ne zaman aileye gelse kapattırırdı. Bende asla üzerine gitmedim. Onun üzüntüsünü içimde hissediyordum. Çalışıp, biriktirip, kendi masraflarından kısıp bize yüzük almıştı. Sıradan alyanstı ama benim için mücevherlerden çok daha değerliydi. Emek vardı her şeyden önce. Sevgi vardı. Fedakarlık vardı. Eray mükemmel biriydi. Hiçbir zaman önce ben dememişti. Hep önce sen derdi. Benim içinde önce o geliyordu. Ben belki biraz fazla iyimserdim ama Eray bana oranla ciddiydi.
Eray gerçekçi bir insandı. Her şeye rağmen biz bize yeteriz derdi. Ailemin onu kolay kabul etmeyeceğinin farkındaydı. Kısaca her şey güzel gidiyordu. Her şey olabileceği kadar güzel gidiyordu.
Dışardan hayalperest gibi görünüyor olabilirdim ama öyle değildi. Eray' a güveniyordum. Bana söz veriyordu. Ne olursa olsun kendi eğitim hayatını bitirmesi gerekse bile benim istediğim üniversiteyi okumamı sağlayacaktı. Yapardı da. Tabi bende partime bir iş bulup destek olmayı düşünüyordum. Onunda okuması gerekiyordu. Çok başarılıydı. Deneme sınavlarında sürekli dereceye giriyordu. Ailemin zengin damat hayalleri olmasa evlilik için acele etmezdik ama vardı. Ne yazık ki onlar için para mutluluk getiriyordu.
....
Her şey hayallerime üç ay kala tepetaklak oldu. Eray' la son derece mutlu zamanlar geçirdiğim bir günden sonra eve gittim. Akşam yemeğinden sonra ailem konuşmamız gerektiğini söyledi.
Ülkenin en tehlikeli ailelerinden birinin beni oğullarına istediğini söyledi. 'Asla kabul edemem.' demiştim. Ailenin adının karışmadığı karanlık bir olay yoktu ama her defasında bir şekilde yakayı sıyırıyorlardı. Çok güçlü ilişkileri vardı. Şehir efsanesi gibiydiler. Haklarında konuşuluyor ama asla ispatlanamıyordu. Artık konuşulanlar korku filmini aratmayan bir hal almıştı. Ailenin hiç düşmanı olmadığı söyleniyordu. En son bir iki sene önce rakip ve düşmanlarının hepsi tek tek öldürülünce bir daha kimsenin cesaret edemediği konuşuluyordu. Üstelik sadece onlar kalmasına rağmen hiçbir şekilde suçlanamadıkları çünkü hepsinin sanki hayalet bir katil tarafından öldürüldüğü. Bu kadarı bana abartılı geliyordu. Elbette olay anında başka yerde olduklarını ispat etmişlerdir. Böyle zengin kişiler kendileri birini öldürecek değiller. Muhtemelen bir rakibini öldürtmüşlerdi bu da korku salmaya yetmişti. Ne kadar ciddiye almıyor olsam da oğullarıyla evlenmek gibi bir niyetim yoktu. Eray' a aşık olmasam bile olmazdı.
Babamın gözlerinden çıkan dolar işaretini görmemek mümkün değildi. Annem sessizdi. Sadece babamı onaylıyordu. Öyle bir aileden böyle bir istek gelmesi bile babam için bulunmaz nimetti. Tabii onların dünürü olarak anılmak bile piyasada yer sahibi olmaya yeterdi.
Resmen bütün konuşmayı bizi dünür olacak seviyede gördüler üzerine ilerletiyordu. Neredeyse beni götürüp ' Sağ olun. Buyurun kızımız. Siz neyi nasıl uygun görürseniz öyle olsun efendim. ' falan diyecekti babam.
Sonunda daha fazla dayanamadım.
' Benim bir sevdiğim var ve biz evlenmeyi düşünüyoruz ' dedim. Babamın yüzü anında buz kesti.
