13. BÖLÜM

2075 Words
Berzan kahvelerini kızın sevinçten gülen buruk koyu kahvelerine sabitlerken genç kız gelen adamlar ile durup geri çekildi. Gidip Fırat'ın eline uzanarak öpmek için eğilince genç adam omuzlarından tutup "Dur bacım" deyip saçlarını öptü. "Hoş gelmişsiniz Fırat ağabey" dedi. Çoğul konuşmuştu ki lafı evleneceği adama da gitmişti. İkisi de "Hoş bulduk" dedi sadece. Aradan saatler geçerken sonunda konaktan içeri giren Yüsra ona koşan Ayşe'si ile kollarını açtı. "Benim güzel kardeşim" "Ablam" "Ayşe'm tamam ağlama bak iyiyim" "Nasıl ağlamam ablam. Seni öyle merak ettim öyle dua ettim ki iyi ol diye. Sen benim ablamsın" deyip sol göğsünü gösterdi. "Burası çok acıdı" dedi. Genç kız kollarını kardeşine sararken "Senin güzel yüreğini seveyim Ayşe'm" dediği gibi saçlarını öptü. Hala bebek gibi kokan kokusunu içine çekti. Ayağa kalkmasın diye tekerlekli sandalye ile konak kapısından giren Esme ise durgundu. Ruh gibi bakıyordu etrafa. Koca konak gözünde yoktu. Anası ölmüştü. Nefesi kesilmişti sanki şimdi onun da. Yaşasa ne yaşamasa neydi. Melike hanım önce genç kıza sarıldı sıkı sıkı şükretti. Sonra da sabahtan beri oda hazırlattığı kıza baktı. İçi gitti yaralı haline. Anasını kaybetmiş bir kuzuydu şimdi gözünde. Üstelik şahitlik etmişti mavi gözleriyle o kayba. Oğlu ketumdu anlatmamıştı ama kâhya anlatmıştı kızın feryatlarını. Yanan kulübeye koşmasını. Anam aç öldü diye yeri göğü acısı ile delmesini. Yanına gidip önünde dizlerini kırarak çöktü. Naif ve anaç bir sesle "Sende hoş geldin evladım. Geçmiş olsun başın sağ olsun. Allah anacığının yerini cennet eyler inşallah" dedi. Acısını tazelemekti bu belki ama alışması içinde gerekliydi. Öylece boş ve keder yüklü baktı maviler. Dönmedi dili. Diyemedi bir şey ama hemen kirpik ucundaki damla yanağından süzülürken titredi çenesi. Kendi anasının yüzü belirdi Melike hanımın yüzünde. Anlık büyük bir sevgi ve özlemle baksa da sonradan anladı gerçek olmadığını. Daha da yıkıldı. Daha fazla durmadılar konağın avlusunda. Hemen Esme konağın giriş katında hazırlanan odaya yerleştirildi. Samet ve Hamit ağa ayarlamıştı her şeyi. Günlük bir hemşire pansuman için gelecek genç kız ayağa kalkınca da ne isterse ona göre plan yapılacaktı. Sonunda uyusun diye yalnız bırakılan Esme ile odasına çıkmak isteyen Yüsra müsaade istedi. Merdivenlerin başında duran Havin basamakları çıkan Yüsra'ya bakıp kibir ve sinir bozucu bir hal ile laf sokmaya çalıştı. "Geçmiş olsun peçeli. Tek gittin çift geldin. Hayırdır sokakta gördüğün her kimsesizi alıp konağa mı dolduracaksın?" "Sana mı soracağım evime kimi getirip getirmeyeceğimi. Yerini bil Havin yerini" "Yerim bu evin gelinliği Yüsra. İmam nikahımız yarın akşam kıyılıyor. Sonraki gün de resmi nikah. Unutma sen bu evden gideceksin ve ben kalacağım. O yüzden getirdiğin herkes beni de ilgilendirir. Evimde konağımda dilenci istemiyorum" Yüsra hırsla