Görüşeceğiz...

1200 Words
İkili birbirini görmeyi beklemiyordu. Şaşkınlığını ilk atan adam oldu ve hemen kadının yanına karşı kaldırıma geçti. "Merhaba. Nasılsınız?" Hale şaşırmıştı ama kadere bu küçük tesadüf için teşekkür etti içinden önce sonra adama cevap verdi. "Merhaba Cihangir bey. Kusura bakmayın sizi burada görmeyi beklemiyordum. Şaşırdım biraz." Gülümsedi adam "Burada mı oturuyorsunuz?" Kafasıyla hafifçe arkadaki binayı işaret etti. Hale dönüp baktı tam apartmanın girişinde duruyordu. Hafifçe gülümseyip adama döndü. "Ah hayır bu bina değil. Maalesef kendi sokağımda boş yer yoktu." Hale belli etmek istemese de elinde alışveriş poşetleri bilgisayar çantası kendi çantası ağır gelmeye başlamıştı. Hemen gitmek istemiyordu adamı bulmuştu. Ama yükü çoktu. Elindeki poşetleri yere bırakıp adamın gözlerine baktı. "Siz burada mı oturuyorsunuz?" "Bende sizin gibi oturduğum sokakta boş yer bulamadım." Anladım dercesine kafasını salladı genç kadın. Adamdan bir atak bekledi. 'O gün benim için kötü bir gündü' demesini yada başka bir şey ama ikisi de suskundu. Hale anladı adam onu istemiyordu. Derin bir nefes alıp "O zaman size iyi akşamlar." deyip poşetlerini aldı. Adama baktığında sadece ona bakıyordu. Bir cevap alamayan kadın son kez gözlerine bakıp hafifçe gülümsedi. Ve kendi yolunda yürümeye başladı. "Hale hanım" Kadın bir anda durdu. Beklediği atağın geleceğini düşündü ama bazen istediklerimizin olması zaman alabilirdi. "Efendim" diyerek döndü arkasına adam ona yaklaştı. "Yardım edebilir miyim? Poşetler ağır gözüküyor." Hale cevap vermedi. Poşetleri uzattı sadece ve yürümeye başladılar. Bu teklifi red etmek istemedi. Birkaç dakika fazladan görse kar sayılırdı. Saat daha erkendi. Biraz ileri ki parktan çocuk sesleri geliyordu. Adımları iyice yavaşlamıştı. Hatta istemsizce adımları bile sekronize ilerliyordu. "Sizi alıkoymak istemem yardımınızı kabul ettim ama umarım benim için yolunuzu değiştirmediniz." Adam hafif kaşlarını çattı. Hale çatılan kaşlarını görünce hemen konuşmaya devam etti. "Yok yanlış anladınız. Yorgun gözüküyorsunuz. O yüzden." Adam, düşüncesine gülümsedi bu sefer kaşları gevşedi. "Komşu olduğumuzu bilmiyordum." "Evet büyük bir tesadüf." Sokağın sonuna geldiklerinde kadının yolu göstermesi için duraksadı. Hale soldaki sokağa doğru yönelince büyük bir iki adımda yetişti kadına. "Siz nerede oturuyorsunuz? Bana eşlik etmeniz çok hoş ama çok yorgun görünüyorsunuz? Yoğun bir gündü sanırım." "Haklısınız. Uzun, yorucu ve çok zor bir haftaydı. Ama şuan çok iyiyim. Ve benim evimde bu tarafta. Gerçekten komşuyuz sanırım." Hafifçe güldü Hale. "Yok canım. Ben uzun zamandır bu sokakta oturuyorum. Mutlaka karşılaşırdık." Cihangir hafif kaşını kaldırmış ve dudağı hafif kıvrılmıştı. "Bu sokakta?" Hale onaylar şekilde mırıldandı ve kafasını aşağı yukarı salladı. Hale apartmanının önüne geldiklerinde durdu. Ne çabuk bitiyordu bu yollar, ne