Annem kimdir, kimlerdendir sorularına direk dalış yaptığında geçen konuşmalar sonun başlangıcıydı. Babam zaten hiç duymamış gibi yapmıştı.
...
Annemde babamda ' Asla kabul edilemez.' demişti. Babam gerçekten dinlememişti bile. 'O Eray denen adam asla bizim damadımız olamaz. ' diyerek son noktayı koydu annem kendince. Eray' ı o kadar çok seviyordum ki bu kadar kolay vazgeçecek değildim ondan.
Bende asla o Kaan denen herifle evlenmeyeceğimi söyledim. En sonunda babam ' Böyle bir şeyi kendin söyle o zaman, ben söyleyemem.' dedi.
' Madem böyle bir karar verdin. O zaman Kaan ile konuşacaksın ama sakın istemiyorum deme. Okulunu bahane edersin. Yurt dışında eğitim almak istediğini söylersin. Erken falan de. Lise biter bitmez de seni göndeririz. O serserinin lafı da öyle kapanır. Bunu kabul ettim diye o veleti kabul edeceğimizi asla düşünme. '
Babamın teklifini kabul ettim. Tamam ailenin namı kötüydü ama onunla evlenecek onlarca kız olmalıydı yine de. Alt tarafı bir yemek yiyecek derdimi anlatacaktım. Babam yaptığı bir telefon görüşmesi sonrası gelip böyle demişti yani.
Kendimi gerçekçi bir insan olarak tanımlarken yine de iyimser bir insan olduğumu da kabul etmeliydim. O gece hiçbir şey umduğum gibi gitmedi.
İki ay sonra geçmişti o geceden sonra. Doğum günümde, resmi olarak 18 yaşına gireceğim gün yani yarın Kaan' la evleniyordum. Eray' a sadece ayrılmak istediğimi söylemiştim. Başka bir şey söyleyemedim. Ne diyebilirdim ki? Anlatılamazdı. Anlatamazdım. Ben ona kıyamazdım. Eray yüzüme bakmıyordu. Ayrı sınıflardaydık ve o günden sonra hiç karşılaşmadık. Sadece 'Beni yarı yolda bıraktı.' demişti ortak arkadaşımıza. Hakkımda başka tek kelime etmemiş arkadaş ortamında adımı bile geçirtmemişlerdi. Onu yarı yolda bırakmak zorunda kalmıştım. Çünkü benim için başka bir yol kalmamıştı. Bütün yollarımı kapatmışlardı. Adeta nefes alamıyordum. Eray' ı sadece uzaktan izlemek istiyordum ama onu bile yapamıyordum. Sadece keşke diyordum. Keşke ailemi dava edip aslında 18 yaşında olduğumu ispatlasaydım. O gece yemeğe gitmek yerine aileme karşı gelip bu işlemlerle uğraşsaydım. Şimdi sevdiğim adamla evli olurdum.
....
Nikah gizli yapılacaktı. Düğün ise bir hafta sonra olacaktı. Sadece özel davetliler bulunacaktı. Son derece gizli ilerliyordu her şey ve bu şu an işime geliyordu. Eray' ın bu gerçeği haberlerden öğrenmesini istemiyordum. Galiba Eray' ın bu gerçeği öğrenmesini istemiyordum ama eninde sonunda duyulacaktı. Hiçbir şey sonsuza dek gizli kalamazdı.
Bir ay sonra, evet bir ay sonra, her şey olup bittikten sonra anlatacaktım. Onun için en iyisi buydu. Liselilerin evlenmesine izin verilmiş olmasından nefret ediyordum şu an. Evlendiğim günden bir kaç gün sonra okula gidecektim ve Eray' a kendim söyleyecektim. Keşke biraz daha zamanım olsaydı diyordum ama zaman bile derdime derman değildi.
Kimse bana umut versin istemiyordum. Umut yoktu. Olmayacaktı. Lisem bitip kendi evimize geçtiğimizde bir organizasyon düzenlenip basına evliliğimiz duyurulacaktı. Bana sorulmadan her şey planlanmıştı. Ben sadece bana çizilen yolda yürümek zorundaydım.