kıza ilerleyip kolundan tuttuğu gibi odasına soktu. İleri doğru itip yatağa düşmesini sağladı. Yumruk yaptığı elinin işaret parmağını kıza doğrultarak sert bir dille uyardı. "Bana bak sinsi yılan. Sesin o çatallı dilini koparır zehir saçan dişini kökünden sökerim. Kimle nasıl bir plan ile bu yollara girdin bilmem ama sessiz kalmam sende cesarete yol açmasın. Seni ezerim Havin. Hem de böcek gibi ezerim. Ben bu kapıdan gelinliğimle çıkacağım ama zannetme ebedi gidiyorum. Bir ayağım hep burada olacak. Birinin sadece bir kişinin bile canı senin yüzünden sıkılacak olursa işte o zaman kork benden. Buna Esme de dahil." Durdu ve ona nefretle kibirle bakan kıza koyu kahve gözlerini dikip umutsuzca baş salladı. "Haşim amcaya çok üzülüyorum. Senin gibi bir evlada sahip olmak için ne tür bir günaha ortak oldu. Ağabeylerin merhametli içinde gram kötülük yok ama sen resmen irin kuyususun Havin. Ya kendine çeki düzen ver ya da ben Murat ağabeyimin gözlerini açarım" Hızla ayağa kalkan Havin kızı omuzundan geri itti. Öfke damarlarını yırtacak kadar çoktu. "Hiçbir şey yapamazsın. Çünkü ağabeyin bana aşık. Deli gibi hem de. Üstelik yarın imam nikahından sonra ona gebe olduğumu söyleyeceğim. Mutluluğu aşkı daha da artacak. Sen de bunu öylece uzaktan izleyeceksin. Ben mutlu olacağım beni seven adam ile ama sen senden tiksinen ağabeyim ile mutsuz olacaksın. Duydun mu? Seni asla sevmeyecek. Sırf aşktan doğan bir bebeğin olmayacak. Hepsi mecburiyetten olacak. Acıyorum sana" Genç kız duydukları ile yıkılmadı. Sarsılmadı bile. Kızın öfke ile sarf ettiği tek bir cümle uğramadı limanına. Sadece soğukça gülüp karnına baktı. "Havin, Allah o çocuğu sana benzetmesin. Senin şerrinden ve merhametsiz yüreğinden korusun" deyip odadan çıktı. Çıkarken "Dediklerimi unutma çıngıraklı yılan" demeyi de ihmal etmedi. O odasına çıkarken geri de odada kuduran bir Havin vardı. Yüsra'yı yüzündeki peçe ile boğmamak için kendini zor tutuyordu. ??? Aradan günler geçerken genç kız dedesi ve anneannesini konakta ağırladı. Israrla "bizimle gel" sözlerini sert bir dille reddetti ve evlilik konusundaki kararlı duruşunu bozmadı. Halime hanım torununu kokusunu içine çekerek sararken kulağına "Mutlu ol kızım. Evladımın evladı yüzün hep gülsün" diye fısıldadı. Yüsra o an kadına gerçekten de sevgi ve saygı ile sarıldı. Elbet soğukluk vardı ama ile defa anneannesine duvarlarını kaldırmıştı. Fırat düğün hazırlığı öncesi karısı ve evlatları ile yeni konaklarına geçtiler. Yezda kocasına minnet duysa da kayınbabası için "Babana çok ayıp oldu böyle" deyip duruyordu. Gece olup da odalarına çekilince genç adam karısının ailesi ile ilgili her sözünü dudakları ile engelliyor sevdasına ölse dahi doyamayacağını ona gösteriyordu. Berzan bu süre içinde Yüsra'nın numarasını kaydetmiş ara ara mesaj atıyor bazen de kızı kızdırıyordu. Bir haftalığına İstanbul'a gitmesi gerekmiş yolda kıza mesaj atmıştı. GELİN AĞA GÖNDERİLEN... Gelin ağam ben İstanbul'a gidiyorum. Var mı istediğin bir şey. Sana süslü terlik entarilik kumaş alayım mı?? Yüsra mesaja bakıp sırıtmadan edemedi. Deliydi bu adam. Cevabı gecikmedi elbette. YÜZEYSEL KALAS GÖNDERİLİYOR... Yok ağam. Sen bana kütük getir. Şimdiden elim alışsın yontmaya.? GELİN AĞA... Emrin olur gelin ağam. Meşe mi gürgen mi istersin?? Yüsra gecenin bir vakti ettiği muhabbete inanamıyordu. Millet evleneceği insana soru sorar iki kelam güzel laf eder, onların konusu neydi. Göz devirip parmaklarını klavye üzerinde dolaştırdı. Ve gönderdi. YÜZEYSEL KALAS GÖNDERİLİYOR... Yok direkt Berzan ağacından olsun.? Berzan bu cevap ile gür bir kahkaha attı. Sürücü koltuğundaki şoför bu kahkaha ile anlık yerinden sıçrasa da dikiz aynasından adama bakıp gözleri çekti. Genç adam kızın gözlerindeki o devrilme anını hayal ediyordu. Şimdi büyük ihtimalle yatağındaydı ve yüzünde peçesi yoktu. Kahve gözleri karanlık yollara çevrilirken bu inatçı ve dediğini eksik etmeyen genç kız onu etkilemeye başlamıştı. Bir yanı vicdan diyordu. Ona yaptıklarından ötürü ona kendini borçlu hissediyorsun. Diğer yanı onun masumiyetine kapılmaya başladın. Hangi yanına ne dese bilemiyordu ama tek bildiği telefonun diğer ucundaki peçeye mahkûm ettiği kız onun karısı olacaktı. Onunla aynı odada hatta aynı yatakta uyuduğunu hayal etti. Gözlerinin önünde yüzünü şekillendirmeye çalıştı. Ama bir türlü belirli bir hat uyduramıyordu. İçinden "En kısa zamanda o peçeyi çıkarttırmam şart" değip kıza yüzünde serseri bir tebessüm ile cevap verdi. GELİN AĞAM GÖNDERİLİYOR Ah gelin ağam. Beni bu kadar özlediğini beklediğini belli etmen onurumu okşadı. Sana gelmek için bir haftayı su gibi geçirmem lazım.?? Genç kız yastıktaki başını hızla kaldırırken yüzü kızardı. "Hay senin gelin ağana" diye homurdandı. Mesajı neresinden anlamıştı kim bilir. Onurunu okşamışmış. Yüzeysel kalas odun kütük. Kayın ormanı ya. Yanaklarını havalandırmak için ellerini sallarken istemsiz yüzü yine gülmüştü. Esmer tenli yanaklarında güzel bir kızıllığı misafir ediyordu. Eline telefonu aldı birkaç mesaj yazdı sildi. Ama en son aklına gelenle sırıttı. Madem genç adam oyun istiyordu o da oyun davetine teşrif ederdi. YÜZEYSEL KALAS GÖNDERİLİYOR... Sorma ağam. Gözümde tüttün. Gitti de Sima da güneş doğmaz artık. Yüreğim pırpır eder senin yokluğunda. Çok bekletme?? En son koyduğu göz kırpan emoji ile kahkaha atmak istedi ama kimse uyanmasın diye kucağına yastık alıp ağzını kapadı. Mesajı okuyan adamın yüzünü hayal edince daha da güldü. Kocaman açılmış güzel kahveler, balık ağzı gibi kımıldanan dudaklar havalanan tek kaş. Aslında tamda öyleydi. Berzan mesajı okur okumaz iri gözlerle telefonun ekranına tabiri caizse yapışmış tek kaşı istemsiz havalanmış, dudakları bir şey söylemek ister gibi kıpırdansa da sesi çıkmıyordu. Sertçe yutkundu. Beklemediği bir