kısaydı. "Geldik." Cihangir gülümseyerek Haleye baktı. Doğru düzgün konuşmamışlardı bile ama bu kısa yürüyüş onlara çok iyi gelmişti. Bu kadınla konuşması ona iyi gelmişti yine. Hele tatlı küçük gülümsemeleri... "Komşu olduğumuzu söylemiştim ama bu kadar yakın oturuyor olmamız bana da sürpriz oldu." Şaşırdı Hale şuan kapı komşusu çıkmalarından korkuyordu. Bu kadar yakınındaki adamı nasıl şimdi fark ederdi. "Sen nerede oturuyorsun tam olarak?" "Karşıdaki pembe binada." Hale çok şaşırmıştı. "Yok artık." "Sevinmedin sanırım." "Yo-yok canım çok şaşırdım. Nasıl karşılaşmadık şimdiye kadar onu anlamadım. Yeni mi taşındınız." Cihangir şaşkın bakan mavi gözlere odaklanmıştı. "Neredeyse 2,5 sene olacak ama beni fark etmemene üzüldüm." Hale şuan şaşkınlık ve mutluluğu aynı anda yaşıyordu. Cihangir poşetleri almak için uzanan kadına baktı. İstemese de verdi poşetleri. "İyi akşamlar o zaman teşekkür ederim eşlik ettiğin için." Kafasını salladı hafifçe Cihangir, poşetleri uzattı. Hale'nin parmak uçları dokundu eline hafifçe bu birkaç saniye bile sürmeyen temas ikisi arasında bir etkileşim olmuştu. Kocaman gülümsedi bu sefer kadın "İyi akşamlar o zaman." "İyi akşamlar " Hale son kez yeşil gözlere baktı. Apartmanın bahçe kapısını açtı. Apartmanın kapısını açtıktan sonra arkasını dönüp adam hala orada mı diye baktı. Hala aynı yerde onu izliyordu. Gülümsedi ve apartmana girdi. Morali yerine gelmişti sanki. Sanki değil kesin gelmişti hatta. Hale yenilenmiş enerjisi ile akşamı bitirmişti. Cihangir'e ise bu karşılaşma iyi gelmişti. Bu sefer sesini duyması zorlu geçen görevi bir süre için unutturmuştu ona. Apartmana bakmayı bırakıp sokağın karşısına geçti. Apartmana girecekken aklına valizini arabada bıraktığı geldi. Kadını görünce aklı başından gitmişti. Kendine gülüp valizini almak için geri arabaya döndü. Arabadan küçük valizini ve ceketini alıp tekrar evine doğru yürümeye başladı. Dudaklarında hafif bir ıslıkla yürüdü tekrar aynı yolu. Sokağın başına geldiğinde kafasını kaldırdı. Apartmanın en üst katına baktı. Görmeyi beklediği boş ve karanlık bir terasken bu sefer sokağa bakan birisi vardı. Hatta bu sefer o, onu izliyordu. Çok yukarıda olduğu için tam seçemese bile izlendiğinin farkındaydı. Ciğerlerinin tüm hücrelerini dolduracak kadar derin bir nefes alıp adımlarını hızlandırdı. Aparmana girerken son kez karşı binaya baktı, hala orada olduğunu görünce kocaman gülümsemesiyle girdi içeri. Evine girdi. Kendini koltuğa atmadan önce camı açmış ve günlerdir kapalı olan eve temiz hava girmesini sağladı. Koltuğa genişçe yayılmış kafasını koltuğa yaslamış gözleri kapalı kadını düşünüyordu. Aklında bir çok farklı düşünce vardı. Ne istediğini bilmiyor değildi. Sadece sonuçlarından korkuyordu. Bu son operasyonda yaşananlar onu çok etkilemişti. Etkilenmemek için kalpsiz olmak lazımdı zaten. Hiçbir zaman benim işim ölüm, hayatıma birisini alıp onu her an bu korkuyla yaşatmaya hakkım yok. Diyenlerden olmamıştı Cihangir. Herkes her an her yerde ölebilirdi. Bu ancak bir bahane olabilirdi. Hayatında birkaç ilişkisi olmuş ve birçok kadın geçmişti. Ama böyle etkilendiği birisi olduğunu hatırlamıyordu. Farklı bir şey vardı bu kadında. İlk gördüğü günden beri aklından çıkmasına izin vermeyen bir şey. Onu ilk gördüğü an aklına geldi. Ne kadar güzeldi. Güneşte parıldayan açık kahverengi saçları, okyanuslar kadar derin olduğunu düşündüğü mavi gözleri, beyaz teni, ve o beyaz teni sarıp sarmalamış kankırmızı elbisesiyle gördüğü anda büyülenmişti. Derin bir nefes aldı. O kadar büyük bir nefes aldı sanki onun kokusu çalındı burnuna. Ne zaman kapattığının farkına vermediği gözlerini açtı. Beklemekten sıkılmıştı. Ya ona bir şey olsaydı. Kaçarak saklanarak olmazdı hiçbir şey. Ayaklandı hızlıca gözleri telefonunu arıyordu. göremeyince elleri ceplerini kurcalıyordu hızlıca. Aynı zamanda etrafına bakınmaya devam ediyordu. Telefonunun sesi ile küçük arayışı son bulmuş arayanın Ozan olduğunu görünce yanıt vermeden direkt kapatmış ve Hale'yi aramıştı. Düşünceleri onu bir duygu yoğunluğuna sokmuş ve geri çevirdiği teklifi etmeye karar vermişti. Bir kaç saniye sonra açılan telefondan meraklı bir ses duydu ve sesi duyar duymaz bir kere daha emin oldu bu kadını istiyordu. Ve bunun için çabalayacaktı. "Alo Cihangir bey." "Merhaba. Ben size bir şey soracaktım." Şaşırdı Hale daha yarım saat olmamıştı kapının önündelerdi. Neden aramıştı şimdi? Şaşırmış ve meraklı oluşu sesine yansıdı. "Tabi sizi dinliyorum." Derin bir nefes aldı tekrar. "Bu akşam müsait misiniz?" "Yani bir planım yok akşam için. Neden soruyorsunuz?" "Harika. Peki o gün ki teklifiniz hala geçerli mi?" Hale duraksadı bir an. "Anlamadım hangi teklif." "Kahve. Eğer uygunsanız ve teklifiniz hala geçerliyse bu akşam olur mu?" Asıl duraksamayı ve şaşkınlığı şimdi yaşadı genç kadın. "Ta-tabi olur." Duvardaki saate baktı genç adam 19:34 olduğunu görünce rahatladı. Saat daha çok erkendi uzun sayılabilecek bir akşam vardı önlerinde. "O zaman sizi tam sekizde aşağıda bekliyor olacağım." Hale gülümsüyordu kocaman. Bu gülüşü sesine yansımıştı. "Tamam. Geliyorum. Görüşürüz o zaman." "Görüşeceğiz." Deyip kapattı telefonu Cihangir. Rahat bir nefes aldı. Kadının hayır demesinden korkmuştu. Gerçi hayır dese şansını tekrar denerdi. O gün kaba davranmıştı. Bunu telafi etmeli hatta unutturmalıydı. Telefonu aldığı koltuğa geri attı mutlulukla hazırlanmak için odasına attı kendini. Hale ise kahkahalar ile olduğu yerde zıplıyor, tepiniyor anın mutluluğunu yaşıyordu. Saate baktı. Gözleri kocaman oldu yarım saatten az bir zamanı vardı. Koşarak odasına gitti. Her ikisinde zamanla yarışırcasına olabildiğince hızlı, özenli ve güzel olmaya çalışıyordu. Eee first date sayılırdı bu. Çok spontane ve bir anda olmuş olsa bile bu gerçeğin farkında olarak hazırlanmaya çalışıyorlardı...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD