Funda yaşadığı fiyaskodan sonra soluğu Kerem’in ofisinde aldı. Özel bir üniversiteden göstermelik bir diploma almış babasının şirketinde konu mankeni olarak çalışıyordu adam, görevini de en güzel şekilde yerine getiriyordu.
Yakışıklı değildi ama babasının parası onu ünlü dünyası için yeterince cazibeli kılmıştı. Kerem de her hafta yenilediği sansasyonel sevgilileri ile şirketin PR çalışmalarına gece gündüz çalışsa başaramayacağı kadar katkıda bulunuyordu.
Bu günlerde bütün zamanını Funda aldığı için gündemden düşmüştü ama emindi ki en yakın zamanda açığı kapatacaktı çapkın kankası.
Sekreteri Kerem beyin kendisini bekliyor olduğunu söylediğinde tıklamadan odaya girdi Funda. Kerem de ayaklanmış kapıya doğru adımlıyordu.
“Minik kuşum bu ne güzel sürpriz.”
Adamın sıcak karşılaşmasına içten bir kucaklama ile karşılık verdi Funda.
“Çok fenayım Kerem, beni sen anlarsın diye geldim.”
Adam, Funda’yı kolları arasından salmadan koltuklara yönlendirirken çok ilgiliymiş gibi sordu.
“ Anlat çabuk ne oldu?”
Funda diz dize oturduğu adamın gözlerine üzüntüyle baktı.
“Çuvalladım. B.k ettim her şeyi. Üzerine bir de azar yedim.”
"Dur kuru kuru gitmez, dertlisin sen belli."
Arkadaşının birer içki doldurmasını izleyen Funda gündüz vakti içmesem mi diye düşündü ama nasıl olsa yanında Kerem vardı. G.tü başı dağıtsa bile itina ile topluyordu her defasında.
İki dolu kadehle kalktığı yere oturan adam birini kadına doğru uzattı.
"Şimdi anlat."
Funda önce elindeki kadehi arkadaşınınkine çarptırıp büyük bir yudum aldı. Alışkın olduklarından çok daha ağır olan içki başını döndürürken artık anlatmaya çok daha hevesliydi.
Kerem zerre kadar umursamadığı konuları, gittikçe daha bir gevşeyen kadının uçları buklelenmiş bal sarısı saçları ile oynayarak dinledi.
Arada bir hiç umurunda olmayan şeylere “Aaaa !, Yaaa” diye kızın gönlünü yapacak cevaplar verirken tek düşündüğü kırmızıya boyanmış dudaklarının tadına bakmaktan ibaretti.
“Öyle değil mi Kerem!”
Adam beklemediği soru ile afallayıp cevap vermekte iki saniye geciktiğinde yaygarayı bastı Funda.
“ Beni dinlemiyor musun sen!”
Kızdığında daha bir seksi gözüken kadını tatmin edecek bir şeyler düşündü hızlıca Kerem. Tarık mı demişti az evvel o.. Konu kardeşi ise son zamanlarda kullanılacak olan kalıplar belliydi.
“Dinliyorum bebeğim ondan değil de şimdi seni doldurur gibi konuşmak istemiyorum.”
“Ya ben doldum dolacağımı zaten. Yelloz karı çocuğu yeniden düşman etti bize. Kibirli dedi bana yaa, ukala dedi! Hem de kim için? Adamın bir karış sakalı var ben ne bileyim kim olduğunu. Dilenci gibi gezmeseymiş o da. Zaten Mahir’i de kızdırdım. Yüzüme bakacağı varsa da hiç bakmaz artık!”
Şu marangoz fazla gözüne batmaya başlamıştı Kerem’in bu aralar. Hevesini alsın zaten bırakır demişti ama adam çetin ceviz çıkmıştı. Yok yere aşık falan olmasından korkuyordu elde edemedikçe. Topyekûn bir çözüm düşündü o an.
“Hata sende aşkım.”
Funda adamın suratına ela gözlerini ayırarak baktı. Yoksa o da mı Allah versin dediği için suçlayacaktı.
“Hiç bakma öyle, kadına sen fırsat verdin. Aklın fikrin marangozda. Keriman teyze bile kabullenmiş kadını sen macera peşinde koştururken. Çoktan harekete geçmeliydin.”
Funda da aynı fikirdeydi zaten, deminden beri anlatıyordu ya.
“Ben de aynısını diyorum ya Kerem, bitti bu iş. Çekeceğim ilk fırsatta ipini.”
Böyle şeytanlıklar düşündükçe Kerem, daha bir azıyordu kadına. Şu koltuğa yatırıp canı çıkana kadar becermek istiyordu.
Kaç sevgilisi içlerindeyken Funda diye inlediği için ayrılmıştı adamdan. Kimi paralı bebekleri en baştan uyardığı bile oluyordu benim altındayken senin adın Funda diye.
Hatta sırf gerçek adı Funda olan kadınlarla yatmıştı bir dönem. Bu işin gittikçe bir takıntıya dönüştüğünü kendi de fark ediyordu.
Böyle aşko muhabbetler, masum görünümlü dokunuşlar yetmiyordu artık. Bir an evvel harekete geçmek istiyordu. Zaten biraz daha uzarsa bu iş iyice açık verecek hale gelmişti.
Kadının yakınlığıyla kabaran yerlerini gizlemek için ayak ayak üzerine atarak daha bir kaykıldı üzerine doğru. Çıplak omzuna avucunu sarıp gövdesine yasladı.
“Anlat bakalım planın ne..”