tepkiydi. Dakikalarca her bir kelimeyi okudu tekrar etti ezberledi. Oysa bilseydi kızın içinden geçenlerin gerçekte bu olduğunu. Her defasında Sima'dan ayrılışında sinirli olsa da adama güneşi batıyor o yokken derin bir karanlığı kucaklıyordu. Kalbi ona ihanet eder gibi göğsünde çarpıyor ıslak odun kokusu ile ciğerleri dolmadıkça gerçekten nefes almadığını hissediyordu. Sonunda Berzan biraz daha normale dönmüş ve kafasında bir şeyler kurmuştu. Ekranı açtı mesajlara girip kıza yazdı. Onun kalbini durdurduğunu bilmeden. GELİN AĞAM GÖNDERİLİYOR... Müstakbel karıcım. Evimin hanımı gelin ağası olman için sabırsızım. O yüzden bir hafta sonra seni istemek için kapınızda olacağım. Kahvem çok tuzlu olmasın. Gözlerinde kahve inciler gizli peçeli??? O mesajın üzerinden tam bir hafta geçti. Berzan işlerle ilgilenirken geceleri genç kıza sürekli mesaj attı. Otuz iki yaşında adamdı ama liseli gençlere dönmüştü. Üstelik ara sıra kıza resimler atıyor ondan da istese de aldığı tek resim bir avucun oluyordu. Şimdi ise salonda oturmuş yanında babası ağabeyi yengesi amcası yengesi kuzeni ve annesi vardı. Sırf isteme için geri gelmişti Berivan Hanım. Daha da bilenmiş ve sessizliğe gömülmüştü. Arada dönen muhabbet sonunda istemeye gelince kapının kenarından içeriyi izleyen Yüsra mutfağa indi. Birkaç arkadaşı gelmiş onunla mutfakta duruyor kıkır kıkır gülüyor konuşuyorlardı.  "Damat beyin kahvesine tuzu bol koy kız" "Yok bence suya koysun ters köşe olur" "Bence tuz değil şekeri bol koysun Berzan ağa şaşırsın" "Kızlar bir sakin olun ben yapacağımı biliyorum" dedi Yüsra. Bir yandan diğer kahveler yapılırken genç kız büyük bir cezveyi baharatlığın önüne aldı. Sırasıyla çay kaşığı ile pul biber kara biber kimyon nane toz biber ve kurutulup yeni çekilmiş halis mulis tarla biberi. En son tuz ve kahveyi de eklediğinde üzerine iki fincan su koydu. Kızlar dehşet içindeydi. Ayşe gözlerini irileştirip "Abla sen Berzan abi ile evlenmeden adamı tahtalı köye yollama derdindesin anlaşılan. Bunu içerse ölür. Ölmezse de gece sabaha kadar midesinden ötürü ağrıdan kıvranır" dedi yüzü buruşarak. Yüsra kıza bakıp "Bana bak Ayşe'm daha evlenmeden enişteci olma. Bir şey olmaz o kalasa. Bakalım ne kadar kararlı bu evliliğe" değip pişen kahveyi fincana döktü. Onun kahvesini ayrı yerleştirip diğerlerini de alarak mutfaktan çıktı ve salona girdi. Üzerinde yeşil renkli çiçekli çok şık ama sade bir elbisesi yüzünde yine ipek şaldan peçesi. Herkes onun salına salına yürüyüp kahve dağıtmasını seyrederken Berzan'ın yanındaki kuzeni Mücahit "Abi şaka maka gül gibi kızı kaptın. Sen bile böyle bir kız bulduysan benim şansım yüzde bir milyon" diye fısıldadı. Sonra da önünde duran kızın yüzüne sırıtıp "Eline sağlık yengecim" diyerek kahvesini aldı. Son kahve Berzan'ındı. Kızın peçe ardından ona bakıp güldüğünü koyu kahve gözlerinden anlamıştı. Kahvenin içinden atom bombası çıksa şaşırmazdı. Genç kız kahveyi alan ama gözlerini kendinden ayırmayan adama tıpkı onun gibi tek kaşını kaldırdı. Bu hareket adamın da dudağının ucunu havalandırırken salondan çıkan kız hemen kapının kenarına tam da genç adamın karşısında yerini aldı. Genç adam kahvesinden bir yudum aldı ve kızı ne kadar küçümsediğini fark etti. Kahve atom bombasından daha da tahrip ediciydi. Ama püskürtsün diye bakan kızın koyu kahvelerine kendi kahvelerini mıh gibi çakıp tüm gece mide ağrısı çekecek olmasına rağmen tek dikişte içti. Yüsra şaşkın olsa da adamın havalanan tek kaşı ile o da aynısını yapıp elinin peçenin üzerinden ağzına kapadı. Bu güldüğünün işaretiydi. Onları bölen Haşim ağanın söze girmesi oldu. "Hamit ağa bilirsin ki olanlar malumdur. Ama ben Yüsra kızım ve Berzan oğlum için her şey usule uygun olsun isterim" Berivan hanım kocasının sözleri üzerine "Kendi kızın için de isteyeydin bunları" diye homurdandı. Diğerleri duymamıştı tam ama duyan Haşim ama sertçe boğazını temizledi ve devam etti. "Demem odur ki Allah'ın emri Peygamberin kavli ile yeğenin Yüsra kızımı oğlum Berzan'a isterim" Sessizlik sonrası Hamit ağa söze girdi. "Bak Hamit ağa, olanlar dediğin gibi ortada. Elbette evladımdan ileri olan kızımı gönül rahatlığı ile merasimle konağımdan uğurlamak isterim. O benim emanetim. Ana babasının geride bıraktığı en güzel hediye. Gözünden akacak tek damlaya dünya yakarım. Solgun yüzüne ciğerimi parçalarım. Bilirim ki Berzan oğlum dürüsttür. Kızıma emanetime sahip çıkar. Boynunu büktürmez göz yaşını döktürmez. Evladım da kocasına ailesine kusurda bulunmaz. Çok şükür yirmi altı senedir bu çatı altında bir kez of dedirtmedi bir kez olsun alnıma leke yüzüme kara çalmadı. Ben ondan razıyım Allah da razı oldun. Gönlü bol şefkati ve merhameti bol evladımı oğlun Berzan'a eş sana da evlat olarak verdim gitti" Berzan dinledi. Dinledikçe gerildi. Nefesi tıkandı. Ama son söz ile sanki suyun altından yüzeye çıkmış gibi rahatladı. Berivan hanımsa o anı bekliyormuş gibi yerinde kımıldanıp konuştu. Diline hâkim olamıyordu. "Ben oğluma bacımın kızı Gülnaz'ı uygun gördüydüm ama olmadı. Neyse hayırlı olsun" Ortam buz kesti. Kurtoğlu erkekleri buz keserken kaşları çatılan Kardar'lar öylece birbirine baktı. Samet'in çene kasları kütür kütür oynarken elleri yumruk oluyor Murat bakışlarını kaçırmış önüne mahcup ve pişmanlıkla bakıyordu. Kapının diğer yanında olan Yüsra ise gözlerini buz kesen kahvelere dikmiş öylece bakıyordu. Tüm konuşma boyunca sessizce dinleyen Fikret bey ise gür bir sesle yerinden kalktı. Halime hanımda onunla kalkarken kocasının bir delilik yapmasına engel olmaya çalışıyordu. Berivan hanıma dönen yaşlı adam kurşun gibi sözlerini sıraladı. "Çok istiyorsan oğluna yeğenini alabilirsin. Benim böyle bir zihniyete sahip aileye verilecek torunum yok" Peki, işler şimdi nasıl düzelecekti?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD